• Sonuç bulunamadı

Hz Ömer'in Ebu Ubeyde'ye Duyduğu Büyük Sevgi, Ona Düşkün lüğü ve Ölümü Üzerine Ağlaması

HZ ÖMER’İN EBU UBEYDE B EL-CERRAH İLE İLİŞKİSİ

2. Hz Ömer'in Ebu Ubeyde'yle Güven, Sevgi ve Saygıya Dayalı İlişkis

2.6. Hz Ömer'in Ebu Ubeyde'ye Duyduğu Büyük Sevgi, Ona Düşkün lüğü ve Ölümü Üzerine Ağlaması

Ebû Ubeyde Suriye orduları başkumandanı ve tüm bölgenin valisi iken Filistin bölgesindeki Remle şehrinin köylerinden Amevâs’ta h.17 yılında ortaya çıkan, ardından tüm bölgeye yayılan Amevâs vebasında h.18 yılında vefat et- miştir360. Hz. Ömer h. 17 yılında teftiş için Şâm’a doğru yola çıkmış, fakat

Serğ’e gelince bölgede vebanın zuhur ettiğini öğrenince Muhâcir, Ensâr ve Ku- reyş’in ileri gelenleri ile durumu istişare etmiş, istişare sonucu Medîne’ye geri dönmeye karar vermiştir. Ebû Ubeyde, onun bu kararı karşısında:

357 Abdullâh bin Mübârek, Zühd, s. 207-8; Ahmed bin Hanbel, ez-Zühd, s. 230; İbn Abdilberr, el-

İstîâb, IV, 1711; İbn Asâkir, Târîh (tıpkı basım), VIII, 757; İbnü’l-Cevzî, I, 368; el-Makdîsî, s.

493-4; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, III, 86; Zehebî, Siyer, I, 16-17; Târîhu’l-İslâm, XIV, 173; İbn Ha- cer, el-İsâbe, IV, 12.

358 İbn Asâkir, Tehzîb, s. 165; İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, III, 86.

359 Abdullâh bin Mübârek, Zühd, s. 178-79; İbn Sa’d, III, 413; Zehebî, Siyer, I, 17.

360 Halîfe bin el-Hayyât, Târîh, s. 135, 138;Taberî, IV, 56-59 (I, 2511-4); Makdîsî, s. 494; Zehebî,

Hz. Ömer Sempozyumu • 87

‚Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?‛, dedi. Bunun üzerine Hz. Ömer: ‚Ey Ebû Ubeyde! Bunu senden başkası söylemeliydi. Evet, Allah’ın bir kaderin- den diğerine kaçıyorum. Eğer senin bir deven olsa ve bir yamacı verimli, diğer yamacı çorak bir vadiye insen; deveni verimli tarafta otlatsan, Allah’ın kaderi ile çorak tarafta otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?‛, diye cevap verdi.

Bu sırada Abdurrahman bin Avf, Rasûlullâh (s.a.)’in, ‚Bir yerde veba varsa dışardakilerin oraya girmemesini, vebalı yerde bulunanların da oradan çıkmamalarını‛, söylediğini nakledince Hz. Ömer Allah’a hamdetti ve Medîne’ye dönmek için beraberindekilerle yola çıktı361.

Hz. Ömer Medîne’ye geri dönerken, kendisine büyük sevgi ve saygı duy- duğu Ebu Ubeyde'nin de kendisi ile birlikte gelmesini arzu etti, onu beraberin- de götürerek bu hastalıktan korumak istedi. Ancak Hz. Ebû Ubeyde bunu ka- bul etmeyince Hz. Ömer onunla müsafahalaşıp elini öpmüş ve ağlaşarak bir- birleriyle vedalaşmışlardır362. Bu Hz. Ömer'in ona olan derin sevgi ve merha-

metini gösteriyordu.

Ebû Ubeyde, veba iyice yayılıp insanlar son derece sıkıntıya düşünce or- dusu içinde ayağa kalkıp:

‚Ey insanlar! Bu hastalık Rabbinizin bir rahmeti, Peygamberinizin duası ve siz- den önceki sâlih kimselerin ölüm sebebidir‛, diyerek onları bu hastalığa karşı sabırlı

olmaya ve ondan korkmamaya çağırmış; Allah’tan bu hastalığı kendisine de nasip etmesini dilemiştir363.

