• Sonuç bulunamadı

HALİFE ÖMER DÖNEMİNDE YÜRÜTME VE PERSONEL ATAMADA OLUŞAN NORMLAR

Hayri ERTEN*

ÖZET

Sosyal şartlara ve tarih içerisinde gelişmelere İslam Dininin uyum sağla- madığı görüşü öne sürülmektedir. Hz. Ömer dönemi incelediğinde, bu görü- şün geçerli olmadığı öne çıkacaktır. Devletin temel dayağının İslam olması ile birlikte, sosyal şartlar ve gelişmeler neticesinde, Hz. Ömer yürütme teşkilatının tarafsızlık ve adalet merkezinde oluşmasını sağlamıştır. Halifeliği döneminde Hz. Ömer, devletin yürütme organında rol alan personelin atamasında bazı prensip ve kurulları oluşturmuştur ve bu konudaki ortaya koyduğu icraatların çağımıza ışık tutacak ilkeleri barındırdığı gözden kaçırılmaktadır.

Bu çalışmamızda, Hz. Ömer’in ortaya konacak uygulamayı bizzat yerinde görme isteği, halkın sorunlarını daha iyi tespit edebilmek için bölgeleri ziyaret etmesi, kıtlık dönemlerinde halk ile birlikte olmak suretiyle yürütme ve top- lum arasında nasıl güçlü bir bağ oluşturmaya çalıştığı örnekler üzerinden akta- rılacaktır. Valiler ile yıllık toplantılar düzenleyerek, valilere görevlerinin ne ol- duğunu açık olarak belirtmiş olması ve valilerin toplum içerisinde bir denetle- yici olarak yürütmenin başında olduklarını ortaya koyması ele alınacaktır. Yi- ne, yürütmede; vali, kadı, haraç memuru ve diğer siyasi yapı içerisinde hiye- rarşinin sağlıklı bir zeminde oluşturduğu incelenen diğer konu başlıklarından birisi olacaktır. Ve son olarak, valilerin düzenli maaşa bağlanması yürütmenin bağımsızlığı ve tarafsızlığını elde etme noktasında nasıl mühim olduğu tartışı- lacaktır. Özetle, Halife Ömer dönemindeki örneklerden hareket ederek, siyasi yapı olan devletin nasıl bir amaç değil de bir araç olduğu ve toplumsal meka- nizmanın sürdürülebilmesi noktasında önemli bir unsur olduğu ortaya kon- maya çalışılacaktır.

Anahtar Kelimeler: Hz. Ömer, Personel Atama, Yürütme, Norm, Yönetim GİRİŞ

Devletler ve toplumların varlıklarını devam ettirebilmeleri sahip olduğu kurum ve olguların ne kadar kurumsallaştıklarıyla doğrudan alakalıdır. Sağ-

* Prof. Dr., Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu İlahiyat Fakültesi Din Sosyoloji-

lıklı biçimde kurumsallaşmış bir toplum ve devlet geleceğe daha güvenle ba- kabilecek ve sağlam adımlarla istikrarını devam ettirecektir. Günümüzde Müs- lüman toplum ve devletlerin yürütme bağlamında kurumsallaşma açısından demokratik devlet yönetimleriyle mukayese edildiklerinde ciddi eksiklikler ta- şıdıkları gözlenmektedir.

Batı dünyasında demokrasinin gelişimi ve hukuk alanındaki gelişmeler tüm toplumları temelden sarsmıştır. Demokrasi yönetim şekli ve uygulaması- nın, ilave olarak toplumsal kurumların yönetim ilkelerinin yazıya dökülerek belirginleşmesi karşısında Müslüman toplumlar yönetim alışkanlıkları dışında yeni anlayış ve çözüm önerilerinde cidden zorlanmışlardır. Oysa yeni ortaya çıkan toplumsal ve yönetimsel sorunların benzerlerinin ilk dönem İslam top- lumunda da var olduğu bir gerçektir. Özellikle hem Müslüman toplumun hem de devlet coğrafyasının hızla büyüdüğü Hz. Ömer Dönemi bu konuda zengin örnekleri içinde barındırmaktadır. Bu örnekler Müslüman bir toplumun nasıl normlar oluşturabileceği ve kurumsallaşabileceği konusunda pek çok numune ortaya koymuştur.

Hz. Ömer (RA) döneminde devletin yürütme organında rol alan persone- lin atamasında bazı prensip ve kuralların (normlar) oluştuğunu görmek müm- kündür.

