• Sonuç bulunamadı

Kur’ân’da Eşcinsellik (Homoseksüellik) ve Cezası

TEVRAT ve KUR’ÂN’A GÖRE ORTAK SUÇ SAYILAN FİİLLER ve CEZASI

F. CİNSEL SAPIKLIK

2. Kur’ân’da Eşcinsellik (Homoseksüellik) ve Cezası

Kur’ân-ı Kerim’de de bu fiilin yani eşcinselliğin hayasızca bir davranış, çirkin ve yasak bir fiil olduğu şu âyetlerle beyan edilmiştir: “Lût’u da gön-derdik. Halkına dedi ki: “Daha önce hiç kimsenin yapmadığı pek çirkin bir işi siz mi yapıyorsunuz? “Siz kadınların ötesinde, şehvetle erkeklere gidiyor-sunuz ha! Yok, yok anlaşıldı! Siz haddini aşmış bir milletsiniz!”793

788 Besalel, I, 216.

789 Levilile, 20: 13.

790 Levililer, 18: 22.

791 The Babylonion Talmud, Sanhedrin, III, 367(54a).

792 The Babylonion Talmud, Sanhedrin, III, 370(54b).

793 A’raf, 80-81.

Burada ve Kur’ân-ı Kerim’in daha başka yerlerinde794, Sodom halkında iyice yayılmış olan bu çirkin fiilin büyük bir günah olduğu ve bu yüzden de bir milletin Allah’ın azabına uğradığı ifade olunmuştur.795 Tevrat’ta ise Sodom ve Gomora’nın yıkılışı ve bu yıkılışa sebeb teşkil eden söz konusu hayasızlık Tekvin, 19/1-29 arası cümlelerde açık bir şekilde belirtilmektedir.

Bugün eşcinsellik bazı yerlerde maalesef devam etmektedir. Ama buna rağ-men insanlığın büyük ekseriyeti tarafından hayasız bir fiil olarak kabul edil-mektedir. Bu işi normal karşılayanlar, eski Yunan filozofları ile modern dün-yada bir kısım Avrupalı ve Amerikalılar olmuşlardır.796

Ne var ki böylesi son derece fıtrat dışı ve aynı zamanda hem aile ya-pısını hem de toplum bünyesini temelden sarsan bu çirkin fiil, hayasızlı-ğın ve edepsizliğin zirvesini tutmaktadır.797 Bu fiilin, önlenmesi gereken yasak bir fiil olduğunu ve faillerinin cezasız kalmayacağını anlıyoruz.

Ancak Kur’ân-ı Kerim’de bu suça belirli bir ceza takdir edilmemiştir.

Daha önceki milletlerin cezası ise her iki kitaba göre de helâk olmuştur.798 Allah Rasûlü (s.a.s.): “Ümmetim için en çok endişe duyduğum husus, Lût (a.s.)’ın kavminin müptelâ olduğu husustur”799 ikaz ve tenbihiyle eşcinselliğin insanlık için tehlikesine dikkat çekmiştir. Bunun cezası sün-netle ve İslâm hukukçularının içtihatlarıyla sabittir. Homoseksüelliğin haramlığı konusunda âlimler ittifak etmekle birlikte, bu suça terettüp eden cezada ihtilaf etmişlerdir.800 Çünkü hayatı boyunca Hz. Peygamber (s.a.s.)’e hiçbir livata suçlusu getirilmemesi nedeniyle, bu tip suçlular için uygulamada açık ve kesin bir ceza şekli tarifi yapılmamıştır. Ancak Allah Rasûlü’nden (s.a.s.) “Eşcinselin failini de, mefûlünü de öldürün”801,

“Livata suçunun failini de mefulünü de recm ediniz”802, şeklinde bir hadis

794 Şuarâ, 165-166; Neml, 55; Ankebût, 29; Hud, 78-79; Nisa, 16; İsra, 32; Hicr, 57-77.

795 Mevdûdî, Tefhim, A’raf, 80-81, II, 60-61.

796 Reşid Rıza, Menâr, A’raf, 80-81, VIII, 450; Mevdûdî, Tefhim, A’raf, 80-81, II, 58, 60;

Kutup, fi Zılâli’l-Kur’an, A’raf, 80-81, III, 1315.

