• Sonuç bulunamadı

Hz Ömer ile Ebu Ubeyde'nin Karakter Yapıları ve Hz Peygamber Yanındaki Değerler

HZ ÖMER’İN EBU UBEYDE B EL-CERRAH İLE İLİŞKİSİ

1. Hz Ömer ile Ebu Ubeyde'nin Karakter Yapıları ve Hz Peygamber Yanındaki Değerler

Genel olarak Hz. Ömer sert mizaçlı312, Ebu Ubeyde ise yumuşak, halim-

selim bir yapıya313 sahip olmakla birlikte, konu Allah, Peygamber, İslâm, hak

ve gerçeğin ifadesi olduğu zaman her ikisinin de korkusuzca ve çok cesur ha- reket eden iki şahsiyet olduğu görülür.

Nasıl ki Hz. Ömer Müslüman olur olmaz Hz. Peygamberden Müslüman- ların Kabe'de müşriklerin gözü önünde cemaatle namaz kılmalarını teklif edip İslâm'ın açıktan tebliğine öncülük ettiyse314 Ebû Ubeyde'de de İslâm'ı Mek-

ke'de açıktan yayan cesur sahabelerden birisi olmuştur. Nitekim Vâkidî, Rasûlullâh (SAV)’in İslâm’ı açıktan davete başlamasından sonra arkadaşlarının da davet çalışmalarında O’na yardımcı olduklarını, ancak işin başında bunlar- dan birçoğunun bu işi gizlice, bazılarının ise açıktan yaptığını zikreder. O, ‚...Ebû Bekir insanları gizlice İslâm’a davet ediyordu. Saîd bin Zeyd ve Osman bin Affân da böyle yapıyorlardı. Ömer ise bunu alenen yürütüyordu. Hamza bin Abdülmuttalib ve Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh da bu şekilde (açıktan) insan- ları İslâm’a davet ediyorlardı...‛315 şeklinde bu 3 şahsın müşriklerin tehditleri,

verebilecekleri eza ve cefadan çekinmeden bu işi açıkça yaptıklarını ifade et- mektedir.

Anlaşılan o ki, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh, Müslüman olmalarıyla Hz. Pey- gamber ve ashabının gücüne güç katan ve onları kuvvetli bir hale getiren iki Kureyş kahramanı Hz. Hamza ve Hz. Ömer gibi, kendisine gelebilecek her tür- lü tehlikeyi göze alarak İslâm’ı korkusuzca ve açıktan yayanlardan biri olup cesaret ve kahramanlıkta o ikisinden geri kalmıyordu.316

Hem Hz. Ömer hem de Hz. Ebu Ubeyde katıldıkları seriyyeler dışında Hz.

Peygamberin kumandanlığını yaptığı tüm savaş ve seferlerde onunla birlikte bulunan ve Peygamberin yanından hiç ayrılmayan Hz. Peygamberin çok değer verdiği iki önemli şahsiyetti.

312 İbni Sa’d, et-Tabakâtü’l-Kübrâ, I-VIII, Beyrût ty., III, 266.

313 Zehebi, Siyeru A’lâmi’n-Nübelâ, tah. Şuayb Arnavud-Hüseyin Esed, I-XXV, Beyrût 1990, I, 13. 314 İbni Sa’d, I, 200. Ayrıca bkz. Muhibbüddin et-Taberî, er-Riyâdü'n-nadira, I-IV, Beyrut: Dârü'l-

Kütübi'l-İlmiyye, 1984, II, 272. Ayrıca bkz. Mustafa Fayda, Hulefâ-yı Râşidîn Devri, istanbul: Kubbealtı Yayınevi, 2014, s. 50.

315 İbni Sa’d, I, 200. Belâzûrî de, onun İslâm’ı açıktan tebliğ ettiğine dâir benzeri bir rivâyeti

eserine almıştır (Ensâbü’l-Eşrâf, tah. Muhammed Hamîdullâh, I, Kâhire 1959, I, 123).

