• Sonuç bulunamadı

Tevrat’ta Yalancı Şahitlik ve Cezası

TEVRAT ve KUR’ÂN’A GÖRE ORTAK SUÇ SAYILAN FİİLLER ve CEZASI

F. CİNSEL SAPIKLIK

1. Tevrat’ta Yalancı Şahitlik ve Cezası

Yalancı şahitlik yapmak, Tevrat’ta “on emir”in dokuzuncusu olarak

“Komşuna karşı yalan şehadet etmeyeceksin911 cümlesiyle yasaklanmıştır. Bu hüküm Tevrat sifirleri içerisinde hırsızlık, zina, adam öldürme gibi belli başlı yasakların yer aldığı bölümlerde birbiri ardınca sıralanmaktadır. Tanrı, yalan-cı şahitliği yasaklamakla, bizim sosyal hayatın bir parçası olduğumuzu ilân etmektedir. Eğer Tanrı insan kaderinin yegâne hâkimi, ve bütün herkesin fiillerinin tek yönlendiricisi ise; herkesin O’nun gözetimi ve denetimi altında olduğu ve senin başkasına karşı yapacağın yanlış bir hareketin O’nun gözün-den kaçmayacağı aşikârdır. Tanrı sana verdiği gibi bütün insanlara da temel haklarını bağışlamış ve kutsamıştır. İnsanoğlunun yaşamı, evliliği, özgürlüğü, mutluluğu ve onuru bizzat Tanrı tarafından kutsanmıştır. Yalancı şahitlik yapmak sûretiyle sen onun bu kutsal haklarına tecavüz edemezsin. Gerçekten sen komşuna ait veya onun kendine ait olduğunu söylediği hiçbir şeye bu

906 Sayılar, 35: 30; Tesniye, 17: 6;19: 15.

907 Galanti, s. 101.

908 Hac, 30; Bakara, 283.

909 Ebu Dâvud, Akdiye, 15; İbn Mâce, Ahkâm, 32.

910 Cessas, Ahkâm, III, 314-315.

911 Çıkış, 20: 16; Tesniye, 5:20.

dünyada nefsinin göz dikmesine izin vermemelisin.912 Ayrıca burada dediko-du ve iftira da yasaklanmıştır.913 Yalnız burada dikkat edilmesi gereken husus bununla yani yalancı şahitlikle tek bir şahıs suçlanamayıp bu suç ancak bir şahit grubuna mal edilebilmektedir. Nitekim tek bir şahsın ithamı zaten ge-çerli değildir. Genel olarak Yahudi dinine göre yalancı şahitlikle suçlanabil-mek için “hazarna” adlı bir şahitlik uygulamasının değerlendirilmesi gerekli-dir. Buna göre; bir şahit grubu, daha önceki bir şahit grubunun belirttiği yerde bulunmadığını ve dolayısıyla şahit olduğunu iddia ettiğini savunama-yacağını ileri sürmüştür. Örneğin bir şahit grubu, bir kişinin diğer bir kişiyi belirli bir yerde öldürdüğünü iddia etse ve ikinci bir şahit grubu da olayın birinci şahit grubunun şahitliğinde ve belirttiği tarihte fakat başka bir yerde gerçekleştiğini ileri sürse bu “azam”dır. Bu durumda ikinci gruba inanılır ve ilk gruba yalancı şahitler veya “edim zomemim” (komplocu şahitler) denir.

Ancak ikinci şahit grubu, suçlanan kişinin cinayet anında başka bir yerde olduğuna dair şahitlikte bulunursa veya cinayet olmadığını söylerse, o zaman buna “ahaşali (çelişki) denir ve her iki grubun da şahitliği reddolunur.914

