• Sonuç bulunamadı

Valilerin Yargılanmaları ve Verilen Cezalar

HZ ÖMER’İN VALİLERİNİ DENETİME TABİ TUTMAS

6. Denetim Sonuçlarına Göre Valilere Uygulanan İşlemler

6.2. Valilerin Yargılanmaları ve Verilen Cezalar

İslâm devletinde, yönetenle yönetilenlerin adalet önünde eşitliği temel prensipti. Makamı, mevkii, rütbesi, sosyal veya dinî kimliği ne olursa olsun herkes, adalet önünde eşitti ve gerektiğinde yargılanabilirdi. Devlet yöneti- minde rol alan, devlet ve millet için son derece yararlı hizmetlerde bulunanlar da gerektiğinde hâkimin huzuruna sanık olarak getirtilebilirdi.

İslâm devletinin ilk dönemlerinden itibaren haklarında şikâyetler bulunan valilerin yargılandıkları anlaşılmaktadır. Kaynaklarda valilerin yargılanmala- rıyla ilgili oldukça çok olaya rastlanılmaktadır.

Valilerin yargılanması her devlet başkanı tarafından olağan bir husustu. Bununla birlikte devlet başkanlarının yargılamada aynı hassasiyetlere sahip oldukları veya valilerini muhakemede benzer şekilde hareket ettikleri söyle- nemez. Bunda, devlet başkanının kişiliği, müsamahakâr853 veya tavizsiz bir ta-

biatta olması etkili olduğu gibi, devlet başkanının valileri üzerindeki etkinliği ve nüfuzu da rol oynuyordu.

Devlet başkanlarının kişiliklerinin, valilerin denetim ve yargılanmalarında ne kadar etkili olduğunun anlaşılması bakımından bir örnek vermek uygun olacaktır: Vâkıdî’nin İbn Kesîr tarafından naklolunan bir haberine göre Hz. Osman, akrabalarını vali tayin etmekle eleştirilmesi üzerine Hz. Ali’ye; ‚Mua- viye’yi Hz. Ömer’in tayin ettiğini bilmiyor musun?‛ diye sordu ve ‚Ben de onu görevde bıraktım.‛ dedi. Hz. Ali buna karşılık şöyle dedi: ‚Allah’ını sever- sen Muaviye’nin, Ömer’in kölesi Yerfe’den daha çok Ömer’den korktuğunu bilmiyor musun sen?‛ Hz. Osman ‚Evet biliyorum.‛ diye cevap verince Hz. Ali sözünü şöyle sürdürdü: ‚Ama bugün Muaviye, sana danışmadan bir sürü işler çeviriyor ve ‘Osman böyle emretti’ diye konuşup duruyor, fakat sen bunu bil- diğin halde bir şey yapmıyorsun.‛854

853 Akkâd’a göre ‚daha müsamahakar tabiata sahip olan Hz. Ebû Bekir, valilerinin durumlarını

araştırır ve halka valilerinizden size haksızlık eden kimse var mı diye sorardı. Haksızlığa uğrayanın zararlarını telâfi etmeye çalışırdı. Ebû Bekir’e göre büyük, haksızlık yaptığı sürece küçüktü.‛, Abkariyyâtu Sıddik, s.128.

Rivayetin devamına göre Hz. Ali ayrıca şöyle dedi: ‚Ömer tayin ettiği va- lilerin herhangi birinin en ufak bir hatasını duyduğu anda onu, en ağır cezaya çarptırır ve valilerini sürekli olarak murakabe ve muhasebe ederdi. Fakat sen bunu yapmıyorsun. Bu konuda zaaf içerisindesin ve akrabalarına karşı gere- ğinden fazla müsamahakârsın.‛855

