• Sonuç bulunamadı

Hz Ömer’in Diplomatik Kişiliğ

HZ ÖMER’İN HALİD B VELÎD İLE İLİŞİKİSİ

1. Hz Ömer’in Diplomatik Kişiliğ

Resûlullah’ın (AS) vefâtını takip eden süreçte Müslümanların büyük bir kısmı, toplumun nasıl ya da kim tarafından yönetileceğinden ziyade hangi ka-

vim/grup tarafından yönetileceğinin tedirginliğini yaşamıştı.175 Gerek Kur’ân-ı

Kerîm’de, gerekse Resûlullah’ın (AS) yaşamında kavimlere, kavmiyetçiliğe, gruplara, zümrelere herhangi bir değer verilmemiş olsa dahi sahabenin ilk tartış- tığı hususların bu çerçevede gerçekleşmesi herhalde toplumun kadîm dinamik- leriyle ilgiliydi.176 Vâkıa İslâm öncesi dönemde olduğu gibi İslâm’dan hemen

sonra toplumun bir anda söz konusu dinamiklerden uzaklaşmasını beklemek de, en azından sosyolojik açıdan mümkün değildi. Irkî/kavmî hususiyetler, ak- rabalık ilişkileri, ictimâî sınıflar, kölelik, sınıf değişimi, Müslümanlığı tercih etme ve buna göre oluşturulan fazîlet sıralaması gibi unsurların nerdeyse tamamı Resûlullah’tan (AS) sonra yönetim konusunda yaşanan/ yaşanacak olan tartış- maların odağında yer almıştı.177 Kaldı ki Resûlullah’ın (AS) vedâ hutbesinde de

mezkûr unsurlara, bir kez daha değinilmiş ‘Müslüman, Müslüman’ın kardeşidir.’178

vurgusu da açık şekilde yapılmıştı.

Muhacir ve Ensar’ın karşısına çıkan ve aslında o dönemde tam da nite- lendirilemeyen yönetim sorunu, Muhacir ve Ensar’a temelde iki farklı yol sunmuştu. Ya içlerinden birisini yönetime geçirecekler ya da İslâm öncesi dö- nemde olduğu gibi kabile taassubunun da eşliğinde birbirleriyle mücadele edeceklerdi. Bu bağlamda Hz. Ebu Bekir’in, oldukça aceleci bir tavırla179 halîfe

seçilmesi, kuşkusuz o dönemde yaşanması muhtemel pek çok çatışmanın ön- lenmesi anlamına gelmekteydi. Vaziyete göre Müslüman toplum, içlerinden birisini yönetime geçirme kararı almış, beraberinde tartışmalara sebep de olsa hızla bu kararı uygulamaya koymuştu.

Hz. Ebu Bekir’in, toplumu yönetim konusunda belirlediği esasların Resûlullah (AS) döneminden çok da farklı olmadığı görülmektedir.180 Nitekim

Üsâme ordusunun Resûlullah’ın (AS) organize ettiği şekilde gönderilmesin-

175 Sonraki dönemlerde, bir devlet başkanının gerekliliği konusu, oldukça farklı satıhlarda ele

alınacaktır. Mâverdî gibi bir kısım ulemâ konuyu din-akıl ekseninde tartışacaktır. Mâverdî, Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habîb, el- Ahkâmu’s-Sultâniyye ve’l-Vilâyâtu’d-Dîniyye, Thk. Ahmed Mübârek el-Bağdâdî, Kuveyt 1989, s. 3, 4 vd.

176 Arap yarımadasında mukîm kabîle federasyonları ve yapıları hakkında geniş bilgi için bkz.

Cevad Ali, el-Mufassal fî Târîhi’l-Arab Kable’l-İslâm, Beyrut 1993, I, 509, 510.

