• Sonuç bulunamadı

Tevrat’ta Zina İftirası ve Cezası

TEVRAT ve KUR’ÂN’A GÖRE ORTAK SUÇ SAYILAN FİİLLER ve CEZASI

D. KUR’ÂN’DA ADAM ÖLDÜRME

4. Tevrat’ta Zina İftirası ve Cezası

Haham Sages’e göre zina iftirası, bir kimsenin evlendiği zaman karısı hakkında bakire olmadığına dair iddiada bulunması şeklindedir.662 Tev-rat’ta, zina iftirası suçu ve cezası ile ilgili hükümler şu cümlelerle açıklığa kavuşturulmuştur: “Bir adam bir kadın alır, yattıktan sonra ondan

660 Gerçekten Biz Âdem evlatlarını şerefli kıldık, karada ve denizde kendilerini taşıyacak vasıta-lar nasib ettik, onvasıta-lara helâl ve hoş rızıkvasıta-lar verdik ve onvasıta-ları yarattığımız varlıkvasıta-ların çoğuna üstün kıldık (İsra, 70).

661 Tesniye, 22: 19.

662 TB, Sanhedrin, III, 34(8a).

mazsa, ona suç yükler, adını kötüler, ‘Bu kadınla evlendim ama onunla yatınca erden (bâkire) olmadığını gördüm’ derse, kadının annesiyle babası kızlarının erden olduğuna ilişkin kanıtı alıp kapıda görevli kent ileri gelen-lerine getirecekler. Kadının babası ileri gelenlere, ‘Kızımı bu adamla evlen-dirdim ama o kızımdan hoşlanmıyor’ diyecek, ‘Şimdi kızımı suçluyor, onun erden olmadığını söylüyor. İşte kızımın erden olduğunun kanıtı!’

Sonra anne-baba kızlarının erden olduğunu kanıtlayan yatak çarşafını ileri gelenlerin önüne serip gösterecekler. Kent ileri gelenleri de adamı cezalan-dıracaklar. Ceza olarak ondan yüz gümüş alıp kadının babasına verecekler.

Çünkü adam İsrailli bir erden kızın adını kötülemiştir. Kadın adamın karısı kalacak ve adam yaşamı boyunca onu boşayamayacaktır.663

Konuya ilişkin bu Tevrat cümleleri ile ilgili Yahudi âlimleri çeşitli yo-rumlar getirmişlerdir. Sages’e göre böylesi bir iddia için 23 kişiden oluşan bir mahkeme kurulur. Eğer kocasının şüphelerini doğrulayacak herhangi bir delil bulunamazsa bu sadece Kethuba’da664 kapsandığı şekilde parasal bir dava olarak kalmaz der. Bir kısım Rabbi, kocanın iddialarının ciddiye alınıp alınmayacağı hususunda da farklı görüşler ortaya koymuşlardır.

663 Tesniye, 22: 13-19.

664 Ketuba: Evlilik kontratı, belge; bir evlilikte, damadın geline karşı yerine getireceği yüküm-lülükleri kaydeden yasal dayanak demektir. Bir başka deyişle ketuba, bir kadın ile bir erke-ğin evlilik töreni yapıldıktan sonra dinî nikâhı gerçekleştiren hahamın, iki tanık huzurunda damada imzalatıp gelin tarafına teslim ettiği bir anlaşma belgesidir. Bu belge kadının birey-sel haklarını güvence altına alan ve tam anlamıyla kadın lehine hazırlanmış bir toplumsal akittir. Ketuba’da erkeğin kadına karşı olan mükellefiyetleri (genellikle maddi, olan) belir-tilmiştir. Bu mükellefiyetler, Tora’da belirtilenler (Çıkış, 21:10) ve Talmud’un bilgeleri ta-rafından eklenenleri kapsar. Ketuba’daki standart metin; Ketubot faslına ve Maimonides’in Mişne Tora’sında veya Şulhan Aruh’ta tasnif edilmiş Alaha kaidelerine göre düzenlenmiş olup, bağlayıcı niteliktedir. Standart metnin haricinde Ketuba’ya çiftin evlenmeden evvel kararlaştırdıkları şartlar da yazılabilir. Poligami’nin yasaklanmadığı ülkelerde genellikle da-madın bir başka kadınla da evlenmeyeceğine dair bir madde de eklenirdi. Suriye’deki Ketubat’ta yer alan diğer bir ek maddede böyle bir maddenin, kadının on yıllık bir süre içinde kısır olduğu anlaşılması durumunda geçerliliğini yitireceği belirtilirdi. Tora’da bir er-keğin evlenmesi damadın babasının, gelininin babasına ödediği “mohar” adında (Yaratılış, 34:12) bir paranın ödenmesini içeren bir anlaşmaya dayanırdı. Belirlenmiş asgari bir meb-lağ bir bakire için 200 “zuz” (dinar) veya bir dul veya boşanmış kadın için 100 “zuz” öde-nirdi. (200 “zuz” 50 gümüş şekele karşılıktı)[Besalel, Yusuf, II, 322; The Babylonion Talmud, Sanhedrin, III, 34(8a)]. Ayrıca bzk., Suzan Alalu, Klara Arditi, Eda Asayas, Teri Basmacı, Fani Ender, Beki Haleva, Dalya Maya, Ninet Pardo, Sara Yanarocak, Yahudilikte Kavram ve Değerler, s. 211-216.

