• Sonuç bulunamadı

1974 affı sonrası THKO mirasını devam ettirmeye çalışan bir diğer örgüt ise, ‘‘Halkın Kurtuluşu (HK)’’ gazetesi etrafında toplanan grup olmuştur. 1975’te THKO-MB’liler ile THKO Geçici Merkez Komitesi’ni oluşturan grup, daha sonra Maocu fikirleri savunması ve Sovyetler Birliği’ni ‘‘sosyal emperyalist’’ olarak nitelemesinden dolayı, bu görüşe karşı çıkan MB’lileri tasfiye etmiştir.60

(Türkmen- Özger: 534)

Tasfiye sonrası THKO’yu yeniden canlandırmayı planlayan grup, 1976’da Halkın Kurtuluşu gazetesini çıkararak, hareketin kitlelerle buluşmasını hedeflemiştir. Gazetenin çıkması ile birlikte Halkın Kurtuluşu çevresi olarak da anılacak grup, hem işçi sınıfı örgütlenmesine hem de topraksız köylülerin örgütlenmesinde etkin rol oynamaya çalışmıştır. (Çubukçu, 2007: 729) Halkın Yolu ile birlikte ülkenin en etkin iki Maocu grubu (Ersan: 200) olan hareketin yayın organları, tirajı 50 bine yaklaşan haftalık ‘‘Halkın Kurtuluşu’’, 20 bin adet basılıp dağıtılan illegal ‘‘Yoldaş’’, aylık teorik organ ‘‘Parti Bayrağı’’ dergileri olmuştur. Büyük şehirlerin yanı sıra Çorum, Kahramanmaraş, Adana, Gaziantep, Tunceli’de güçlü örgütlenmelere giden HK’lılar, buralarda bağımsız adaylarla 1977 seçimlerine de katılmıştır. Çorum’da bağımsız aday Mehmet Ersoy 1300, Tunceli’de Ahmet Demirdöven 8200 oy almıştır. Özellikle Tunceli’deki seçimlerde AP ve TİP’i geride bırakan HK’lıların, burada önemli etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Tunceli’deki oy dağılımında CHP 31 bin, AP 3900, TİP de 170 oy almıştır. (Yurtsever: 327)

1970’lilerin SBKP-ÇKP merkezli saflaşmasında tercihini ÇKP’den yana kullanan HK, Maocu görüşleri tercih etmelerindeki nedeni, daha sonra çıkaracakları

60 THKO’lular arasındaki kopuşun ana nedeni, Aktan İnce ve çevresinin Hüseyin İnan’ın ‘‘Türkiye

Devriminin Yolu’’ broşürünü eleştirmesidir. Geçmiş THKO’lular ‘‘yerli revizyonistler’’ olarak adlandırılıp, Sovyet sosyal emperyalistlerinin ülkedeki temsilcileri olarak görülmüştür. Bu anlamda ‘‘Türkiye Devriminin Yolu’’ broşüründe savunulan görüşler de özü itibari ile revizyonizm ve Troçkizmden etkilendiği öne sürülmüştür. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler, Cilt VII: 2271) Geçmişin eleştirisi bu şekilde yapılmasının ardından, Teslim Töre ve çevresi ile Türkiye Devriminin yolu broşürünü savunan bir çevre, Maocu görüşleri savunan grupla bağlarını koparmıştır.

‘‘Parti Bayrağı’’ dergisinde açıklayacaklardır. Maocu görüşleri benimsemelerindeki en önemli etkeni, genç ve tecrübesiz komünist olmalarına ve ideolojik, siyasal bakımdan yeterince olgun olmamalarına bağlayan HK’lılar, bu görüşlerin Türkiye gerçeğinde başarılı olamayacağı hakkında önceden şüpheleri olmasına rağmen, bu şüphelerinin teorik yetersizlikten kaynaklandığına inandıkları için savunmaya devam ettiklerini öne sürmüşlerdir. (1971 Sol Hareketi, THKO ve Gelişmesi, 2014: 562)

Maoculuk tercihlerinin ardından, bu alanda ülkedeki en donanımlı örgütü olan Aydınlıkçılarla çoğu yerde eylem birliği ve ortak parti kurma çalışmaları yapmıştır. Beklenen birleşme, Aydınlık’ın ‘‘milli bağımsızlık mücadelesini’’ ana görev olarak görmesi ve HK’lıların da bunu kabul etmemesi üzerine gerçekleşmemiştir. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler, Cilt VII: 2272) Birleşmenin başarısız olmasından sonra Aydınlık çevresi ile teori tartışmasına girişen HK, kendilerinin de kabul ettiği teorik yetersizliklerinden dolayı Aydınlıkçıların hedefi olmuştur. Özellikle 1 Mayıs 1977’deki olaylardan sonra hedef tahtasına konan grup, çareyi ÇKP’nin ‘‘üç dünya teorisi’’ni eleştiren AEP’nin görüşlerine geçmekte bulmuştur. (Ersan: 197-200) Bu noktadan sonra HK’lılar için ÇKP ‘‘sosyal emperyalist’’ bir ülke; Maocu görüşler de ‘‘olağanüstü eklektik fikirler karmaşası’’, ‘‘revizyonist’’ ve ‘‘küçük burjuva bir teori ve pratik’’ şeklinde tanımlanmıştır. (Yurtsever: 310)