Gerçekten de Hz. Ömer, adaletin herkes için gerekli olduğunu, makamı ve mevkii ne olursa olsun hiçbir kimsenin adaletin üzerinde olmadığını, bu se- beple de haklarında şikâyet olsun olmasın haksız fiil işleyenlerin mutlaka yar- gılanmaları gerektiğini düşünüyordu. Hz. Ömer, bir gün halka hitap ederek şöyle dedi: ‚Ey insanlar! Ben size, hanımlarınıza zulmetsin veya mallarınıza el koysun diye valiler göndermiyorum. Bu valileri, size dinlerinizi öğretsinler, sünneti tanıtsınlar, aranızda adaletle hükmetsinler diye gönderiyorum. Şayet valiler, bunların dışında olmak üzere bir kişiye kötülük yapacak olurlarsa du- rumu bize ulaştırın. Yemin ederim ki şikâyette bulunan kişinin sıkıntısını gide- receğim.‛ Bunun üzerine orada bulunanlardan Amr b. el-Âs ayağa kalkarak şöyle dedi: ‚Ey Mü’minlerin emiri! Eğer senin valilerinden birisi Müslümanları te’dip için hafifçe tartaklayacak olursa veya onları yönetirken herhangi birini dövecek olursa, sen o valiye de aynı şekilde kısas uygular mısın?‛ Hz. Ömer de yemin ederek; ‚Evet mutlaka kısas uygularım.‛ dedi.856

Ömer b. el-Hattab, valilerin arasında veya halk ile vali arasında ayrım gö- zetmez, tam bir müsavatı temin ederek yargılamada bulunurdu. Darp eden darp olunur, gasp edeninin gasp ettiği, hak sahibine gasp edenden alınarak ia- de olunurdu.857

Hz. Ömer’in suçu sabit olmasa bile şüpheli durumdaki valilerini görev- den aldığı belirtilmektedir. Ona göre, devletin selameti bakımından valilerin şüpheli bir konumda bulunmamaları gerekliydi.858

6.2.1. İkaz ve Eski Görevine İade

Kaynaklardaki rivayetlere göre, hataları azli veya had cezasını gerektir- meyecek derecede olan valiler, merkezden gönderilen bir denetleyici vasıtasıy- la, bazen de, halifenin huzuruna getirtilerek bizzat halife tarafından ikaz edili- yorlardı diyebiliriz.

855 İbn Kesîr, IV, 176.

856 İbn Sa’d, III, 281; İbnü'l-Esîr, Kâmil, III, 56. Ayrıca bkz., DGBİT, II, 179-180. 857 Akkâd, Abkariyyâtu Faruk, s.118.

858 Akkâd, Abkariyyâtu Faruk, s.90-91; Mecdelâvî, s.220; İbrahim Şerîf, s.264. Zina işlediği iddia

edilen Kûfe valisini yargılayan Hz. Ömer, şahidlerin şehadet şartları tam olarak zina yapıl- dığı sonucunu ortaya koymamasına ve bu sebeple iddiada bulunanlara kazf cezası tatbik edilmesine rağmen valiyi azletmiş, onu tekrar Kûfe valiliğine göndermemiştir. Bkz. Taberî, I, 2529-2534; İbnü'l-Esîr, Kâmil, II, 494-496; İbn Kesîr, IV, 83-84.

Hz. Ömer Sempozyumu • 183 İdaredeki bazı hataları sebebiyle Hz. Ömer tarafından sürekli olarak kont- rol altında tutulan Mısır valisi Amr b. el-Âs, ikinci halife döneminde görevden alınmamış, zaman zaman yapılan ikaz ve nasihatlerle birlikte valilik görevine devam ettirilmiştir.859 Aynı şekilde Kûfe valisi Sa’d b. Ebî Vakkas’ın valilik bina-

sının kapısını kapattırarak halktan uzaklaştığını haber alan Hz. Ömer, denetim için Muhammed b. Mesleme’yi göndererek Sa’d’ın valilik sarayının kapısını yaktırmış ve onu bu konuda ikaz ettirmiştir.860

Kûfe valiliğinden azlettiği Muğîre b. Şu’be’nin yerine atadığı Ebû Musa el- Eş’ârî’nin, Kûfelilerden bir kişi861 tarafından suçlanması üzerine merkeze gel-

mesini emreden Hz. Ömer, onun suçsuz olduğuna kanaat getirdikten sonra tekrar aynı görevine göndermiştir.

