• Sonuç bulunamadı

Türkiye solunun ideolojik evriminde ve olgunlaşmasında kilit bir evreyi temsil eden TİP-Yön strateji tartışmaları, ilk olarak 1966 yılında Avcıoğlu’nun Yön’de kaleme aldığı ‘‘TİP’e Dair’’ başlıklı yazısı ile başlamıştır. (Mutlu Ulus: 79) Tartışmaların bu tarihlerde başlamasındaki en önemli etken ise, 1960 darbesi sonrası solun kitlesel olarak girdiği ilk seçim olan 1965 seçimlerinde -Yön’cülere göre- yaşanan başarısızlıktır.24

TİP’in beklentilerin altında kalarak %3 oyla 15 milletvekili çıkarması tarihsel olarak bir başarı olmasına rağmen, Yön’cülere göre bu durum, iktidar stratejilerinde kesin bir değişikliğe gitmenin zorunluluğunu doğurmuştur. Nitekim 1966’dan sonra başlayan bu tartışmaların genel çizgisi de iktidar stratejileri ve devrimde öncüllük sorunu doğrultusunda yaşanmıştır.

Tartışmalara genel çerçevesinden bakıldığında, tarafların üçe ayrıldığı görülmektedir. İlk sırada Doğan Avcıoğlu ve çevresindeki Yön’cüler; sonrasında ise eski TKP’liler ve TİP’in son beş yıllık mücadelesinde rol almış sosyalist kesim yer almaktadır. (Aydınoğlu, 2011: 127) Burada Avcıoğlu ve Belli’nin önderliğindeki eski TKP’lilerin, TİP’e karşı ortak hareket ettiği fakat daha sonra kendi özgün hareketleri olan MDD’yi oluşturarak ayrıştığı görülmektedir.

Avcıoğlu, ‘‘TİP’e Dair’’ yazısında öncelikle, yapılacak eleştirilerin dostça ve iyi niyetle olacağını belirtmiş ve oluşturulacak tartışma ortamının, Türkiye sosyalist düşün hayatını zenginleştireceğini ve güçlendireceğini belirtmiştir. (Avcıoğlu, 2013:

24

1965 Genel Seçimleri’ni, DP’nin devamı niteliğinde görülen Süleyman Demirel (1924-2015) önderliğindeki Adalet Partisi’nin kazanması, Yön’cüler için, 1960 darbesinin başarısızlıkla sonuçlanması anlamına gelmektedir. Seçimler sonrası Yön’de Fethi Naci, DP efsanesinin sürdüğünü; kurşunlanan işçilerin, toprak reformunun yapılmayacağını bildiği halde köylülerin, kapitalizme oy verdiklerini belirtmiştir. Bu anlamda 1960 darbesinin, DP zihniyetini yıkmak için kurduğu düzenin başarısız olduğunu ve 1965 seçimleri ile birlikte ‘‘ġimdi ise yeniden baĢlamak gerekiyor. Saatlerinizi

beĢ buçuk yıl geri alınız’’ (Özdemir, 1986: 115) diyerek, mücadelenin tekrardan verilmesi gerektiğini

ifade etmiştir. Doğan Avcıoğlu ise 1965 seçimlerini ‘‘1960 Mayısında süngüyle gidenler, 1965

Ekiminde büyük oy çoğunluğu ile iktidara gelmiĢlerdi. Yeni iktidar istese de istemese de bir karĢı devrim niteliği taĢıyacaktı’’ (Özdemir: 117) şeklinde yorumlamış ve çoğu Yön yazarı gibi, 1960

273) Buradan itibaren TİP’e yönelik eleştirilerine başlayan Avcıoğlu ilk olarak, 1965 seçim yenilgisinden sonra TİP’in bu yenilgiyi göremeyip, ‘‘1969’da başa güreşmek’’, ‘‘sosyalizmi gerçekleştirme yolunda çığır açmak’’ gibi söylemlerinin akılcılıkla bağdaşmadığı yönünde eleştirmiştir. (Avcıoğlu: 274) Bu durumun eksiklerle dolu parti programına da yansıdığını belirten Avcıoğlu, TİP programını, ‘‘...Elli yıl önce yazılmıĢ Batı kitaplarından yapılmıĢ çok genel planda kalan bir ‘çeviri’den ibaret’’ (Avcıoğlu: 274) olarak görmüştür.

TİP programının çok tartışılan 53. maddesine değinen Avcıoğlu, ‘‘Öncünün, iĢçi sınıfı değil, iĢçi sınıfının öncüsü olan partidir’’ (Avcıoğlu: 274) diyerek, maddeyi eleştirmiştir. İşçi veya köylü olmanın, partide bir ayrıcalık oluşturmaması gerektiğini ve partinin ilerlemesinde esas alınacak tek ölçütün, üyenin sosyalistliği olması gerektiğini ileri süren Avcıoğlu, söz konusu 53. maddenin, ‘‘...Çoğu sosyalizmden habersiz, oportünist ve bürokrat küçük- burjuvalar olan sendika yöneticilerine’’ (Avcıoğlu: 274-275) ayrıcalık tanınmasına yol açtığını belirtmiştir.

