• Sonuç bulunamadı

Medine, Hayber ve Fedek

HZ ÖMER DÖNEMİNDE TARIM VE TOPRAK

3. Hz Ömer Dönemi Arap Yarımadası’nda Tarıma Genel bir Bakış

3.2. Medine, Hayber ve Fedek

Arap Yarımadası’nın kuzeyindeki çöl kuşağının güneyinde yer alan Me- dine’nin doğusu ve batısı harre veya lâbe denilen ve siyah bazalt taşlarıyla kap- lı, çorak ve tarıma imkân tanımayan arazilerden oluşmaktadır.429 Hicaz’ın di-

427 Hinz’in araştırmalarına göre dinarın üçte ikisi kadar bir ağırlığa sahip olan dirhem 2,97 veya

2,82 gr. ağırlığındaki gümüş paraydı. Bkz. Hinz, İslâm’da Ölçü Sistemleri, s. 2.

428 Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 376.

429 Yanardağların püskürmesiyle oluşan lavların katılaşması sonucunda meydana gelen, siyah

bazalt kütleleri veya parçaları ile örtülü düzlük ve tepeciklerden müteşekkil alanlara harre adı verilir. Lâbe ile eş anlamlıdır. Bkz. Küçükaşçı, ‚Harre‛, DİA, XVI, 244-245.

ğer şehirlerine nazaran daha fazla yağış alan Medine yeraltı su kaynakları açı- sından zengindi.430 Verimli Medine arazileri sulama imkânları açısından nispe-

ten yeterli idi.431 Bu imkânlar neticesinde insanlar tarla ve bahçelerinde kuyular

açarak hurma ağaçlarının ve ekinlerin sulanmasında kullanmaktaydılar. Ayrı- ca yağmur sonrası oluşan kısa süreli akıntılar, çeşitli kanallar ve setler vasıta- sıyla tarım alanlarında, çiftçiler tarafından sırayla kullanılabiliyordu. İklim şartları söz konusu olduğunda, Medine kışları yağmurlu ve serin olmakla bir- likte yazları ise Mekke’deki gibi bunaltıcı olmamakla beraber oldukça sıcaktı.432

Medine iklimi, özellikle hurma ve arpa üretimi açısından elverişli bir yapıya sahipti.

Medine’nin Buthân, Akîkü’l-Kebîr, Akîkü’s-Sağîr ve Kanât adında dört adet meşhur vadisi bulunmaktaydı. Bu vadiler bereketiyle ün yapmışlardı. Akîk vadilerinde yer alan Rûme ve Urve gibi kuyular özellikle içme suyu ihti- yacının giderilmesinde kullanılmakla birlikte, develerle buralardaki kuyular- dan taşınan sular vasıtasıyla hurmalar ve ekinler sulanmaktaydı.433

Şehri inşa eden Amâlika halkı burada hurma yetiştirmekteydi. Hurma üretimi Yahudiler, Evs-Hazrec kabileleri ile Muhâcirler için de en esaslı geçim kaynağıydı. Yani tarıma dayalı bir yerleşik hayatın oluştuğu bu şehirde tarım ise büyük ölçüde hurma yetiştiriciliğine dayanmaktaydı. Bunun yanı sıra az miktarda ekin tarlaları da mevcuttu.434 Sadece Medine ve çevresinde, yüzden

fazla hurma cinsi bilinmekteydi. Siyah hurma türlerinin sayısı altmıştan faz- laydı, kırmızı türlerin sayısı ise bunlardan daha fazlaydı.435 Bunların yanı sıra,

cenîb, lîne, berniyye ve ibni tâb gibi meşhur hurma türleri mevcuttu.436

Evs-Hazrec kabileleri için en önemli geçim kaynağı ve zenginlik gösterge- si hurma idi. Meşakkatli bir hicret yolculuğunun sonunda Medine’ye giren Al- lah Resulünü kendi evlerine davet etmede birbirleriyle yarışırken ‚Bizim hur-

malıklarımız, mallarımız çoktur. Bize buyur Yâ Resûlullah‛437 demeleri de bunu

430 Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 80; Bu nedenle bölge halkı, içme suyu ihtiyacını şehrin güney

taraflarında bulunan tatlı su kuyularından gidermekteydiler. Hz. Peygamber ve ashâbı da özellikle bazı kuyuların suyunu içmeye özen gösteriyorlar ve sağlıksız olan diğer kuyuları kullanmıyorlardı; İbn Şebbe, Târîhu’l-Medîneti’l-Münevvere: Ahbarü'l-Medineti'l-Münevvere, I, 152-162.

