• Sonuç bulunamadı

Tevrat’ta Hırsızlık ve Cezası

TEVRAT ve KUR’ÂN’A GÖRE ORTAK SUÇ SAYILAN FİİLLER ve CEZASI

F. CİNSEL SAPIKLIK

1. Tevrat’ta Hırsızlık ve Cezası

Tevrat’ta hırsızlık fiili “on emir” içerisinde yer alan hükümlerle kat’î bir sûrette yasaklanmış829 olup failine ağır cezalar takdir edilmiştir. Buna ilişkin olarak Çıkış, 20/15 cümlesinde, “Çalmayacaksın”dan maksat bir başkasının hakkı olan para veya bizzat insanoğlunun kendisidir. Böyle bir hırsızlık du-rumunda insan kendisine uygulanılacak cezayı peşinen kabul etmesi ve bil-mesi gerekir. Burada “çalmayacaksın” yasağına uymayanın cezası mahkeme

823 Nahum M. Sarna, The JPS, Commentary, s. 114.

824 Çıkış, 20: 15, 17.

825 Abdu’l-Azim İbrahim Muhammed el-Murta’î, el-Mesihiyyun ve’l-Müslimun fi Talmudi’l-Yahud, s. 36.

826 Abdu’l-Azim İbrahim Muhammed el-Murta’î, s. 42; Şarkâvî, s. 193. Bu hususla ilgili olarak

“Onlar: ‘Ümmîler hakkında ne yaparsak mübahtır, ondan dolayı sorumlu olmayız’” derler.

Onlar bile bile, Allah hakkında yalan uydururlar (Âl-i İmran, 75) âyet-i kerimesi bunu te’yid etmektedir.

827 Abdu’l-Azim İbrahim Muhammed el-Murta’î, s. 41.

828 Şarkâvî, s. 194.

829 Çıkış, 20: 15, 21: 16, Levililer, 19: 11, Tesniye, 5: 19.

tarafından verilecek olan ölüm cezasıdır. Ancak çalma olayında ölüm cezası sadece adam kaçırıldığında uygulanılır, para çalmada uygulanmaz.830

Bu ve benzeri cümlelerdeki yasaklar, Allah’ın her şeye hâkim oldu-ğunu ve onun mülkünde ona uymak gerektiğini vurgulamaktadır. Bu noktada en büyük suç ölümle cezalandırılmıştır. İnsan kaçırıp onu köle yapmak suçu da, zina etmek ve adam öldürmek gibi ağır bir suç kabul edilerek suçluya ölüm cezası takdir edilmiştir.831 Adam çalıp satan yahut kendi elinde bulunan kimsenin cezası ölümdür.832

Burada insan hürriyetinin hayat kadar önemli olduğu vurgulanmakta-dır. Onu gasp etmek, onu öldürmek ile eşdeğerdir. Adam kaçırmak da büyük günahlar arasında değerlendirilmiş ve “toplum kâtili” olarak failinin cezası ölüm olmuştur. Adam kaçıranlar kaçırdıkları kimselere baskı ve şid-det uygulayarak veya herhangi bir şekilde hile yoluyla onları korkutup köle yaptıklarında, ister onları satmazdan önce, ister sattıktan sonra yakalansın-lar, cezaları idamdır.833 Bu cümle Tesniye 24/7’de şöyle açıklanmaktadır:

“Eğer bir kimse kardeşleri olan İsrailoğulları’ndan, birini çalmış ve onu köle etmiş, yahut satmış olarak bulunursa, o hırsız ölüm cezasına çarptırı-lır.” Rashi, bu cümle bize “sosyal kâtillerin” öldürülmesi gerektiğini öğ-retmektedir. Nitekim hırsız, kaçırdığı adamın hürriyetini gasbetmiş oldu-ğundan ölüm cezasını haketmiştir. Satması veya elinde tutması cezasını değiştirmez834, der.

Tevrat’ta anlatıldığı şekliyle835 Hz.Yusuf’un köle olarak satılış kıssası, in-sanlığın sefaletine ait dönemde bu çeşit bir trafiğin varlığının canlı bir gös-tergesidir. Çıkış, 21/16’daki cümle, hırsızlık suç ve cezasıyla ilgili geniş ve kapsamlı olarak formüle edilmiştir; kurban kim olursa olsun geçerlidir. Aynı

830 Pentateuch With Targum Onkelos, Haphtaroth and Rashi’s Commentary, Rev. M.

Rosenbaum ve Dr. A. M. Silbermann’in çeviri ve dipnot ilâvesi ile (A. Blanchi ve L.