Tevrat’ta yalancı şahitlik şu cümlelerle yasaklanmıştır: “Komşuna karşı ya-lan şehadet etmeyeceksin.915 “Yalan haber taşımayacaksın; haksız şahit olmak için kötüye el vermeyeceksin. Kötülük için çokluğun peşinde olmayacaksın; ve bir davada adaleti bozmak için çokluğun ardınca saparak söylemeyeceksin; ve fakiri davasında kayırmayacaksın.”916 “Duruşmada yoksula karşı adaleti sap-tırmayacaksınız. Yalandan uzak duracak, suçsuz ve doğru kişiyi öldürmeyecek-siniz. Çünkü ben kötü kişiyi aklamam”917 cümleleriyle yalan şahitlik ve yalanın bir kimseyi öldürmeye eşdeğer olduğuna vurgu yapılmış ve böyle bir fiile yel-tenenler sert bir şekilde ikaz edilmiştir. Bir başka Tevrat cümlesinde ise “Hile yapmayacaksınız. Birbirinize yalan söylemeyeceksiniz.”918 “Yalancı tanık yok

912 Hirsh, s. 284.

913 Chumash, s. 461.

914 Besalel, III, 772.

915 Çıkış, 20: 16.

916 Çıkış, 23: 1-3

917 Çıkış, 23: 6-7.

918 Levililer, 19: 11. Bu cümle “dokuzuncu emir”den ithal edilmişe benzemektedir. Çünkü dokuzuncu emir’de “Komşuna karşı yalan şahitlik yapmamalısın” denmiştir. Burada tam olarak “Yalan söylememelisin” anlamına gelen “lo’teshakkeru”fiili kullanılmıştır. Dokuzun-cu Emir’e ünvan olarak kullanılan ‘ed shaker; “yalancı şahit” anlamına gelen “sheker” ismi-dir (Baruch. A. Levine, The JPS Torah Commentary, Levitucus, 19: 11, s. 127).

olur”919 tehdit içerikli ifadesiyle bir kez daha hem yasaklık tekrarlanmış hem de ihlâlin cezası ihtar edilmiştir.

Tevrat yorumcusu Nahum M. Sarna’ya göre, yalancı şahitlikle ilgili yasaklığın dile getirildiği “Komşuna karşı yalan yere tanıklık etmeyecek-sin”920 cümlesi şu şekilde anlaşılmıştır: Burada her bireye mahkeme or-tamında potansiyel bir şahit olarak seslenilmiştir. Bu, eski İsrail’de şahit-liği yemin altında yapmayan tanıklara yönelik olan ve daha önce tartışılan

“yalan yere yemin” ile aynı değildir. Mahkeme sürecinin maksadı, kararla-ra temel teşkil edebilecek gerçeği ortaya çıkarmaktır. Bilgi sahibi oldukla-rı gerçekler hakkında şahitlikleri daima sözlü olarak dinlenen şahitler, adlî sistemde anahtar faktörü oluştururlar. Yanlış delil, sadece herhangi bir durumda adaletin tesisini engellemekle kalmamış, aynı zamanda halkın adalet sisteminin bütünlüğüne olan güvenine zarar vermiş ve böylelikle toplumun istikrarını tehlikeye sokmuştur. Bunun bir sonucu olarak da yalan şahitlikten caydırmak için değişik tedbirler alınmıştır. Delilin geçerli sayılabilmesi için Tevrat’a göre en az iki şahit gereklidir.921 Yalan şahitler, suça uygun ceza prensibine göre cezalandırılmışlardır. Bu da yalanların-dan ve delil tahrifi yaptıklarınyalanların-dan dolayı suçlanana verilen cezanın aynısı ile cezalandırılabilmeleri anlamına gelmektedir. Ayrıca ölüm cezasının söz konusu olduğu durumlarda, infazı bizzat şahitlerin kendileri başlatmak zorundadırlar.”922

Ayrıca yasaklığın dile getirildiği “Yalan haber taşımayacaksınız. Hak-sız yere tanıklık ederek kötü kişiye yan çıkmayacaksınız923 Tevrat cümle-sine meşhur yorumcu Rashi, ve Chumash’ın yaklaşımı şöyledir: “Yalan haberi dinlemeyeceksiniz. Bu iftira atanın iftirasını dinlemek gibi olur.

Mahkemede iki davalıdan sadece birini dinleyip karar vermeyeceksiniz.

