• Sonuç bulunamadı

II. Abdülhamit‟in Askeri Reform Politikaları ve Ġlgi Odağı Olan Silahlar

2.6. Osmanlı PadiĢahlarının Silah Politikaları: II. Mahmut, Mithat PaĢa, Abdülaziz ve II

2.6.5. II. Abdülhamit‟in Askeri Reform Politikaları ve Ġlgi Odağı Olan Silahlar

II. Abdülhamit ve onun danıĢmanlık görevini yapan Ahmet Cevdet PaĢa ve Küçük Said PaĢa gibi isimler 1878‟in yaz döneminden sonra baĢta iç politikanın istikrarlı bir Ģekilde yürümesi adına birtakım yeniliklere gidilmesi gerektiğini öne sürmüĢlerdir. Osmanlı-Rus SavaĢı‟nın ardından imzalanan Berlin AntlaĢması sonrasında Arap ve Anadolu valilikleri olmak üzere ülkede geniĢ çaplı bir modernizasyon hareketinin izlenimleri ön plana çıkmaya baĢlamıĢtır.279

Modernizasyon hareketlerinin geliĢme gösterdiği alanlardan biri de askeri yenilikler konusudur. Bu dönemde BirleĢik Devletler‟den alınan silahlar incelendiğinde kullanılan Amerikan silahları yüzde 90‟lık bir sahipti. 1877 yılında Washington yönetiminin Bab-ı Ali‟ye olan silah ticareti Osmanlı parasıyla 1 milyon iken, 1883 yılında ise 138 bin 500‟e düĢmüĢtür. Bu dönemde Osmanlı pazarında kayıp yaĢayan BirleĢik Devletler‟in karĢısına, askeri teknolojisini ilerleten Almanya çıkmıĢtır. Osmanlı pazarı Almanya ve ABD‟nin ihraç ettiği silah ticaretinde önemli bir yere sahipti. Ġki ülkede bu coğrafyada müĢteri kaybetmek istememiĢtir. Bu açıdan rekabete dönüĢen silah ticareti zamanla Almanya‟nın yararına iĢlemeye baĢlayacaktır.280 Bu durum karĢısında Amerikan Büyükelçiği 5 ġubat 1903 tarihinde yazılan mektupta silah ticaretinin geliĢtirilmesi için Ġstanbul‟a Amerikan askeri ataĢesinin atanmasını talep etmiĢtir. PadiĢah 2 Ocak 1904 tarihinde yazdığı mektupta ise Ġstanbul‟daki silahların denetlenmesi için Washington hükümetinden 5 tane uzman talebinde bulunmuĢtur.

Bu mektupta gerekli diğer tüm malzemelerin de Amerika‟dan tedarik edilmesi yazılı bir Ģekilde ifade edilmiĢtir. Washington yönetimi ise bu dönemde elindeki tüm imkânları değerlendirmiĢtir. BirleĢik Devletler silah ticaretinde Osmanlı piyasasına sahip olmak istese de coğrafi uzaklık ve diğer siyasal sebeplerden dolayı Osmanlı Devleti üzerindeki Alman tekelini kırmakta zorlanmıĢtır.281 Fakat Bab-ı Ali‟nin Osmanlı-Rus SavaĢı için Amerika‟dan sipariĢ ettiği tüfekler Osmanlı‟nın cephelerde verdiği mücadelede oldukça etkili olmuĢtur.

Öyle ki bu tüfekler Osmanlı-Rus SavaĢı‟nda Abdülhamit‟in askeri alandaki reformist

279 Çetinsaya, 2016: 367.

280 Tutsak, 2014: 231. Alman Ġmparatoru II. Wilhelm‟in baĢa geçmesiyle Almanya dıĢ politikada yayılmacı bir siyaset modeli izlemiĢtir. II. Wilhelm‟in böyle bir siyaset modeli izlemesinin en önemli sebebiAlman sanayisinin giderek büyümesi ve ülkedeki nüfusun artmasıyla yeni kaynak ve alanlara ihtiyaç duyması olmuĢtur. Bu sebeple yeni bir Pazar arayıĢında olan Alman Ġmparatorluğu için Osmanlı Devleti önem arz etmiĢtir. Ġki ülke arasındaki ticaretin geliĢmesinde bir diğer neden ise bu dönemde Fransa, Ġngiltere gibi devletlerin Osmanlı Devleti‟nden toprak koparma gibi giriĢimlerinin karĢısında Almanya‟nın böyle bir talepte bulunmaması olmuĢtur. II.