Ebu Ubeyde, bu hastalığın işareti olarak elinde küçük bir sivilce çıkınca Al- lah’a yemin ederek, bu sivilcenin kendisine, iyi bakımlı kızıl develerden daha değerli ve sevimli olduğunu söylemiştir364. Onun vebaya yakalanmak ve bölge-

den çıkmak istememesinin sebebi, şehit olmayı çok istediği halde katıldığı bunca savaş ve mücadeleye rağmen şehitliğin kendisine nasip olmaması ve onun bizzat Rasûlullâh (SAV)’dan işitip rivayet ettiği, ‚... Tâundan ölen şehittir. ...‛, şeklinde 7 hal üzere ölen kişilerin de şehit olduğu365 hadisine müstenid olmalıdır366.

Hz. Ömer Medîne’ye döndükten bir müddet sonra Şâm bölgesinde veba- nın iyice şiddetlendiği haberini aldı. Ebû Ubeyde’ye son derece kıymet verdi- ğinden onu kaybetmek istemiyordu. Onu bölgeden getirtmek için, artık onun o

361 Buhârî, Tıb, 30; Müslim, Selâm, 98; Taberî, IV, 56-7 (I, 2511-2); İbn Hibbân, es-Sîra, I, 474-75. 362 Zehebî, Siyer, I, 15.

363 Ahmed bin Hanbel, I, 196; Taberî, IV, 61-62 (I, 2518-9); İbn Hibbân, es-Sîra, I, 476-7. 364 İbnü’l-Esîr, Üsdü’l-Ğâbe, III, 86; Zehebî, Siyer, I, 22.

365 Ebu Ubeyde (RA): ‚Ben Rasûlullâh (s.a.)’in şöyle buyurduğunu işittim: ‚Tâundan ölen

şehittir. Karın ağrısından ölen şehittir. Boğularak ölen şehittir. Yanarak ölen şehittir. Yıkılan duvar altında kalıp ölen şehittir. Doğum yaparken ölen kadın şehittir. Zâtü’l-Cenb hastalığından ölen şehittir!‛ demiştir (İbn Sa’d, III, 414; Ebû Dâvud, Cenâiz, 11; Nesâî, Cihâd, 48; Cenâiz, 14).

bölgede fazla işi kalmadığını, halbûki kendisinin Medîne’de ona çok ihtiyacı olduğunu bildiren acil bir mektup yazıp, mektubu alır almaz yola çıkmasını is- tedi. Fakat mektup Ebû Ubeyde’ye ulaşınca, Hz. Ömer’in asıl maksadının ken- disini vebalı bölgeden uzaklaştırmak olduğunu anladı. Halîfe’ye cevâbî bir mektup yazarak, bir ordunun başında bulunduğunu, kendi canını onlara tercih edemeyeceğini, Allah hükmünü verinceye kadar onlardan ayrılmayacağını ve kendisini çağırmaktan vazgeçmesini söyledi. Hz. Ömer mektubu alınca istircâ ayetini okuyup ağlamaya başladı. Çevresindekiler, Ebû Ubeyde’nin vefat mı ettiğini sorunca, vefat etmediğini, fakat vefat etmiş gibi bir durumda olduğunu söyledi. Ve hemen bir mektup daha yazarak, hiç olmazsa orduyu hastalıklı bölgeden havası temiz ve sağlıklı daha yüksek bir yere nakletmesini bildirdi. Ebû Ubeyde bu mektubu alınca, Ebû Mûsa el-Eş’arî’ye verdiği görevle Câbi- ye’nin daha emin bir yer olduğunu tespit etti. Ardından askerleri Câbiye’ye götürüp yerleştirdi. Böylece ordu, kısmen de olsa vebadan uzaklaşmış oldu367.

Ebû Ubeyde (RA) burada iyice ağırlaşıp yatağa düşünce vefatının yaklaş- tığını anlamış; Hz. Peygamberden, ...tâun'da ölenin şehittir.. hadisini söylemiş ve Hz. Ömer’in Serğ’den Medîne’ye dönmesinden dolayı Allah’ın onu bağışlama- sını dileyerek yanındakilere şu vasiyeti yapmıştır:

‚Mü’minlerin emirine benden selâm söyleyiniz. Ona, benim geride hiç bir ema- net bırakmadığımı; emanetlerin hepsini yerine ulaştırdığımı bildirin. Yalnız, iddeti dolmadan evlenen Hârice’nin kızı hakkında henüz bir hüküm vermedim. Ömer bana 100 dinar göndermişti; onları geri gönderin‛, dedi. Yanındakiler, yakınlarının o al-

tınlara ihtiyacı olduğunu söylediklerinde, yine dinarların gönderilmesini iste- miştir368.