Joseph’in yardımlarıyla), Hebrew Publishing Company, New York, ts., I-V., II, 105-107.

Bu eser bundan sonar kısaca “Rashi” olarak verilecektir.

831 The Pentateuch, (İbranice’den Almancaya çeviri) Samson Raphael Hirsh tercüme ve tefsiri;

İngilizce çeviri, Isaac Levy, III. baskı Londra-1967, I-V., II, 276-277. Bu eser bundan son-ra kısaca “Hirsh” olason-rak verilecektir.; Hirschler, s. 284.

832 Çıkış, 21: 16.

833 Hirsh, II, 306-307.

834 Maimonides, XI, 85-87; Hirschler, s. 290.

835 Tekvin, 37: 25-28, 36, 39: 1.

paraleldeki Tesniye, 24/7 daha kısıtlayıcıdır. Mishnah Sanhedrin 11:1’e göre fidyeciliğin cezası olan idamın şekli, boğularak ölümdür. Ramban, İbranice metindeki bu iki farklı kanunun benzerliğini, onlara ait ortak cezanın bir fonksiyonu olarak açıklar.836

Diğer yandan İsrailoğullarında suç işleyip emre muhalefet etmekle ahdi bozanlar ve aynı zamanda tahsis olunan şeyden alıp çalanlar ve çaldıklarını hem gizleyip hem de şahsî eşyaları arasına koyanlar lânetlenmiştir. Şayet böyle bir kimse tahsis olunan eşya ile birlikte yakalanırsa, çaldıkları ile bera-ber hem kendisi hem de şahsî bütün eşyaları ateşte yakılmak sûretiyle ceza-landırılır.837 Hatta ateşe verilmeden önce bütün İsrail halkı tarafından taşla-nacağı ve daha sonra yakılacağı belirtilmektedir.838 Tevrat’ın bir başka hük-müne göre ise hırsızlık yapan herkes lânetlenmiştir. Buna göre kesilip atılacak ve helâk hırsızın evine girecek, ve onun evi içinde kalıp kerestesi ile ve taşları ile beraber evi yiyip bitirecektir.839 Nitekim “lânet”, “yalan”, “adam öldür-me” ve “zina” suçunun yanında “hırsızlık” vb. suçlar İsrailoğulları’nın helâk edilme sebepleri arasında sayılmaktadır.840

“Eğer bir adam öküz veya koyun çalsa, ve onu boğazlasa yahut satsa, bir öküz yerine beş öküz ve bir koyun yerine dört koyun ödeyecektir.841 Bu cümleyi Rabban Jochanan ben Zeccac, şu şekilde yorumlar: “Hırsız, öküzü çalarken onu sürmüş ve öküzde onun önünde yürüyüp gitmiştir.

Ve ceza olarak 5 öküz geri ödeyecektir. Koyun çalan adam ise onu sırtına alıp taşıyarak gitmiş olabileceğinden 4 koyun tazmin edecektir. Rabbi Meir ise öküz çalan adam çaldığı kişinin işinden de çalmış olacağından, ceza olarak 5 öküz geri ödemesi gerekir. Koyun çalan adam ise sadece mal çaldığı için geriye 4 koyun öder”842 der. Taşınabilir malların çalınma-sında ceza iki misli iken çalınan öküz ve kuzunun kesilmesi veya satılması durumunda cezanın öküz için 5 misli, koyun için 4 misli olduğunu görü-yoruz. Bu tür 5 ve 4 misli cezalandırma sadece öküz ve kuzu ile sınırlı

836 Nahum M. Sarna, The JPS, Exodus 21:16, s. 123.

837 Yeşu, 7: 10-12, 15.

838 Yeşu, 7: 25.

839 Zekerya, 5: 1-4.

840 Hoşea, 4: 1-10.

841 Çıkış, 22: 1.

842 Rashi, II, 116.

olup, tazminat değil bir cezadır. Burada çalma suçunun üzerine bir de onu kesme veya satma suçu işlenmektedir ki, bu durumda cezanın artma-sı normaldir843, denilmektedir.

