• Sonuç bulunamadı

Türkiye sol düşünce hayatı içerisinde önemli bir yere sahip olan Dr. Hikmet Kıvılcımlı, ülke sol hareketinin etkisiz geçtiği 50’li yıllarda kurduğu Vatan Partisi (VP) ile legal siyaset arenasında kendisini yer etmeye çalışmıştır. 1902 yılında Makedonya Piriştine’de doğan Kıvılcımlı, o dönem Balkan coğrafyasının politik ve toplumsal yaşam zorluklarından ötürü, ailesi ile birlikte önce Muğla’ya ardından İstanbul’a göçmüştür. Burada eğitim hayatını sürdüren Kıvılcımlı, Vefa Lisesi’nden mezun olduktan sonra Askerî Tıbbiye’ye başlayarak doktor unvanını elde etmiştir. (Ağcabay, 2015: 194)

Kıvılcımlı’nın 1920 yılında başladığı Askerî Tıbbiye yılları aynı zamanda sol düşünce ile tanıştığı yıllar olmuştur. Okulun kütüphanesinde okuduğu ‘‘L’Humanite’’ gazetesi ve TKP’li okul arkadaşları, Kıvılcımlı’nın sol düşüncelerinin oluşmasında etkili olmuştur. TKP içerisinde yer alan Aydınlık grubu ve yayın organı ‘‘Kurtuluş’’ dergisi etrafında ilişkisini sürdüren Kıvılcımlı, Şefik

Hüsnü’nün 1925’te TKP’yi tekrar faaliyete geçirmesi ile partinin gençlik bölümünden sorumlu icra komitesine girmiştir. (Bilgiç, 2007: 586)

TKP’ye katılmasıyla tutukluluk hayatı da başlayan Kıvılcımlı, ilk olarak aynı yıl askerî öğrenciler arasında komünizmi yaymak suçlamasından tutuklanmıştır. Kısa bir süre sonra salınan Kıvılcımlı, partinin bu konuda hükümete destek vermesine rağmen, 1925’te yaşanan Şeyh Sait Ayaklanması’nda tekrar tutuklanmıştır. 1926’da çıkarılan afla serbest kalan Kıvılcımlı, bu sefer 1929’da TKP içerisindeki Şefik Hüsnü muhalefetine destek olmak amaçlı İzmir’de örgütlemeye çalıştığı hareket faaliyetleri yüzünden hakkında dava açılmış ve 4 yıl 6 ay ceza almıştır.19

1933’te çıkarılan afla tekrar serbest kalan Kıvılcımlı, bu dönemde bir taraftan Kıvılcımlı Kütüphanesi’ni kurmuş, Marxism Bibliyoteği ile telif ve tercüme eserlerini yayınlayarak ülkede sosyalizm literatürün gelişmesi için uğraşmış, bir taraftan da TKP içerisindeki etkinliğini sürdürmüştür. 1938 yılına gelindiğinde ise, Donanma Davası başlamış ve Kıvılcımlı, askeri isyana teşvik suçundan yargılanarak 15 yıl hapis cezası almıştır. (Bilgiç: 587-589)

Kıvılcımlı, cezalandırıldığı önceki senelerdeki gibi, hapis cezası süresince çalışmalarına devam etmiş ve en önemli çalışması olarak görülen tarih tezini oluşturmuştur. Oluşturduğu tarih tezinde, tarihsel ve sosyal devrim anlayışları, barbarların tarihsel devrimdeki rolleri ve üretici güçlerin antika tarihten modern devre kadarki değişimlerini incelemiştir.

Klasik tarihin metafizik metotlarla değil, diyalektik metotlarla incelenmesi gerektiğini savunan Kıvılcımlı, böylece hangi çağda olursa olsun insan toplumunun, genel olarak üretici güçlerle birlikte hareket ettiğini belirtmiştir. Bu bağlamda üretici güçleri teknik, coğrafya, tarih ve insan olarak dört sınıfa ayırmıştır. Teknik üretici gücünü diğer üç sınıfa göre sosyal olayların gelişiminde daha önemli bir etken olarak görmüştür. Fakat Kıvılcımlı, tarihin; insanların geçmişinden kalma gelenek ve göreneklerle, içinde yaşadığı coğrafya ve bulunduğu konumda geliştirdiği tekniğin

19

Kıvılcımlı, hem TKP’nin o döneme kadarki tarihsel sürecini anlatan hem de Türkiye’nin Kürt sorununa değin bütün sosyal, ekonomik, kültürel gelişmelerini ele aldığı ‘‘Yol’’ çalışmasını, bu tutukluluk sürecinde yazmıştır.

eriştiği seviyenin kolektif aksiyonundan doğup geliştiğini belirtir. Bundan dolayı ilkel toplumlarda, insan ve diğer üretici güçler olan tarih ve coğrafyanın bir araya gelerek oluşturduğu kolektif aksiyonun, sosyal olayların gelişiminde tekniğe göre daha önemli bir hale geldiğini savunur. Buna karşılık olarak modern toplumlarda tekniği, diğer üretici güçleri göre daha önemli bir konuma getirir. (Kıvılcımlı, 2013a: 79-81)