Ebû Ubeyde vefat edince yerine bıraktığı Muaz b. Cebel cenaze namazını kıldırıp tekfin işlemlerini yerine getirdikten sonra Hz. Ömer’e bir mektupla Ebû Ubeyde (RA)’nin vefat haberini vermiştir. Hz. Ömer mektubu okurken gözyaşlarını tutamamış, Ebû Ubeyde’nin vefat ettiğini yanında bulunanlara söyleyince bu haber orada bulunanların hepsine çok acı gelmiş; hepsi gözyaş- ları içinde Ebû Ubeyde’ye Allah’tan rahmet ve merhamet dilemişlerdir369.

SONUÇ

Hz. Ömer sert, Ebû Ubeyde ise yumuşak mizaçlı olmakla birlikte konu Allah ve Rasulü, hakkın ve gerçeğin ifadesi olunca cesaret ve yiğitlikte birbiri- nin aynısı idiler. O ikisi Rasulullah ile katıldıkları tüm gazvelerde ve özellikle

367 Taberî, IV, 60-61 (I,2516-7); İbnü’l-Esîr, el-Kâmil, II, 558-60; Aydınlı, Ebu Ubeyde, s.207. 368 İbn Asâkir, Tehzîb, s. 167.

Hz. Ömer Sempozyumu • 89 Bedir ve Uhud'da İslâm ve onun Peygamberi uğrunda gözlerini kırpmadan mal-mülk, akraba ve hatta canlarını hiçe sayarak İslâm'ı ve Peygamberi cesurca savunan iki yiğit sahabe olmuşlardır. Hz. Peygamberin onlar hakkında söyle- diği daha birçok övgü cümleleri yanında Hz. Ömer'e verdiği "Fâruk", Ebu Ubeyde'ye verdiği "Emînü'l-ümme" lakapları onlarla müsemmalaşmış ve onlar bu lakaplarla meşhur olmuşlardır.

Bu iki yiğit ve cesur sahabenin İslâm'a girdikten itibaren birbirine karşı özel bir sevgi ve muhabbetleri vardı. Özellikle Hz. Ömer, ilmine ve faziletine duyduğu saygıdan ötürü Ebu Ubeyde'ye muhalif olmaktan hoşlanmaz, hilafe- tinden önce ve sonra onunla birçok konuda istişâre eder, onun görüşlerine önem verirdi.

Hz. Ömer'in, saltanat sürmeleri ve halka tahakküm etmeleri için değil, bir hidayet rehberi olarak herkesin onları örnek alması; zayıfları ezmeleri için de- ğil onları korumaları; üstünlük taslamak için değil haksızlığı gidermeleri ve gayr-i müslimler dahil herkese âdil bir şekilde davranmaları370 şeklinde vali ve

komutan atayacağı kişilerde aradığı vasıf, gözettiği yapı ve karaktere sahip ki- şilerin başında Ebu Ubeyde b. el-Cerrah'ın geldiğini görmüş ve onu tüm Suriye bölgesinin komutan ve valisi tayin etmiştir. Ebu Ubeyde de Hz. Ömer'in bu beklentisini boşa çıkarmamış, emri altındaki tüm komutan, asker ve her ke- simden halkın itaatini, saygısını ve sevgisini kazanarak bu işin hakkını vermiş ve bu önemli vazifeyi vefat anına kadar deruhte etmiştir.

Hz. Ömer Ebu Ubeyde'nin Hz. Peygamber yanındaki değeri ve fazileti ile birlikte bulunduğu mevki ve elindeki tüm imkânlara rağmen dünyayı elinin tersi ile itip zühd içinde mütevâzi bir hayat yaşamasına imrenmiş ve ona ayrı bir sevgi beslemiştir. Nitekim onun 17 yılında Şâm bölgesine teftiş için çıktığı seferden bölgedeki tâun sebebiyle Serğ'den dönmek zorunda kalınca Ebu Ubeyde'yi de beraberinde Medine'ye götürmek istemesi, o bunu kabul etme- yince onun ellerini öpüp sarılarak ağlaması ve vefat haberi geldiğinde çokça ağlaması ona olan derin sevgi ve merhametinin bir işaretidir.