Wilhelm‟in Bab-ı Ali‟ye gerçekleĢtirdiği ziyaretler ise Osmanlı-Alman iliĢkilerini daha da kuvvetlendirmiĢtir.

II. Wilhelm Ġstanbul‟a ilk geliĢiyle Protestan Kilisesi, Topkapı Sarayı, Ayasofya Müzesi ve Sanayi-i Nefise ve Harbiye Mekteplerini gezmiĢtir. Alman Ġmparatorunun bu gezisi ilerleyen zamanlarda Türk-Alman iliĢkilerini kuvvetlendirmiĢ ve iki taraf arasındaki askeri ve ticari antlaĢmalarında dayanağını oluĢturmuĢtur. (Karacagil, 2013: 112-113).

281 FiĢek ve Sander, 2007: 37-38.

politikalarına bir zemin niteliğindedir. Her ne kadar Balkanlar‟da patlak veren ve gittikçe etkisini gösteren bu geniĢ çaplı savaĢta Rusya galip çıksa da, satın alınan Martini ve Winchester tüfekleri sayesinde Osmanlı ordusunun Kafkasya ve Plevne‟deki zaferleri göz ardı edilmemelidir. Berdan, Karle ve Krenke isimli tüfeklere sahip olan Ruslar ise kalite bakımından Osmanlı‟nın elindekilere kıyasla daha zayıf kalmasına rağmen savaĢın gidiĢatı Rusların lehine geliĢmiĢtir. Bu savaĢta Amerikan silahlarının yanında Rumeli‟de yeterli miktarda bulunan Osmanlı toplarının Alman kalitesiyle bütünleĢtiğini bir kez daha hatırlatmak gerekir. Topların metaliğinin niteliği, uzaklık seviyesi ve hedefi vurma odaklığı Ruslarınkine göre daha üst seviyedeydi. Böylece bu toplar ve silahlar komutanlığını Gazi Osman PaĢa‟nın üstlendiği Plevne zaferinde Türk ordusunun büyük bir kazanım elde etmesini sağlamıĢ ve Osmanlı‟nın diğer silah alımlarını da belirleyen ve tetikleyen nokta olmuĢtur.282

II. Abdülhamit ithal ettiği silahların teknik ve kalitesine verdiği önem kadar ülkedeki askeri modernizasyonu savunan bir yapı da oluĢturmak istemiĢtir. Askeri geliĢmelere ve bu geliĢim için atılan adımların üzerinde duran Sultan, yönetim kurullarındaki etkisini daha da arttırarak tüm kontrolü elinde tutmak istemiĢtir. Öyle ki bu dönemde kurulan TeftiĢ-i Askeri Komisyon‟u (TAK) Abdülhamit‟in askeri geliĢmelerin kontrolünü sağlaması ve askeri konulardaki geliĢmeleri yakından takip etmesi adına önemli faaliyetler yürütmüĢtür. Zamanla askeriyedeki etkisini daha da güçlendiren TAK, ordu için alınacak silahların pazar fiyatını araĢtırırken, 1895 yılında ordu birliklerine silahların hangi Ģekilde verileceğine dair çalıĢmalarda yürütmüĢtür.283

Silah fiyat araĢtırması için TAK‟ı etkili bir Ģekilde yönlendiren II. Abdülhamit, bu sırada askeri modernizasyonu sağlamak için orduda birtakım ıslahatların gerçekleĢtirilmesi adına Almanya‟dan bir kurulun yollanmasını istemiĢtir. Ġki ülke arasındaki çıkar iliĢkileri göz önünde bulundurulmuĢ ve bu istek karĢısında Alman Askeri Kurul Türkiye‟ye gelmiĢtir. Bu askeri kurula Albay Kaehler, yüzbaĢı olan Kamphöfener, Van Hobe, Ristow ve bir yıl aradan sonra ise Von Der Goltz dâhil olmuĢtur. Böylece Alman yüzbaĢı ve subaylarla verilecek olan askeri eğitimler Osmanlı ordusunda Batı tarzı bir eğitim sisteminin oluĢmasını da beraberinde getirmiĢtir. 284

