• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM: ÖRGÜTSEL ÖZDEŞLEŞME

2.1. Örgütsel Özdeşleşme Tanımı

Günümüz dünyasında baş gösteren karmaşık ve aktif birtakım sosyal değişimler örgütsel analizin gerçekleştirilebilmesi noktasında örgütsel özdeşleşmenin olmazsa olmaz rolüne vurgu yapmaktadır (Lee, 1971, s.214). Örgütsel özdeşleşme kavramını değerlendirdiğimizde kavramın; kültürel, küresel, sosyal ve ayrıca teknolojik unsurların ortaya çıkardığı yapısal değişimlerde örgütlerin faydalanabileceği bir unsur olarak karşımıza çıktığını fark etmekteyiz. Çalışanların işe yönelik tutum ve davranışlarının anlamlandırılabilme noktasında örgütle özdeşleşme düzeyleri önemli rol oynamaktadır.

Tüzün ve Çağlar (2008)’a göre özdeşleşme; işgörenlerin sahip oldukları birtakım nitelikleri kurum anlayış ve özellikleri ile aynı çatı altında tanımlamalarıdır (Akbaş ve Çetin, 2015, s.86). Genç (2012, s.229) kurumsal hedeflere erişme ve bu hedefler çizgisinde ortaya konulacak tutum ve davranışların, işgörenlerin örgütsel norm ve değerlere ilişkin farkındalığından kaynaklandığını belirtmiştir.

İşcan ve Karabey (2009)’e göre örgütle özdeşleşen bireyler; çalışmakta oldukları örgüt kültürünü ve kurumsal amaçları içselleştirmekte, bakış açılarını örgüt vizyonu ile uyumlu hale getirebilmektedirler. Riketta (2005) özdeşleşme kavramının yazında farklı çerçevelerden ele alınmasına rağmen işgörenlerin bilişsel, duygusal ya da her iki şekilde

örgütle bağ kurma yaklaşımlarını kapsadığı fikrinde uzlaşıldığını belirtmiştir.Dutton vd.

(1994)’ye göre bir örgütü diğerlerinden ayırt edici nitelikler ve aynı zamanda işgörenler

tarafından algılanmakta olan birtakım özellikler örgüt kimliği olarak

açıklanabilmektedir. Örgütsel kimlik, özdeşleşme kavramının aydınlatılmasında kritik öneme sahiptir. Verbos vd. (2007) kimlik kavramını, çalışanların örgüte ilişkin paylaşmış oldukları bazı algılamalar neticesinde “biz kimiz?” sorgusuna verdikleri yanıt şeklinde açıklamışlardır (Akbaş ve Çetin, 2015, ss.85-86).

Ashforth ve Mael (1989) özdeşleşmeyi farklı bir perspektiften ele almış, bireyin kendini örgütün bir parçası olarak hissedip birlik duygusunu tatması; yalnızca başarı

durumlarında değil başarısızlıkla yüzleştiğinde dahi birlik oluşturma isteği duyması şeklinde ifade etmişlerdir (Turunç ve Çelik, 2010c, s.187).

Epitropaki ve Martin (2005) özdeşleşmenin bireylerin sosyal bağlılıklarının oluşmasında önemli bir süreç olduğunu belirtmişler ve bunu sosyal kimlik teorisi kapsamında açıklamışlardır. Hall, Schneider ve Nygren (1970) süreç dahilinde işgören hedefleri ile kurumunkilerin kimi zaman birbirlerini bütünlerken, kimi zaman ortak noktada buluştuklarını öne sürmüşlerdir (Tuna ve Yeşiltaş, 2014, s.107).

Cheney (1983) örgütsel işleyişe kolaylık kazandırma adına özdeşleşmenin kurumlar tarafından dikkate alınması gereken başlıca unsur olduğunu ifade etmiştir. Araştırmacı özdeşleşme kavramıyla; bireylerin sosyal platformda yer alan çeşitli unsurlar ile kendileri arasında bağ kurmalarını niteleyen aktif boyutta bir sürece işaret etmiştir. Tajfel (1983) özdeşleşme seviyesine ulaşabilmeyi, bilişsel ve değerlendirici bileşenlerin varlığına bağlamıştır. Bu noktada bilişsel boyut, bireylerin üyeliklerine yönelik sahip oldukları farkındalık iken; değerlendirici boyut, farkındalığın bir değere bağlı ortaya çıkışını nitelemektedir (Whetten ve Godfrey, 1998, ss.171-173).

