• Sonuç bulunamadı

SavaĢ Sonrası Güvenlik Söylemi ve Amerikan Açık Kapı Politikası

2.8. Batı‟nın Askeri Teknolojik GeliĢimi ve Ġmparatorluğun ÇöküĢüne Doğru Uzanan

3.1.4. SavaĢ Sonrası Güvenlik Söylemi ve Amerikan Açık Kapı Politikası

BirleĢik Devletler tarafından Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda ekonomisi altüst olan Türkiye‟nin ekonomik problemleri gibi nedenler öne sürülerek uçak yapımı sonlandırılmak istenmiĢtir. Bu dönemde ekonomik koĢulları en iyi olan ABD hükümetinin elinde çok sayıda uçak bulunmaktaydı. Türkiye‟nin havacılık sektöründe ilerlemesini istemeyen ve bu bağlamda üretici konumda olması taraftarı olmayan Washington yönetimi, Türkiye için uçak üretimini masraf olarak nitelendirmiĢtir. Aslında bu durum gelecekteki Türkiye‟nin BirleĢik Devletler‟e olan askeri ve ekonomik bağımlılığının artmasına yönelik bir geliĢmedir.

Böylelikle ABD elinde bulunan uçakları Türkiye‟ye vermiĢ, bozulan uçak parçaları dâhil Ankara yönetimi dıĢarıdan ithal etmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemde sadece Hava Ġkmal Bakım Merkezi‟nin kurulumu önemliydi. Bu kurum ise Hava Kuvvetleri‟ne ait uçakların bakımı ve onarımıyla ilgilenmiĢtir.341 Öyle ki Türkiye 1945‟de yolcu uçaklarının büyük bir kısmını da Amerika‟dan tedarik etmiĢtir. Bu dönemde UlaĢtırma Bakanlığı tarafından 1937'den beri ABD'den satın alınan C.47-A tipi Douglas marka yolcu uçaklarının sayısı 33'e yükselmiĢtir.

1947‟de bu uçakların arızalanan motorları için tekrardan Amerika‟dan yardım istenmiĢ motor dıĢında telsiz ve uçakların bakımı gibi diğer ihtiyaçlar da bu dönemde ortaya çıkmıĢtır. Bu sebeple uçak üretimi kadar uçağın gerekli parçalarının ikamesi de Washington yönetiminden tedarik edilmiĢtir.342

tarih boyunca önemli olmuĢ, Amerikan emperyalizminin güvenlik kılıfı altında yayılmasını ve emperyal politikaların dünyaya yayılmasında da önemli bir neden olarak görülmüĢtür.

SavaĢ sonrasında ekonomik ve ideolojik yayılmayı dıĢ politikada etkili bir araç olarak kullanan Amerikan hükümeti, barıĢın ve güvenliğin açık bir dıĢ politikayla yürütüleceğini savunmuĢtur. Almanya‟nın çöküĢüyle yıpranan bir Avrupa ve gittikçe tehdit etkisini arttıran Sovyetler karĢısında güçlü bir Batı yaratmak isteyen BirleĢik Devletler için Marshall Yardımı gibi dıĢ yardımlar öncelikli dıĢ politika aracı olmuĢtur. Amerikan DıĢiĢleri Bakanı Byrness‟ın, Amerikan iç politik istikrarın dıĢ politikayla ayrılamayacağını bu sebeple dıĢ politik istikrarın iç politikadaki huzuru destekleyeceğini ifade etmesi bu durumu kanıtlar niteliktedir.344

3.1.5.1. Ödünç Verme ve Kiralama Programı

Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın baĢlamasının ardından BirleĢik Devletler müttefik olduğu bloğa askeri ve ekonomik anlamda destek vermiĢtir. Bu sebeple 8 Mart 1941 tarihinde Amerikan Senatosu tarafından müttefik devletlere milli savunma için silah yardımında bulunulması gerektiği öne sürülmüĢ bu sayede ulusal çıkar taĢıyan her malzemeyi satma, kiralama, ödünç verme yetkisini taĢıyan Ödünç Verme ve Kiralama Yasası (ÖVKA), BaĢkan Franklin Roosevelt tarafından 11 Mart 1941 tarihinde imzalanmıĢtır.345 Önceliği askeri malzemelerin eksikliği ve savaĢa hazırlık olan Türkiye için bu programa dâhil olmak büyük bir önem arz etmiĢtir. Bu sebeple Refik Saydam, Roosevelt‟e Amerika‟nın Türkiye‟ye bu konuda yardım edip etmeyeceğini sormuĢtur. 346

Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın sinyallerinin giderek artmasıyla müttefik devletlerin Türkiye‟yi savaĢa sokmak için yürüttükleri baskı politikası sonucu birtakım görüĢmeler yapılmıĢtır. Türkiye ise Kahire‟de gerçekleĢen konferans sonucu artan baskılar karĢısında ilke olarak savaĢa katılmayı kabul etmiĢtir. Fakat Türkiye, belirli Ģartlar altında savaĢa gireceğini garantilemek istemiĢtir. Öyle ki bu Ģart, Türk ordusuna gerekli askeri malzemelerin temin edilmesinden geçmekteydi. Aynı zamanda Sovyetler‟in Türkiye‟ye karĢı yürüttüğü emperyal politikaları sonucunda Batılı devletlerin bu konuda Ankara hükümetine güvence vermesi de Türkiye için öncelikli bir konu olmuĢtur.347 Roosevelt bu konuyla ilgili Refik Saydam‟a Ödünç Verme ve Kiralama Yasası‟nın saldırı tehdidi altında bulunan devletlere verileceğini bildirmiĢtir. Aynı zamanda Fransa-Ġngiltere-Türkiye üçlü ittifakı gereği Türkiye‟ye 25 milyon sterlin askeri malzeme yardım planları, Fransa‟nın Alman saldırısına maruz kalması sonucunda sekteye uğramıĢ ve Fransa bu sorumluluğu Ġngiltere‟ye devretmiĢtir. Ġngiltere ise

344 Kolasi ve Özen, 2016: 153.

345 SıvıĢ, 2019: 1526.

346 KarakaĢ, 2009: 22.

347 Özçelik, 2010: 263.

bu sorumluluğun fazla geldiğini iddia ederek Amerika‟dan 21 Mart 1941‟de Türkiye‟nin bu yardım yasasına dâhil edilmesini talep etmiĢtir. Bunun sonucunda ise Amerikan hükümeti Türkiye‟ye 50 tane 125 metrelik havan topu 18 bin 500 ton cephane yardımında bulunmuĢtur.348 Roosevelt Türkiye‟ye bu yardımı yaparken Türkiye‟nin Washington için stratejik öneme sahip olduğunu anlamıĢtır. ÖVKA yardımında 12 Kasım 1941 tarihinde yapılan değiĢiklikle Türkiye, nakit ödeme sayesinde BirleĢik Devletler‟den doğrudan yardım temin edebilecekti. Fakat Ocak 1943‟te yapılan düzenlemeyle birlikte BirleĢik Devletler, Türkiye‟ye ürün gönderme hizmetini iptal etmiĢtir. Ġngiltere‟nin yardımlarda aracı rolü üstlenmesi Washington yönetiminin Türkiye‟nin ihtiyacı olduğu malzemelerin gönderimini etkilemiĢtir. Öyle ki Ġngiltere‟nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar ABD‟nin verdiği malzeme ücretlerinin ödenmesini geciktirmiĢtir. Bu durum karĢısında Washington yönetimi ise yeni bir malzemenin gönderimini kabul etmemiĢtir.349

