• Sonuç bulunamadı

TİP içerisinde yaşanan iktidar mücadelesinden yenik ayrılan MDD, artık kendi özgün konumunu oluşturmak için çalışmalara başlamıştır. 1960’larda solun kendi çevresinde yaşadığı ideolojik-stratejik krizinde, ilk olarak Yön sayfalarında konumlanan, sonra TİP içerisinde destek bulmayı arayan MDD’ciler, 17 Kasım 1967’de ‘‘Türk Solu’’ dergisini çıkararak, kendi özgünlüklerine kavuşmuşlardır.

Mihri Belli ve çevresinin, dışarıdan TİP’e müdahale ederek parti içinde bir muhalefet oluşturma girişiminin TİP’lilerin engeline takılması (Mutlu Ulus: 221), MDD hareketini kendi özgün konumlarını oluşturma ihtiyacını doğurmuştur. Bu anlamda ‘‘Türk Solu’’ dergisine öncülük bu eski TKP’liler, dergiyle beraber ‘‘Demokratik Devrim Derneği’’ ve ‘‘İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’’nin kurulmasına da öncülük ederek, MDD hareketini toplumsal alana yaymaya çalışmıştırlar. ‘‘Demokratik Devrim Derneği’’ ile emperyalizme, tutucu ve gerici hareketlere karşı herkesi ortak bir cephede buluşturma hedeflenirken; ‘‘İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği’’ ile de plansız bir üretim ve tüketim düzenine karşı tüm emekçileri, bilinçli bir mücadele platformunda örgütlendirilmesi amaçlanmıştır. (Gürel: 128-129)

MDD’cilerin, TİP’e karşı başlattıkları muhalefette ittifak yaptıkları Yön çevresi ile strateji açısından önemli benzerlikler göstermektedir. İki hareket de Türkiye’yi az gelişmiş ülkeler sınıfına sokarak, sosyalizm için öncelikle demokratik devrimin tamamlanmasını şart koşmuştur. Bu bağlamda Türkiye’deki işçi sınıfı gücünü, devrimin öncülüğünü taşımada yetersiz görmüş ve öncü gücü asker-sivil aydınlara vermiştir. Ordu, demokratik devrim hareketinin gerçekleştirilmesinde ve yürütülmesinde en önemli kuvvet olarak işaret edilmiştir. (Mutlu Ulus: 212)

MDD ve Yön arasındaki bu önemli benzerliklere rağmen, MDD hareketinin savunduğu düşünce temelinin kaynağı açısından Yön ve Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki Kadro hareketinden bağımsız olduğunu vurgulamak gerekir. 1930’larda etkinlik gösteren Kadro hareketi, Kemalizmi, Sovyet sosyalizmi ve Batı uygarlığı arasında bir ‘‘üçüncü yol’’ olarak görmüş ve içerisinde bir dönemin sosyalistleri olmasına rağmen, hedeflerinde sosyalizm yoktur. MDD’ciler ise Kemalizmi, bir ‘‘üçüncü yol’’ değil, uzun süreli sosyalizm stratejisinde ittifak kurulacak önemli bir siyasi olarak güç görmüş ve sosyalizmin kurulmasını ana hedef belirlemiştir. MDD’nin Yön’cülerle olan farkı ise, uluslararası komünist stratejiye bağlı olmasıdır. Yön hareketi kaynağını, ulusal güçlerden alırken; MDD hareketi, uluslararası komünist hareketin görüşlerine -Stalinci görüşlere- bağlı kalmıştır. (Aydınoğlu: 175- 176)

MDD’ciler, Stalinci görüşlere bağlı kalmakla birlikte farklı Marxist yorumlardan da etkilenmiştir. MDD’nin ana hedeflerini oluşturan millicilik konusunda Sultan Galiyev’in (1892-1940), demokratik devrim konusunda ise Mao’nun görüşlerinin etkileri görülmektedir.

Rusya’daki müslüman halkı, Rus sömürgeciliği altındaki proletarya olarak gören Sultan Galiyev, Orta Asya, Sibirya ve Rusya’daki Türkî halkları bir araya getirerek ‘‘Turan Federasyonu’’nu kurmayı hedeflemiştir. Bu anlamda Rus ulusunun egemenliği altında yaşayan Sovyet ve diğer ülke müslüman halklarının, öncelikle kendi burjuva devrimlerini yaparak, birer ulus-devlet haline gelmeleri gerektiğini belirten Galiyev, devrimin öncü kavramını sınıf değil, ulus olarak görmüştür. (Aydın, 1998: 64-65)

Mihri Belli de, bu Galiyevci milliyetçilik anlayışından etkilenmiş ve MDD tezlerini oluştururken yer vermiştir. Bir insanın milliyetçi olmadan sosyalist olamayacağını belirten Belli, toplumların sosyalist aşamaya geçebilmesi için bu milletleşme sürecini tamamlaması gerektiğini öne sürmüştür. Bu anlamda Belli, sosyalizmin ancak milletleşmiş bir toplumda kurulabileceğini belirterek, millileşme- sosyalizm arasında bir bağ kurmuştur. (Atılgan, 2007c: 559-562)

Belli, Galiyevci milliciliği demokratik devrimle birleştirme noktasında Mao’nun Çin Devrimi’nden esinlenmiştir. Proletaryanın idaresinde bütün sınıfların bir araya gelmesiyle oluşan devrimci cephenin, Çin’de emperyalist ve feodal güçlere karşı burjuva demokratik devrimi gerçekleştirerek sosyalizm yolundaki engelleri kaldırması (Aydın: 66-67), Belli’nin ‘‘milli cephe’’ anlayışını oluşturmasında etkili olmuştur. Benzer bir görüşle Türkiye’de, milli nitelik taşıyan tüm kesimlerin bir araya gelerek gerçekleştirecekleri demokratik devrimin, sosyalist devrim için gereken zemini hazırlayacağını (Belli: 218, 228-229) belirten Belli, ‘‘YAġASIN TAM BAĞIMSIZ VE GERÇEKTEN DEMOKRATĠK TÜRKĠYE’’ (Belli: 262) diyerek, MDD’nin ana sloganını oluşturmuştur.