797 Reşid Rıza, Menâr, A’raf, 80-81, VIII, 448-449.

798 Kurtubî, Ahkâm, A’raf, 84, VII, 247, Hud, 82, IX, 81; Râzî, Mefâtih, A’raf, 84, V, 312;

Taberî, Câmiu’l-Beyan, V, 542; İbn Kesir, Tefsir, III, 442; Begavî, Meâlimu’t-Tenzîl, A’raf, 83-84, III, 256; Tekvin, 19: 23-29.

799 İbn Mâce, Hudud, 12; Tirmizî, Hudud, 24, Fiten, 59.

800 Kurtubî, Ahkâm, A’raf, 80, VII, 243; Reşid Rıza, Menâr, A’raf, 80-84, VIII, 456.

801 Tirmizî, Hudud, 24; Ebu Dâvud, Hudud, 28; İbn Mâce, Hudud, 12.

802 İbn Mâce, Hudud, 12.

rivayet edilmektedir. İslâm hukukçularının büyük çoğunluğu eşcinselin cezalandırılması ile ilgili litaretürde yer alan bu hadisleri esas almışlardır.

İmam Şafiî, livataya iştirak eden iki tarafın fail ve mefûlün, ister evli ister bekâr olsun, öldürülmesi gerektiğini söyler.803 Bunu “ukûbât-ı mukaddere’de kıyas yapılabilir”804, görüşüyle delillendirir. İmam Şa’bi, Zührî, Malik ve Ahmed b. Hanbel’e göre, bu kimseler recmedilmelidir. Said b. Museyyeb, Atâ, Hasan Basri, İbrahim Nehaî, Süfyan Sevrî ve Evzaî, bu tip suçlar hak-kında verilecek cezanın, zina cezası ile aynı olduğu görüşündedirler, yani bu ceza, suçu işleyenler bekârsa, yüz kırbaç ve sürgün; evliyseler, recmederek öldürmektir.805

İmam Ebû Hanife ise “tayin edilmiş hadlerden başka had takdirinde bulunan, haddini aşmış ve zulmetmiş sayılır”806 mantukunca, bunun bir haddi bulunmadığını, cezaya lâyık bir fiil olduğunu ve durum ile şartlara göre ibret verici bir ceza ile cezalandırılması gerektiği görüşünü benimse-yip bu fiili ta’zir suçu ve cezası kapsamında değerlendirmiştir.807 İmam Şafii’nin de bu görüşe uygun bir sözü vardır.808 Dolayısıyla Hanefîlere göre “ukûbât-ı mukaddere’de kıyas’ın rolü yoktur.809 Şayet bir kimse bu fiili adet haline getirmişse, evli veya bekâr olması farketmeksizin, hâkim onu siyaseten ölüm cezasına çarptırabilir.810 Bunun yanında Ebû Hani-fe’ye göre ta’zir cezası miktarı en az üç en fazla otuz dokuz sopa vurmak-tır. İmam Ebû Yusuf ise bunun yetmişbeş sopaya kadar çıkabileceği gö-rüşündedir.811 Diğer yandan ta’zir cezasının belirlenmiş bir şekli yoktur.

Hâkimin takdirine bırakılmıştır. Maksat tedip ve paylamadır. İnsanların konum ve durumları farklı farklı olduğundan bir kısmına sert bir söz ve

803 Râzî, Mefâtih, A’raf, 82-84, V, 312; İbn Hümâm, V, 263-2-263; Zuhaylî, Fıkhu’l-İslâmî, VI, 66.

804 Muhammed Ebû Zehrâ, İslâm Hukuku Metodolojisi, s. 223, çev., Abdulkadir Şener, Fecr Yay., Ankara, 1986.

805 Kurtubî, Ahkâm, A’raf, 80, VII, 243-244; Şevkânî, VII, 117; Mevdûdî, Tefhim, A’raf, 84, II, 61; Mübarekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvzî, V, 22.

806 Aynî, VI, 367; İbn Hümâm, V, 348.

807 Kurtubî, Ahkâm, A’raf, 80, VII, 244; Mevdûdî, Tefhim, A’raf, 84, II, 61; Şevkânî, VII, 118; İbn Hümâm, V, 262; Zeylaî, Nasbu’r-Râye, III, 342.