177 Mehmed Sait Hatipoğlu, Hilafetin Kureyşliliği, Ankara 2005, s. 21-27. Hilâfet noktasında ya-

şanan tartışmalar için ayrıca bkz. Mehmet Azimli, Dört Halifeyi Farklı Okumak Hz. Ebu Bekir, Ankara 2011, s. 47-81.

178 İbn Hişâm, Ebu Muhammed Abdulmelik el-Himyerî, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Thk. Mustafa

Sakkâ- İbrâhîm el-Ebyârî- Abdu’l-Hafîz Şelebî, Beyrut-Lübnan 2007, II, 509.

179 Hz. Ömer’in, halife seçimi hususundaki gayretleri klasik kaynaklarımıza yansımıştır. Ancak

kendisi de bu konunun aceleye getirildiğini ki kanaatimize göre getirilmesi de gerekiyordu, beyândan geri kalmamıştır. İbn İshâk, Ebu Bekir b. Muhammed, es-Sîretü’n-Nebeviyye, Thk. Ahmed Ferid el-Mezîdî, Beyrut-Lübnan 1971, s. 714-719. Sakîfe ve sonrasında yaşananlar hakkında geniş bilgi için bkz. Taberî, Ebu Cafer Muhammed b. Cerîr, Târîhu’t-Taberî, Beyrut- Lübnan 2005, I, 850-864.

Hz. Ömer Sempozyumu • 43 de181 ve sâir askerî faaliyetlerde, bürokrat atamalarında Resûlullah (AS) döne-

mi tecrübeleri açıkça okunabilmektedir. Hz. Ebu Bekir’in, karmaşık ve kanaa- timize göre doğal tartışmaların yaşandığı bir ortamda halife seçilip toplumu kısa süre içerisinde sükûnete kavuşturmasının ardında da, bahsi geçen husus- lar bulunmaktadır. Fakat yine de Hz. Ebu Bekir döneminde beyat sorununun tam olarak aşılamadığını, kısmî de olsa bir takım tartışmaların yaşandığını ifa- de etmeliyiz.182

Hz. Ebu Bekir belki toplum içi çatışmalara sebep olabilecek benzeri tar- tışmaların yaşanmaması, henüz başlayan fetih hareketlerinin sekteye uğrama- ması için Hz. Ömer’i, kendisinden sonraki halîfe adayı olarak ne çıkarmıştır.183

Bu konuda sahabenin görüşüne de başvuran Hz. Ebu Bekir neticede Arap ör- fünde ve Resûlullah’ın (AS) uygulamasında bulunmayan bir yöntemle ‘insanla-

ra, insanların en iyisini’184 bırakmış ve bu şekilde Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir’den

sonra İslâm toplumunun ikinci başkanı olmuştur.

Hz. Ebu Bekir’in, gerek Hz. Ömer’i tavsiye ettiği metinde185 gerekse bizzat

Hz. Ömer’le yaptığı konuşmada, bazı toplumsal ve siyasal noktalara temas etmesi, teorik de olsa şüphesiz Hz. Ömer’e ciddi bir tecrübî alt yapı sağlamış- tır. Nitekim Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir döneminin olaylarına yakînen şâhit ol- muş, Resûlullah’tan (AS) sonraki yaşam için tecrübe noktasında hayli birikim elde etmiştir. Buna göre Hz. Ömer’in diplomatik kişiliğini büyük ölçüde Hz. Ebu Bekir dönemi siyasî hâdiseleri şekillendirmiş, tabiri câizse Hz. Ebu Bekir dönemi siyasî, sosyal hâdiseleri Hz. Ömer dönemine ışık tutmuştur.