Eğer hırsız bir eve girerken yakalanıp öldürülürse, onun için kan hakkı yoktur. Yani öldüren kişi suçlu sayılmaz.844 Şayet olay güneş doğ-duktan sonra olmuşsa, kan dökmekten sorumlu sayılır ve çaldığını kesin-likle ödeyecektir.845 Ancak ödeme imkânı yoksa, o zaman hırsızlık suçu işlediği için satılacaktır. Eğer çaldığı şey öküz olsun eşek olsun yahut koyun olsun, diri olarak elinde bulunursa, iki kat ödeyecektir.”846

Haham Rashi’ye göre Çıkış, 22/2’deki bu hüküm, hırsızın eve girmesi

“an”ı için geçerlidir. Hırsızlığın diğer zaman dilimleri için geçerli değildir.

Hırsızın eve girerken öldürülmesi katil değil, hırsızın suçunu işlerken baş-langıçta ölmesi gibidir. Müteakip cümlede güneşin doğmuş olması mecazi bir anlatımdır; hırsızın öldürme maksadı ile değil de, sadece çalma maksadı ile geldiği zaman demektir. Meselâ bir baba oğlunun evine hırsızlık için girerken yakalansa, ev sahibi (oğlu) onu öldüremez, öldürürse kâtil olur.

Bu durumda hırsızlık yapan baba hırsızlığın cezasını ödemelidir. Bu cüm-leyi “Hırsız eve girmeden şahitler tarafından görülürse” şeklinde anlarsak o zaman; şahitler hırsızı uyarmaya gittiğinde ev sahibi hırsızı öldürürse o zaman hırsızın mal sahibini öldürmek düşüncesi olmadığı ortaya çıkar ki bu durumda mal sahibi kâtil olur. Hırsızın çaldığı mal elinde yakalanırsa, çaldığının iki katını geri ödemelidir. Bu yerel bir kuraldır.847

Diğer yandan hırsızın gündüz öldürme niyeti olması zordur, gün-düzler ve ışık hırsızın yoldaşı değildir. Gündüz hırsız ancak çalmak için eve girer. Bu durumda ev sahibinin onu öldürmesi kendisini savunma anlamına gelmeyeceği için kâtil hükmündedir. Hırsız çaldığı şeyi kesinlik-le geri ödemelidir. Eğer çaldığı şeyi geri ödemeye gücü yetmiyorsa kendi-sinin köle olarak satılmasına müsaade etmek durumundadır. Bu kölelik, çaldığının karşılığını kazanmak içindir.848

843 Hirsh, II 335-340. Ayrıca bkz., Maimonides, XI, 60-64.

844 Çıkış, 22: 2.

845 Çıkış, 22: 3.

846 Çıkış, 22: 4.

847 Rashi, II, 116-117.

848 Hirsh, II, 340-343.

Böylece hırsızlık yapmış olan ve cezasını ödeyemeyecek durumda olan bir adam, hırsızlığın bedelini tazmin amacıyla altı yıla dek esir olarak satılabilir. Ancak bir kadın bu şartlarda esir olarak satılamaz. Kutsal Kitap ayrıca, bir kişi akşam evinde bir hırsız ile karşılaştığı takdirde; hırsızın, kurtulmak için ev sahibini öldürmeye dahi yeltenebileceği varsayımıyla, hırsıza karşı o kişinin hırsızı öldürmek dahil olmak üzere her türlü sa-vunma tedbirini almaya hakkı olduğunu belirtir. “Alaha”849 ‘‘akıl hırsızlı-ğının’’ -başkasını kandırmanın850 da, hırsızlık olduğuna işaret eder.851

Yine “Bir kimse komşusuna saklasın diye parasını ya da eşyasını ema-net eder ve bunlar komşusunun evinden çalınırsa, hırsız yakalandığında iki katını ödemelidir. Ama hırsız yakalanmazsa, komşusunun, eşyasına el uza-tıp uzatmadığının anlaşılması için ev sahibi yargıç huzuruna çıkmalıdır.