Hahamlar kocanın iddiasının etkisini ciddi olarak düşünseler de, R. Meir ciddi olarak düşünmemektedir.665

R. Joseph’e göre ise, şayet koca, karısını suçlamak için tanıklar geti-rir, buna karşı karısının babası da başka tanıklar getirip delili çürütürse, öncekiler ölüm cezasına çarptırılır ve para cezasından muaf tutulurlar.

Bununla birlikte, eğer koca, kayın pederinin şahitlerinin ifadelerini çürü-tecek başka tanıklar getirirse, sonrakiler başkasının ölümüne kastettiği için ölüm cezasına çarptırılır ve başkasına zarar vermeye çalıştıkları için de ayrıca para cezası öderler.666

Konuyla alâkalı Tevrat’ta yer alan “ona karşı suçlar uydurur, ona kara çalar”667 cümlesi genellikle “onu ahlâksızlıkla suçlar” anlamındadır.

“Onun hakkında kötü isim çıkarır”668 cümlesinin manası ise, suçlamayı halka mal etmesi demektir. Bu da sadece, sanki kocanın suçlamayı halka duyurması esnasında başvurması gereken bir yöntem olduğuna işaret ediyor gibi gözükmektedir. Benzer bir durum Araplar arasında bilinmek-te idi. Buna göre eğer koca adayı, gelinin bakire olmadığını bilinmek-tespit etti-ğinde, hemen ailesine onu geri götürür ve ailesi başlık parasını geri verir-se, o da sessiz kalmakla yükümlü olurdu. Yok buna rağmen yine de konu-şur, durumu açığa vurursa, kız incelemeye alınır ve suçlu bulunduğu tak-dirde, bakireliğini çok önce veya yakında kaybettiğine bakılmaksızın infaz gerçekleşirdi. Yani kızın, “babasının otoritesi altında iken zina ederek İsrail’de utanç dolusu bir iş yapmış”olduğu hükmüne istinaden baba evi-nin girişinde taşlanarak öldürülürdü.669 Fakat inceleme sonucu kızın ma-sum olduğu anlaşılırsa, bu sefer koca adayı hakkında recm hükmü infaz edilirdi. Burada belki de söz konusu Tevrat cümlesi, koca adayından ses-siz bir şekilde gelini ailesine iade etmesini ve başlık parasını geri almasını ve böylece kız ile kendi ailesinin uygun gördüğü şekilde ilgilenmesini ima etmektedir. Ancak erkek olayı halka açtığı takdirde, yani gelinin işlemiş olduğu suçu ifşa etmesi durumunda, onun toplum için kötü bir örnek teşkil etmesine neden olacağı gibi, ayrıca, halkın gözü önünde onu

665 The Babylonion Talmud, Sanhedrin, III, 34(8a)-35(8a).

666 The Babylonion Talmud, Sanhedrin, III, 38 (8a)-39(9b).

667 Tesniye, 22: 14.

668 Tesniye, 22: 14.

669 Tesniye, 22: 20-21.

sizlikle suçlaması ona ve ailesine kara çalması, kızın ölüm cezasına çarptı-rılmasına kadar daha ağır sonuçların doğmasına da sebeb olacaktır.670