Bununla birlikte şunu da söylemek gerekiyor ki, vali hakkında şikâyette bulunan şehirlilerin tek kişi veya azınlığı teşkil etmeleri halinde Hz. Ömer, suç- lanan valiyi yargılıyor, suçsuzluğu anlaşılınca eski görevine iade ediyordu.862

Diğer taraftan, vali hakkında şikâyette bulunan şehir ahalisinin küçük bir gruptan ziyade kamuoyunu etkileyebilecek nitelik ve nicelikte olması duru- munda yargılama sonucunda suçsuzluğu anlaşılsa bile,863 valileri eski görevle-

rine tekrar göndermiyordu.864 Bunların yerlerine başka kişileri vali tayin edi-

yordu.

859 Hz. Ömer'in Amr b. el-Âs’ı bazı hatalarına rağmen görevden almaması hakkında güzel bir

değerlendirme için bkz. Apak, Amr b. el-Âs, s.229.

860 Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.398-399; Taberî, I, 2492-2493; İbnü’l-Esîr, Kâmil, II; 529; İbn Kesîr,

IV, 77.

861 Bu şahsın Dabbe b. Mıhsan el-Anezî olduğu rivayet edilmektedir. Söz konusu şahsın Basra

valisi Ebû Mûsa’yı Halife’ye şikâyetiyle ilgili şöyle bir gelişmeden bahsedilir: Ebû Mûsa el- Eş’ârî, toplanan ganimetlerin, humuslarıyla birlikte Hz. Ömer’e bir heyet gönderdi. Dabbe b. Mıhsan da bu heyetle birlikte Medîne’ye gitmek istedi. Valininin ona izin vermemesi üzerine kendi kendine Halifenin huzuruna giden Dabbe b. Mıhsan, Ebû Mûsa’yı Halife’ye şikâyet ederek şöyle dedi: ‚Vali, altmış köleyi kendisi için ayırdı, sabah bir, akşam bir çuval yemek yiyen bir cariyesi var. İki kilesi, iki de mührü var. Basra ile ilgili görevlerini de Ziyad b. Ebîhi’ye devretti<‛ Hz. Ömer bir süre sonra bu ikisini Medîne’de yüzleştirdi, Ebû Musa’nın suçsuz olduğuna kanaat getirdikten sonra onu aynı görevine iade etti. bkz. Taberî, I, 2710- 2714; İbnü'l-Esîr, Kâmil, III, 47.

862 Kureşî, I, 328-329.

863 Meselâ suçsuzluğu yargılama sonucunda anlaşılan Sa’d b. Ebî Vakkas’ı tekrar Kûfe valiliği-

ne göndermedi. Zira Sa’d hakkında şikâyette bulunanlar Kûfe’de azımsanamayacak ve gör- mezden gelinemeyecek bir orandaydı. Bkz. Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.398-399; Taberî, I, 2594-2595; İbnü'l-Esîr, Kâmil, II, 529-530; İbn Kesîr, IV, 77.

864 Suçlanan valinin yargılama sonucunda suçsuzluğu anlaşılsa bile, bir defa halk ile vali arası-

na şüphe girmiş oluyurdu. Bunlar artık birbirlerine karşı suçlama öncesindeki duygular içe- risinde olamazlardı. Böyle bir ortamda ne vali halka karşı tamamıyla olumlu hisler içerisinde davranabilirdi ne de halk valilerine eskisi gibi gönülden itaat edebilirlerdi. Bu sebeple de suçlanan valilinin tekrar kendisini suçlayanların yaşadığı bir bölgeye vali olarak gönderil- memesi uygun olurdu.

6.2.2. Mal Varlığına El Konulması

Daha önce de belirtildiği üzere valilerin sahip oldukları mal varlıkları ta- yin edilecekleri esnada kayda geçirilirdi. Valilerin mal beyanında bulunmaları istenirdi.865 Daha sonraki dönemlerde beyan ettiği malındaki artışta anormal

bir durum görülen valiler ise, ya azledilirler ya da bunların mallarına el konu- lurdu.