Patchen (1970) özdeşleşmenin birey bazında farklılık gösterebileceğinin altını çizmiş, bu doğrultuda kavramı; ait olma, sadakat, paylaşılan ortak hedefler kapsamında açıklamıştır. Sanford (1955) özdeşleşmeye ilişkin yukarıda bahsi geçen ait olma duygusunu, bireylerin kurum içerisinde paylaşmış oldukları müşterek amaçların bir neticesi olarak değerlendirmiştir. Stotland, Zander ve Natsoulas (1961) sadakat boyutunu; örgütteki hizmet süresiyle övünme, örgütünü dış çevreye karşı savunma, kurumsal hedeflere ilişkin destek verme gibi tutum ve davranışlar çerçevesinde; diğer yandan paylaşılan ortak karakteristik nitelikleri ise işgörenin diğer örgüt mensupları ile paylaşmış olduğu birtakım benzerlikler doğrultusunda açıklamışlardır. Bu benzerlikler, örgütsel birtakım değişkenleri içerebildiği gibi aynı zamanda davranışsal ya da demografik nitelikleri de kapsayabilmektedir (Lee, 1971, ss.214-215).

Dutton vd. (1994) örgütsel özdeşleşmeye farklı açıdan bakmış ve kavramı; bireyin kendini ve kurumunu ifade etmede seçmiş olduğu kavramların benzeşme düzeyi şeklinde nitelemişlerdir (Karabey ve İşçan, 2007, s.232). Özdeşleşme hususunda belirtilmesi gereken önemli bir diğer nokta ise kavramın duygusal ya da davranışsal nitelikten ziyade bilişsel ve algısal özelliğe sahip olmasıdır (Tokgöz ve Seymen, 2013,

s.63). Özdeşleşmenin daha çok bilişsel bir yapıya sahip olmasının arkasında kişilerin herhangi bir iletişim kurmaksızın örgüte yönelik özdeşleşme yoluna gidebilmeleri yatmaktadır (Tüzün ve Çağlar, 2008, s.1017). Örgütsel özdeşleşmenin farklı

araştırmacılarca öne sürülen tanımlamalarına Tablo 1’de yer verilmiştir.

Tablo 1. Örgütsel Özdeşleşme Tanımlamaları

ARAŞTIRMACI TANIMLAMA

Edwards, 2005

Örgütü ile psikolojik çerçevede ilişki kuran bireyin, kendi ile faaliyette bulunduğu örgüt arasında bilişsel ve aynı zamanda duyuşsal bir ilişkinin varlığını algılamasıdır

Gossett, 2002

Özdeşleşme bireylerin ortaya koymuş oldukları iş birliği anlayışından daha öte; kişileri değer, his ve birtakım kararlarını paylaşma eğilimine götüren bir ortaklık kurma algısıdır

Dukerich vd., 2002

Kişinin sahip olduğu benlik kapsamının örgüt ile bağlantı düzeyi, özdeşleşme seviyesini yansıtır

Pratt, 2000 Kişinin çalıştığı örgütü kendi benliğinin bir tanımı olarak düşünmesi Scott ve Lane,

2000

Bireyin, faaliyette bulunduğu örgütü psikolojik bağlamda kendi parçası olarak algılaması

Rousseau, 1998 Kişinin psikolojik durumuna bağlı olarak kendini bütüne ait parçalardan biri şeklinde değerlendirmesi

Dutton vd., 1994 Kişinin kendi amaç ve nitelikleri ile algılamış olduğu kurumsal kimlik arasında bilişsel bağlantı kurma düzeyi

Mael ve Ashforth, 1992

Kişinin; örgütün kazandığı birtakım başarı ya da yüzleşmiş olduğu bazı başarısızlıkları kendi ile ilişkilendirmesi, kendine yönelik bir algı geliştirmesi, kişinin kendisini örgütle bir bütün olarak hissetmesi

Efraty vd., 1991 Örgüt kimliği ile çalışan arasında söz konusu uyum-uygunluk Bullis ve Bach,