Buradan hareketle tarihsel devrim- sosyal devrim ayrımına giden Kıvılcımlı, antika tarihi, modern çağlara gelinceye kadar, tarihin belirli coğrafya ve üretici güçlerinden hız alan barbar yığınlarının medeniyete geçiş tarihleri olarak tanımlar. Barbar yığınlarının, tarih öncesinin en ilkel sosyalist üretici güçlerini harekete geçirerek oluşturdukları kolektif aksiyon ile eski gerici sosyal sınıfı devirerek, yeni bir sosyal sınıf oluşturduklarını belirtir. Buradaki yeni sosyal sınıfın, hiçbir şekilde eski sosyal sınıfla bir benzerliğinin bulunmaması ve yeni bir medeniyet kurmasından dolayı barbar yığınlarının bu devrimini sosyal devrim olarak değil, tarihsel devrim olarak tanımlar. (Kıvılcımlı: 82)

Tarihsel süreçte, her medeniyetin yıkılıp yerine yeni medeniyetlerin kurulması hareketliliği sonrasında modern çağların başlayarak tarihsel devrimlerin sona erdiğini belirten Kıvılcımlı, bunun sebebini iki şekilde açıklar: Birincisi, dünya üzerinde keşfedilmemiş bir coğrafi bölge kalmaması, bu durumun da yeni üretici güçleri ortaya çıkarmayarak, barbar yığınlarının sonunu getirmesidir. İkinci sebep ise, teknik üretici gücün diğer üretici güçler karşısındaki gelişiminde farkın açılmasıdır. Böylece teknik üretici gücün gelişimi, büyük bir maddi gelişmeyle birlikte modern sosyal sınıfların oluşmasını sağlamıştır. Kıvılcımlı son olarak, tarihsel devrimlerden sosyal devrimlere bu şekilde geçildiğini belirterek, 17. ve 18. yüzyıllardaki kapitalizm devrimlerini ve 19. ve 20. yy’daki sosyalist devrimlerini, modern çağın sosyal devrimlerine örnek olarak göstermiştir. (Kıvılcımlı: 85-86)

1950 yılında çıkarılan afla serbest kaldığında Kıvılcımlı, tarih tezi ve diğer çalışmalarıyla birlikte tekrardan politikaya devam etmek ister. TKP ile bağlantı kuran Kıvılcımlı, yaptığı görüşmeler sonucunda, uzun süre partinin dışında kalmasından dolayı partinin politik ve örgütsel faaliyetlerinin dışarısında kaldığını anlar. Bu sırada

1951-52 Tevkifatı’nın yaşanması ve ülkedeki sol görüşe yakın herkesin ceza alması, Kıvılcımlı’yı yeni bir parti kurma girişimine iter. Bu girişim sonucu, 29 Ekim 1954 yılında içerisinde işçilerinde bulunduğu Vatan Partisi’ni kurar. (Ağcabay: 197-199)

Kuruluşundan bir süre sonra yayınlamaya başladığı ‘‘Kurtuluş’’ gazetesi ile birlikte politik faaliyetlerini DP’nin baskısı altında sürdüren Kıvılcımlı, işçi sınıfına dair bilinmesi gereken ‘‘Grev nedir?’’, ‘‘Sendikalar Tarihi’’, ‘‘Sendika ve Parti’’ gibi birçok konu hakkında yayınlar çıkarttı. VP’ni, meclisteki bütün partilere muhalif bir görüntüye sokarak çıkarttığı parti broşürlerinde, meclisteki iktidar ve muhalefet partilerinin, bütçe görüşmeleri sırasında sermaye sınıfının soygunlarını gizlemek için bir araya geldiğini anlatmaya çalışmıştır. (İçli, 1992: 37)

1957 seçimlerine de bu muhalif anlayışla giren Vatan Partisi, grev hakkı, haftada 40 saat iş, işsizlik sigortası, Anayasa Mahkemesi’nin kurulması gibi birçok vaatle halkın karşısına çıkmıştır. Bu süreçte birçok miting verecek olan Hikmet Kıvılcımlı, Eyüp’te yaptığı konuşma yüzünden hakkında soruşturma açılacak, din yoluyla komünizmi yaymak suçundan (Ağcabay: 201) tutuklanarak iki yıl ceza almıştır. Bu tutuklama sonrası 1959’da serbest kalan Kıvılcımlı, 27 Mayıs ve öncesindeki baskılardan dolayı bir süre işlevsiz kıldırılan Vatan Partisi’ni, darbe sonrası beraat kararı çıkmasına rağmen tekrar toparlamaya çalışmamış ve parti 1967’de kapatılmıştır. (Bilgiç: 590-591)

Benzer Belgeler