• Sonuç bulunamadı

Hz Ömer’in Ebû Mûsâ’ya Emirleri, Tavsiyeleri ve Uyarıları

HZ ÖMER’İN BASRA VALİSİ EBÛ MÛSÂ EL-EŞ’ARÎ İLE İLİŞKİLERİ

3. Hz Ömer’in Ebû Mûsâ’ya Emirleri, Tavsiyeleri ve Uyarıları

Fetihlerin hızla devam ettiği ve devletin henüz yeni kurumsallaşmaya başladığı bu dönemde Hz. Ömer, devletin taşradaki temsilcisi olan valilere mektuplar göndererek çeşitli konularda emir ve tavsiyelerde bulunmaktay- dı.261 Bu amaçla Ebû Mûsâ’ya birçok mektup göndererek onu yönlendirmiştir.

Bu mektuplardan birinde, işlerini düzgün ve zamanında yapmasını, Allah’a it- aat etmesini ve sorumluluğunun şuurunda olmasını tavsiye etmiştir.262

Diğer bir mektupta ise valisine yöneten ve yönetilen ilişkilerinde dikkat etmesi gereken kuralları bildirmiştir. Yönetilenlerin yöneticilerinden kolayca nefret edebilecekleri uyarısında bulunmuş, fesatçılara ve aşırı kindarlara karşı dikkatli olmasını, hastaları ziyaret etmesini, cenazelere iştirak etmesini, kapısı- nı halka açık tutmasını, kendini halkın işlerine vermesini ve sorumluluğunun bilincinde olmasını emretmiştir. Giyimde kuşamda, yemede içmede ve benzer hususlarda diğer insanlar gibi olmaya özen göstermesini, zira halkın yöneticiyi örnek alacağını bilmesini istemiştir.263

Başka bir mektubunda ise, halkın huzur ve mutluluğunu sağlayan idare- cinin Allah katında da mutlu olacağını, baskı ve zulümle halkın düşmanlığını

258 Halîfe, Târîh, I, 161; Belâzurî, Futûh, 308; İbn Sa‘d, IV, 110; Taberî, Târîh, II, 532, 556; İbn

A‘sem, I, 313-314.

259 Halîfe, Târîh, I, 154, 161.

260 Taberî, Târîh, II, 544-545, 499; İbnu’l-Esîr, el-Kâmil, III, 31-32.

261 İlgili mektuplar için bk. Hamidullah, el-Vesâik, nr. 302-369, s. 393-531. 262 Ebû Ubeyd, Kitâbu’l-Emvâl, thk. Muhammed Halil Herrâs, Kahire, 1975, s. 12.

263 İbn Kuteybe, Ebû Muhammed Abdullah b. Müslim ed-Dineverî (276/889), Uyûnu’l-Ahbâr,

Dâru’l-Kütübi’l-Mısriye, Kahire 1996. I, 11; Hamidullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, nr. 328, s. 436- 37.

Hz. Ömer Sempozyumu • 61 kazanan idarecinin ise Allah katında da ağır bir cezaya çarptırılacağını, me- murların da amirlerini örnek alacaklarını belirtmiştir.264

Başlangıçta halifenin talimatıyla bölgenin korunması ve Irak fethinin sür- dürülmesi için askeri bir üs olarak kurulan Basra’nın nüfusu, fetihlere destek vermek için buraya gelip yerleşenlerle birlikte hızla artmaktaydı. Öte yandan daha önce kamıştan yapılan evler ihtiyacı karşılamamaktaydı. Bu nedenle Ebû Mûsâ’nın valiliği döneminde şehir adeta yeniden inşa edilmiştir. Daha önce önce kamıştan yapılan Cuma mescidi265 halifenin izniyle Ebû Mûsâ tarafından

genişletilerek kerpiç ve çamurla yeniden inşa ettirilmiştir. Onun yanına aynı malzemeden vali konağı yeniden yaptırılmıştır.266

