• Sonuç bulunamadı

U-2 Casus Uçağı ve Küba Krizi Olaylarında Türkiye‟ye Yönelik Sovyet

3.3. Soğuk SavaĢ Dönemi Türk-Amerikan ĠliĢkileri

3.3.8. U-2 Casus Uçağı ve Küba Krizi Olaylarında Türkiye‟ye Yönelik Sovyet

SSCB 1957 yılında Sputnik yapay uydusunu uzaya fırlatarak ABD‟ye karĢı savaĢ teknolojisi alanında bir rekabet baĢlatmıĢtır.490 Bu rekabet karĢısında ABD ise SSCB‟den gelebilecek tehditler karĢısında Sovyet radar ve tesislerin kontrolü için U-2 uçaklarını geliĢtirmiĢtir. Bu uçakların en önemli özellikleri Sovyet radarlarına yakalanmadan yüksekten uçabilme kapasitesi, motorlarının güç kaybettiği ölçüde 300 mil süzülebilmesi ve çok yüksek açıdan fotoğraf çekebilecek kameralara sahip olması gibi özellikle taĢımaları olmuĢtur. 1 Mayıs 1960‟da Türkiye‟den havalanan U-2 uçağı, Sovyet toprak sınırlarında arızalanmıĢ ve Sovyet radarlarına yakalanınca da SSCB tarafından düĢürülmüĢtür. Böylece U-2 Uçak Krizi,

487 Sancaktar, 2011: 38.

488 Türkmen, 2011: 90.

489 Bozkurt, 2008: 178.

490 Ġzmir, 2017: 179.

nükleer güce sahip iki devletin Soğuk SavaĢ döneminde müttefiklerinide etkileyen önemli bir olay niteliği taĢımıĢtır.491

Türkiye açısından U-2 Casus Uçak Krizi‟nin en önemli aĢaması 1960‟da SSCB tarafından düĢürülen Amerikan U-2 casus uçağının Ġncirlik Üssü‟nden havalanması olmuĢtur.492 U-2 olayından sonra Türk DıĢiĢleri Bakanlığı, 8 Mayıs 1960 tarihinde Türk hükümeti tarafından hiçbir Amerikan uçağının Sovyet sahası üzerinde bulunma veya keĢif yapma yetkisinin verilmediğini açıklayarak Türk-Sovyet iliĢkilerine gölge düĢürmek istememiĢtir. Fakat bu açıklamanın ardından 13 Mayıs 1960‟da Türkiye, Sovyet notasıyla karĢılaĢmıĢtır. SSCB tarafından verilen notada Türk topraklarının ABD‟nin hâkimiyet alanında olduğu ve böylece Türkiye‟den kalkan uçakların Sovyet sahasını ihlal ettiği, bu durumun tekrarlanması halinde üslerin SSCB tarafından etkisiz hale getireleceği vurgulanmıĢtır.493 Aynı zamanda SSCB‟ye karĢı Türkiye‟ye konuĢlandırılan balistik füzelerin karĢılığında Türkiye‟nin sınırdaĢ olduğu SSCB ile büyük bir tehlikenin eĢiğine sürüklenme ihtimali artmaktaydı. Türkiye füzelere ev sahipliği yapmanın karĢılığında ise Türk Silahlı Kuvvetleri, Amerika‟nın modernizasyon sürecinden yararlanabilecekti. Fakat bu durum Türkiye‟yi karĢılıklı bağımlılık sürecinden uzağa taĢıyamamıĢtır.494 U-2 uçağının düĢürülmesiyle uçağın pilotu Gary Powers SSCB tarafından sorgulanmıĢ ve 1956‟dan beri Ġncirlik Üssü‟nde bulunan 4 adet U-2 uçağının Sovyet sahasını denetlemek için CIA tarafından yürütüldüğü ortaya çıkmıĢtır. Türk hükümetinin bilgisi olmadan yapılan bu uçuĢlar, iki ülkenin Genelkurmayları tarafından yapılan antlaĢma ile faaliyete geçmiĢtir. Bu durum Türkiye‟nin sınır komĢusu SSCB ile iliĢkilerinde ciddi bir bunalımın köĢesinden dönme olarak yorumlanmıĢtır. 495