Hz. Ömer Sempozyumu • 75 Rasululâh (SAV)'ın katıldığı tüm gazvelere iştirak etmiş olan bu iki büyük sahabi, İslam ve onun peygamberi uğrunda, mal-mülk ve en yakın akrabaları- nı öldürmek de dahil canlarını ortaya koymaktan hiç çekinmemişlerdir. Nite- kim Bedir Savaşı, Müslüman oğul ile müşrik babanın veya Müslüman baba ile müşrik oğulun ya da çok yakın akrabaların birbirine karşı saf tuttuğu ve birbir- leriyle kıyasıya dövüştükleri bir savaş olup Hz. Ömer İslam saflarında iken dayı oğlu Âs bin Hişâm (Ebu Cehil'in kardeşi) düşman saflarında; Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh İslâm ordusu içinde iken, babası Abdullâh b. el-Cerrâh müşrik saf- larında yer alıyordu. Gerek Hz. Ömer savaş anında önüne çıkan dayı oğlunu gerekse Ebu Ubeyde babasını bizzat kendi elleri ile öldürmekten çekinmemiş317

ve onlar gibi yakınlarıyla savaşmak durumunda kalan bu sahabiler hakkında şu ayet-i kerime inmiştir:

‚Allah’a ve ahiret gününe inanan bir toplumun babaları, oğulları, kardeşleri, ya- hut akrabaları da olsa Allah’a ve Rasûlüne düşman olanlarla dostluk ettiklerini göre- mezsin. İşte onların kalplerine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları destek- lemiştir. Onları içlerinden ırmaklar akacak cennete sokacak, onlar orada ebedi kalacak- lardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah’tan hoşnud olmuşlardır. İşte onlar Allah’ın tarafında olanlardır. İyi bilin ki, kurtuluşa erecekler de sadece Allah’ın tara- fında olanlardır.‛318

Onların hem cesaretini hem de Hz. Peygambere sonsuz sevgilerini göste- ren bir çok örnekten bir diğeri Uhud harbinde sergilemiş oldukları yüksek ce- saret ve sevgi örneğidir.

Uhud harbinde Müslümanların hem önden hem de arkadan gelen saldırı ile sarsıldığı, büyük bölümünün oraya buraya dağıldığı ve Hz. peygamberin mübarek yüzü ve ağzından yaralandığı o zor durum ve hengame anında Rasûlullâh’ın yanında sebat eden küçük ve seçkin bir sahabe grubu kalmıştı. Müşrikler tarafından Hz. Peygamber’e gelebilecek her türlü ok, mızrak ve kılıç darbelerine karşı vücutlarını siper eden ve onun etrafında etten ve kemikten bir duvar oluşturarak canları pahasına onu korumaya çalışan sekizi Muhâcir’lerden yedisi de Ensâr’dan olan bu onbeş kişiden ikisi Hz. Ömer ve Ebû Ubeyde b. el- Cerrâh (RA) idi319. Vücudunun bir çok yerinden yara alma-

sına rağmen Ebu Ubeyde Rasululah'ın parçalanan miğferinden yüzüne batan

317 Geniş bilgi için bkz. Taberânî, el-Mu’cemü’l-Kebîr, tah. Hamdî Abdülmecîd es-Selefî, I-XXV,

Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî 1983, I, 154-5; Hâkim en-Nîsâbûrî, el-Müstedrek ale’s-Sahîhayn fi’l-

Hadîs, I-IV, Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye ty., III, 264-5; Ebû Nuaym, el-İsfehânî, Hilyetü’l-Evliyâ ve Tabakâtü’l-Asfiyâ, I-V, Mısır 1974, I, 101; Zehebî, Siyer, I, 8; İbni Hacer, el-İsâbe fî Temyîzi’s- Sahâbe, I-VIII, Beyrût ty., IV, 11; Tehzîbü’t-Tehzîb, Dârü İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, I-VI, Beyrût

1991, III, 51; Diyarbekrî, Târîhu’l-Hamîs fî Ahvâli Enfesi Nefîs, I-II, Beyrût ty., II, 244.

318 Mücadele 60/22. 319 Belâzûrî, Ensâb, I, 318.

ve ona büyük acı veren 2 demir halkayı çekip çıkarmış ve bu sırada iki ön dişi- ni de kaybetmiştir320.

Onların bu ve benzeri cesaretleri ve Allah'a ve Rasulüne büyük bağlılık ve sevgileri sebebiyle Hz. Peygamber (SAV) onları çeşitli defalar övmüştür, onlara tarih boyunca kendi isimle ile birlikte anılacak lakaplar vermiş ve onlar bu la- kaplarla meşhur olmuşlardır.