808 Mübarekfûrî, Tuhfetu’l-Ahvzî, V, 23; Reşid Rıza, Menâr, A’raf, 84, VIII, 456.

809 Muhammed Ebû Zehrâ, s. 223.

810 İbn Hümâm, V, 262.

811 Aynî, VI, 366; İbn Hümâm, V, 348; Kâsânî, Alaüddin Ebû Bekir İbn Mesud (ö.

587/1191) Bedâiu’s-Sanâi’ fî Tertibi’ş-Şerâi’, VII, 94, Daru’l Fikir, Beyrut 1996, I-VII.

bir kınama yeterli olurken diğer bir kısmına bir tokat veya sopa hatta hapis cezası vermek gerekecektir. Eşraftan birine ise hâkimin “Bana, senin şöyle şöyle yaptığın haberi geldi. Sen de mi?” şeklindeki sözü tedip için ona yetecektir.812

Ebû Hanife, bu suçun zina kapsamında değilde tazir suçları kapsamında değerlendirilme sebebini, nesebin ve neslin karışma ihtimalinin bulunmaması ilkesinin yanında sahabenin farklı uygulamalarını esas alarak açıklar.813 Zira Ashab-ı Kiram’dan Hz. Ali, bu tip suçluların kılıçla öldürülerek, cesetlerinin gömülmeyip, yakılarak kül haline getirilmesi görüşündedir. Hz. Ebû Bekir de Hz. Ali ile aynı fikirdedir. Hz.Ömer ve Hz. Osman ise, bu gibilerin harâ-be bir binanın içine atılıp, köhne yapının onların üzerine yıkılması gerektiği fikrindedirler. Hz. İbn Abbas ise, bunların en yüksek evin damından baş aşağı atılması ve recmedilmesi gerektiği kanaatindedir.814

Fakihlerin bu konudaki ihtilâfı ne merkezde olursa olsun, anlaşılan odur ki, suç ve ceza konusunda kıyas’ın yeri azdır; diğer fıkhî konulardaki kadar geniş değildir.815

H. HIRSIZLIK

Tevrat ve Kur’ân’a göre hırsızlık fiili diğer suçlarda olduğu gibi ya-saklanmış olup, faili mutlaka cezalandırılması gereken bir suçtur. Bu suç Kur’ân’ın tayin ettiği ve hâlen evrenselliğini koruyan belli başlı suçlardan biridir. Tevrat, hırsızlığı suç kabul etmiş ve bu suçun failine, çalınan şeyin mahiyetine göre, çalınan malın dört-beş katının ödenmesinden hırsızın öldürülmesine kadar tavizsiz bir şekilde uygulanan çeşitli ağır cezalar816 takdir etmiştir. Kur’ân’ın hırsızlık suçuna öngördüğü ceza ise, hırsızın elinin kesilmesi cezasıdır.817 Ancak çalındığında el kesme cezası uygulan-mayan bir çok durum vardır.

812 İbn Hümâm, V, 345; Kâsânî, VII, 94. Ayrıca livata suçu ve cezasına dair rivayetler çerçe-vesinde oluşan görüşler için bkz., Keskin, Yusuf Ziya, Recm Cezası (Âyet ve Hadis Tahlille-ri), s. 306-308.

813 İbn Hümâm, V, 263-264.

814 Şevkânî, VII, 117; Kurtubî, Ahkâm, A’raf, 80, VII, 244; Mevdûdî, Tefhim, A’raf, 84, II, 61.

815 Muhammed Ebû Zehrâ, s. 224.

816 Çıkış, 20: 15, 17, 21: 16, 22: 1-4; Levililer, 19: 11; Tesniye, 5: 19, 24: 7; Yeşu, 7: 15;

Kâmûsu’l-Kitâbi’l-Mukaddes, s. 465.