U-2 Casus Uçak Krizi ile Küba Füze Krizi hadiseleri, aralarında büyük benzerlikler taĢıyan iki olay olmuĢtur. Birincisinde ABD, SSCB‟nin bilgisi dıĢında U-2 casus uçaklarını Sovyet toprakları üzerinden uçurmuĢtur. Ġkincisinde ise SSCB, ABD‟nin bilgisi olmadan Florida yakınlarından ABD‟ye 90 mil uzaklıktaki Küba‟ya Sovyet füzelerini yerleĢtirmiĢtir.496

ABD SSCB‟ye yönelik gerçekleĢtirdiği U-2 uçuĢlarıyla SSCB‟nin askeri ve nükleer kapasitesinin sanılandan çok daha fazlası olduğunu anlamıĢtır. Böylelikle Washington yönetimi savaĢ teknolojisinde bir ilerleme kaydetmek için Avrupa‟daki bazı NATO ülkelerine orta menzilli füzeleri yerleĢtirmeyi teklif etmiĢtir. Fakat çoğu NATO ülkesi SSCB ile bu

491 Tahancı ve Gülmez, 2014: 231-232.

492 Türkmen, 2012: 89.

493 Gemuhluoğlu, 2003: 271.

494 Crıss, 2012: 19.

495 Gemuhluoğlu, 2003: 272.

496 Köse, 2015: 41.

konuda karĢı karĢıya gelmemek için teklifi reddetmesine rağmen Ġngiltere, Ġtalya ve Türkiye bu teklifi kabul eden ülkeler olmuĢtur. Türkiye‟nin bu teklifi kabul etmesinin en önemli sebebi SSCB karĢısında Amerika ile birlikte bir güvenlik kalkanı oluĢturmak ve Türk-Amerikan iliĢkilerini daha da ileri boyutlara taĢımak olmuĢtur. Bunun sonucunda ise Türkiye, 15 Ekim 1959‟da ABD ile 15 adet orta menzilli ve nükleer baĢlıklı Jüpiter füzelerinin Türk toprağına yerleĢtirilmesini kabul etmiĢtir. Bu füzelerin kurulumu ise 1962 yılında tamamlanmıĢtır. Türkiye bu füzelerin kurulumunu onaylarken bu durum SSCB tarafından tepkiyle karĢılanmıĢ, SSCB BaĢkanı Krusçev ise ABD‟nin Türkiye‟ye füze yerleĢtirmesine sert bir eleĢtiri getirerek SSCB tarafından buna karĢılık verileceğini bildirmiĢtir.497

Eisenhower hükümeti 1959 yılında SSCB‟nin Sputnik ve kıtalararası balistik füzelerde (ICRB) ki geliĢmiĢ teknolojisini görmüĢ, bunun için BirleĢik Devletler‟in gerek iç kamuoyunda gerekse dıĢ politikada prestijinin devam etmesi adına Jüpiter füzeleri yerleĢtirme kararı almıĢtır. Washington hükümeti her ne kadar füzelerin askeri faydalarından yararlanmak amacıyla yerleĢtirildiğini iddia etse de Amerikan hâkimiyetinin dünyaya yayılması, öncelikli sebep oluĢturmuĢtur. Bu amaçla Amerikan hükümeti tarafından Ġzmir- Çiğli‟ye orta menzilli 15 adet Jüpiter füze yerleĢtirilmiĢtir. ABD‟nin bu hamlesi karĢısında SSCB ise Küba‟ya Jüpiter füzeleri konuĢlandırmıĢtır.498

Her iki süper güç de nükleer füzelerin dünya için bir felaket olacağının farkındaydı.

