• Sonuç bulunamadı

Amerika BirleĢik Devletleri‟nin Türkiye‟deki Askeri Üs ArayıĢı

3.3. Soğuk SavaĢ Dönemi Türk-Amerikan ĠliĢkileri

3.3.4. Amerika BirleĢik Devletleri‟nin Türkiye‟deki Askeri Üs ArayıĢı

AntlaĢma Türkçe ve Ġngilizce olmak üzere iki ayrı nüshadan oluĢmuĢtur.448 AntlaĢmanın 1. maddesi Amerikan savunma masraflarından eĢya, askeri malzeme ve diğer ürünlerden vergi alınmayacağını içerirken, 3. madde Amerika BirleĢik Devletleri‟ne ait tüzel kiĢiler ve Ģirketlerden de vergilerin alınmayacağını kapsamıĢtır.449

Türkiye ve ABD, 19 Haziran 1951 tarihli “Kuzey Atlantik AntlaĢması‟na Taraf Devletler Arasında Kuvvetleri‟nin Statüsüne Dair SözleĢme” tatbikatı için birçok hususa dair anlaĢmaya varmıĢtır. Böylece Vergi Muafiyetleri AntlaĢması bakımından ABD, Türkiye‟de Amerikan silahlı kuvvetlerinin, askeri mağazaların ve askeri personelin istihdamına dayalı müesselerin, Kızılhaç ve BirleĢik Hizmetler TeĢkilatı (USO) personelini ve ABD kontrolündeki müteahhitlerin Türkiye‟deki ABD askeri teĢkilatına uyacak bir Ģekilde teknik koĢullarını uygulamaya koymuĢtur. Aynı zamanda Türkiye‟de görev alacak bu Ģahıslar ABD askeri kanunlarına tabi olmuĢtur.450

Bu antlaĢmaya göre Türkiye ve BirleĢik Devletler arasında Amerikan personellerinin müĢterek savunma amacıyla Türkiye‟deki resmi ziyaretler çerçevesince yaptıkları gezilerde kullandıkları akaryakıttan da, vergi alınmayacağına dair anlaĢmaya varılmıĢtır. Ġki ülke arasında imzalanan Vergi Muafiyetleri AntlaĢması gereği ortak savunma amaçlı eĢya yüklemek ve boĢaltmak, personel almak veya bırakmak ve diğer amaçlarla Türk limanlarına ve Türk hava meydanlarına gelen gemi ve uçaklar ve bunun yanı sıra bu alanlara boĢaltılan ve yüklenen eĢyalara vergi muafiyeti hakkı tanınmıĢtır. Türkiye‟nin Kuzey Atlantik Antlantik AntlaĢması‟ndaki üzerine aldığı sorumluluklara istinaden Türkiye ve BirleĢik Devletler ortak savunma için ABD tarafından yapılan masrafları ilgilendireceği ölçüde Türk vergi, munzam vergi, resim, haraç ve ücretlerden ABD muaf tutulmuĢtur. Bu vergi muafiyeti BirleĢik Devletler‟in Türkiye‟ye yönelik uygulamaya koyduğu dıĢ yardım programı gereği, ABD‟nin Türkiye‟de yapacağı bütün masraflara uygulanma amacını taĢımıĢtır. 451

amacıyla almaktadır. Üslerin çoğu ise Amerikalı yetkililer tarafından Amerika‟nın isteğine göre kullanılmaktadır. Ayrıca edinilen bu üslerde çoğu zaman yerel hükümetin sözü geçmemekte vergi kanunlarında ve uygulanan diğer yaptırım ve kurallarda, Amerikan hükümeti söz sahibi olmaktadır. Amerikan hegemonyasının yayılmasında önemli bir adım olarak görülen askeri üsler, BirleĢik Devletler tarafından kıta dıĢına taĢan topraklar (overseas territories) olarak adlandırılmaktadır.452 Bu konuda Amerikalı siyaset bilimci Chalmers Johnson‟ın dünyadaki Amerikan üsleri için söylemleri önemli olmuĢtur. Johnson‟a göre dünyadaki Amerikan üsleri, Amerikan Ġmparatorluğu‟nun sürekliliği için yeni bir düzen oluĢturmaktadır. Ġnsanların kendi coğrafyalarında bulunan bir Amerikan varlığı, herhangi bir coğrafya dersinde öğrencilere kendi coğrafyalarını sorgulattıran bir sistem yaratmaktadır.

Amerikan ordusu üs bulundurduğu ülkelerde yarım milyondan fazla asker, casus, teknisyen, öğretmen ve sivil personeli barındırmaktadır. Aynı zamanda Johnson, ABD‟nin dünyadaki okyanuslara ve denizlere hükmedebilmek adına Kitty Hawk, Constellation, Enterprise, John F. Keneddy, Nimitz Dwight D. Eisenhower, Carl Vinson, Abraham Lincoln, Theodore Roosevelt, George Washington, John C. Stennis, Harry S. Truman ve Ronald Reagan‟ın ismini taĢıyan 13 deniz kuvveti yürüttüğünü ve diğer yandan dünyadaki insanların söylemlerini e-posta veya fakslarının gönderimlerini takip edebilmek için çok sayıda gizli üs taĢıdığını ifade etmiĢtir.453 Chalmers Johnson‟ın “Bir zamanlar emperyalizmin yayılımını kolonilerini sayarak takip ederdiniz. Koloninin Amerikan versiyonu askeri üslerdir.”454 ifadesi Amerika‟nın askeri üslere verdiği önemi açıklar nitelikte olmuĢtur.