Emanete ihanet edilen konularda, öküz, eşek, koyun, giysi, herhangi bir kayıp eşya için “Bu benimdir” diyen her iki taraf sorunu yargıcın huzuruna getirmelidir. Yargıcın suçlu bulduğu kişi komşusuna iki kat ödeyecektir.852

Şayet bir adam komşusuna saklamak üzere teslim ettiği hayvanlardan herhangi biri, veya hepsi ölür yahut sakatlanır, yahut gören yokken çalı-nırsa, komşusuna adamın malına el uzatmadığına ilişkin yemin ettirilir ve mal sahibi bunu kabul etmek zorundadır. Bu durumda kendisine emanet tevdi edilen şahsa herhangi bir ceza uygulanmaz. Fakat yanında çalınmış-sa, çalınan miktarı mal sahibine ödemek zorundadır. Eğer emanet hayvan

849 Alaha: Yahudi dini hukuku. Yahudi dinine mensup kişilerin kendi aralarındaki ve kendileri ile Tanrı arasındaki ritüel uygulamaları dinî zorunluluklar açısından ele alan ve din âlimlerinin ve din adamlarının ürettiği dinî metinlerin bir branşıdır. İnsan yaşamının hemen hemen tüm yönlerini ele alır (Besalel, Yusuf, I, 51). Bir başka ifadeyle Alaha, Yahudi kurallarının, kesin kabul görüp yürürlükte bulunanlar bütününe verilen addır. Bir teori değil bir yaşam pratiği kuralları bütünüdür. Bu niteliğiyle de, her çağda olduğu gibi günümüzde de Yahudi inançlısı-nın yaşamına yön verir. Yapısı itibarı ile, bir kısmı Sina Dağı çıkışlı, bir kısmı da, Rabinik kö-kenli olduğundan, ayrı kategorilerde değerlendirilirler. Kaynakları ise “Yazılı kanun” ve “Sözlü kanun”dur. Yaygın görüşe göre; “Alaha”nın yok olması “Emuna”nın yani inanç ve temelin de yok olmasına sebep olur. Bu nedenle “Alaha” olmaksızın Yahudi yaşamı hiçbir anlam taşımaz, tüm içeriğini kaybeder(Suzan Alalu, Klara Arditi, Eda Asayas, Teri Basmacı, Fani Ender, Beki Haleva, Dalya Maya, Ninet Pardo, Sara Yanarocak, Yahudilikte Kavram ve Değerler, s. 80-85, Gözlem Gazetecilik Basın ve Yayın A.Ş., İstanbul, 2001).

850 Hirsch, III, 511-512.

851 Besalel, Yusuf, I, 210-211; Rashi, II, 116; The Encyclopaedia of Judaism, s. 667, Geoffery Wigoder (Editor in Chief of Encyclopaedia of Judaica), The Jerusalem Publishing Hause, Belgium-1989.

852 Çıkış, 22: 7-9.

parçalanmışsa, ispat için parçaları göstermelidir; Göstermesi halinde cezaî sorumluluktan kurtulur ve herhangi bir şey ödemez.853

Yukarıda metni geçen Çıkış, 22/7-13(6-12)854 arası cümlelere Hirschler’in yaklaşımı şöyledir: Bu cümleler, gönüllü olarak elde tutulan bir başkasının emanet mallarının sorumluluğu ile ilgili cümlelerdir. Söz konusu emanetçi “Rabbin huzurunda and içmelidir.” Mahkemeye gitme-den Allah’a yaklaşır yemin ederse mal sahibine bir şey ödeme zorunluluğu yoktur. Çünkü o gerçekten onun malını çalmayı düşünmemiştir. Ancak emanet malı kendi zimmetine geçirmeyi (çalmayı) aklından geçirmiş olursa, ister kendi çalsın, isterse başkası çalsın bu niyetinden dolayı mal sahibine ödemede bulunacaktır. Aklından hırsızlığı geçirmiş olması onu mesul tutmak için yeterli sebeptir.855

Emanetçinin elindeki mal çalındığında eğer hırsız bulunursa ve suçu sabit olursa iki katını emanetçiye değil mal sahibine tazmin eder. Hırsız bulunmazsa, emanetçinin mahkemeye gelip böyle bir şey yapmadığını, elini emanet mala uzatmadığını, hâkim huzurunda ortaya koyarsa kendi-sine suç isnat edilmez ve bir şey gerekmez. Ancak şahitler mahkemede, emanetçinin malı çaldığına şahitlik ederlerse, o zaman hâkim onun hırsız-lığına hükmeder ve o da iki katını mal sahibine geri öder. Davalı kendini temize çıkarmak için yemin etmede serbesttir. Fakat herşeye rağmen mal ondan çalınmış ve hırsız bulunamıyorsa mal sahibine geri öder. Ancak mal, tabii haliyle ölmüş ya da hırsızlar tarafından zarar verilmiş veya vahşi hayvanlarca parçalanmış ve kimse de bu durumu görmemişse emanetçi o hayvanlara zarar vermek veya çalmak için elini uzatmadığına dair yemin etmesi durumunda mal sahibine bir şey ödemez. Mal sahibi bunu kabul etmek mecburiyetindedir. Yalnız burada korumaya güç yetirebileceği türden tilki, kedi v.s. gibi küçük hayvanlar zarar vermiş ve bu şahitlerce

853 Çıkış, 22: 10-13.