431 Hizmetli, İslâm Tarihi, s. 160; Medine yağışları ve su kaynakları için ayrıca bkz. Oğuzay, Hz.

Peygamber Döneminde Tarım Kütürü, s. 25.

432 Köksal, İslâm Tarihi, VIII, s. 42; Hizmetli, İslâm Tarihi, s. 160.

433 Bkz. İbn Şebbe, Târîhu’l-Medine, I, 146-147, 152-153, 165-169; Ya’kûbî, Kitâbu’l-Büldân, s. 96-97. 434 Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 80; Hitti, History of the Arabs, s. 104.

435 Kettâni, et-Terâtîbu’l-İdâriyye, II, 282.

436 Buhârî, Megâzî, 39; Tefsir, 2; Müslim, Rûyâ, 18; İbn HiŞam, III, 153. Ayrıca bkz. İbn Manzûr,

Lisânü’l-Arab, Nahl, XI, 651-653.

Hz. Ömer Sempozyumu • 105 göstermekteydi. Nitekim Hz. Peygamber, onlar için hurmanın ne kadar değerli olduğunu, ‚Hurma Ensar'ın sevgilisidir.‛438 sözleriyle ifade etmişti. Medinelile-

rin yıl boyunca azık olarak hurma yedikleri düşünülürse gerçekten de bu şe- hirde hurmanın diğer tarım ürünlerine göre ne kadar değerli olduğu anlaşıla- bilir. Hz Aişe, Hz. Peygamber’in evinde bazen aylarca ateş yanmadığını ve bu süre içerisinde kendilerinin sadece su ve kuru hurma (temr) ile karınlarını do- yurduklarını haber verir.439 Hurmanın iktisadî hayattaki bu öneminden ötürü

Hz. Peygamber ‚içerisinde hurma bulunmayan evin halkı açtır‛440 buyurmuştu.

Medine’de yetiştirilen tarım ürünleri arasında tahıl, önemli bir yere sahip- ti. Kanât vadisinin Medineliler tarafından önemli bir ekin alanı olarak değer- lendirildiği anlaşılmaktadır.441 Fakat ele alınan dönemde Medine’deki tahıl

üretiminin yerli halkın ihtiyacını karşılayacak kadar yeterli olmadığı anlaşıl- maktadır. Bu durumun en belirgin göstergesi, dışardan ithal edilen ihtiyaç maddeleri arasında, buğday ve arpa gibi tahıl ürünlerinin ilk sıralarda yer al- masıydı. Nabâtiler’in eskiden beri şehre arpa ve buğday getirip sattıkları bi- linmektedir.442

Verimli topraklara sahip olan Şam, önemli bir tahıl merkeziydi. Medineli- ler büyük ölçüde tahıl ihtiyaçlarını buradan karşılıyorlardı. Ticaret kervanla- rıyla, Şam taraflarına giden Medineli tüccarlar, dönüşlerinde çoğunlukla tahıl ürünleri getirirlerdi. Hatta bir defasında ashâbın, Şam’dan gelen hububat yük- lü kervanı erkenden karşılamak amacıyla, Hz. Peygamber hutbede iken, cuma namazını terk edip kervana yönelmesine bakılırsa, bu ihtiyacın o süreçte ol- dukça önemli bir boyuta ulaştığı anlaşılmaktadır.443 Ayrıca Medineli tüccarla-

rın karşı çıkmalarına rağmen, Hz. Peygamber, Belkâ’dan buğday getirip sata- rak karşılığında hurma alan bir tüccarın faaliyetine müsaade etmişti. İthal edi- len buğdayın fiyatının düşmesi ve ihraç edilen hurmanın ise değer kazanması açısından bunun faydalı olacağına işaret etmişti.444

Bazı haberlerden anlaşıldığı kadarıyla İslâm öncesinde olduğu gibi sonra- ki dönemlerde de Medine’de yetiştirilen tahıl ürünü, büyük oranda arpa (şa’îr) idi. Buğday (bürr/hınta) ise çok az miktarda üretilmekteydi. Muhtemelen Hz. Ömer döneminde fethedilen Şam ve Irak topraklarındaki buğday üretimi Müs- lümanların ilgisini çekmişti. Böylece Medine’de de üretimine başlanmıştı. Ni-