KAYNAKÇA

Abdullah b. Mübarek, (ö.181/797): Kitâbü’z-Zühd, tah. Habîbü’r-Rahmân el-A’zamî, Beyrût ty.

Ahmed b. Hanbel, (ö.241/855): el-Müsned, tah. Ahmed Muhammed Şâkir, I-VI, Kâhire 1955.

Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummal fi Süneni’l-Akval ve’l-Ef’al, Beyrût 1985.

370 Hz. Ömer'in valilerine yaptığı ve onlardan nasıl olmalarını beklediği bu tavsiyeler için bkz.

Aydınlı, Osman, Aşere-i Mübeşşereden Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, İstanbul 2015.

...,"Hz. Peygamberin Gönderdiği Seriyyelerin Karakteristik Özellikleri ve Sîfül- bahr Seriyyesi", Bakı Dövlet Universiteti, İlahiyat Fakültesinin Elmi Mecmuası, sayı: 24, Aralık 2015, Bakü, s. 15-37.

Belâzûrî, Ahmed bin Yahyâ bin Câbir (ö.279/892): Fütûhu’l-Büldân, tah. Abdullâh Enîs et-Tübba’-Ömer Enîs et-Tübba’ (ter. Mustafa Fayda), Beyrût 1987.

..., Ensâbü’l-Eşrâf, tah. Muhammed Hamîdullâh, I, Kâhire 1959.

Buhârî, Muhammed bin İsmâîl (ö.256/870): Sahîhu’l-Buhârî, I-VIII, İstanbul 1981. <<<., et-Târîhu’s-Sağîr, tah. Mahmûd İbrahim Zâyîd, I-II, Kâhire 1977.

Diyarbekrî, Hüseyin bin Muhammed bin Hasan (ö.966/1559): Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli

Enfesi Nefîs, I-II, Beyrût ty.

Ebû Dâvud, Süleyman bin Eş’âs es-Sicistânî (ö.275/888): Sünen-i Ebî Dâvud, I-II, Beyrût 1988.

Ebû Nuaym el-İsfehânî, Ahmed bin Abdillâh (ö.430/1038): Hilyetü’l-Evliyâ ve Tabakâtü’l-

Asfiyâ, I-V, Mısır 1974.

Ezdî , Ebû İsmâîl Muhammed bin Abdillâh el-Basrî (ö.231/845): Fütûhu’ş-Şâm, tah. En- sıgn W. N. Lees, Kalküta 1854.

Fayda, Mustafa, Hulefâ-yı Râşidîn Devri, istanbul: Kubbealtı Yayınevi, 2014. ..., Halid b. Velid, İstanbul 1990.

..., "Ömer", DİA, XXXIV, İstanbul 2007, s. 44-51.

Hâkim en-Nîsâbûrî, Ebû Abdillâh Muhammed bin Abdillâh (ö.405/1014): el-Müstedrek

ale’s-Sahîhayn fi’l-Hadîs, I-IV, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye ty.

Halîfe bin el-Hayyât, (ö.240/854): Târîh, tah. Ekrem Ziyâ el-Ömerî, Riyad 1985.

İbni Abdilberr, Ebû Ömer Yûsuf bin Abdillâh bin Muhammed (ö.463/1070): el-İstîâb fî

Ma’rifeti’l-Ashâb, tah. Ali Muhammed el-Becâvî, I-IV, Kâhire ty.

İbn Asâkir, Ebü’l-Kâsım Sikatüddîn Ali bin Hasan (ö.571/1175): Târîhu Medîneti Dımeşk, tah. Salâhuddîn el-Müneccid, I, Dımeşk ty.

...,Târîhu Medîneti Dımeşk, tıpkı basım halinde neşir, Muhammed bin Rızk et- Tarhûnî, I-XIX, Dârü’l-Beşîr ty.

..., Tehzîbü Târîhi Dımeşki’l-Kebîr, Beyrût 1979.

İbn A’sem el-Kûfî, Ebû Muhammed Ahmed (ö.314/926): Kitâbü’l-Fütûh, I-IV, Beyrût 1986.