Avcıoğlu, TİP programının eleştirisinin ardından bir diğer eleştirisini ise TİP’in mücadele yöntemine getirmiştir. Avcıoğlu, anti-emperyalist milliyetçi mücadele için sosyalizme hazır olmayan fakat Atatürkçü gelenekleri ile bu mücadeleye destek vermek isteyen önemli bir çevrenin olduğunu ve milliyetçi mücadelenin, bu çevrelerce bilinçlendirilmesi ile gerçek bir ağırlığa kavuşacağını öne sürmüştür. (Avcıoğlu: 276) Bu doğrultuda Avcıoğlu’na göre TİP, ‘‘...Bir yandan anti-emperyalist mücadeleyi 1 numaralı mesele sayarken, öte yandan klasik bir proleter-burjuva mücadelesinin sloganlarını ön plana çıkararak güçleri dağıtmakta ve zayıflatmaktadır. BaĢka bir değiĢle TĠP, aynı anda iki meydan muharebesi vermekte, üstelik ikinci muhabere yüzünden ilk muharebeye hazır güçlerin azalmasına ve amaçların dağılmasına yol açmaktadır.’’ (Avcıoğlu: 277) Bu eleştirisi ile TİP’i, cümlesinin ilk başlarında ‘‘sosyalizme henüz hazır olmayan Atatürkçü kesim’’ olarak tanımladığı ‘‘Zinde Güçler’’in birliğini bozmakla suçlamıştır. Nitekim TİP’in bu tutumu, daha sonra tartışmanın karşı kutbunda yer alacak olan MDD’ciler tarafından daha detaylı bir şekilde eleştirilecektir.

Partiyi ‘‘işçi sınıfının öncüsü’’, mücadeleyi ise ‘‘aşamalı devrim’’ olarak belirleyen Avcıoğlu’nun Leninist-Stalinist tezlere doğru yönelmesi, TİP tartışmaları ortamında parti içindeki eski TKP’lileri yanına çekme uğraşından da kaynaklanmaktadır. Böylece Avcıoğlu, TİP’i kendi içerisinde yaşanacak Marxist tartışmalar ile zayıflatabileceğini düşünmüştür. Ayrıca o dönemde, geri kalmış ülkelerin askeri kanatları aracılığı ile Sovyetler Birliği destekli stratejiler kurulması da (Aydınoğlu: 132-133), Avcıoğlu’nun bu söylemleri oluşturmasında etkilidir.

Nitekim bu ittifak arayışı karşılığını bulmuş, TİP içerisindeki eski TKP’liler, Yön aracılığı ile tartışmaya katılmıştır. Mihri Belli’nin başını çektiği grup, Avcıoğlu gibi ordu temelli bir sosyalist strateji gütmekte ve Türkiye’nin önünde sosyalist değil milli demokratik devrim aşamasının olduğunu düşünmektedir. (Aydınoğlu: 134) Yön’de E. Tüfekçi imzasıyla MDD tezlerini oluşturan Belli, TİP’i, ülkenin milli demokratik devrim aşamasında olduğunu görememek ve sorunu ‘‘proleter- kapitalist çelişkisi’’ olarak görmesini eleştirmiştir. (Belli, 2013: 220) TİP’in sosyalist devrimi öğütlemesini ‘‘...Türkiye gerçeklerinden olduğu kadar, bize toplumların devrim yolunu aĢamalardan geçerek izlediklerini öğreten bilimsel sosyalizmden de habersiz sol gevezeden baĢka bir Ģey değildir’’ (Belli: 220) şeklinde yanıtlamıştır.

Avcıoğlu’nun ‘‘TİP’e Dair’’ yazısında söz ettiği TİP’in, devrimci safları bozduğu eleştirisine katılan Belli, ‘‘...Kim, hem demokratik devrimi, hem sosyalist devrimi birlikte, bir solukta yapacağını iddia ediyor, ...böylesi de devrimci safları bölmekten ve sosyalist hareketi tecrit etmekten öte bir Ģey yapmamaktadır’’ (Belli: 221) diyerek, TİP’i bölücü ve sekter görüşlere sahip olmakla suçlamıştır. Avcıoğlu ve Belli’nin bu suçlamalarına karşılık TİP’ten Rasuh Nuri İleri, anti-emperyalist mücadelenin ve sosyalizm mücadelesinin birbirinden ayrılamayacağı teziyle yanıt vermiştir. Bu anlamda kendilerine yöneltilen bölücü ve sekter eleştirileri de reddeden İleri, mücadelenin ‘‘tek bir davadan’’ yürütüleceğine inanan gerçek Atatürkçü, milliyetçi ve ilerici kesimlerle, TİP’in her zaman dayanışmaya hazır olduğunu öne sürmüştür. (Mutlu Ulus: 155)

Eski TKP’lilerin tartışmaya katılması ile TİP-Yön/ MDD şeklinde ayrılan gruplar, Türkiye’nin toplumsal yapısı, anti-emperyalist mücadele, milliyetçilik,

bağımsızlık gibi konuları da işleyerek, tartışmayı derinleştirmişlerdir. Birbirleriyle bağlantılı olan bu kavramlar, çoğu yerde TİP-Yön/ MDD’yi bir araya getirmiş fakat ‘‘öncülük sorunu’’ ve mücadele biçimi olarak ‘‘parlamenter yol’’ yöntemlerinde yol ayrımına neden olmuştur. Ayrıca bu iki başlık, sadece iki taraf arasında görüş ayrımını ortaya çıkarmamış, aynı zamanda TİP içerisindeki muhalefeti artırarak, parti içi bölünmelere de yol açmıştır.

Benzer Belgeler