438 Müslim, Âdâb, 22. 439 Buhârî, Rikak, 17.

440 Müslim, Eşribe, 152; Ebu Dâvûd, Et’ime, 41. 441 Müslim, Salatu’l-Istıksa, 9.

442 Cevad Ali, El-Mufassal, III, 5-6; Hamidullah, İlk İslâm Devleti, s. 16, 33 443 Buhârî, Cum’a, 38.

444 İbnü’l-Esîr, Üsdü'l-Gabe fî Ma'rifeti's-Sahâbe, II, 605; İbn Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sâhâbe, III,

tekim Akîk vadisinde ilk buğday tarımı yapan kimsenin, Talha b. Ubeydullah olduğu söylenmektedir.445 Bu durum Medine’de buğday üretiminin Hz. Pey-

gamber’den sonra artışa geçtiğini göstermektedir. Fıtır sadakası konusundaki bazı rivayetlerde insanların yarım sâ’446 buğdayı, arpa gibi diğer ürünlerin bir

sâ’ına eşit tuttukları görülmektedir.447 İbn Ömer, Halife Ömer zamanında Me-

dine’de buğday artınca artık halkın buğdaydan fıtır verebilecek duruma gel- mesi üzerine Müslümanların, yarım sâ’ buğdayı bir sâ’ arpaya denk gördükle- rini ve sadakalarını bu şekilde ödediklerini haber vermektedir.448 Muhtemelen

buğday üretimindeki artışla birlikte Arpa ise İslâm öncesinden itibaren yetişti- rilen temel tahıl ürünüydü.

Aynı adıyla günümüze ulaşmış olan Hayber, Medine’nin yaklaşık olarak 170 km kuzeyinde yer alır. Deniz seviyesinden yüksekliği ise 900 ila 1000 metre civarındadır. Etrafı volkanik lavlarla çevrilen şehir, geniş bir vadi boyunca uzanmaktadır. İslâm öncesinden itibaren Hayber arazisi, tarıma özellikle de hurma yetiştiriciliğine oldukça elverişliydi. Öncesinde olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de çeşitli meyve ve sebzeler yetiştirilmekle birlikte Hayber’in temel tarım mahsulü hurmaydı. Tarım alanlarında kullanılmak üzere çeşitli setler yapılmıştı.449 Açılan kanallar ile su tarlalara ve bahçelere ulaştırılıyordu. Vadiyi

imar ederek bölgedeki tarım kültürünü geliştiren Yahudiler, Hayber’i tarıma elverişli toprakları nedeniyle kendileri için uygun bir yerleşim alanı olarak görmüşlerdi.450 Hayber’in hurmaları tadı ve kalitesiyle bütün yarımadada

meşhurdu. Hurma bahçeleri şehrin etrafındaki vadiler boyunca uzamaktaydı. Ayrıca bu verimli topraklarda tahıl üretimi de yapılmaktaydı.451

Medine’nin geniş vadilerindeki hurma bahçeleriyle kıyaslandığında Hay- ber’de hurma üretiminin önemli boyutlara ulaştığı görülmektedir. Hz. Aişe ve İbn Ömer’den gelen rivayetlerden anlaşıldığı kadarıyla Müslümanlar, ancak Hayber’in fethinden sonra erzak temininde rahata kavuşabilmişlerdi.452 Hayber

Yahudileri, Medine’den sürülüp buraya gelen Yahudiler ile Mekke müşrikleri-

445 İbn Sa‘d, Tabakâtü’l-Kübra, III, 203.

446 Mezopotamya bölgesinde kullanılan ve Araplar tarafından da benimsenen katı madde ölçe-

ğidir. İslâm tarihi boyunca kullanılmış olmakla birlikte zaman ve bölgeler arası farklılıklar arz etmektedir. Hz. Peygamber döneminde kullanılan ve dört müdd hacminde olduğu ifade edilen Peygamber sâ’ı 1,466 lt olarak hesaplanmaktadır. Bkz. Cengiz Kallek, ‚Sâ’‛, DİA, XXXV, 317.