Hz. Ömer, her şeyden önce genel yönetim anlayışının ana eksenini belir- lemiştir. O insanların idaresinin yalnızca haksızlık ve zulümden uzak, orta bir

yumuşaklıkla güzel olacağını söylemiştir.899 Her şeyden önce yürütmede haksız-

lık ve zulümden uzak durma yani adaletli olma vazgeçilemez görülmüştür. Devletin gücünün de dengeli kullanılması bakımından ne çok sert ne de çok yumuşak/esnek olmanın halka ve insanlara daha iyi geleceği düşünülmüştür.

Hz. Ömer (RA), icraatını bizzat yerinde görmek, halkın sorunlarını bilebilmek

için, bölgeleri ziyaret etme düşüncesi içerisinde olmuştur. Bu husustaki sözleri

dikkat çekicidir. Hz. Ömer, ‚Eğer ben hayatta kalacak olsaydım, şöyle bütün İs- lam ümmeti içinde dolaşır, her türlü ihtiyaçlarını öğrenirdim. Çünkü bu üm- metin valileri, onların bütün ihtiyaçlarını gidermemektedirler, biliyorum. Diğer taraftan ümmetin fertleri de bana ulaşamıyorlar. Bütün bölgelere gitsem, her birinde ikişer ay kalsam ve oradaki Müslümanların hallerini öğrensem... Valla- hi böyle bir seyahat ne güzel olurdu‛900 demiştir. Bu durumda Hz. Ömer'in

toplumla iç içe yaşamak isteği anlaşılmaktadır. Bu durum yönetici kadrosundaki

kimselerin halktan ayrı durmamaları onların içlerine zaman zaman karışarak toplu-

899 Ebu Yusuf, Yakub b. İbrahim, Kitabü’l-Harac, 3. bsk, Kahire: el-Matbaatü’s-Selefiyye, 1832, s.

118.

900 İbnü’l-Esir, İzzuddin Ebu’l-Hasen Ali b. Ebi’l-Kerem, el-Kamil fi’t-Tarih, C.III, Mısır: el-

Hz. Ömer Sempozyumu • 199

mun ne tür sorunlarının olduğunu gözlemlemeleri şeklinde bir sosyal normun oluşma- sı yönünde ciddi bir adımdır.

Hz. Ömer (RA) kıtlık yılında halkla birlikte aynı sıkıntıyı çekmiş, yağmur yağıncaya kadar yağ, süt ve et yiyip içmemek üzere ant içmiş ve ilk yağmurda hizmetçisinin pazara gördüğü bir tulum süt ile yağı pahalı bulduğundan dola- yı israf olur düşüncesiyle yememiştir.901 Devlet başkanı olan halifenin bu söz ve

davranışları siyasal yapı ve onun alt kurumu olan yürütme ile toplum arasında

bir bağın daima olmasını sağlamıştır. Toplumu ve onun sorunlarını anlamak için onlar gibi yaşamak en anlamlı yöntemlerden birisidir. Bu durum fertlerin siyasi yürütmeye katılım ve onu denetleme fırsatını artırmıştır.

Halife Ömer, valilerin görevlerinin ne olduğunu belirlemiştir. Hz. Ömer, vali- leri, halka dinlerinden bilmediklerini öğretmeleri, toplanan vergileri onlar ara- sında taksim etmeleri, insanlar arasında adaletle hükmetmeleri ve bir müşkülü olan olursa müşkülü halifeye iletmeleri için görevlendirdiğini söylemiştir.902 Va-

lilerin siyasal yapıdaki sosyal rolleri böylece belirli hale gelmiştir. Bu da valilerin otori- telerinin çerçevesini ortaya koymuş, halka bu çerçevede denetleyicilik rolü verilmiş, hat- ta bunun yanı sıra valilerin Allah katında yaptıklarından sorumlu oldukları da hatırla- tılmıştır. Belirlenen sosyal statülerine dayanarak -istemeyerek da olsa- yanlış davra- nış ve uygulamaya giren görevliler, denetleyici olan bireylerin şikâyet üzerine, hesaba çekilmişlerdir. Aşağıdaki olaylar bunu ortaya koymaktadır.

Halife Ömer, her yılın muayyen bir mevsiminde bütün valilerini toplayıp, zulüm yapmaktan uzak durmaları konusunda onlara gerekli uyarıları yapar- dı.903 Böyle bir toplantıda birisi, Amr b. el-As'ın oğlunun kendisini haksız yere

dövdüğünü Halife'ye şikâyet etmiş, Halife Ömer de Amr'ın oğlunu şikâyetçi- nin kendisine dövdürmüştü. Amr bu konuda bir şey yapamamıştı. İran fatihi Sa'd b. Ebi Vakkas da bir şikâyet üzerine hemen Medine'ye çağırılmıştı.904 Hz.