Realist kurama göre devletler uluslararası hukuk ve örgütler gibi meselelerden çok askeri temalı çıkarlar ekseninde bir amaç belirlemektedir. Ġkinci Dünya SavaĢı‟nda bunun örneklerini gerekçelendiren realistçiler, olması muhtemel savaĢları engellemenin yolunun diplomasi veya hukuk yoluyla değil de caydırıcı bir niteliğe sahip güç dengesiyle gerçekleĢeceğini öne sürmüĢlerdir. Kuram bu güç dengesini, dünyanın yeni düzeninde caydırıcı niteliğe sahip küresel polis vazifesini üstlenebilen güçlerin mücadelesine dayandırmaktadır.455

Washington hükümeti de oluĢturmak istediği yeni dünya düzeninde barıĢı koruyan küresel bir polis vazifesi misyonu üstlenmiĢtir. Bu amaçla BirleĢik Devletler, Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında inĢa ettiği denizaĢırı askeri üslerinin sayısını artırmıĢtır. Amerikan BaĢkanı Truman, savaĢtan korunabilmek ve Amerikan çıkarlarını korumak için askeri üslerin gerekli

452 Bölme, 2010: 54.

453 https://www.tomdispatch.com/ (eriĢim tarihi: 03.03.2020).

454 https://www.tomdispatch.com/ (eriĢim tarihi: 03.03.2020).

455 Aydın, 2004: 50.

olduğu ve askeri uzmanların gerekli gördüğü üslerin korunması gerektiğini vurgulamıĢtır.456 Öye ki 1943 yılında Türk hükümetinin dost olduğu ülkelere havaalanı kullanımını kapatması ile ABD‟deki istihbarat bürolarında önemli görevler alan ABD Büyükelçisi‟nin Adana‟da bulunan yazlık evini BirleĢik Devletler‟in gizli bir Ģekilde çalıĢıp yürüttüğü ve haber topladığı bir birime dönüĢtürmesi, Truman‟ın üsler konusundaki düĢüncelerine desteyici bi örnek olmuĢtur. Bu durum, Washington yönetiminin Amerika için gerekli istihbaratın öncelikli bir mesele olduğu konusunda önem teĢkil etmiĢtir.457

Soğuk SavaĢ dönemi Türk-Amerikan askeri iliĢkilerinin ivme kazandığı bir dönemdir.

Türkiye‟nin NATO‟ya üye olmasıyla birlikte Türkiye‟deki askeri üsler, ABD tarafından ciddiyetle önem verilen konu olmuĢtur. Öyle ki Türkiye‟nin NATO‟ya dâhil olmasında sahip olduğu askeri üsleri bir koz olarak kullanıp bu sayede kabul edilmesi de üslerin önemini bir kez daha ortaya koymuĢtur. Ayrıca Türkiye‟de bulunan bu üsler, Soğuk SavaĢ sürecinde Sovyet tehdidine karĢı ABD için önemli bir kalkan vazifesini görmüĢtür. Gizli bilgilerin toplandığı ve casusluk faaliyetlerinin hız kesmeden devam ettiği bu dönemde üsler, ABD „nin askeri bilgi toplaması ve birtakım askeri tatbikatların yapılması adına elveriĢli bir ortam sunmuĢtur.458

Yukarıda belirtilen NATO kapsamında yürütülen askeri antlaĢmalarla 1950‟li yılların ikinci yarısından itibaren çok sayıda Amerikan üsleri Türk topraklarında yerini almıĢtır.

Ġncirlik Üssü gibi bir bölüm askeri üsler hava operasyonlarına destek amaçlı açılmıĢ, üslerin diğer bir kısımı ise Sovyetler‟in askeri adımlarını dinlemek için casusluk mahiyetinde açılmıĢ üsler olmuĢtur.459

ABD tarafından Türkiye‟nin askeri üslere sahip olması, baĢlarda çok bir avantaj Ģeklinde görülmemiĢtir. Bu nedenle Türkiye‟nin içinde bulunduğu jeopolitik konumu ve çeĢitli askeri tatbikatlarda önemli bir alan olacak olan askeri üsler, ABD için çok fazla büyütülen bir konu olmamıĢtır. Ayrıca ABD tarafında Türkiye, yeni bir coğrafya ve yeni bir etki alanı olarak görülmesine rağmen bu bölgeye tereddütle yaklaĢılmıĢtır. Soğuk SavaĢ döneminde Doğu ve Batı‟nın giderek kutuplaĢması sonucunda Türkiye‟nin sahip olduğu stratejik konumu, BirleĢik Devletler için önemli bir müttefik vazifesini görecek olan Türkiye‟nin NATO‟ya üye olmasında önemli bir kilit nokta olmuĢtur. Bu süreçte bu imkânlardan faydalanmak isteyen ABD‟nin kendi yararına olacak Ģekilde sunduğu istekler, Türkiye tarafından olumlu karĢılanmamıĢtır. Bu nedenle ikili iliĢkilerin güvenilirliği

