• Sonuç bulunamadı

Dönem Fetihlerinde Tarım Alanlarının Etkis

HZ ÖMER DÖNEMİNDE TARIM VE TOPRAK

1. Dönem Fetihlerinde Tarım Alanlarının Etkis

Hz. Peygamber’in vefatını takiben hız kazanan İslâm futûhâtı, tarihte eşi- ne pek rastlanmaz bir şekilde hızlı ve etkili bir ilerleme göstermiş, çok geniş bir coğrafyaya yayılmış ve kalıcı olmuştur.371 Bu fetihlerde batılı araştırmacıların

da hayretle karşıladıkları bir başarı söz konusudur. Daha önce herhangi bir si- yasî birlikteliğe, askerî bir organizasyona veya herhangi bir devlet teşkilatına sahip olmayan Müslüman Arapların kısa zaman zarfında komşu oldukları bü- yük imparatorluğa rağmen böylesine büyük bir fetih harekâtına kalkışması dikkat çekicidir. Daha da önemlisi bu imparatorluklardan biri olan Sâsânîleri bütünüyle kendi hâkimiyetine alıp varlığına son vererek; ikincisi olan Bi- zans’ın ise Şam, Kudüs ve Mısır gibi çok önemli ve stratejik merkezlerini fet- hedip, Anadolu içlerine doğru çekilmesini sağlayarak büyük başarılar elde et- mişlerdi.372

Söz konusu coğrafya Arap Yarımadası ile kıyaslandığında oldukça verim- li tarım alanlarını, gelişmiş, mamur ve zengin beldeleri ihtiva etmekteydi. Bu sebeple bazı oryantalistler, İslâm fetihlerinin başarısında dinî unsurlardan zi- yade maddî menfaatlerin etkin olduğunu iddia etmektedirler.373 Yani onlara

göre İslâm fetihleri, başarısını Arapların dünyevi hırslarına borçluydu.374 Fetih

hareketlerine katılan askerlerin çoğunun ana gayesi de şehit olarak sonraki ha- yatta cennete girebilmek arzusu değil, mal ve mülk elde ederek daha konforlu bir yaşam temin edebilmekti. Bu hırs onları sürekli olarak daha verimli toprak- ları ve daha zengin bölgeleri işgal etmeye yönlendirmişti.375 Mesela Caetani’nin

iddialarına göre Arapların etrafa yayılmalarındaki temel faktör yarımadada ar- tan kuraklık nedeniyle çektikleri maddî sıkıntıydı. Arap Yarımadası’nda za- manla kuraklaşan iklime ve tarımsal üretimdeki düşüşe karşın nüfus oldukça artmıştı. Arapların burada geçimlerini sürdürmeleri mümkün değildi. İşte bu şartlar tarihte başka örneklerine de rastlandığı gibi bu ilerlemenin temel sebep- lerini teşkil ediyordu.376 Söz konusu maddî unsurların temelini büyük oranda

371 Bkz. Mustafa Fayda, Allah’ın Kılıcı Hâlid b. Velîd, s. 291. 372 Philip K. Hitti, History of the Arabs, s. 142.

373 Bu iddialara göre fetih hareketlerine katılan herkes İslâm dinini iyice hazmetmiş kimseler

değildi. Ancak İslâm dininin ihtişamlı gücüne katılıp ondan pay almak isteyen menfaatpe- rest bir çoğunluk mevcuttu. Bkz. Bernard Lewis, The Arabs in History, s. 55-56.

374 Bu iddialar için bkz: Ahmet Turan Yüksel, ‚Bazı Batılı Araştırmacılara Göre İlk İslâm Fetih-

leri‛, SÜİFD, sa. 6 (1996), s. 169-195.

375 İddialar için bkz. Hitti, History of the Arabs, s. 144;Lewis, The Arabs in History, s. 56-57; Malise

Ruthven, Historical Atlas of İslâm, s. 28.

Hz. Ömer Sempozyumu • 95 tarım mahsulleri teşkil ettiğinden konumuz açısından bu iddialar üzerinde du- rulması gerekmektedir.

Kendilerine yüklenen bir cihad377 misyonuyla Müslümanlar, İslâm’ın da-

ha fazla kimseye ulaşması ve daha geniş coğrafyalara yayılması için sürekli bir çaba içerisinde olmaya teşvik edilmekteydiler. Nitekim bu yolda ölmek bile bir Müslüman için en güzel sondu.378 Bu düşünce ve inanç ile Müslümanlar, gir-

dikleri fetih hareketlerinde düşmanlarının gücüne ve ordularının büyüklüğüne aldırmadan samimiyetle mücadele ettiler. Bu adanmışlıkları onlara büyük fe- tihlerin kapısını açtı. Fakat fetihlerde asıl maksat beldeleri kılıçla ele geçirmek değil, İslâm’ın insanlara ulaşmasına engel olan şartları ortadan kaldırmaktı. İ’lâ-yi kelimetullah tabiriyle ifade edilen bu gaye, İslâm idarecileri tarafından merkeze alınarak fetihler sürdürülmüştü.379