817 Mâide, 38.

Hırsızlık, sözlükte başkasının malını gizlice almaktır. Terim olarak ise: “Âkil ve bâliğ bir kişinin, başkasına ait belirli miktarın üstünde olan bir malı veya parayı, konulup korunduğu yani saklandığı yerden, hiçbir hak ve şüphe sözkonusu olmaksızın, gizlice alıp zimmetine geçirmesi-dir.”818 Tevrat’a göre ise “bir metelik819 veya daha fazlası değerindeki bir şeyin çalınıp, yapılmaması gerekli türden bir emrin ihlâl edilmesidir.’’ Bir Yahudi’den veya Yahudi olmayan bir kişiden çalınmış olması mühim değildir. Çalmak gösteriş kabilinden olsun yahut çalınan malı tekrar iade etme koşulu ile olsun, yine de yasaktır.820 Bir başka deyişle hırsızlık, malı hileli yollarla gizlemektir. En basit şekliyle çalmak, hukuksuzluktur. Ya da bir kimsenin, başkasına ait bir malı haberi olmadan - bir kuruş bile olsa- alıp kendine mal etmesidir. Küçüğü büyüğü olmaksızın Allah’ın “çalma-yacaksınız” emrine karşı bir itaatsizliktir.821

Tevrat’ta “Çalmayacaksın”822 cümlesinin yorumu için şöyle denmek-tedir: Bu yasağın hassas uygulaması, özelliklerinin eksikliğinden dolayı karışıktır. İbranice kelime g-n-v, taşınır malların çalınmasını ve fidye kar-şılığı kaçırmayı kapsayabilir. Haham geleneği, bu emri ikinci anlama uygun olarak yorumlamıştır. Birçok modern âlim, aksi yapıldığında on emir ile bir örtüşme olacağını iddia ederek; küçük hatalardan çok, büyük kabahatler olduğunu söyleyerek; Decalogue (on emir)’de varlığı gerekli kabul edilen papazlar türündeki bir toplumda, bireyin mülkiyet hakları-nın korunmasını, teminat altına alınmış haklara dahil etmek için yeterli ve belirgin bir rol oynayamayacağı yorumunu yaparlar. Bu düşünceler tam olarak ikna edici değildir. Hem Levililer, 19/11’de ifade edilen on emrin şartlarına ait özetler, hem de Yeremya, 7/9 ve Hoşea 4/2’ deki cümleler, aynı şekilde kastedilen hırsızlık kategorisini açıklığa kavuşturmada

818 Cürcânî, Ta’rifât, s. 118; Fîruzabâdî, Besâir, III, 217; Râğıb, Müfredât, (srk-ق ) md.; İbn Manzur, Lisân, (srk-ق ) md.; Ali Bardakoğlu, “Hırsızlık” md., DİA, XVII, 385; İbn Hümâm, IV, 219.

819 Çok az mitarda ve küçük değerde para.

820 Besalel, Yusuf, I, 210.

821 (Trumath Tzvi) The Pentateuch, Samson Raphael Hirsh çevirisi ve yorumundan alıntılarla, (ed.):Ephraim Oratz, Almanca aslından çeviren Gertrude Hirschler, New York, 1986, s.

452. Bu eser bundan sonra kısaca “Hirschler” olarak verilecektir.

822 Çıkış, 20: 15.

sizdirler. Bundan dolayı bu emri, kasdı olan bir kişinin, mülk haklarını koruma dışına çıkararak daraltacak şekilde tanımlamamak en uygun olanı gözükmektedir.823

Bunun yanında hırsızlık suçunun oluşabilmesi için, bunun sadece Yahu-di’ye karşı işlenmiş bir suç olduğunu ileri sürenler de olmuştur. Tevrat’ta

“Çalmayacaksın yahut komşunun hiçbir şeyine tama etmiyeceksin”824 cümle-sindeki “komşudan” maksat ancak Yahudi’dir.825 Zira Talmud âlimlerine göre “ümmî”ler yani Yahudi olmayanlar, “komşu” kabul edilmemektedir.

Yahudiler’e göre Hz. Musa (a.s.) “ümmî olanın malını çalma” dememiştir.

Buna binaen bir Yahudi’nin, Yahudi olmayanın malını çalması hırsızlık sa-yılmamaktadır.826 Oysa herhangi bir kimse bir Yahudi’nin, - pek kıymetsiz de olsa- eşyasını çalsa cezası ölümdür.827 Yahudiler’e göre yabancıların malını çalmak hırsızlık sayılmayıp, aksine bu, çalınmış bir malın geri alınması işle-midir. Onlar için yabancıların malları mübahtır. Âdeta terkedilmiş bir eşya yahut denizdeki kum gibidir. Ona önce ulaşan onun sahibi olur!828