Kennedy ve Krusçev arasındaki ikili görüĢmeler sonucunda, iki ülkede nükleer baĢlıklı füzelerini çekme kararı almıĢtır. ABD‟nin Küba‟yı iĢgal etme ihtimalinden dolayı Küba‟daki füzeleri çekmek istemeyen Krusçev, SSCB‟nin güvenliğini sağlaması açısından bir güvence garantisi istemiĢtir. BaĢkan Kennedy‟nin BirleĢik Devletler‟in Küba‟ya herhangi bir saldırı düĢünmediği ve Türkiye‟deki füzelerin kısa bir süre kalacağını açıklaması ise Küba ve Türkiye‟nin bu krizdeki yerini belirleyen tutum olmuĢtur.499

Bu süreçte Türkiye‟deki iktidar yerleĢtirilen füzeleri, Türk-Amerikan ittifakının bir güvencesi olarak görmüĢtür. Türk hükümeti bu durumun Amerika nezdinde Türkiye‟nin değerini daha da artıracağı yönünde hareket etmiĢtir. ABD 22 Ekim‟de SSCB‟nin Küba‟da yerleĢtirdiği füzelere tepki olarak ekonomik abluka kararını açıklamıĢ, Türkiye ise bu kararı destekleyen ilk ülkelerden biri olmuĢtur. Türkiye bu dönemde koĢulsuz bir Ģekilde ABD‟nin yanında yer alacağını göstermiĢtir. Bu durum Türkiye‟nin NATO ittifakı gereği dıĢ politikada uygulaması gereken bir adım olarak görülmüĢtür. Böylece Türkiye nükleer savaĢın bütün risklerinide göze alabildiğini aldığı kararlarla ortaya koymuĢtur. Dönemin BaĢbakanı Ġsmet

497 Ġzmir, 2017: 179.

498 Sever, 1997: 648.

499 http://politikaakademisi.org/2012/06/28/50-yilinda-kuba-fuze-krizi/ (eriĢim tarihi: 24.10.2019).

Ġnönü ise TBMM‟de yaptığı konuĢmasında Türkiye‟nin Sovyet tehdidine maruz kalan ABD‟nin güvenlik kaygılarını anladığını ve bu sebeple müttefik olarak görülen ABD‟nin yanında yer aldığını belirtmiĢtir.500 Öyle ki Küba Krizi‟nde büyük güçlerin sürekli birbiriyle yarıĢ halinde olması füzelerin konuĢlandırıldığı ülkelerin görüĢlerini önemli kılmamıĢ, bu nedenle füzelerin yerleĢtirildiği ülkeler bu krizinin çözümlenmesinde geri planda kalmıĢlardır.

Fakat Türkiye ve Küba görüĢlerini açıklamada geri planda kalsalar dahi krizden en çok etkilenen iki ülke olmuĢtur. SSCB ve ABD tarafından bu krizin masada sonlandırılması, Küba ve Türkiye‟nin güvenliği için öne sürdükleri füze sistemlerini ve uçaklarını kaybetmesine yol açmıĢtır. Her ne kadar bu ülkelere büyük güçler tarafından yardım yapılmıĢsa da savunma alanında iki ülke açısından istenilen yardım sağlanamamıĢtır.501

Washington hükümeti bu krizde nükleer füzeleri yerleĢtirme kararını alırken tek baĢına hareket etmiĢtir. Hükümetin NATO‟nun Avrupa üyelerinin yanı sıra BirleĢmiĢ Milletler ve Amerikan Devletleri Örgütü gibi etkili uluslararası kurumlara danıĢmadan baĢına buyruk politikalar yürütmesi, dünyayı felakete sürükleyecek füze krizinde dahi kendi kararlarını uyguladığını bir kez daha göstermiĢtir. Fakat bu durum askeri savunma mekanizması olan NATO üyeleri arasında güvensizliklere yol açmıĢtır. GeliĢmeler karĢısında Fransa, 1966‟da NATO‟dan ayrılmıĢ ve milli nükleer gücünü inĢa etmeye karar vermiĢtir. Böylece bir Batı Ġttifakı içerisinde yer alan Fransa dahi Amerika‟ya en zor Ģartlar altında bile güvenilmeyeceğini anlamıĢ ve gerekli önlemleri almak istemiĢtir.502