İbni Habîb, Ebû Ca’fer Muhammed (ö.245/859): el-Muhabber, tah. Ilse Lichtenstadter, Beyrût ty.

İbni Hacer, Şihâbüddîn Ahmed bin Ali (ö.852/1448): el-İsâbe fî Temyîzi’s-Sahâbe, I-VIII, Beyrût ty.,

..., Tehzîbü’t-Tehzîb, Dârü İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, I-VI, Beyrût 1991.

İbni Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed bin Hibbân bin Ahmed (ö.354/965): es-Sîratü’n-

Nebeviyye ve Ahbâru’l-Hulefâ, Beyrût 1987.

İbni Hişâm, Ebû Muhammed Abdilmelik (ö.218/833): es-Sîratü’n-Nebeviyye, tah. Mustafa es-Sakka ve arkadaşları, I-II, Beyrût ty.

Hz. Ömer Sempozyumu • 91 İbni Kesir, Ebü’l-Fidâ İsmâîl (ö.774/1372): es-Sîratü’n-Nebeviyye, tah. Mustafa Abdül-

vâhid, I-IV, Kâhire 1964.

...,el-Bidâye ve’n-Nihâye, tah. Ahmed Ebû Mülhim-Ali Necîb Atâvî-Fuâd es- Seyyid-Mehdî Nâsırüddîn-Ali Abdüssâtır, I-XV, Beyrût ty.

İbni Kuteybe, Ebû Muhammed bin Müslim (ö.276/889): el-İmâme ve’s-siyâse, nşr. Tâhâ Muhammed ez-Zeynî, Kâhire 1967.

İbn Sa’d, Ebû Abdillâh Muhammed (ö.230/844): et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrût ty. İbni Seyyidinnâs, Ebü’l-Feth Muhammed bin Muhammed bin Muhammed (ö.734/1333):

Uyûnü’l-Eser fî Fünûni’l-Meğâzî ve’ş-Şemâil ve’s-Siyer, tah. Muhammed el-Îd el-

Hadravî-Muhyiddîn Mistû, I-II, Beyrût 1992.

İbnü'l-Cevzi, Cemâlüddîn Abdurrahmân bin Ali (597/1201): Sıfatu’s-Safve, tah. Mahmûd Fâhûrî, I-IV, Beyrût 1979.

İbnü’l-Esîr, İzzüddîn Ebûl Hasan Ali bin Muhammed (ö.630/1232): el-Kâmil fi’t-Târîh, nşr. Carolus Johannes Tornberg (ter. A. Ağırakça-A. Özaydın-M. B. Eryarsoy), I- XIII, Beyrût 1965.

...,Üsdü’l-Ğâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, I-V, Beyrût ty.

Muhibbüddin et-Taberî, (ö.694/1295): er-Riyâdü'n-nadira fî menâkıbi'l-aşere, I-IV, Beyrut: Dârü'l-Kütübi'l-İlmiyye, 1984.

Müslim, Ebü’l-Hüseyn Müslim bin el-Haccâc el-Kuşeyri (ö.261/875): el-Câmiu’s-Sahîh, tah. Muhammed Fuâd Abdülbâkî, I-V, Kâhire 1991.

Nesâî, Ahmed bin Şuayb (303/915): Sünenü’n-Nesâî, I-V, Beyrût 1988.

Taberânî, Ebü’l-Kâsım Süleyman bin Ahmed (ö.360/970): el-Mu’cemü’l-Kebîr, tah. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, I-XXV, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî 1983.

Taberî, Ebû Ca’fer Muhammed bin Cerîr (ö.310/922): Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk, tah. Mu- hammed Ebü’l-Fadl İbrahim, I-XIV, Kâhire ty.

Tirmizî, Ebû Îsâ Muhammed bin Îsâ (ö.279/892): el-Câmiu’s-Sahîh, tah. Ahmed Muham- med Şâkir-Kemal Yûsuf el-Hûd, I-V, Beyrût 1987.

Vâkidî, Muhammed bin Ömer (ö.207/822): Kitâbü’l-Meğâzî, tah. M. Jones, I-III, Beyrût 1984.

Zehebi, Ebû Abdillâh Şemsüddîn Muhammed bin Ahmed (ö.748/1374): Siyeru A’lâmi’n-

Outline

Benzer Belgeler