Genel ÇKP eleştirisinden sonra, yurt içinde de onun tezlerini savunan grupları, sağcı revizyonist ve oportünist olarak adlandıran HK; THKO, THKP-C ve TKP-ML’yi de Marxist-Leninist tezleri yeterince kavrayamadıklarını öne sürerek, geçmiş deneyimlerini küçük burjuva ihtilalciliği olarak görmüştür. (1971 Sol Hareketi, THKO ve Gelişmesi: 562-565) Gelinen durumda HK’lılar, kendilerini Marxist-Leninist tezlere inançlarının, bilinçlerinin ve güçlerinin tam olduğuna kanaat getirmiş ve parti kurma yolunda çalışmalara başlamıştır. Kurulacak partinin niteliği, yozlaştırıcı bütün etkilerden uzak, her gün daha fazla kitleselleşen emekçileri yönlendirecek ve bütün proleter devrimcileri birleştirecek özellikte olacağı belirtilmiştir. (1971 Sol Hareketi, THKO ve Gelişmesi: 576-577)

Yeni parti konusundaki fikirleri bu şekilde ortaya koyan Halkın Kurtuluşu, bu anlamda ilk adımı Ekim 1978’de atmış ve Türkiye Devrimci Komünist Partisi-İnşa Örgütü (TDKP-İÖ)’nü kurmuştur. 2 Şubat 1980’de de, TDKP’nin birinci kongresini yapmıştır. (Çubukçu: 734) Parti genel stratejisini, burjuva devlet yapısını parçalamak adına kitleleri silahlı ayaklanması üzerine kurmuştur. Bu ayaklanmada temel gücü işçi sınıfı, yedek gücü ise köylülük oluşturmaktadır. Savaş önce kitlelerin mücadelesi, daha sonra iş bırakma ve grevlerle devam etmesi öngörülmüştür. Süregelen mücadele sonunda çıkacak devrimci karışıklıkla merkezi iktidarın elde edilmesi ve kırlara doğru yayılma göstermesi planlanmıştır. (Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler, Cilt VII: 2276)

İktidar savaşı süresince egemen güçlere karşı verilecek savaşın yanında Marxism-Leninizmin saflığını korumak adına ‘‘revizyonist’’ hareket ve örgütler ile de savaşılması gerektiğini belirten HK’lılar, kendileri dışındaki sol örgütleri bu mücadele dışında görmüştür. TSİP, TKP ve TİP’i AP, MHP, DP gibi düzen partileriyle bir görerek, ‘‘komprador burjuvazi ve toprak ağalarının faşist-feodal partileri’’; Dev-Yol, KSD ve TİKP’i ise, ‘‘küçük burjuvazinin siyasi akımları’’ olarak nitelemiştir. (Yurtsever: 326-327)

Partileşme ile birlikte işçi ve köylü sorunları üzerine değinen HK’lılar, TARİŞ fabrikalarında ve Adana’daki işgal, direniş ve grevlerde, Maraş ve Çorum katliamlarında kurdukları halk direniş komitelerinde etkin rol oynamış; kırsal alanda ise, toprak devrimine dair sorunlarının çözülebilmesi için köylülerle birlikte çalışmalar gerçekleştirilmiştir. (Çubukçu: 734) (Aydınoğlu: 456) Benzer örgütlenme çalışmasını öğrenciler, mühendisler, öğretmenler ve diğer memurlar gibi kent küçük burjuvazisinin katmanlarında da yapan HK, bu anlamda Türkiye Genç Komünistler Birliği’ni kurmuş, öğretmenler için illegal bir sendika kurma girişime atılmıştır. (Yurtsever: 325)

Eylemlerde aktif olarak yer alınmasına rağmen, kitleler ile parti arasındaki bağın zayıf olmasına yönelik eleştirilerin de önüne geçmeye çalışan parti, militanlarına sık sık işçi sınıfı içindeki çalışmalarını ilerletmeleri görevini vermiştir. Nitekim benzer bir görev köy çalışmaları için de verilmiş ve gelinen noktada durum

değerlendirmesi yapılarak, köy çalışmalarının başarısızlığı, yoksul köylü kitleleri içinde yalnızca gençlik kitlelerinin desteğinin alınması ve geri kalan geniş köylü kesimi ile örgütlenilememesine bağlanmıştır. (Çubukçu: 735) (Aydınoğlu: 457)

12 Eylül’e gelirken TDKP, bir taraftan partinin etkinliğini artıracak eylemleri gerçekleştirirken, diğer taraftan da solun kendi içinde yaşanan çatışmalarla mücadele etmiştir. Darbe sonrası kendilerine yönelik yapılacak operasyonlara karşı örgütsel tedbirler alınsa da başarılı olunamamış ve örgüt, merkezi yapısını yitirmiştir. Partiden geriye kalan isimler ise, TDKP’yi 1997’de Emek Partisi (EMEP)’ne dönüştürerek (Ersan: 206, 214-216), siyasi yaşamlarına devam etmişlerdir.

Benzer Belgeler