854 Bazı Tevrat nüshalarında -burada olduğu gibi-cümle numaraları arasında farklılıklar vardır.

Örneğin Kitabı Mukaddes Şirketi, İstanbul, 1995 tarih nüshada Çıkış, 22: 7-13 numaralar, Pentateuch With Targum Onkelos, Haphtaroth and Rashi’s Commentary, Rev. M.

Rosenbaum ve Dr. A. M. Silbermann’in çeviri ve dipnot ilavesi ile Hebrew Publishing Company, New York ts, baskı eserde ve The Five Books of Moses, A New Translatıon Wıth Introductıons, Commentary, And Notes By Everett Fox, New York, 1997 adlı eser-de, Çıkış, 22: 6-12 şeklinde yer almaktadır.

855 Hirschler, II, 295.

de belirlenmiş ise, o zaman geri ödemesi gerekir; ayı, kurt gibi büyük hayvanlar ise ödemez.856

Yine Tevrat’ın başka bir hükmüne göre, bir kimse Rabbin koyduğu sınırlara tecavüz eder, kendisine emanet edilen, rehin bırakılan ya da ça-lıntı bir mal konusunda komşusunu aldatır857 ya da ona haksızlık ederse, yahut kayıp bir eşya bulup yalan söyler ve yalan yere and içerse, yani in-sanların işleyebileceği bu suçlardan birini işlerse, günah işlemiş olur ve suçlu sayılır. Çaldığı ya da haksızlıkla ele geçirdiği şeyi, kendisine emanet edilen malı ya da bulduğu kayıp eşyayı, yahut hakkında yalan yere and içtiği şeyi, üzerine beşte birini de eklemek sûretiyle, suç takdimesi getir-diği gün, tamamını sahibine geri verecektir. Günah takdimesi olarak da kâhine, belli değeri olan kusursuz bir koç getirecek ve kâhin onun için Rabb’in huzurunda kefaret edecek ve bütün yaptığı işlerden suçlu olduğu şey ne olursa olsun kendisine bağışlanacaktır!”858

Levililer, 6/1-7’deki bu altı cümlede insanlar arası onursuz davranışla-rın, Allah’a güvene karşı bir ihanet olduğu kabul edilmiştir. Allah her yerde ve her zaman vardır. İki kişinin olduğu yerde gorünmez üçüncü kişidir.

Yüce Yaratıcı bizatihi insanlar arası munasebetlerde onurlu davranışların kefilidir. Şayet kefili olan Yaratıcı bir olayda iki kişi tarafindan şahit tutul-muşsa, artık o olay sıradan bir olay olmaktan çıkmıştır.859 Bu ve benzeri şekilde, komşusuna parayı geri verdiğini iddia edip ondan haksız kazanç elde etmeye çalışan ve kendine emanet edilen şeylerin belgelerini ortadan kaldıran kimseler aslında Cenab-ı Hakk’ın şahitliğine karşı saygısızlık et-mişler ve günah işleet-mişlerdir. Şiddet ve baskı ile birinin elinden malını aldığı halde bunu inkâr eden, kira ile tutulmuş bir adamın parasını haksızca elinde tutup ona geri vermeyen kişi, yukarıda sayılan bütün suçları işlediği-nin farkına varınca o malları beşte bir ziyadesiyle geri verir. Ödediğine dair yemin eder. Sonra beşte bir daha getirir. Bu asıl malın yarısıdır. Bu “beşte bir” tekrar edilebilir. 2. ve 3. “beşte bir”ler ödemek zorunda kalabilir. İbra-nicede “beşte bir” anlamına gelen kelime çoğul olarak kullanılmıştır.”860 Şu

856 Rashi, II, 117-119.

857 Alaha, başkasını kandırmanın ve aldatmanın -’’akıl hırsızlığının’’-, hırsızlık olduğuna işaret etmektedir(Besalel, Yusuf, I, 211).