Bu krizde Türkiye‟nin dıĢ politikadaki pasif tutumu, uluslararası arenada Washington yönetiminin gölgesinde kalmasının önemli bir örneğini oluĢturmuĢtur. Türk basını Türkiye‟nin içinde olduğu bu durumu açıklamakta zorlanmıĢ, Amerikan ve Sovyet basını ise kendi dıĢ politika tutumlarına göre açıklamalar yapmıĢtır. Türkiye ise bu krizde Doğu ve Batı Blokları arasında bir kalkan olarak kullanılmıĢtır.503 Diğer yandan NATO Konsey toplantısında Konsey‟deki bazı delegeler ABD‟nin Kübya‟yı iĢgal etmeyeceğine yönelik güvence verememiĢtir.504 Aynı zamanda Türkiye‟nin Küba Krizi‟nde ABD ve SSCB arasında yapılan gizli anlaĢmalardan haberi olmamıĢtır. Washington hükümetinin yoğun ısrarı üzerine Türkiye‟deki füzeler sökülmüĢtür. Washington ve Ankara arasındaki iliĢkiler ise sorgulanır duruma gelmiĢtir. BirleĢik Devletler‟in Türkiye‟ye dair öne sürdüğü vaatlerin arkasında durmadığı ve bu sebeple ABD tarafından Türkiye‟nin garanti olarak gördüğü füzeleri sökmesi

500 Ġzmir, 2017: 181-182.

501 Varlı, 2006: 60.

502 Kurban, 2015: 32.

503 Gülmez ve Tahancı, 2014: 245-246.

504 Varlı, 2006: 43.

veya Küba‟yı iĢgale yönelik Türkiye‟ye bir güvence verememesi, Washington yönetiminin kendi çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini bir kez daha ortaya koymuĢtur.505

Bu süreçte Türkiye-SSCB arasındaki dengelerde önem arz etmiĢtir. Türkiye‟nin büyük Kuzey komĢusu SSCB ile iliĢkilerini uluslararası antlaĢmalarla karĢılıklı saygı esasına dayanarak geliĢtirmek, Türkiye‟nin Sovyet politikasında ana politikası haline gelmiĢtir.

Türkiye, Atatürk döneminde olduğu gibi Kuzey komĢusu SSCB ile iliĢkilerinde bir denge politikası yürütmeliydi. Ancak Jüpiter Füze Krizi, Ankara-Moskova iliĢkilerini zedelemekten öteye gidememiĢtir.506 Krusçev‟in Sovyet radyosunda “Küba‟nın Amerika sahillerinden 90 mil mesefade olduğu için endiĢelenmekte olduğunuzu söylemektesiniz. Fakat Türkiye‟de bizim kapımızdadır. Bizim muhafızlarımız Türk hudut muhafızları ile karĢı karĢıyadır.”Ģeklindeki açıklaması, nükleer savaĢın eĢiğinde olan ABD ve SSCB arasındaki süreçten en çok Türkiye‟nin zarar görebileceği görüĢünü de ortaya çıkarmıĢtır. Bu sebeple Washington yönetimi Küba‟daki füzelere karĢılık, Türkiye‟deki füzeleri kaldıracağını bildirmiĢtir.507

ABD Türkiye‟deki füze üslerini sonlandırmanın karĢılığında Türkiye‟ye Polaris denizaltı füzelerini tahsis etmiĢtir. BaĢkan Kennedy 1963 yılında Türkiye ve Ġtalya‟ya Polaris füzelerinin verileceğini duyurmuĢ ve Polarisler‟in güvenlik açısından daha donanımlı olduklarını vurgulamıĢtır. Bu durum eski füzelerin sökülerek daha güvenlikli ve donanımlı Polarislerin yerleĢtirilmesiyle sonuçlanmıĢ ve Türk savunma sistemine yenilik kattığı gerekçesiyle Türk basınında da yankı uyandırmıĢtır.508

3.3.9. Ġncirlik Üssü’ne F-100 Uçaklarının YerleĢtirilmesi ve Ġncirlik Üssü’nün Artan

Outline

Benzer Belgeler