Nitekim Hz. Peygamber Hz. Ömer'e "Fâruk", Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh'a da "Emînü'l-Ümme" lakapları vererek onları bu lakaplarla defalarca övmüştür. Hz. Ömer'e Rasulullâh (SAV) tarafından bu lakap hangi vesile ile verildiği hakkında kaynaklarda bir takım rivayetler yer alsa da Hz. Peygamber, batılın karşısında dimdik duran ve iyiyi kötüden, hakkı bâtıldan en iyi bir şekilde tef- rik eden anlamında ona "Fâruk" lakabını321, hicri 9. yılda Medine'ye gelen Hı-

ristiyan Necran heyetinin kendileriyle en emin kişinin gönderilmesi istekleri üzerine de Ebu Ubeyde'ye "Emînü'l-Ümme" lakabını vermiştir322.

Hepsinin de üzerinde bu iki büyük sahabe dünyada iken cennetle müjde- lenen ve Hz. Peygamber’in de kendilerinden razı olarak vefat ettiği ‚Aşere-i Mübeşşere‛ (cennetle müjdelenen on kişiden)'nin içinde yer almışlardır461.

Bu konuda değişik rivâyet zincirleri ve lafızları ile gelen hadisler olmakla birlikte Saîd bin Zeyd’den rivâyet edilen hadis en meşhur olanıdır. Saîd bin Zeyd; ‚Ben Rasûlullâh (s.a.)’in şöyle buyurduğunu işittim:

‚On kişi cennettedir; Ebû Bekir cennettedir, Ömer cennettedir, Osman, Ali, Zü-

beyr, Talha, Abdurrahman bin Avf, Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh, Sa’d bin Ebî Vakkâs cennettedir‛, diyerek dokuz kişinin adını saydı; onuncuyu söylemedi. Orada bulunan- lar, Allah aşkına ey Ebû’l- A’ver (Saîd’in künyesi), onuncuyu da hatırla, dediler. (Saîd, onuncu kişi kendisi olduğu için söylememişti. Oradakilerin ısrarı üzerine) ‚Ebû’l- A’ver cennettedir‛, dedi323.

Bu arada Belâzûrî’de yer alan Vâkidî rivâyetine göre, İslâm geldiğinde Kureyş içinde sadece 17 kişi yazma ve okuma biliyordu. Bu nâdir kişilerden bi- risi Hz. Ömer, diğeri de Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh idi324. Böylece onlar o sırada

320 Vâkidî, Kitâbü’l-Meğâzî, tah. M. Jones, I-III, Beyrût 1984, I, 246-47; İbni Hişâm, es-Sîratü’n-

Nebeviyye, tah. Mustafa es-Sakka ve arkadaşları, I-II, Beyrût ty., II, 80; İbni Sa’d, III, 410.

321 Bu konudaki değişik rivayetler için Bkz. Taberî, Târîhu’r-Rusul ve’l-Mülûk, tah. Muhammed

Ebü’l-Fadl İbrahim, I-XIV, Kâhire ty., IV, 195-196 (I, 2728); İbn Sa'd, III, 270-271; Muhibbüddin et-Taberî, er-Riyâdü'n-nadira, II, 272. Bu rivayetlerin değerlendirilmesi için bkz. Mustafa Fayda, Hulefâ-yı Râşidîn Devri, s. 44-45.

322 İbni Hişâm, I, 583-584.

323 İbn Sa’d, III, 383; Ebû Dâvud, Sünen-i Ebî Dâvud, I-II, Beyrût 1988.Sünne, 8; Tirmizî, el-

Câmiu’s-Sahîh, tah. Ahmed Muhammed Şâkir-Kemal Yûsuf el-Hûd, I-V, Beyrût 1987, Menâkıb, 25.

324 Fütûhu’l-Büldân, tah. Abdullâh Enîs et-Tübba’-Ömer Enîs et-Tübba’ (ter. Mustafa Fayda),

Hz. Ömer Sempozyumu • 77 çok az kişide var olan bu üstün özellikleri ile İslâm'ı ve Kur'an'ı en iyi anlayan ve çevresindekilere onu hakkıyla öğretenlerin başında geliyorlardı.

Outline

Benzer Belgeler