858 Levililer, 6: 1-7.

859 Hirschlers. 392.

860 Rashi, III, 19-20.

kadar var ki “Aç hırsız, karnını doyurmak için çalıyorsa, kimse onu hor görmez. Ama yakalanırsa, varını yoğunu vermek anlamına gelse bile, çaldı-ğının yedi katını ödemek zorundadır.”861

Öte yandan hırsızlıkla elde edilmiş bir mal almak yasaktır. Çünkü hırsızları çalmaya teşvik eder. Bilinçli olarak çalıntı bir eşyayı satın alan bir kişi bunu ilk sahibine iade etmelidir ve bu eşya için herhangi bir bedel almaya hak kazanmamıştır. Şayet bu tür bir eşya bilgisizce satın alınmış-sa, ilk sahibine iade edilmelidir. İlk sahibi ise bu malı bilgisizce alan şahalınmış-sa, sarfettiği parayı ödemelidir.862

Ayrıca hırsızlık, şu Tevrat cümleleri ile de yasaklanmış olup cezasız kalmayacağı belirtilmiştir: “Çalmayacaksınız; ve hile ile davranmayacak-sınız, ve birbirinize yalan söylemeyeceksiniz.”863 “İzinsiz İlâhlarımı kimin yanında bulursan o yaşamayacaktır.”864 “Hırsızla ortak olan kendi canın-dan nefret eder.”865 “Fakiri, fakir olduğu için soyma, ve düşkünü mah-kemede ezme. Çünkü onların davasını Rab yüklenecektir. Ve onları so-yanların canlarını alacaktır.”866

Burada konu ile ilgili olması açısından şunu da belirtmeliyiz ki, Tev-rat yorumcularına göre “soygun”la “hırsızlık” fiili aynı şey sayılmamakta-dır. “Soygun”, “hırsızlık”tan daha hafif bir suçtur. Nitekim hırsızlıktaki eylem gizlidir ve hırsız farkedilmemek için her türlü gayreti sarfeder.

Buna karşılık bir soygunda, soyguncu ile kurbanı arasında doğrudan bir temas mevcuttur. Yakalanan hırsızın, çalmış olduğu eşyanın değerinin iki misli tutarındaki bir bedeli ceza olarak ödemesi gerekir. Şayet bir sığırın başını çalmış ve onu satmış veya parçalamışsa, sığırın türü ile ilgili olarak dört veya beş misli bir bedel ödemesi gerekecektir. Çaldığı eşyayı gönül rızası ile iade eden bir hırsızın ceza ödemesi gerekmez. Hırsızın aksine, yakalanan bir soyguncunun sadece yaptığı soygunu tazmin etmesi gerekli olup, ilâve bir ceza ödemez. Bilgeler bu durumu hırsızın soyguncudan daha kötü olduğunu söylemekle açıklarlar. Soyguncu, eylemleri ile kim-seden korkmadığını ortaya koyar. Hırsız ise, başkaları ile karşılaşmamayı

861 Süleyman’ın Meselleri, 6: 30-31.

862 Besalel, Yusuf, I, 210.

863 Levililer, 19: 11-12; Tesniye, 5: 16-19.

864 Tekvin, 31: 32.

865 Süleyman’ın Meselleri, 29: 24.

866 Süleyman’ın Meselleri, 22: 22-23.

özen göstererek korktuğunu ifade eder; şayet durum buysa denilmektedir ki, hiç olmazsa Tanrı’dan da korkması gerekirdi. Maimonides, ‘‘Mişne Tora’’ adlı eserinde (‘‘Hilhot Geneva, 1”): ‘‘Her kim bir metelik veya daha fazlası değerindeki bir şeyi çalarsa, yapılmaması gerekli türden bir emri ihlâl eder’’867, der.

Netice itibarı ile hırsızlık eylemi yukarıda da görüldüğü gibi gerek mevcut Tevrat metinleri içerisinde, gerekse tefsiri mahiyetindeki eserlerde, ayıplanan kötü bir davranış ve aşağılanan bir eylem olarak ele alınmıştır.

Faile verilecek ceza açısından değerlendirdiğimizde ise, söz konusu yasak fiilin “on emir” içerisinde yer alıyor olması uygulamada müsamahaya pek yer bırakmamıştır. Zira “on emir”den herhangi birinin ihlâl edilmesi Yara-tıcı’ya karşı büyük bir saygısızlık olarak değerlendirilmektedir. Suçun failine verilecek olan cezada da müsamahaya pek yer verilmemektedir.