282 Gencer vd., 2008:132.

283 Ölmez, 2006: 126. Alman Ġmparatoru II. Wilhelm‟in 1898‟deki ziyaretinin ardından iki ülke arasındaki iliĢkiler Osmanlı‟nın Almanya‟ya verdiği ayrıcalıklarla daha da ileri bir boyut kazanmıĢtır. Bağdat Demiryolu Projesi de bunlardan biridir. Bu demiryolu projesiyle II. Abdülhamit, askeri harekâtlarda Türk askerlerinin olay yerine hızlı bir Ģekilde ulaĢmasını sağlamayı amaçlamıĢtır. Bu sebeple askerlerin stratejik hedeflerinde Bağdat demiryolu projesi önemli bir yere sahip olmuĢtur. (Orhan, 2018: 662).

284 Akcan, 2015: 15. 11 Nisan 1882‟de Osmanlı‟da görev almaya baĢlayan Albay Kaehler ve heyeti, Avrupa‟nın teknik eğitiminden yoksun Osmanlı ordusunun modernizasyonunu sağlamak için geldiyse de zamanla bu heyet ülke içinde casusluk faaliyetlerine baĢlamıĢtır. Türk ordusundaki eksiklikleri tamamlamak yerine Osmanlının askeri ve siyasi durumu hakkında gizli bilgilerini Berlin hükümetine sunan Alman Heyeti, amacının dıĢına

Osmanlı-Rus SavaĢı‟ndaki mağlubiyetin ardından orduda birçok eksiklik açığa çıkmıĢ ve yapılması planlanan köklü değiĢiklikler için askeri eğitim alanında yeniliklere baĢvurulmuĢtur. Bu amaçla Edirne, Erzincan, Manastır, Bağdat ve ġam‟da askeri okullar açılmaya baĢlamıĢtır. Askeri alanda yapılan bu yeniliklerde zamanla Alman etkisinin arttığı görülmektedir. Von Der Goltz PaĢa‟nın Osmanlı‟da bulunan harp okullarında eğitim vermeye baĢlamasıyla da askeri okullarda görülen Fransızcanın yerini Almanca almıĢtır. Böylece harp okullarında görülen eğitim sistemi gittikçe yaygınlaĢan Alman etkisiyle harmanlaĢmıĢtır.285

Askeri teknolojinin ıĢığında ihraç edilen silah ve diğer asker mühimmatları büyük bir ilgiyle takip eden II. Abdülhamit TAK sayesinde de satın aldığı silahları ülkeler bazında değerlendirerek hangisinin en iyisi olacağı konusunda bir mukayeseye giriĢmiĢtir. Osmanlı ordusunda görevde bulunan Alman kökenli Mirliva Kamphoevener PaĢa, Sultanın emriyle Yunan ordusunda kullanılan „Gra‟ isimli tüfeği incelemiĢ ve BirleĢik Devletler‟den alınan Martini-Henry tüfeğiyle kıyaslama yaparak Abdülhamid‟e bilgi sunmuĢtur. 1883 yılında Winchester Silah ġirketi tarafından ihraç edilen tüfeklerin ise bir örneği istenilerek test edilmiĢtir. Böylece silahlardaki modernizasyonu yakından takip eden Abdülhamit, çeĢitli silahlar arasında da kıyaslamaya giderek bu alanda çeĢitli araĢtırmalar yapmıĢtır.286

Ayrıca dünya devletlerinin silahlanma yarıĢına girdiği 19. yüzyılın baĢlarında II.