Her kim başkası hakkında yanlış iddiada bulunursa ondan iddiasını ispat-laması için delil isteyeceksiniz.924 Bir kimse iftirayı yaymak için yalan söylemeyecek. Hâkimin yanlış delilleri kabul etmesi ve hatta onları din-lemesi bile yasaklanmıştır; yalan ve yanlış delilleri elemek onun

919 Süleyman’ın Meselleri, 21: 28.

920 Çıkış, 20: 16.

921 Sayılar, 35: 30; Tesniye, 17: 6, 19: 15.

922 Nahum M. Sarna, The JPS, Commentary, Exodus, 20: 16, s. 114.

923 Çıkış, 23: 1.

924 Rashi, age, II, 122.

dedir. Hain adamla aynı belgeye imza atmayın. Onun yalancı şahidi ol-maya söz verip uydurma bir iddiayı desteklemeyin. Hain adamla işbirliği yapıp masum insana kötülük yapmayın.925

Aynı şekilde yalancı şahitliğin yasaklandığı bir diğer cümle olan:

“Kötülük yapan kalabalığı izlemeyeceksiniz. Bir davada çoğunluktan yana konuşarak adaleti saptırmayacaksınız” uyarısına Yahudi âlimlerinin yo-rumu ise şu şekildedir: Bir kalabalığın kötülük yaptığına kanaat getirirsen onlardan uzaklaşacaksın. Onların fiillerinin kötü olup olmadığını yargı-lamak elbette mahkemeye düşer ama senin kalbin onların kötü işler yap-tığına kani olursa o zaman orayı terk etmelisin. Bir davada hâkim savun-manın suçlu olduğunu söyler de iki veya daha fazla kişi de onun suçsuz olduğunu söylerse; sen de onun suçlu olduğunu söyle. Suçsuzdur diyerek kalabalığa katılıp adaletin saptırılmasına omuz verme. Hâkimin dediğine uy.926 Ayrıca burada ağır cezalarda bir hâkimin değil de iki hâkimin hükmüyle karar verilmesi gerektiği de söylenmektedir. Böyle bir durum-da iki hâkimin yanlış hüküm verdiklerine kalbin kanaat getirirse, o zaman onlara kanaatini açıkça belirt. Sadece onların hükmünü dinlemekle ye-tinme927, denmiştir.

Yalancı şahitlikte bulunmanın cezasına gelince, bu Tevrat cümlele-rinde şu şekilde açıklanmıştır: “Eğer yalancı bir tanık kötü amaçla birini suçlarsa, aralarında sorun olan iki kişi Rab’bin önünde kâhinlerin ve o dönemde görevli hâkimlerin önüne çıkarılmalı ve hâkimler sorunu iyice araştırmalıdırlar. Eğer tanığın kardeşine karşı yalancı tanıklık yaptığı or-taya çıkarsa, kardeşine yapmayı tasarladığını kendisine yapacaksınız.”928

Yahudi hukuk sistemine göre sadece “görgü şahitliği” mahkemede meşru delil olarak kabul edilir. Dolaysıyla nizamın sağlanmasında iki adamın şahitliği önemlidir. Bir bakıma Yahudi hukuku, toplumdaki mut-luluğu, onuru, kişisel hakları, hayat ve mülkiyet haklarını objektif ve dü-rüst herhangi iki erkeğin beyanına bağlamıştır. Yalnız burada şunu unutmamak gerekir ki, aksi ispatlanana kadar herkes masumdur ve bu çıkarım sadece gerçeklere dayanmalıdır. Bütün bunlar Tanrı’nın

925 Chumash, s. 485.

926 Rashi, age, II, 122a

927 Chumash, s. 487.

928 Tesniye, 19: 16-19.

liğine bağlıdır. Hiç kimse başkasını kendisi için şahitlik yapmaya veya yapmamaya zorlayamaz. Şahit otoritenin huzurunda şahit olduğu olayı söylemeye muktedirdir. Bu onun tabii bir hakkıdır. Dolayısıyla şahidin yemin etmesi gerekmez; çünkü nihai kararı Tanrı verecektir. Bir bakıma şahidin verdiği ifade, Tanrı’nın kararından önce verilen bir karar olup

“O” karar vermeden şahidin onun adına yemin etmesi anlamsız olur.

