• Sonuç bulunamadı

HZ ÖMER DÖNEMİNDE TARIM VE TOPRAK

3. Hz Ömer Dönemi Arap Yarımadası’nda Tarıma Genel bir Bakış

3.1. Mekke ve Tâif

Etrafı dağlarla ve kayalıklarla çevrili olan Mekke, tarıma elverişsiz kurak bir araziye sahipti.410 Herhangi bir akarsuyu veya sürekli su sağlayan pınarları

407 Bkz. Halîfe b. Hayyât, Târîh, s. 125-130, 144-145; Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 158-207; Taberî,

Târîh, III, 598-613; İbn Asakir, Târîhu Medineti Dımaşk, II, 91-109; İbn Kesîr, el-Bidâye ve’n- Nihâye, IX, 541-667.

408 Halîfe b. Hayyât, Târîh, s. 150,152; Taberî, Târîh, III, 620-622; Ayrıca bkz. Ahmet Önkal, ‚Amr

b. Âs‛, DİA, III, 90; Fayda, ‚Hulefâ-yi Râşidîn‛, DİA, XVIII, 329.

409 Bkz. Hizmetli, ‚Genel Olarak Râşîd Halifeler Dönemi Olayları‛, AÜİFD, XXXIX, 37.

410 Yâkût el-Hamevî, ‚Mekke‛, Mucemü’l-Büldân, Beyrut 1977, V, 187; Ayrıca bkz. Hizmetli,

Hz. Ömer Sempozyumu • 101 da yoktu.411 Mekke’nin tarıma elverişsiz bu yapısına, Kur’an-ı Kerîm de bizzat

işaret etmekte ve bu Mekke’nin ekin bitmeyen çorak bir coğrafi yapıya sahip olduğunu bildirmektedir.412 Hz. Peygamber döneminde Mekke’nin tarıma uy-

gun olmayan toprak ve iklim yapısını ortaya koyması bakımından aşağıdaki rivayet dikkat çekicidir. Putperest Mekke halkı Hz. Muhammed’in peygamber- liğini alaya alırlarken ona (sav.) şöyle sesleniyorlardı:

‚Ey Muhammed! Şüphesiz sen bizim sana arz ettiğimiz hiçbir şeyi kabul edecek değilsin. Sen iyi bilmektesin ki beldesi bizimkinden daha dar, suyu bizimkinden daha kıt ve geçimi bizimkinden daha şiddetli kimse yoktur. Rabbine bizim için dua et de etra- fımızı kuşatan şu dağları bizden uzaklaştırsın, bizim için beldemizi genişletsin ve bel- demizden Şam ve Irak’taki gibi nehirler akıtsın.‛413

Küçük çaplı tarım faaliyetlerinin mevcudiyeti bilinse de Mekke, erzak ba- kımından dışa bağımlıydı. Mekkeliler bu ihtiyaçlarını hac ve ticaret gelirleri sayesinde, dışardan temin etmekteydiler.414 Bu nedenle Hz. Peygamber döne-

minde olduğu gibi Hz. Ömer döneminde de Mekke halkı her zaman Suriye, Irak ve Mısır’dan gelen erzaklarla takviye edilmek zorundaydı.415 Nitekim Hz.

Ömer döneminde, h. 17 yılında şiddetli bir kıtlık vuku bulmuştu.416

Gazvân dağının güney eteklerinde ve 1700 metrelik bir rakımda yer alan Vecc vadisinde kurulmuş olan Tâif şehri, Mekke’nin yaklaşık 90 km doğusun- da yer almaktadır.417 Tâif şehri, önceleri üzerinde bulunduğu vadinin adıyla,

yani Vecc olarak bilinmekteydi. Şehrin etrafına koruma amaçlı duvarların örülmesinden sonra, adı ‚etrafı çevrili, duvarlarla kuşatılmış‛ manasında Tâif ola- rak değişti.418 Vecc vadisi, geniş ve verimli topraklara sahipti. Bu verimli arazi-

lerde, yerleşimin başladığı ilk zamanlardan itibaren çeşitli meyve ve sebze tür- leri üretilmekteydi. İklim ve toprak şartlarının uygun olması nedeniyle kuru ve yaş üzümün merkezi olan Vecc vadisinde hasat mevsimlerinde bol mahsul alınmaktaydı. Tâif verimli arazilerinin yanı sıra su kaynakları bakımından da tarıma elverişliydi. Vadilerinde yer yer ufak akarsular oluşurdu. Yeraltı suları- nın çokluğu ve kuyu sularının tadı bütün Hicaz bölgesinde bilinmekteydi.419