Ömer, bir zalime karşı yardım isteyen bedeviyi kamçılaması üzerine pişman olmuş ve onun da kendisini kamçılamasını emretmişti. Fakat bedevi bu emri yerine getirmemiş, Hz. Ömer de pişmanlık mırıltılarıyla oradan ayrılmıştı.905

Bu olaylarda yürütmenin başı olan Hz. Ömer'in kendisinin ve vilayetlerde Ha- life'yi temsil eden valilerin dahi yaptığı haksızlığın cezasını çektikleri ve keyfi idarelerde bulunmadıkları anlaşılmaktadır. Ayrıca yürütme görevinde bulunan

901 Taberi, Ebu Ca’fer Muhammed b. Cerir, Tarihu’t-Taberi Tarihu’r-Rusul ve’l-Muluk, 2.bsk, C.IV,

Kahire: Darü’l-Maarif, 1969-1970, s. 98.

902 Ebu Yusuf, a.g.e., s. 14. 903 İbnü’l-Esir, a.g.e., C.III, s. 14.

904 Mevlana Şibli, Asr-ı Saadet, Çev. Ömer Rıza Doğrul, C.IV, s. 434.

905 Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel İslam Tarihi, Çev. Salih Tuğ, C.I, İst. Boğaziçi Yay. 1980, s.

kimseler, Halife de dâhil olmak üzere, dokunulmazlık gibi bir hakka sahip değillerdir. Sonuçta hem yerel yönetimlerin hem de genelde personelin denetlenmesi anlayışı ve

normu doğmaya başlamıştır.

Hz. Ömer, oğlu Ubeydullah'a ve arkadaşlarına içki içtikleri için sopa vurmuştur.906 O halde yasalardan her kim ayrılırsa cezalandırılmıştır. Hz.

Ömer cezaları bu olayda olduğu gibi bazen kendisi yerine getirmiştir. Bazen da infaz memuruna uygulatmıştır.907 Hz. Ömer, Kûfe valisi Sa'd'ın hükümet

kapısını da, teftişle görevli birisine yaktırmıştır.908

Hz. Ömer, Hürmüzan'ın sulh akdini bozduğunu öğrenince, fethedilen bölgelerde yönetimin antlaşmalara uyup uymadığını araştırmış ve antlaşma- lara uyulduğunu görmüştür.909 Bu gelişmeler, Hz. Ömer'i yapılan antlaşmala-

ra uyulup uyulmadığını araştırmaya itmiştir.

Siyasi mevkilerde bulunan kimselerin sıradan fertlerden farklı telakki edilmeme- si, devlet yönetimi ile toplum arasındaki dengeyi oluşturmuştur. Bunu bizzat Hz.

Ömer'in şahsında görmek mümkündür. Ömer b. Hattâb, savaştaki asker aile- lerinin ihtiyaçlarını gidermiş, sırtında çuvallarla yiyecek taşımış, elbisesinde on iki yama bulunduğu halde,910 Medine civarında bulunan kabilelerin maaş-

larını dağıtmıştır.911 Hz. Ömer bu uygulamalarıyla, lüks içinde yaşayan, otur-

duğu yerden devleti yöneten ve toplumu kendisine hizmet ettiren devlet başkanı anlayışını silmiştir. Ayrıca toplumun yöneticiye, yöneticinin topluma hizmet ettiği ve toplumda sıradan bir fert gibi yaşayan yönetici anlayışını ge- tirmiştir. Hz. Ömer, valilerinin de bu anlayışla yöneticilik yapmalarını sağla- maya çalışmıştır.912 İşte devlet yönetimi ile toplum arasındaki bu dengeyi Batı

toplumlarındaki siyasi yapıların yakaladığını söylemek mümkün değil gibi- dir.

Toplumun hareket alanının aşırı yasaklarla daraltılmaması düşüncesi özgürlükler açısından önemlidir. Hz. Ömer siyasi sistemle toplum arasındaki dengeyi koru-

mak için bazı tedbirler dahi almıştır diyebiliriz. Çok zeki yöneticiler olayların so-

nuçlarını önceden fark ederler ve buna göre birçok yasaklar koyarlar. Böylece halkın ha- reket alanı daralmış olur. Hz. Ömer de Ziyad b. Ebi Sufyan'ı, çok zeki olup halka

ağır sorumluluklar yükleyebileceğini gerekçe göstererek, Irak valiliğinden al-

906 İbnü’l-Esir, a.g.e., C.II, s. 240. 907 Ebu Yusuf, a.g.e., s. 153. 908 Taberi, a.g.e., C.IV, s. 47. 909 Taberi, a.g.e., C.IV, s. 89. 910 İbnü’l-Esir, a.g.e., C.III, s. 29.

911 Belazuri, Ahmed b. Yahya, b. Cabir, Futuhu’l-Buldan, Beyrut: Müessesetü’l -Maarif, 1987, S.

634.

Outline

Benzer Belgeler