Şehirde düzenin sağlanması için Ebû Mûsâ Basra’yı kabile esasına göre beş ana bölgeye taksim ederek halkı büyük kabilelere göre bu beş mahalleye yerleştirmiştir.267 Basralılar da evlerini halifeden izin alarak kendilerine düşen

parsellerde kerpiçten yapmağa başlamışlardır.268

Basra şehrinin kurulduğu yerde yeterli içme suyu bulunmadığı için halk çok uzak mesafelerden içme suyu taşımaktaydı. Hz. Ömer şehrin bu sıkıntısını kendisini ziyarete gelen Basralı bir heyetten duyduğunda Ebû Mûsâ’ya şehre tatlı su temin edecek bir kanal açtırması talimatını vermiştir. Bunun üzerine Ebû Mûsâ şehre en yakın ırmaktan kanal açtırarak şehrin bu sorununu çöz- müştür.269

Meşru olmak kaydıyla insan hayatını kolaylaştıran yeniliklere açık birisi olan Hz. Ömer, halkı ilgilendiren yeni bir kolaylık öğrendiğinde bunu taşrada- ki Müslümanlara valileri vasıtasıyla duyurduğu anlaşılmaktadır. Nitekim hali- fe Şam’dan Medine’ye gelen bir kafileden, beraberlerinde getirdikleri üzüm pekmezinin sarhoşluk vermediğini ve şarap kokusu da içermediğini; bu pek- mezin ise üzüm suyu üçte biri kalıncaya kadar kaynatılarak elde edildiğini, üç- te ikisi kalıncaya kadar kaynatılırsa sarhoşluk veren durumun, üçte biri kalın- caya kadar kaynatılırsa şarap kokusunun gittiğini öğrenmiştir. Bu bilgiyi Basra valisi Ebû Mûsâ’ya bir mektupla bildirerek orada halka üzüm suyunu pekmez yaparak içmelerini emretmesi talimatı vermiştir.270 Bundan sonra Ebû Mûsâ da

üzüm suyunu pekmez yapıp sulandırarak içmeye başlamıştır.271

264 Ebû Yusuf, Kitabu’l-Harac, s. 43. 265 Halîfe, Târîh, 129.

266 Belâzurî, Futûh, 342, 345; Yâkût, Mu‘cemu’l-Büldân, I, 433.

267 Geniş bilgi için bkz. Tahsin Koçyiğit, İslâm Tarihinin İlk Yıllarında (h. 1-41/m. 622-661) İskân,

Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Basılmamış Doktora Tezi, İzmir 2006, s. 257-259.

268 Yâkût, Mu‘cem, I, 433.

269 Belâzurî, Fütûh, 513-514; Yâkût, Mu‘cem, II, 275, 356; V, 324. 270 Nesâî, ‚Eşribe‛, 53.

Valilerinin keyfi davranmalarına müsaade etmeyen halife, kendisine yö- neticiler tarafından haksızlık yapıldığını düşünenleri dinler, adaletin temini için gereğini yerine getirirdi. Bu yüzden madur olduğunu düşünenler Medi- ne’ye gelerek veya hacca katılarak halifeye ulaşıp dertlerini anlatabilirlerdi. Bu bağlamda Basra valisi Ebû Mûsâ’nın iki şikâyet sebebiyle halife tarafından uyarıldığı belirtilmektedir. Bunlardan biri Ebû Mûsâ’nın kendisiyle birlikte se- fere katılan başarılı bir adama her nedense ganimet hissesini tam vermemesi üzerine gerçekleşmiştir. Ebû Mûsâ, verdiği eksik hisseyi kabul etmeyip itiraz eden adama yirmi kırbaç vurup başını kazıtmıştır. Bunun üzerine adam kesi- len saçlarını alıp Hz. Ömer’e gitmiş ve olup biteni ona anlatmıştır. Valinin hak- sızlık yaptığı kanaatine varan Hz. Ömer, Ebû Mûsâ’ya bir mektup yazarak şikâyette bulunan adamın adını ve anlattığı olayı zikrettikten sonra Ebû Mûsâ’ya şu talimatı vermiştir: ‚Eğer adama yaptıklarını halkın önünde yaptıy- san, sen de halkın huzurunda bu adamın önüne otur, senden kısas ile hakkını alsın. Yok tenha bir yerde yaptıysan sen de kimsenin olmadığı bir yerde otur, senden kısas ile hakkını alsın.‛272 Ebû Mûsâ mektubu alınca emri yerine getire-