Bu noktada, Belli’nin uluslaraarası sosyalist literatürü referans alarak oluşturduğu aşamalı devrim teorisini eleştiren Behice Boran, az gelişmiş ülkeler için tasarlanan bu teorinin Türkiye’ye uygulanamayacağını ileri sürmüştür. (Şener: 396) Daha önce de belirttiğimiz gibi Türkiye’nin, bürokratik kadroların yönetimiyle kapitalizm saflarına katılmış, liberal ekonomi politikaları uygulamış ve yirmi yıldır da çok partili hayatı yaşayarak diğer az gelişmiş ülkelerden ayrıldığını belirten Boran, bu stratejinin yeni bağımsızlığa kavuşmuş Afrika ülkelerinde geçerli olabileceğini öne sürmüştür. (Boran, 1968: 144)

TİP kadroları tarafından eleştirilere uğramasına rağmen MDD hareketi, özellikle 1968 sonrası artan gençlik hareketleri üzerindeki siyasi etkinliklerini arttırmıştır. Aybar’ın artan gençlik eylemlerini ‘‘Faşizme zemin hazırlayan anarşik hareketler’’ olarak yorumlaması, gençler tarafından TİP’in ‘‘pasifist, oportünist, parlamentarist’’ görülmesine yol açmıştır. (Mutlu Ulus: 230-232) TİP’in bu parlamentarist tutumunu ‘‘cici demokrasi’’, ‘‘Filipin tipi demokrasi’’ sözleriyle eleştiren (Şener: 368) MDD, TİP oportünizmini ise ‘‘ihanet örneği’’ olarak adlandırmıştır. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler, Cilt VI, 1988: 2085)

MDD’nin TİP içerisinde güç kazanmaya başlaması, hareketin örgüt konusunda yetersiz bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu da ortaya çıkarmıştır. Mihri Belli, Reşat Fuat Baraner, Şevki Akşit gibi MDD önderlerinin en üst örgütsel deneyimlerinin 1950-1951 TKP örgütlenmesi olması, onları 1960’ların yasal siyaset

arenasında nasıl örgütsel mücadele verileceği konusunda deneyimsiz bırakmıştır. TKP etkisinden dolayı Stalinci Komitern’in ‘‘öncü parti’’ sistemine göre yetişen kadronun, bu sisteme göre şekillenmeyen TİP karşısında alternatif üretememesine neden olmuştur. MDD kadrolarının, Türkiye’de proletaryanın özgün bir örgüt kurabilmesi için milli demokratik devrimi başarması gerektiğini düşünmesi, onları örgütsel teorilere yönelmekten çok Dev-Genç ile eylemlere katılmaya ve devrimin gerçekleştirilmesi yolunu aramaya itmiştir. Nitekim TİP’in İstanbul örgütünün MDD eline geçmesinden sonra TİP içerisinde etkin bir rol oynayamaması da kadroların örgüt kültürsüzlüğüne örnek oluşturmuştur. (Aydınoğlu: 208-212)

MDD Türkiye’de milli demokratik devrimi gerçekleştirmenin yolunu cuntacılıkta, öncü kuvveti ise ‘‘asker-sivil-aydın zümre’’de bulmuştur. Bu anlamda Yön-Devrim hareketiyle ittifak kuran Belli, MDD’nin Kemalizm kısmını Yön- Devrim’cilere, sosyalizm kısmını ise kendi ekibinin yönetmesini planlamıştır. Bu iş bölümü içerisinde Belli, devrimin Yön-Devrim kesiminin dayanağını milliyetçi subaylardan; MDD kesiminin dayanağı ise devrimci gençlik hareketlerinden oluşturmuştur. Nitekim dönemin ‘‘Ordu Gençlik El Ele Milli Cephede’’ sloganı da bu anlayış içerisinde ortaya çıkmıştır. (Atılgan: 564-565)

Fakat Avcıoğlu’nın iletişim halinde olduğu subayların, ne kadar millici olsa da komünist olmasından dolayı Belli’ye soğuk bakmaları ve onu darbe planından uzaklaştırmaları, oluşturulan planının başarısız olmasına yol açmıştır. Nitekim milliyetçi subayların başarısız geçen 9 Mart darbe girişiminden sonra 12 Mart’ta karşı- darbenin gerçekleşmesi, MDD içerisindeki gençlik hareketlerinin, ordu merkezli devrim stratejilerinden uzaklaşmasına yol açmış ve MDD’den kopmaları başlatarak hareketin sonunu getirmiştir. (Atılgan: 565)

Bu kopmalar sonrası Kıvılcımlı ‘‘Sosyalist’’ dergisi etrafında örgütlenecek; Mahir Çayan THKP-C’yi, Hüseyin İnan THKO’yu kuracak; Doğu Perinçek (1942-) ise ‘‘Proleter Devrimci Aydınlık’’ dergisi etrafında Mao’cu görüşleri savunacaktır. (Atılgan: 554)

Benzer Belgeler