1991

Özdeşleşme; kişi ile faaliyet gösterdiği örgüt arasındaki ilişkide ilerleme kaydetme, gelişim sağlama ve bahsi geçen sürecin doğurduğu bir ürün olarak ifade edilebilir

Ashforth ve Mael, 1989

Bireyin grup başarısı-başarısızlığında; her koşulda içinde barındırdığı birlik duygusu ve örgüte ait olma hissi

Cheney, 1983b

Özdeşleşme kavramı süreç ve ürün şeklinde nitelendirilebilir. İşgörenler, örgütün var olan değerlerini ve aynı zamanda amaçlarını başarı kazanmış bir süreç sonucunda benimseme yoluna giderler

Tajfel, 1978; 1982

Bilişsel boyut ve değerlendirme boyutları özdeşleşme kavramına açıklık getirmede esastır. Bireyin örgütüne yönelik üyelik durumu bilişsel boyutu yansıtırken; faaliyette bulunduğu örgüt üyeliğine ilişkin farkındalığı, değerlerini göz önünde tutması “değerlendirme boyutunu” nitelemektedir. Bu boyutların

entegrasyonu ise üçüncü bir boyut olan duygusal boyutu ortaya çıkarmaktadır Simon, 1976

Birey faaliyette bulunduğu örgüt amaçlarına karşı bağlılığını artırıp, örgütün pek çok etkene karşı korunmasını, büyümesini dikkate aldığında çalıştığı kurumla özdeşleşmiş olur

March ve Simon, 1958; Mc Gregor, 1967

İşgörenin kendisini duygusal anlamda örgüte adayarak örgütün sahip olduğu amaç ve değerleri şahsına ait olarak algılamasıdır

Tolman, 1943 Bireyler grupla kendi aralarında bir özdeşleşmeye giderek grubun başarı ya da başarısızlığını psikolojik bağlamda kendi üzerlerine alıp, paylaşıma giderler

Kaynak: Polat (2009, s.15)’dan alınarak düzenlenmiştir.

Bireylerin kendilerini üyesi bulundukları örgüt, meslek ya da iş gruplarıyla tanımlama düzeyleri gerek bireysel gerekse örgütsel düzlemde olumlu sonuçlar yaratmaktadır. Buradan hareketle örgütsel özdeşleşmenin her iki boyut açısından kilit öneme sahip bir değişken olduğu ifade edilmelidir.

Ashforth vd. (2008) özdeşleşme olgusunun bireylerde; emniyet, kişilerarası iletişim kurabilme ve aynı zamanda bir grubun üyesi olabilme gibi çeşitli gereksinimleri

karşılamadaki rolüne vurgu yapmış, bireyde oluşabilecek belirsizliklerin

giderilmesindeki önemine değinmişlerdir. Özdeşleşen birey öncelikle kendisine yönelik sağlıklı bir tanımlamaya gidebilmekte, etkin bir konum elde edebilmekte, öz-saygısında artış kaydedebilmekte (Cüce, Güney ve Tayfur, 2013, s.7) ve kurumuna yönelik aidiyet hissi geliştirebilmektedir (Tüzün ve Çağlar, 2008, s.1012). Özdeşleşme düzeyi; motivasyon, iş tatmini öbür yandan fiziksel ve duygusal esenliğe erişim ile doğru orantılıdır (Van Dick, 2004b, s.175).

Örgütsel özdeşleşme düzeyi yüksek çalışanların daha etkin iş performansına imza attıkları ve örgüt menfaatine yönelik ÖVD sergiledikleri bilindiğinden, kavram örgütler tarafından dikkatle ele alınmaktadır (Tüzün ve Çağlar, 2008, s.1012). Özdeşleşme, yüksek performansın yanı sıra aynı zamanda işgören devamsızlığı ve İAN’nin azalması yönünde hatırı sayılır öneme sahiptir (Van Dick, 2004b, s.174). Lee (1971) ve Edwards (2005), işgörenlerin çalıştıkları kuruma yönelik çeşitli davranışlarını anlamlandırabilme ve bu eğilimleri öngörebilme adına örgütle özdeşleşmenin önem teşkil ettiğini belirtmişlerdir (Akyüz ve Yılmaz, 2015, s.138).

Benzer Belgeler