rek adamın önüne oturmuş, ancak adam onu bağışlayarak hakkını almaktan vazgeçmiştir.273

Diğeri ise Ebû Mûsâ’nın Basra’da içki içen bir adama şeri içki cezasına ilave olarak yüzünü siyaha boyatıp halkın kendisiyle görüşmesini yasaklaması üzerine yaşanmıştır. Oldukça üzülen ve toplumdan dışlanan bu adam halifeye gidip Ebû Mûsâ’nın kendisine yaptıklarını anlatıp bu durum karşısında üç şeyden birini yapmaya karar verdiğini, ya Ebû Mûsâ’yı öldüreceğini veya hali- feden kendisini bir başka yere göndermesi için izin isteyeceğini ya da düşman saflarına katılacağını ifade etmiştir. Anlatılan olay karşısında üzülen ve ağla- yan Hz. Ömer, valisine bir mektup yazarak, Basralılara bu adamla görüşmele- rini ve ilişkilerini kesmemelerini söylemesini emretmiş, eğer bu adam tövbe ederse şahitliğinin de kabul edileceğini belirtmiştir. Bu mektupla birlikte ada- ma elbise giydirip ikiyüz dirhem de para vererek gönlünü alıp Basra’ya gön- dermiştir.274

Bununla birlikte kaynaklarda Basra valisini şikâyet eden bu iki kişinin ha- life tarafından vali ile yüzleştirilmesinden veya olayın şahitlerinin dinlendi- ğinden söz edilmemektedir. Halifenin valiye yazdığı mektupta da ‚Bu kişinin

272 Belazuri, Ensâb, X, 330. 273 Belazuri, Ensâb, X, 330

274 İbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec Cemâlüddin Abdurrahman b. Ali (ö. 579/1200), Menâkıbu emîri’l-

mü’minîn Umer bin el-Hattâb, nşr. Zeyneb İbrahim el-Kârût, Beyrut 1987, s. 131; İsmail Altun, Ebû Mûsâ el-Eş’arî’nin Hayatı ve Kişiliği, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam

Hz. Ömer Sempozyumu • 63 anlattığı doğruysa, <‛ gibi bir kayıt da bulunmamaktadır. Dolayısıyla zikredi- len iki olay ya eksik nakledilmiş ya da uydurulmuş olmalıdır. Zira yargı usü- lünün ana ilkelerini yazarak valisine gönderen Hz. Ömer’in bu ilkelere uyma- dığı söylenemez.

Nitekim Hz. Ömer Ebû Mûsâ’ya henüz valiliğinin ilk yılında yargılama hukukukuyla ilgili ünlü mektubunu göndermiştir.275 Yargı hukuku ve usulü-

nün ana ilkelerini içeren bu mektubunda Hz. Ömer Ebû Mûsâ’ya, kendisine getirilen davayı iyice anlamasını, meclisinde ve huzurunda insanlara eşit dav- ranmasını, yanlış karar verdiğini anladığında kararı düzeltmesini, Kur’an ve Sünnette hükmü bulunmayan konularda kıyasa başvurmasını, müddeiye id- diasını ispat edebilecek kadar süre vermesini emretmiştir. Ayrıca delil getirme sorumluluğunun davacıya, yemin etme yükümlülüğünün ise davalıya düştü- ğünü, insanlar arasında meşru çerçevede barış yapılabileceğini, aksi ıspat edilmedikçe Müslümanların şahitlikte adil olduklarını bildirmiştir.276