Öte yandan Tevrat, söz konusu iffetsizlik suçlamaları ile ilgili kız an-ne ve babalarına bir kısım sorumluluklar yüklemiştir. Öncelikle “kızın babası ve anası, ihtiyaç anında kızlarının bakire olduğuna dair delil gös-termekle yükümlüdürler.”671 Bu delil nikâh gecesi kızın iffetli olduğunu gösteren bir örtü672 veya elbise olabilir. Gelinin ebeveyni, kızlarının baki-reliğinin delili olarak onu saklayabilirler. Bu gelenek, Ortadoğu’da iyi bilinen ve yakın zamana kadar da birçok Yahudi ve Arap toplumları ara-sında uygulanagelmiş bir gelenektir. Bazı yerlerde bu özel örtü, ebevey-nin gururu olarak gösterilmiştir. Bu nedenle anne ve baba onu saklamak durumundadırlar. Çünkü hem kızları hem de nâm ve şöhretleri ve aldık-ları başlık parasının tamamı ona bağlıdır. Rambam’ın ( Rabbi Moses ben Maimon) belirttiği gibi, anne burada baba ile birlikte hareket eder, fakat sadece baba konuşur, çünkü evliliğin tamamlanmasından sonra kanlı örtüyü muhafaza eden kadındır.673

Diğer yandan burada iffetsizlik suçlaması ile karşı karşıya kalan geli-nin anne ve babası, kızlarının iffetli olduğunu ispatlamaları halinde, zina iftirasında bulunan kimse için Tevrat, üçlü bir ceza öngörmektedir. Bir kısım Tevrat yorumcuları her ne kadar bunun istisnaî bir durum olduğu-nu söyleseler de, meşhur yorumcu Maimonides ve Abravanel her bir cezanın kocanın bir suçuna tekabül ettiği görüşünü benimsemişlerdir.

Dolayısıyla suçlu önce kırbaçlanır674, ve böylece aşağılanır. Çünkü kıza ve ailesine kara çalmıştır.675 Yalnız Tevrat’ta kırbaçlama usûlünün

670 Jeffrey H. Togay, The JPS., Commentary, Deuteronomy, 22: 14, s. 204).

671 Tesniye, 22: 15.

672 “Örtü”, İbranice “simlah” ve onun değişik bir şekli “salmah”, demektir. Genellikle dışarıda giyilen elbisesi için kullanılsa da, aynı zamanda bazen de uyurken örtülen örtü anlamında da kullanılmıştır. Burada ya nikah gecesinde gelin tarafından giyilen bir elbise, ya da yatak takımlarından bir parça anlamına gemektedir(Jeffrey H. Togay, The JPS. Commentary, Deuteronomy, 22: 17, s. 205).

673 Jeffrey H. Togay, The JPS., Commentary, Deuteronomy, 22: 15, s. 204-205).

674 “Kişiler arasında bir sorun çıktığında, taraflar mahkemeye gittiğinde, yargıçlar davaya bakacak; suçsuzu aklayacak, suçluyu cezaya çarptıracaklar. Eğer suçlu kişi kamçılanmayı hak ettiyse, yargıç onu yere yatırtacak ve önünde suçu oranında sayıyla kamçılatacak. Suçluya kırk kırbaçtan fazla vurulmamalı. Kırbaç sayısı kırkı aşarsa, kardeşiniz gözünüzde aşağıla-nabilir”(Tesniye, 25: 1-3).

675 Jeffrey H. Togay, The JPS., Commentary, Deuteronomy, 22: 18-19, s. 205).

rına girilmemiş ve kamçılamayı gerektiren yanlışlar özel olarak anlatıl-mamıştır. Bununla birlikte cezalandırmanın, ihlâlin ciddiyetine göre veri-leceği, ancak kırk kamçıyı geçmemesi gerektiği belirtilmiştir.676 Merha-met edilebilir.

Ayrıca Tevrat’ta konuyla alâkalı bedensel cezaların belirsizliği ile ilgili referans cümle “bir erkeğin eşini bakire olmamakla suçlaması677 şeklinde geçmektedir. Eğer erkek iddiasını ispatlayamazsa “şehrin yaşlıları adamı almalı ve dövmelidir.”678 Tevrat’ta bu cezanın yapısıyla ilgili ayrıntıya da girilmemiştir. Fakat Amoraim’de679 ceza kırbaçlamak olarak geçmektedir.

Nitekim bu ceza hür bir kimse için verilebilecek en aşağılayıcı bir cezadır680 denilmiştir. Ancak Talmudic âlimler kırbaçlamaya ilişkin yeni bir kavram geliştirmişlerdir. Onlar, cezalandırmada suçlu kişinin suçluluğundan ziyade vücut yapısının belirleyici bir etken olması gerektiğini savunmuşlardır.