Yazın aşırı sıcağından bunalan Mekkelilerin yazlık olarak değerlendirdikleri

411 Yâkût el-Hamevî, ‚Mekke‛, Mucemü’l-Büldân, V, 187.

412 İbrahim 14/37; Mekke’nin coğrafî özellikleri, iklim yapısı ve bitki örtüsü için ayrıca bkz.

Oğuzay, Hz. Peygamber Döneminde Tarım Kütürü, s. 17-19.

413 İbn HiŞam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, I, 236; Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 71.

414 Mekke’de tarım için ayrıca bkz. Oğuzay, Hz. Peygamber Döneminde Tarım Kültürü, s. 17-23. 415 Ya’kûbî, Kitâbu’l-Büldân, s. 103.

416 Suyûtî, Târîhu’l-Hulefâ, Kahire 2005, s. 84. 417 Küçükaşçı, ‚Tâif‛, DİA, XXXIX, 443.

418 Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 75; Yâkût el-Hamevî, ‚Tâif‛ Mu’cemü’l-Büldân, IV, 9. 419 Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 79; Yâkût el-Hamevî, ‚Tâif‛ Mu’cemü’l-Büldân, IV, 9.

Tâif, oldukça ılıman bir iklime sahipti. Yazları gayet serin ve ferah geçerdi. Bu- rası Hicaz’ın en soğuk şehriydi.420

Bağcılık vadinin en önemli geçim kaynağıydı. Elde edilen üzümden şara- bın üretilmesinden sonra ise vadi halkı iktisadî yönden oldukça güçlenmişti. Bağcılığa ve üzüm şarabına dayalı ekonomik hayat, zamanla Tâif’in şehirleş- mesinde ve kalkınmasında en temel faktör olmuştu. Tâif, bu imar faaliyetleriy- le Hicaz’ın gözde şehirlerinden biri haline gelmişti. Öyle ki Mekkeliler, Taif’ten araziler edinerek hem bağcılık yapıyor, hem de aşırı sıcak yaz mevsimini bu şehrin ılık ve bereketli topraklarında geçirmek istiyorlardı. Nitekim Abbas b. Abdulmuttalib gibi Tâif’te bağı-bahçesi olan daha pek çok Mekkeli vardı.421

Üzümün bu vadi için ne kadar önemli olduğunu gösterecek en açık ör- nekler Hz. Peygamber’in Tâif kuşatmasında mevcuttur. Etrafı muhkem surlar- la çevrili olan Tâif, İslâm ordusu tarafından uzun süre kuşatma altına alınma- sına rağmen ele geçirilememişti. Sakîf kabilesinin, kendilerine uzun süre yete- cek kadar erzakları da mevcuttu. Bu nedenle onlar kendilerinden oldukça emindiler ve sadece surların içerisine kapanarak savunma yapmayı yeterli görmüşlerdi.422 Bunun üzerine Hz. Peygamber, Sakîf kabilesine ait üzüm bağ-

larının kesilmesini emretti. Sakîf halkı, asmaların kesilmeye başladığını görün- ce dayanamamış ve ‚Ey Muhammed mallarımızı niçin kesiyorsun, eğer bizi yener-

sen onları alırsın veya akrabalık hakkını gözeterek onları bize bağışlarsın.‛ diyerek

yakınmışlardı. Bu sözler üzerine Hz. Peygamber asmaların kesimini durdur- muştu.423 Üzüm onların geçim kaynağı ve hatta zenginliklerinin ana unsuruy-

du. Üzümden şarap yapmayı öğrenmeleri ve zamanla bu işte ilerlemeleri ise adeta bu kazançlarını katlamıştı. Böylece onlar pazarlarda sadece kuru üzüm değil, çok daha fazla maddî değeri olan şarap satışına başlamışlardı. Öte yan- dan Tâif halkı şarap üreticisi olduğu kadar, aynı zamanda çok fazla şarap tü- ketmekteydi. Bu nedenledir ki barış yapmak üzere Hz. Peygamber’e geldikle- rinde kendilerine özellikle içkiden uzak durma şartı konulmuştu.424

Hz. Ömer döneminde de üzüm Tâif’in temel tarım mahsulüydü.425 Bağcılı-

ğın yaygınlaşmasından önce, Taif, tahıl türlerinin yetiştirilmesine uygundu.426

Ancak maddî getirisi ve iklime uygunluğu açısından üzüm üretimi açık bir üs-

420 Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 79; Ebü’l Fida, Takvîmü’l-Büldân, s. 93. 421 Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 75.