Türkiye‟ye yapılan askeri yardımların Ġngiltere üzerinden gerçekleĢmesi Türkiye için de sorun teĢkil etmiĢtir. Bu sorun karĢısında Ödünç Verme ve Kiralama Ofisi Türkiye temsilcisi Frank A.Kaufman 30 Mart 1942‟de Türkiye ve ABD arasında bir antlaĢma yapılması gerektiğini söylemiĢtir. Öyle ki Ġngiltere üzerinden gerçekleĢen yardımlar Türk ordusu için yeterli olmamıĢ ve Ortadoğu‟da istenilen etkiyi yaratmamıĢtır. Bu konu üzerine Menemencioğlu, olası bir Alman saldırısı halinde Ġngilizlerin Türkiye‟ye yardım iddialarına karĢılık Ġngiltere‟nin bir tane dahi tank vermediğini, sadece bir uçağın gönderildiğini fakat Türk ordusunun teknik eksikliklerine rağmen cesurca savaĢacaklarını ifade ederek Ġngilizleri eleĢtirmiĢtir.350 BirleĢik Devletler‟in 11 Mart 1941 tarihinde baĢlattığı bu yasa çerçevesince Türkiye, BirleĢik Devletler‟den 95 milyon dolar değerinde savaĢ malzemeleri temin etmiĢtir.

Fakat Amerikan tarafı savaĢ boyunca gerekli malzemeleri Türkiye‟ye vereceğini taahhüt ederken savaĢın sonunda ise BirleĢik Devletler‟in isteğine bağlı gerekli malzemelerin geri verileceğini öne sürmüĢtür. Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın sona ermesiyle ABD bu talebinden vazgeçmiĢ, Türkiye ise bu malların mülkiyetini teslim almıĢtır. Türkiye‟nin Almanya ile Tarafsızlık ve Saldırmazlık AntlaĢması imzalamasıyla ABD hükümeti, Türkiye‟ye olan yardımları sonlandırmıĢtır.351

Bir taraftan Almanya‟nın artan gücü ve tehdit unsuru karĢısında Batı tarafından savaĢa sokulmak istenen Türkiye, bu süreçte savaĢa girmeye yanaĢmamıĢ ve denge siyaseti izlemiĢtir. Türkiye ve Almanya arasında 9 Ekim 1941 tarihinde imzalanan ticaret antlaĢması

348 SıvıĢ, 2019: 1529.

349 Kaynar ve Kaynar, 2018: 111.

350 SıvıĢ, 2019: 1539.

351 Sander, 2015: 411.

gereği Türkiye Almanya‟ya krom ihraç etmiĢtir. Bu sebeple ABD ve Ġngiltere‟nin Türkiye‟yi krom satıĢını durdurması için zorlaması Türkiye‟yi güç durumda bırakmıĢtır. Nota teatisiyle karĢılaĢan Türkiye ise kendisini Batı bloğuna çekmek için bu isteği kabul etmiĢtir. Fakat Türkiye bu isteği kabul etmesi karĢılığında ihtiyaçlarını, Ġngiltere ve ABD‟den gönderilmeyen malzemelerin daha kapsamlısını Batı‟dan talep etmiĢtir. Baskı politikalarına devam eden Batılı ülkeler Türkiye Mihver devletlerle olan iliĢkisini kesmesini öne sürmüĢtür. Dönemin DıĢiĢleri Bakanı Numan Menemencioğlu ise Türkiye‟nin ekonomik özgürlüğü olduğunu ve bu konudaki egemenlik anlayıĢından vazgeçilmeyeceğini belirtmiĢtir.352

Bu dönemde Türkiye‟nin karĢılaĢtığı sıkıntılardan biri de Almanya‟ya gerçekleĢtirdiği krom ticareti olmuĢtur. The Times gazetesinin 9 Nisan 1944 tarihli haberine göre Türkiye, Almanya‟ya karĢı gerçekleĢtirdiği krom ihracatı konusunda açık bir Ģekilde olmasa da tehdit edilmiĢtir. Almanya‟nın ilerlemesi karĢısında Bulgaristan‟ın bombalanması, müttefik güçler tarafından alınan bir önlem olarak görülmüĢ, Türkiye‟nin de aynı durumda olmaması için krom ticaretini durdurması gerektiğinin altı çizilmiĢtir. Bu durum karĢısında Türkiye, müttefik devletlerin zamanla baskı politikalarının artması sonucunda 21 Nisan 1944 tarihinde Almanya‟ya krom ihracatını durdurmuĢ fakat müttefik devletlere olan krom ihracatına devam etmiĢtir. Bu da Türkiye‟nin tercihini müttefik devletlerden yana kullanmak istediğinin göstergesi olmuĢtur. Fakat müttefik güçler Türkiye‟yi Batı bloğundan ziyade tarafsız bir devlet olarak görmüĢlerdir. Hatta Washington ve Londra yönetimleri tarafından Ankara‟nın bu tutumu, tarafsız siyaset izleyen devletlere örnek olarak nitelendirilmiĢtir.353

Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın sonlarına doğru Türkiye Yalta Konferansı‟nın gereklerini yerine getirmek Ģartıyla Almanya ve Japonya‟ya karĢı savaĢ açarak ABD ile olan iliĢkilerini daha da pekiĢtirmiĢtir. Türkiye‟nin Almanya‟ya savaĢ açması Batı ülkeleri ile iliĢkilerini geliĢtirmiĢ ve Batı‟nın kurmuĢ olduğu uluslararası örgütlere girmesini de kolaylaĢtırmıĢtır.

Türkiye bu sayede BirleĢmiĢ Milletler Beyannamesi‟ni imzalamıĢ ve San Francisco Konferansı‟na katılma hakkını da elde etmiĢtir. 5 Mart 1945 tarihinde konferansa katılan Türkiye, böylelikle ABD ile iliĢkilerini arttırmıĢtır.354

352 KarakaĢ, 2009: 42.Krom ihracatında iyi bir konumda olan Türkiye, 1925 yılında Almanya‟ya 5 bin Alman markı değerinde krom ihraç ederken, 1937‟de bu rakam 3 milyon 430 bin, 1938‟de ise 3 milyon 50 bin Alman markı değerine eriĢmiĢtir. Bu sebeple Londra yönetimi, Türkiye‟nin Almanya‟ya olan krom ihracatını durdurmak ve bu sayede Almanya‟nın tekelini kırmak istemiĢtir. Türkiye‟nin Ġkinci Dünya SavaĢı öncesinde Almanya ve müttefik devletlerarasında denge politikası yürütmesi, önemli bir dıĢ politika tutumu olmuĢtur.

BirleĢik Devletler ve Batı‟nın yardım kampanyasından yararlanmak isteyen Türkiye‟nin iyi bir dıĢ finansman oluĢturan Almanya‟ya krom ihracatını durdurması ise bu noktada taviz niteliğini taĢıyan önemli bir geliĢme olmuĢtur. (Önsoy, 2012: 98-99).

353 Özkan, Temizer, 2013: 12.

354 Akıncı ve Usta, 2016: 280.

Soğuk SavaĢ‟ın sinyallerinin verildiği, SSCB‟nin Türkiye ve Batılı ülkeler için giderek tehdit unsuru haline geldiği bu dönemde Ankara yönetimi bu zorlu koĢullarda bir dayanak aramıĢtır. Bu dayanağı oluĢturan ülkenin BirleĢik Devletler olması da Washington yönetiminin Türkiye‟yi daha yakından tanıması ve Türkiye‟ye yönelik politikaların belirlenmesi açısından önem teĢkil etmiĢtir. BirleĢik Devletler tarafından Türkiye‟ye gönderilen Missouri zırhlısı, BaĢkan Truman öncülüğünde yapılan Ordu Günü konuĢması Washington‟ın Ankara‟ya karĢı tutumunu daha da açıklar nitelikte olmuĢtur. Komünizmin savunuculuğunu üstlenen SSCB karĢısında Ortadoğu‟daki enerji kaynaklarını tek elden yönetmek isteyen BirleĢik Devletler, bu süreçte Türkiye‟yi de bırakmak istememiĢtir.

Washington yönetiminin bu çevrelendirme politikası karĢısında Türkiye ise kendisine büyük bir tehdit oluĢturan SSCB‟ye karĢılık, 1946‟dan itibaren BirleĢik Devletler ve Batı Bloğu cephesinde tarafını seçmiĢtir.355

3.2. Ġkinci Dünya SavaĢı Sonrası Dönemde Türk-Amerikan Askeri ve Ekonomik

Outline

Benzer Belgeler