Bu çerçevede Hz. Ebu Bekir, Hz. Ömer’e şunları söylemiştir:

‘Ben seni geride bıraktıklarıma bakarak yerime geçirdim. Resûlullah’a (AS) çokça

arkadaşlık ettim. Gördüm ki o bizi daima kendisine, ehlimizi de ehline tercih ederdi. O derece ki onun bize verdiklerinden artanları tekrar biz onun ehline hediye ederdik. Sen de bana arkadaşlık ettin. Benim daima benden öncekilerin izini takip ettiğimi gördün. Ben asla hak yoldan sapmadım. Ey Ömer, senin kaçınmanı istediğim işlerin ilki, nefsin arzularına uymandır. Çünkü her nefsin bir şehevî arzusu vardır. Onu yerine getirdi- ğin vakit daha başkasını istemekte ısrar ve inat eder. Resûlullah’ın (AS) ashâbından şu karınları şişmiş, gözleri dünyaya tamâh etmiş, sevdiklerini kendisi için sevmiş olan

181 Vâkıdî, Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer, Kitâbu’l-Megâzî, Beyrut-Lübnan 2006, s. 733-

738.

182 Belâzurî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Yahyâ b. Câbir, Ensâbu’l-Eşrâf, Thk. Yusuf el-Meraşlî, Bey-

rut 2008, I, 589.

183 Ebu Yusuf, Yakub b. İbrahim b. Habîb el-Ensarî el-Kufî, Kitâbu’l-Harâc, Thk. Muhibbuddin

el-Hatîb, Kahire 1396, s. 12.

184 Taberî, a.g.e., I, 973.

185 İbnü’l-Esîr, İzzuddin Ebu’l-Hasan Ali b. Muhammed, el-Kâmil fi’t-Târîh, Thk. Ebu’l-Fidâ Ab-

kimselere karşı dikkatli olmanı, onları korkutmanı, kendinin de korkmanı istiyorum. Şüphesiz onlardan birisinin bir hataya düşmesi, hayret-i muceptir. Sakın hayret eden- lerden olma. Bil ki sen Allah’tan korktuğun müddetçe onlar da senden korkacaklardır. Sen doğru olduğun müddetçe onlar da senin yolunda doğruluğa devam edeceklerdir.’186

Bu konuşma metninde Hz. Ebu Bekir’in ‘hak yoldan sapmamak’la ‘öncekile-

rin izini takip etmek’ arasında bir bağ kurduğu, siyasetini de bu bağa göre geliş-

tirdiği vurgulanmaktadır. Tebliğimizin başında da mezkûr hususa atıfta bu- lunmuştuk. Bununla birlikte ashâb noktasında Hz. Ömer’e ciddi uyarılar ya- pan Hz. Ebu Bekir’in, diğer insanlara yaptığı konuşmada üzerinde durduğu it-

aat faktörünün bu metinde açıklığa kavuştuğu görülür. Nitekim ‘Resûlullah’ın (AS) ashâbından şu karınları şişmiş, gözleri dünyaya tamâh etmiş, sevdiklerini kendisi için sevmiş olan kimselere karşı dikkatli olmanı, onları korkutmanı, kendinin de kork- manı istiyorum.’ ve ‘Sen doğru olduğun müddetçe onlar da senin yolunda doğruluğa devam edeceklerdir.’ cümlelerinde buna açıkça dikkat çekilmektedir.

Şu halde denilebilir ki, Resûlullah (AS) dönemiyle birlikte Hz. Ebu Bekir dönemini de tecrübe etmiş olan Hz. Ömer’in siyasî kimliği öncelikle bu dö- nemlerde gerçekleşen hâdiseler ışığında teşekkül etmiştir. Bu çerçevede ken- di döneminde yaşanacak olan farklı hâdiseler bağlamında, Hz. Ebu Bekir’in yaptığı gibi Hz. Ömer’in de yeni bir takım sosyal veya siyasal açılımlar geliş- tirmesi doğal karşılanmalıdır. Zira her dönem kendi şartları içerisinde özel durumlar barındırabilmekte, meselelerin halli de bu durumların yeniden ele alınarak çözüme kavuşturulması şeklinde gerçekleşmektedir.

Outline

Benzer Belgeler