Beyan ettiği malı, valiliği esnasında artıran ve bu artışın makul gerekçesini sunamayan valilere yönelik uygulamalarda da bazı farklılıklara rastlanılmak- tadır. Öyle ki uygulamadaki bu farklılıklar, sadece halifeler arasında söz konu- su olmuyor, aynı halifenin bile farklı uygulamalarda bulunduğu görülüyordu.

Sahip olduğu maldaki artışın makul izahını yapamayan valilerden bazıla- rının görevden alındığını866, bazılarının mallarının bir kısmına veya yarısına,867

bazılarının ise mal varlıklarının tamamına868 devlet tarafından el konulduğu

(müsâdere) ve beytülmâle devredildiği869 kaynaklarda verilen bilgiler arasın-

dadır.

Servetlerindeki anormal artış sebebiyle bazı valilerin hem azledildikleri hem de mallarının müsadere edildiği, mallarına devlet tarafından el konulma- sına yanaşmayanların ise had cezası ile cezalandırıldıkları anlaşılmaktadır.870

Bazı durumlarda ise mallarında artış olan valilerin makul izahta bulunamama- ları durumunda, mallarındaki izahı yapılamayan bölümü müsadere edilip va- linin görevine son verilmiştir.871

865 İbn Sa’d, III, 282; Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.314; Tartûşî, s.338; Suyûtî, s.141. Ayrıca bkz.

Algül, İslâm Tarihi, II, 331; Fayda, ‚Hulefâ-yi Râşidîn‛, DİA, XVIII, 332.

866 İbn Sa’d, III, 282.

867 Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.119; Suyûtî, s.141; Tartûşî, s.338; İbrahim Şerîf, s.264; Fayda,

‚Hulefâ-yi Râşidîn‛, DİA, XVIII, 332; Akkâd, Abkariyyâtu Faruk, s.117.

868 Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.119; Suyûtî, s.141; Akkâd, Abkariyyâtu Faruk, s.117.

869 Ya’kûbî meçhul siga ile Hz. Ömer’in mallarının bir kısmına el koyduğu valilerin şunlar ol-

duğunu belirtmektedir: Sa’d b. Ebî Vakkas (Kûfe), Amr b. el-Âs (Mısır), Ebû Hüreyre (Bah- reyn), Nâfî b. Amr el-Huzâî (Mekke), ve Ya’lâ b. Münye (Yemen). Bkz., Târihu’l-Ya’kûbî, II, 50.

870 Hz. Ömer Bahreyn valisi Ebû Hureyre’nin malındaki artışın izahını istemiş, onun izahtan

kaçınması üzerine azletmiş ve mallarının yarısına el koyarak hazineye devretmiştir. Bkz. İbn Sa’d, III, 282; Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.119. Hz. Ali ise daha önce de işaret olunduğu üze- re, zimmetine para geçiren Rey valisi Yezid b. Hüceyye’den aldığı paraların hesabını sor- muştur. Valinin hem gerekli izahı yapmaması hem de aldığı paraları iadeye yanaşmaması üzerine Hz. Ali onu azletti ve kırbaçlattıktan sonra hapsettirdi. Bkz. İbnü'l-Esîr, Kâmil, III, 287-288.

871 Daha önce de zikredildiği üzere, meselâ Hz. Ömer, Mısır valisi Amr b. el-Âs’ın beyanında

bulunduğu malların çok fazla arttığını düşünerek Muhammed b. Mesleme vasıtasıyla Amr b. el-Âs’ı mal varlığı ve harâcla ilgili hususlarda denetime tâbi tuttu. Sonuçta ise valinin mal- larının yarısına el konuldu, beytülmâle devrine karar verdi. Amr b. el-Âs’ın görevine deva- mı sağlandı. Olayla ilgili geniş bilgi için bkz. Belâzürî, Futûhu’l-Buldân, s.314-315; Kalka-

Hz. Ömer Sempozyumu • 185

6.2.3. Görevlerine Son Verilmesi (Azledilmeleri)

Valilerin yargılanma sonucunda görevden alındıkları da görülmektedir. Valilerin azledilmeleri sadece mahkeme sonucu suçlu bulunmaları sebebiyle olmuyordu. Bazen farklı mülâhazalarla da valilerin azledilmeleri söz konu- suydu. Valilerin hangi gerekçelerle azledildikleri konusuna bir sonraki kısımda yer vereceğimizden dolayı, burada yargılamanın neticelerinden birisinin de va- lilerin azledilmesi olduğu hususa işaret edeceğiz.