Buna göre, bir adam ancak “gücüne göre” kırbaçlanabilir. Dolayısıyla suçlu ne kadar dayanabilirse sadece o kadar kırbaç darbesi yiyecektir.681

Zina iftirasında bulunan suçlunun ikinci aşamadaki cezası, para ceza-sıdır. Bunun sebebi ise, erkeğin bu tür bir harekete yeltenmekle, kızın babasını başlık parasını iade etmeye zorlamış olabileceği gerekçesine da-yanmaktadır. Para cezasının miktarına gelince, yüz [shekel=15 gram]

gümüştür. Bu genellikle, Tesniye, 22/29. ve Çıkış, 22/16. cümlelerde bahsedilen “bakireler için olan başlık parası”na denk olduğu faraziyesine

676 Tesniye, 25: 3.

677 Tesniye, 22: 14-15.

678 Tesniye, 22: 18.

679 Amoraim, mişna derlenip tamamlandıktan sonra, Yahudi inançlılar nezdinde; dinî ve toplum-sal hukuk alanında Tora’dan sonra ikinci kuttoplum-sal kitap konumundaki Kudüslü ve Babilli Din bilginlerinin başlıca uğraşıları (Suzan Alalu, Klara Arditi, Eda Asayas, Teri Basmacı, Fani En-der, Beki Haleva, Dalya Maya, Ninet Pardo, Sara Yanarocak, Yahudilikte Kavram ve Değerler, s. 84, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş., İstanbul, 2001). Amora (İbrânicede ve Arami dillerinde “yorumcu, hatip, nakleden”), eskiden Filistin (Taberiye, Seforis, Caesarea) ya da Babil’deki (Nehardea, Sura, Pumbedita) akademilerinden birine bağlı olan Yahudi bilginlere verilen ad. Amora’lar, Yahudilerin sözlü şeriatını derleyen Mişna’nın toplu yorumu ve açıkla-ması niteliğindeki Gemara’yı yazmışlardır. Ayrıca Tosefta adı verilen açıklayıcı notları kaleme aldılar. Bu nedenle amora’lar, Mişna’yı hazırlayan daha önceki Yahudi bilginlerin (tannaim) halefleri, Mişna ve Gemara’dan oluşan Talmud’un da derleyicisidirler(AnaBiritannica, II, 213). Ayrıca bkz., Kâmûsu’l-Kitâbi’l-Mukaddes, s. 119-120.

680 Drapkin, Israel, M.D., Crime and Punishment in the Ancient World, 1906, copyright, 1989 by Lexington Books, D.C., Heath and Company, Lexington, Massachusetts, Toronto, s. 60.

681 Drapkin, Israel, s. 80.

dayanarak, bir bakire için takdir edilen başlık parasının iki katı olacak şekilde belirlenmiştir. Bununla beraber bakirelerin başlık parasının elli shekel olduğu da kesin değildir.682

Verilecek olan üçüncü bir diğer ceza ise, kocanın karısını boşama hakkını kaybetmesidir ki, bu da muhtemelen kocanın iftira ederkenki amacıdır. Böylece takdir edilen bu cezalarla, kızın babasına verilmeye çalışılan zarar karşılanmış ve kız da boşanmaya karşı koruma altına alın-mış oluyor.683 Aslında erkeğe verilen bu ceza, yani zina iftirasında bulun-duğu kızdan bir daha ömür boyu ayrılamama cezası, işin maddî boyutu bir yana, psikolojik açıdan o şahıs için hayatı boyunca katlanmak duru-munda kalacağı verilmiş en ağır cezalardan biridir. Nitekim erkek evlen-diği kızdan hoşlanmadığı için böyle bir işe teşebbüs etmişti. Cezası da görüldüğü gibi yapmak istediği türden bir mahkûmiyet olmuştur. Böyle-ce hoşlanmadığı bir kimseden yaşamı boyunca ayrılamayacaktır. Oysa ki Ketuba’da belirtildiği şekliyle anlaşmaya uyup, kadının eline “get”i684 vermek sûretiyle evliliği sona erdirebilir ya da Tevrat’ta belirtildiği gibi

“Eğer bir adam evlendiği kadında yakışıksız bir şey bulur da, bundan ötürü ondan hoşlanmazsa, onun için boşanma belgesini yazacak ve kadı-nın eline verip onu evinden gönderecektir”685 hükmü uyarınca yine ka-nunî bir yolu deneyebilirdi. Çünkü boşama, İsrailoğullarında yalnız koca-ya verilmiş bir haktır.686