Abdülhamit, savunma amaçlı bir denizaltı savaĢ gemisi satın almıĢtır. Özellikle bu dönemde emperyal çıkarlarını gözeten Ġngiltere‟nin denizaltı gemilerine verdiği önem düĢünüldüğünde Osmanlı deniz Kuvvetleri‟nin savunma stratejisini arttırması adına Nordenfelt Ģirketinden bu gemileri satın alması, Osmanlı ordusunun denizlerdeki gücünü ilerletmesi açısından önemli bir adım olmuĢtur.287

Satın alınan ilk denizaltısı 5 ġubat 1887 tarihinde Haliçte sergilenmiĢtir. Fakat deneme amaçlı sergilenen bu denizaltı istenildiği gibi olmamıĢtır. „Abdülhamit‟ adlı bu denizaltısında

sapmıĢtır. Kaehler‟in ölümü üzerine Alman Askeri Heyeti‟nin baĢına Von Der Goltz geçmiĢtir. Golt Osmanlı Devletinde sevilen bir kiĢilik olmasına karĢın kendiside zamanla çalıĢmalarını Alman çıkarlarına göre yönlendirmiĢtir. Goltz II. Abdülhamit‟e sunduğu her askeri raporun arkasından Alman silah sanayisi için yeni sipariĢler almıĢtır. Böylece ülke çıkarlarını sürekli ön planda tutan Goltz sayesinde Alman silah Ģirketleri, Osmanlı silah pazarını 1890‟ların sonunda ele geçirmeye çalıĢmıĢtır. (Özgüldür, 1993: 302-303). II.

Abdülhamit‟in uygulamak istediği bu askeri reform politikaları Osmanlı askeri modernizasyonunda bir ilerleme kaydettiyse de Batı‟nın casusluk faaliyetlerinde bir araç olarak kullanılmıĢtır.

285 Kara, 2016: 556.

286 Gencer vd., 2008: 115.

287 Mercan, 2008: 168. II. Abdülhamit‟in bu gemileri satın almasındaki önemli faktörlerden biri de Megali Ġdea hayali olan Yunanistan olmuĢtur. 1877-1878‟de gerçekleĢen Osmanlı-Rus SavaĢı‟nda 1878‟de imzalanan Ayastefanos AntlaĢması ve Berlin AntlaĢmasıyla Osmanlı Devletinde yaĢayan Rum azınlıkların çeĢitli ayrıcalıklar elde etmesi sonucunda geliĢen Yunanistan Osmanlı toprakları üzerindeki Megali Ġdea düĢüncelerini gerçekleĢtirme fırsat kollamıĢtır. Bu çerçevede Yunanistan‟ın torpido atabilme yetkisine sahip ilk denizaltıyı satın alması, Bab-ı Ali yönetimini harekete geçirmiĢtir.1866‟da Ġrade-i Seniyye‟de ki bilgiye göre de Osmanlı Devleti‟nin iki denizaltısı sipariĢ ettiği belirtilmiĢtir. Bu sebeple Bab-ı Ali‟nin Washington‟dan satın aldığı gemiler, Osmanlı Devleti‟nin içinde bulunduğu gergin siyasi düzenin de bir parçasını oluĢturmuĢtur. (Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Türk Denizaltıcılar Birliği, 2003).

birtakım eksiklikler fark edilmiĢ ve bu eksikliklerin giderilmesi için tersaneye yollanmıĢtır.

Satın alınan „Abdülmecit‟ isimli ikinci denizaltı ise 4 Ağustos 1887 tarihinde denize inmiĢtir.

Fakat bu gemilerin suyun altından torpido atılarak atıĢ hedefleri baĢarıyla test edilmiĢse de yapılan çeĢitli su altı denemelerinde istenilen baĢarı elde edilememiĢtir. Her ne kadar Abdülhamit ve Abdülmecit isimli denizaltı gemileri bir daha kullanılmamıĢsa da Osmanlı Bahriyesi denizaltıcılığı alanındaki atılan bu adımlar önem kaydetmiĢtir. Fakat atılan bu adımlar Batı‟nın deniz harp gücü seviyesine ulaĢılmasında geç kalındığını göstermiĢtir.288

2.7. Osmanlı Devleti ve Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Silah Ticaretini

Outline

Benzer Belgeler