422 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 571, 574-575; İbn HiŞam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, IV, 100. 423 İbn İshak, es-Sîretü’n-Nebeviyye, s. 575; İbn HiŞam, es-Sîretü’n-Nebeviyye, IV, 100; Bkz. Köksal,

İslâm Tarihi, XV, 452, 456-457.

424 Belâzurî, Fütûhu’l-Büldân, s. 75. Tâif’te tarım için ayrıca bkz. Oğuzay, Hz. Peygamber Döne-

minde Tarım Kültürü, s. 48-53.

425 Makdisî, Ahsenü’t-Tekâsîm, s. 79; Ebü’l Fida, Takvîmü’l-Büldân, s. 93. 426 İbnü’l-Kelbî, Putlar Kitabı, s. 30.

Hz. Ömer Sempozyumu • 103 tünlüğe sahipti. Hz. Ömer döneminde, Tâif valisi Süfyân b. Abdullah es-Sekâfî, halifeye Taif’te etrafı duvarlarla çevrili üzüm bağlarının bulunduğunu, ancak burada bunlardan çok daha değerli olan şeftali ve nar bahçelerinin de mevcudi- yetini haber vererek bunlardan zekât alınıp alınmayacağını sormuştu. Hz. Ömer verdiği cevapta bunları zekâttan muaf tuttu. Rivayetlerde ifade edildiği şekliyle üzümden daha değerli olduğu halde şeftali ve nar mahsullerine öşür takdir edilmemesinin sebebi üzüm dışındaki tarım mahsullerinin maddî amaçlarla de- ğil az miktarda üretilmesi olabilir. Fakat kanaatimizce üretimleri düşük olsaydı, böyle bir yazışmaya konu olmazlardı. Muhtemelen şeftali ve nar gibi diğer tarım mahsullerinin öşürden muaf tutulmasıyla alternatif tarım ürünlerinin destek- lenmesi ve şehrin şarap merkezli iktisadî yapısının değiştirilmesi amaçlanmak- taydı. Zira yukarıda bahsedildiği üzere bağcılık nedeniyle Tâif’te eskiden beri şa- rap üretimi ve içki oldukça yaygındı. Onların İslâm dinine girmeleri önündeki en büyük engel de bu gelir kaynaklarından ve alışkanlıklarından vazgeçememe- leri olmuştu. Bu açıdan bakıldığında, alternatif tarım ürünlerine bilinçli bir teşvi- kin söz konusu olduğu söylenebilir. Nitekim Hz. Ömer, Sevâd bölgesindeki yeni ürünleri vergiden muaf tutmamıştı. Bölge valisi Muğîre b. Şûbe, halifeye bir mektup yazarak burada üzüm, susam ve yonca gibi buğday ve arpadan daha değerli tarım ürünlerinin yetiştirildiğini haber vermiş ve bunların vergileriyle il- gili durumu sormuştu. Halife, Muğîre’ye verdiği cevapta bu yeni bitkilerin yetiş- tirildiği her bir cerîb toprak parçasına sekiz dirhem427 vergi konmasını emretmiş-

ti.428 Halifenin farklı ve yeni tarım mahsullerine vergi koyma konusunda her-

hangi bir endişesi olmadığını gösteren bu rivayet, Tâif’te alternatif tarım ürünle- rinin vergiden muaf tutularak desteklendiğini doğrular niteliktedir. Zira İslâm’dan sonraki süreçte başlayan ve kati bir şekilde sürdürülen içki yasağı, halkı doğal olarak alternatif üretim arayışlarına sevk etmiş olmalıdır. Dolayısıyla İslâm dininin yerleşmesinden sonra Taif’te şeftali ve nar gibi yeni tarım mahsul- lerinin üretimi zamanla artmıştır.

Outline

Benzer Belgeler