İnsanoğlunun hüküm vermedeki sınırının bittiği yerde Tanrı’nın otoritesi başlar. Tanrı’nın hâkimiyetinin başladığı yerde sanki hâkimin şahitlerin hükmüyle vermiş olduğu karar Tanrı’nın kararından önce olmuş olur.929

Burada vurgulanan ikinci bir nokta kadının mahkeme huzurunda şa-hitlik yapamayacağıdır. Ayrıca şahitler ifade verirken ayağa kalktığı gibi davacı ve davalı da ayağa kalkmalıdır. Bu ihtiram hâkim ayağa kalkmadan önce yapılmalı çünkü o, Tanrı’nın emirlerinin uygulanmasını yöneten kişidir. Suçun islendiği sırada başka yerde olduğu tespit edilen şahsın o suçla ilgili şahitliği artık yalancı şahitliktir. Bu durum belki de şahidin doğruluğunu tespit edecek en temel şeydir. Rabbilere göre, yukarıdaki metinde bir şahit ifadesi aslında iki şahit demektir. Çünkü kutsal metinde nerede bir şahit ifadesi varsa onunla iki şahit kastedilir.930

Burada sözünü ettiğimiz suçla ilgili “kardeşine yapmayı tasarladığını kendisine yapacaksınız” şeklindeki ceza cümlesine şöyle bir yorum getiril-miştir:.” Bu durumda cinayet gibi ağır suç içeren vakada tanıklık yapan

“edim zomemim”, suçlanan kişiye yıkmak istedikleri ceza ile; adî bir suçla ilgili vakada ise zanlıya yıkmak istedikleri maddî zarar tutarında bir para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak bazı durumlarda “edim zomemim” kırbaç-lanma cezasına çarptırılırlar; halbuki bunların tanıklığı kabul edilseydi sanı-ğın çarptırılacağı ceza kırbaçlanmak olmayacaktı. Bu bakımdan Yahudi hukukuna göre yalancı şahitlik yaptığı tesbit edilen tüm kişiler halka ilân edilir ve bunlar bir daha şahitlik yapma hakkından mahrum bırakılırlar.931

Bir diğer hükme göre ise, tanıklığı ile bir insanı idama götüren kimsenin yalancı şahitlik yaptığı anlaşılmışsa; Tevrat yasalarına göre idam etme yön-teminin tesbit edilemediği durumlarda, Talmud’a göre infazda en yumuşak

929 Hirshler, s. 739-740.

930 Chumash, s. 1087.

931 Besalel, III, 772.

yöntem olan boğma yöntemiyle suçlunun idam edilmesi gerektiği belirtil-miştir.932 Çünkü boğma yöntemiyle cezalandırma Haim Hermann Cohen’a göre, daha başka bir usûlün ve tarzın beliritilmediği hallerde suçluya verile-cek olan ölüm cezası şeklidir. En çok insani tarz olarak değil ama en az vücu-du parçalayan ölüm cezası şekli olarak kabul edilmiştir.933

Ayrıca tanıklar yanlış ifade vermemeleri ve sonsuza kadar elleinde yap-tıkları hatanın kan izlerini taşımamaları için mahkemece büyük davalarda uyarılırlar. Buna rağmen yine de yalan yere yemin etme ve yanlış ifade verme gibi bir davranış sergilerlerse talionik yasalarca cezalandırılırlar. Eğer suçlu mahkûm edilirse, tanık da aynı cezaya çarptırılır. Zira ifadesi onu suçlu hale getirmiştir. Lex talionis’in (kısas usûlü, misli ile mukabele) uygu-lanabildiği durumlarda sürgün cezası verildiğinde, suçlu 39 kamçıyla ceza-landırılır. Tanık yanlış tanıklık ederse ya komuşusuna 200 zuz(gümüş para) borçlanır ya da kamçı cezasını çeker yalnız her ikisi birlikte uygulanmaz.

Şayet birden çok tanık yanlış ifade vermiş ise 200 zuz aralarında paylaştırı-labilir, ama kamçılar paylaştırılamaz. Herbirine 39 kamçı vurulur. Çünkü hepsi yalan ifade vermekle bunu göze almışlar demektir.934