Valilerden bazıları, devlet başkanlarının gördüğü lüzum üzerine, bazıları ise yargılama neticesinde verilen kararlar gereği görevden alınmışlardır.872 Vali-

likten azledilerek görevinden uzaklaştırılan kişinin toplumda iyi karşılanma- yacağı da bilinen bir gerçektir. Bu sebeple, herhangi bir kusuru olmadığı halde valilikten azledilerek görevlerine son verilen kişilerin, bu durumdan rahatsız- lık duydukları, kendilerini azleden devlet başkanından kusurları sebebiyle az- ledilmediklerinin halka duyurulmasını873 istedikleri de vakidir.

6.2.4. Had Cezasının Uygulanması

Valilerin yargılanma neticesinde had cezasına çarptırılmaları da söz konu- suydu. Halktan bir kişiyi haksız yere döven veya İslâm’ın haram saydığı bir fii- li işleyen valinin yargılanma neticesinde, işlediği suçla orantılı bir cezaya çarp- tırılması, ilk dönemde olağan bir durumdu.

Vali de olsa suçu sabit olan bir kişinin cezası infaz ediliyordu. Hz. Ömer valilerle halkı yüzleştirdiği bir ortamda, valilerinden şikâyetleri olanların bu durumu kendisine bildirmelerini istedi. Orada bulunanlardan birisi ‚Senin fa- lanca valin bana haksız yere 100 kırbaç vurdu.‛ dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer; ‚Kim vurduysa kalk, sen de ona vur.‛ dedi. Mecliste bulunan valilerden Amr b. el-Âs, ‚Ey Mü’minlerin emiri! Şayet sen böyle bir şey başlatırsan, sana gelen şikâyetler artar ve bu bir kural halini alır.‛ dedi. Hz. Ömer ise bunu önemsemeyeceğini, çünkü Hz. Peygamberin de hac vesilesi ile insanları topla- dığını ve hakkı olanların haklarını almalarını temin ettiğini söyledi. Sonra, şikâyette bulunan şahıs, ilgili valiye kırbaç vurmak üzere ayağa kalktı. Ancak

şandî, Subhu’l-A’şâ, VI, 477; a.mlf., Meâsirul-İnâfe, III, 297-280. Ayrıca bkz., Temmâvî, s.119- 122.

872 Yargılama neticesinde azledilen pek çok valinin varlığından söz edilebilir. Krş. Bkz.

Belâzürî, Ensâbu’l-Eşraf, VI, 143; Ya’kûbî, II, 59; Taberî, I, 2594, 2811, 2832, 2530-2533; İbnü'l- Esîr, Kâmil, II, 540-541, III, 99; İbn Kesîr, IV, 83.

873 Taun sonrası Muaviye’nin Şam valilğine tayini ile valiliği sona erdirilen Şurahbil b. Hasene,

Hz. Ömer’e ‚Beni bir kusurumdan dolayı mı azlettin?‛ diye sormuş, Hz. Ömer’in ‚Hayır. Seni bir kusu-rundan dolayı azletmedim, daha güçlü birisini vali tayin etmek için seni gö- revden aldım.‛ demiştir. Bunun üzerine Şurahbil Hz. Ömer’den halka kendisinin bir kusu- rundan dolayı azledilmediğini açıklamasını istemiş, Hz. Ömer de bunu yapmıştır. Bkz. Ta- berî, I, 2522-2523; İbnü'l-Esîr, Kâmil, II, 561-562.

halktan bazı kimselerin devreye girmesiyle, her bir kırbaca karşılık ikişer dinar olmak üzere, valinin bu şahsa 200 dinar vermesi hususunda anlaştılar.874

Outline

Benzer Belgeler