Hz. Ömer devlet sırrına vakıf olan vali kâtibinin Müslümanlardan olması gerektiği düşüncesinde olduğundan, gayri Müslimlerin bu tür görevlere geti- rilmesini uygun bulmamıştır. Nitekim Ebû Mûsa’nın hırıstiyan bir kâtip görev- lendirdiğini duyduğunda valisine ‚Müslümanlardan başkasını sırdaş/dost edinmeyin. Çünkü onlar size kötülük etmekten geri durmazlar.‛277 ayetini ha-

tırlatmış ve bu konudaki tepkisini ‚Yoksa sen Müslümanlardan başkasını sır- daş mı edindin?‛ sözleriyle dile getirmiştir.278

Müslüman erkeklerin gümüşten başka yüzük takmalarını uygun bulma- yan Hz. Ömer, Ebû Mûsâ ile birlikte yanına gelen Ziyâd’ın elinde altından bir yüzük görmüş ve ona ‚Altın halkalar mı edindiniz?‛ diye tepki göstermiştir. Bunun üzerine Ebû Mûsâ kendi yüzüğünün demirden olduğunu ifade edince halife, ‚O daha tiksindirici ve daha kötüdür. Sizden kim yüzük takarsa, gü- müşten yüzük taksın!‛ uyarısında bulunmuştur.279

Halife Müslümanların fethedilen bölgelerde yaşayan gayrimüslimlerin din ve kültüründen olumsuz etkilenmemeleri için bir takım tedbirler almış,

275 Câhız, II, 49-50; İbn Kuteybe, I, 66; Belâzurî, Ensâb, X, 389-90; İbn Abdirabbih, I, 79-80; Ha-

midullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 427-429.

276 Câhız, II, 49-50; İbn Kuteybe, I, 66; Belâzurî, Ensâb, X, 389-90; İbn Abdirabbih, I, 79-80; Ha-

midullah, el-Vesâiku’s-Siyâsiyye, s. 427-429. Bu mektupla ilgili tartışmalar için bk. Altun, Ebû

Mûsâ el-Eş’arî’nin Hayatı, s. 74-89; Abdüsselâm Arı, ‚Hz. Ömer’in Ebû Mûsâ el-Eş’arî’ye

Gönderdiği Mektubun Yargılama Hukuku Açısından Analizi‛, İslâm Hukuku Araştırmaları

Dergisi, 2003, sayı: 2, s. 87-88.

277 Bakara 2/28.

278 Ebû Bekir Ahmed b. Râzî Cassâs, Ahkâmu’l-Kur’ân, thk. Muhammed Sâdık Kamhâvî, Dâru’l-

Mushaf, Beyrut, t.y., II, 324; İsrafi Balcı, Hz. Ömer Döneminde Diplomasi, Ankara 2006, s. 77.

Müslümanların kendi örf ve adetlerini değiştirmemeleri için valilerini uyarmış- tır.280 Bu konuda Ebû Mûsâ’ya gönderdiği bir mektupta, Müslümanların ha-

mam ve havuzda yıkanırken uymaları gereken kuralları açıklamıştır.281 Ayrıca

kılık kıyafette yabancılara benzememelerini, acemleri taklit etmemelerini em- retmiştir.282 Basra’da Beni Süleym kabilesinden Hudayrâ adlı bir kadının evini

Ka’be gibi örtüyle örttüğü bilgisi kendisine ulaşan Hz. Ömer vali Ebû Mûsâ’ya bir mektup yazarak derhal bu örtüyü kaldırtmasını emretmiştir. Ebû Mûsâ mesajı alınca hemen adamlarıyla beraber sözü edilen eve gidip örtüyü tolatıp kaldırtmış ve satılıp parasının fakirlere dağıtılmasını sağlamıştır.283

Outline

Benzer Belgeler