447 Müslim, Zekat, 14, 15, 19. 448 Ebu Dâvûd, Zekât, 20.

449 Yâkût el-Hamevî, ‚Hayber‛ Mu’cemü’l-Büldân, II, 409; Hamidullah, İslâm Peygamberi, I, 590-

591; ‚Hayber‛, DİA, XVII, 20.

450 Ayrıca bkz. Oğuzay, Hz. Peygamber Döneminde Tarım Kültürü, s. 55. 451 Yâkût el-Hamevî, ‚Hayber‛ Mu’cemü’l-Büldân, II, 411.

Hz. Ömer Sempozyumu • 107 nin de kışkırtmasıyla Müslümanlar aleyhinde sürekli faaliyet içerisindeydiler.453

Bu tehdide kalıcı bir son vermek isteyen Hz. Peygamber 7/28 yılında Hayber üzerine yürüme kararı aldı. Zorlu bir mücadelenin ardından Müslümanlar Hay- ber’i fethettiler. Yahudileri buradan çıkararak güven ortamını tesis etmek istedi- ler. Ancak Yahudiler, şehirlerini terk etmek istemediler. Eskisi gibi topraklarında bırakılmalarını, bahçelerin her türlü bakım işlerinin kendileri tarafından sürdü- rülmesini ve bunun karşılığında elde edilen mahsulün iki taraf arasında yarı ya- rıya paylaşılmasını teklif ettiler.454 Onların bu teklifi Müslümanlar tarafından ka-

bul edildi. Müslümanların, onları çıkarmak istedikleri zamana kadar orada kala- bilecekleri kendilerine bildirildi.455 Toprakları savaş yoluyla ele geçirildiği halde,

Yahudilerin bu teklifinin kabul edilmesinin başlıca sebeplerinden biri Müslü- manların sayı bakımından yeterli olmamalarıydı.456 Her ne kadar hicret nedeniy-

le Medine’de nüfus artmış olsa da Hayber arazisi oldukça genişti. Müslümanla- rın önemli bir kısmı buraya iskân edildiği takdirde İslâm ordusunda asker kal- mazdı. Ayrıca bu teklifi yapan Yahudilerin de ifade ettikleri üzere onlar, hurma yetiştiriciliği konusunda Müslümanlardan daha iyiydiler. İklimi, toprağı ve hurmayı daha iyi tanıyorlardı.457 Bu sebeple Müslümanları bu antlaşmaya ikna

etmek için bu hususa özelikle dikkat çekmişlerdi.458 Bütün bu gerçekler dikkate

alınarak, Yahudilerin yarıcılık teklifi kabul edildi.459

Hayber fethinden sonra elde edilen ganimetlere bakıldığında çokça hur- manın460 yanında bol miktarda arpadan da söz edildiği görülmektedir.461 Ayrı-

ca Hz. Fâtıma ve Hz. Peygamber’in eşlerine, Hayber’de ele geçirilen buğday- dan dağıtıldığı da anlatılmaktadır.462 Bu da Hayber’de hurma üretiminin yanı

sıra, tahıl üretimi yapıldığını da göstermektedir. Mesela kaynaklarda sadece Ketîbe vadisinde sekiz bin sa’ hurma ve üç bin sa’ arpa hasat edildiği rivayet edilir.463 Bu durum Hayber’deki tahıl üretiminin yüksekliğini göstermesi ya-

453 Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaşları, s. 63-65; Hamidullah, ‚Hayber‛, DİA, XVII, 21; Ars-

lantaş, ‚Sürgünden Sonra Hayber Yahudileri‛, Belleten, s. 434.

454 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 478; Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 34; Taberî, Târîh, III, 15. 455 Müslim, Musâkât, 1-3, 6.

456 Halîfe b. Hayyât, Târîh, s. 82; Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 34-35; Taberî, Târîh, III, 15, 20-21;

Ayrıca bkz. Fayda, ‚Hz. Ömer’in Hayber ve Çevresi ile Necran’dan Gayrı müslimleri Çı- karması‛, DEÜİFD, s. 53.

457 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 471.

458 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 478; Yâkût el-Hamevî, ‚Hayber‛ Mu’cemü’l-Büldân, II, 410. 459 Abdürrezzâk, el-Musannef, IV, 123 (Hadis no: 7209); V, 372 (Hadis No: 9738); İbn S’ad, Ta-

bakâtü’l-Kübrâ, II, 104.

460 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 488-489.