Kâdisiye savaşı (15/636) öncesi Müslümanların başkomutanı olan Sa’d b. Ebî Vakkâs (ö. 55/675) tarafından İranlıların meşhur komutanı olan Rüstem’e gönderilen Muğîre b. Şu’be (ö. 50/670) ile Rüstem arasındaki diyalog, yukarı- daki iddialar bağlamında İslâm fetihlerinin gerçek gayesini ortaya koyması bakımından önemlidir. Rüstem, kendi saltanatlarının yüceliğinden, Arapların ise çok zayıf olduklarından bahsederek Arapların çöl-çorak arazilerde mahru- miyet içerisinde yaşayan kimseler olduğunu ifade etmişti. Hatta Arapların bu saldırıları, başlarına gelen bir kuraklıktan kaynaklanıyorsa onlara maddi yar- dımda bulunabileceklerini bildirip geri dönmelerini istemişti. Fakat Muğîre verdiği cevapta, çöl ikliminin hüküm sürdüğü bir bölgede yaşadıklarını tasdik ettikten sonra içlerinden çıkan peygamberden ve onun kendilerine getirdiği dinden bahsedip Hz. Peygamber’in, insanları İslâm dinine çağırmayı kendile- rine emrettiğini ve bu gayeyle cihad ettiklerini bildirmişti. Sonra da ‚Müslüman

olanlar bizimle aynı haklara sahip olurlar, olmayanlardan cizye istenir, onu da vermez- lerse kendileriyle savaşılır.‛ diyerek karşı tarafa nihai mesajını vermişti.380 Bu ör-

nekte görüldüğü üzere herhangi bir dünyevi amaç için canını hiçe sayarak böylesine büyük ordulara karşı koymak mümkün olmazdı.381

Bununla birlikte İslâm’ın yayılmasında ve bilhassa fetihlerin kalıcı olma- sında maddî unsurların etkisinden bahsetmek gerekir. İslâm hâkimiyetini ter- cih eden veya savaş yoluyla hâkimiyet altına alınan bölge çiftçileri Müslüman-

377 Konuyla ilgili olarak bkz. Ahmet Özel-Bekir Topaloğlu, ‚Cihad‛, DİA, VII, 527-534. 378 Bkz: Fahrettin Atar, ‚Şehid‛, DİA, XXXVIII, 428-431.

379 Bkz. Durî, İslâm İktisat Tarihine Giriş, s. 24; Mustafa Fayda, ‚Fetih‛, DİA, XII, 467, 469. 380 Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 356-358; Dîneverî, el-Ahbârü’t-Tıvâl, s. 120-121; Benzer örnekler

için bkz. Taberî, Târîh, II, 259; III, 395; IV, 104-109; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-Nihâye, X, 89-93; IX, 553, 554, 558.

381 Bu değerlendirmeler için ayrıca bkz. Oğuzay, ‚Fethedilen Bölgelerdeki Verimli Tarım Alanları-

ların idaresini ve vergi politikalarını daha makul buldular. Zira bu çiftçiler Bi- zans ve Sâsânî imparatorlukları arasında süregelen savaşların etkisiyle mad- den ve manen bunalmış durumdaydılar. Bu savaşlar devletlerin, çiftçilere daha ağır vergiler yüklemelerine, vergi tahsili konusunda daha katı davranmalarına yol açmıştı. Ayrıca, asker temini için harcanan insanlar ve savaşlar nedeniyle oluşan güvenlik problemi halkı oldukça yıpratmıştı.382 Irak, Suriye ve Yemen

gibi tarım bölgelerinde çiftçiler tam anlamıyla sömürülüyor ve hatta köleleştiri- liyordu.383 Müslüman fatihler ise, fethettikleri bölge insanlarına iyi davranıyor-

lar ve onların köleleştirilmesine izin vermiyorlardı. Eski devletlerinin aldığın- dan daha az bir vergi talep ediyorlardı. Ayrıca İslâm farklı unsurlara diğer devletlerin göstermediği bir nitelikte hoşgörü ile bakıyor onların temel hak ve hürriyetlerini güvence altına alıyordu.384

Bu bereketli topraklar, çöl kuşağından gelen Müslüman Arapların da ilgi- sini çekmişti. Bilhassa Hz. Ömer döneminde Hicaz bölgesinde yaşanan şiddetli kıtlık dikkate alındığında doğal şartların Müslümanları yeni bölgelere sevk et- tiği anlaşılmaktadır.385 Verimli tarım alanlarının kazanılması, İslâm fetihlerinin

ana gayesi olmamakla birlikte seferlere katılan Müslüman askerler üzerinde etkiler göstermiştir. Öte yandan fetihlerden sonra Müslümanların bu bölgelere göçmelerini de sadece devlet politikasıyla açıklamak yeterli olmayacaktır. Arapların suya ve yeşile duydukları özlem göz ardı edilemeyecek bir olgudur. Ayrıca elde edilecek olan bu maddî unsurlar, yeni Müslüman olmuş kitleler üzerinde daha fazla etkili olmuştur.386

Outline

Benzer Belgeler