461 Bkz. İbn S’ad, Tabakâtü’l-Kübrâ, II, 101, 103; Taberî, Târîh, III, 19. 462 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 489.

nında Medine’de olduğu gibi, burada da ekilen tahıl türleri arasında arpanın önde geldiğini gösterir.

Arap Yarımadası’nda Fedek de önemli hurma üretim merkezleri arasında yer almaktaydı. Hayber kuşatması esnasında, oradaki Yahudilere yardım ede- meyen Fedek halkı, Hayber’in düşmesinden sonra İslâm ordusuna karşı koymak yerine, Hayber Yahudileri gibi arazilerinin ve hurmalıklarının yarısını Müslü- manlara vererek anlaşma yapmayı uygun gördüler. Ancak onlar, antlaşma tekli- fini bizzat kendileri yaptıkları için, Hayber halkından farklı olarak, sahip olduk- ları toprakların yarısının kendi mülkiyetlerinde bırakılmasını sağlamışlardı. Bu nedenle Hz. Ömer halifeliği döneminde, onları Hicaz’dan çıkarırken kendilerine ait olan arazilerinin değerini tespit ettirip değerini ödemişti.464

Hayber’in fethedilmesiyle bölgedeki tarım alanlarının hepsi Müslümanla- rın eline geçmiş oldu. Yapılan antlaşmalar gereği onlar, artık Müslümanların mülkiyetinde olan bu toprakları eskiden olduğu gibi işlemek ve emeklerinin karşılığı olarak da çıkan mahsulü yarı yarıya paylaşmak üzere yerlerinde bıra- kıldılar.465 Tekrar belirtilmelidir ki, Hayber ve Vâdi’l-Kurâ toprakları savaş yo-

luyla ele geçirildiği için bütünüyle Müslümanların mülkiyetine geçmiş iken sulh teklifiyle gelen Fedek halkı, topraklarının yarısını Müslümanlara vermiş, diğer yarısının ise mülkiyetinin kendilerine bırakılması sağlamışlardı.

Yapılan antlaşmaya rağmen Yahudiler, bir zamanlar kendilerine ait olan bu topraklarda işçi konumuna düşmeyi kabullenmekte zorlanmışlar; zaman içerisinde fırsat buldukça fesat çıkarmışlardı. Hz. Peygamber zamanında dahi hurmalıkları gezmeye gelen yeni sahiplerini öldürecek kadar ileri gitmişler- di.466 Ancak Hz. Ömer zamanında yine benzer teşebbüslerde bulunmaları on-

ların sonunu hazırlamış oldu. Hz. Ömer, bölgeye gelerek onları buradan çı- karmak istediğini söylediğinde Yahudiler, kendilerine Hz. Peygamber’in eman verdiğini, onunla yapılan antlaşmanın halifesi tarafından ilga edilmesinin doğ- ru olmayacağını söyleyerek direnmek istediler. Ancak Hz. Ömer, Allah Resûlü'nün (sav.) izninin ‚biz istediğimiz müddetçe‛467 şartıyla kaim olduğunu

hatırlattı. Neticede bütün Yahudileri bu bölgeden çıkardı. Fedek arazilerinin yarısı Yahudilere ait olduğu için bu toprakların ölçümünü yaptırıp değerini ödeyerek onları satın aldı. Bunu fırsat bilip arazilerinin maddî değerlerini talep

464 Halîfe b. Hayyât, Târîh, s. 83, 85; Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 41; Taberî, Târîh, III, 19-20; İb-

nü’l-Esîr, el-Kâmil fî’t-Târîh, II, 105.

465 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 478; Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 34; Taberî, Târîh, III, 15. 466 Abdürrezzâk, el-Musannef, X, 30-31 (Hadis no: 18260); Fayda, ‚Hz. Ömer’in Hayber ve Çev-

resi ile Necran’dan Gayrı müslimleri Çıkarması‛, DEÜİFD, sa. 1 (1983), s. 54-55; Arslantaş, ‚Sürgünden Sonra Hayber Yahudileri‛, Belleten, LXXII, Sa. 264 (Ağustos 2008), s. 436-437

Hz. Ömer Sempozyumu • 109 eden diğerlerine ise toprakların mülkiyetinin zaten Müslümanlara ait olduğu- nu hatırlatmakla yetindi.468

Outline

Benzer Belgeler