456 Strosin, 2012: 24-25.

457 Bölme, 2012: 55.

458 Bölme, 2012: 55.

459 Kuniholm, 1983: 423.

sorgulanabilir hale gelmiĢtir. Ankara yönetimi Marshall Yardımı‟nın arttırılması konusunda isteklerini öne sürmüĢ, Washington yönetimi ise bu istekleri karĢılıksız bırakmıĢtır. Aynı zamanda bu dönemde kıdemli Amerikalı komutanlar Türkiye‟nin stratejik önemine dikkat çekmiĢtir. Buna bağlı olarak da ABD tarafından, askeri üslere ev sahipliği yapan Türkiye‟den oluĢabilecek istekleri göz ardı edilmesi istenmiĢtir. Bu dönemde BirleĢik Devletler için Türkiye, Sovyet yayılmacılığının etkisinin yanında çeĢitli askeri faaliyetleri destekleyecek bir saha olarak görülmüĢtür. Böylece Türkiye‟deki havaalanlarının yenileĢtirme çabası içindeki giriĢimlere baĢlanmıĢtır. Yardımı kabul eden ülke olan Türkiye, bunun karĢılığında ABD‟ye askeri hava sahasını açma fikrini kaçınılmaz olarak kabul etmiĢtir.460

Türkiye‟nin NATO‟ya üyelik sürecinde, BirleĢik Devletler tarafından da Türkiye‟de inĢaat planlarına baĢlanmıĢtır. 1950‟de baĢlayan bu inĢaatların yapımı, 1952 yılına kadar devam etmiĢtir. Bunun sonucunda ise Adana, Balıkesir, Diyarbakır ve EskiĢehir‟deki havaalanları, jet uçaklarının manevra kabiliyetine göre tasarlanmıĢtır. Diğer yandan Balıkesir, Diyarbakır, Bandırma ve EskiĢehir av üssü haline getirilmiĢ ve EskiĢehir‟de uçak yakıtları için depo inĢa edilmiĢtir. Ayrıca Kayseri ikinci depo görevini üstlenmiĢ, Afyon ve Adana‟nın ise av uçakları için yardımcı birer üs olarak kullanılması kararlaĢtırılmıĢtır. Adana‟da diğer yandan uçuĢ okulunun kurulması yolunda önemli kararlar alınmıĢtır.461 Böylece BirleĢik Devletler baĢlangıçta Türkiye‟nin NATO üyeliğine her ne kadar sıcak bakmasa da Washington yönetimi için dönemin Sovyet tehdidi ve Sovyetler‟le olası bir savaĢın etkisi düĢünüldüğünde Türkiye‟de askeri üsleri kurmak, stratejik bir adım olarak değerlendirilmiĢtir.

Samsun‟daki ABD öncülüğünde kurulan radar tesisleri, 1955 yılından itibaren Volgograd doğusunda yer alan uzak mesafede bulunan füzeleri ve füze tatbikatlarını algılayabilme kapasitesine sahip olmuĢtur. SSCB‟nin füze denemeleri konusunda Türkiye, ABD‟nin bu gibi geliĢmeleri kontrol altında tutacağı, vazgeçilmez stratejik bir konuma sahip bir ülke olmuĢtur.

Öyle ki Türkiye‟nin Aral Gölü civarında gerçekleĢen 55-18 ayrıca 55-19 adında MIRV kıtalararası balistik füze tatbikatlarını gözlemlemede ki jeopolitik etkisi bir kez daha görülmüĢtür.462

460 Kuniholm, 1983: 56. Türkiye‟de bulunan üsler hava üsleri, stratejik füze üsleri, radar ve muharebe sistemleri, üslerde görev alan yabancı uzmanların ve yakınlarının konakladığı tesislerdir. Sıralanan bu üs ve tesisler herhangi bir savaĢ durumunda NATO‟nun emirlerine bağlı olup Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri‟ne destekte bulunan 6. Müttefik Tatkik Hava Kuvvetleri ile Türk Hava Kuvvetleri tarafından yönetilmiĢtir. Fakat iki taraf arasında imzalanan askeri ikili antlaĢmaların gizliliği, Türk kamuoyunda çeĢitli tepkilere yol açmıĢtır. Özellikle Mart 1954‟de Kuvvetlerin Statüsü‟ne Bağlı AntlaĢma‟da Türkiye‟deki Amerikalı yabancı personelin yargılandığı davada çeĢitli sorunlar ortaya çıkmıĢ ve bu durum Türk kamuoyuna ve siyasetine etkili bir Ģekilde yansımıĢtır. 1959‟de Adana‟da gerçekleĢtirdiği trafik kazasında bir kiĢinin ölümü ve çok sayıda insanın yaralanmasıyla sonuçlanan Yarbay Morrioson‟un gerçekleĢtirdiği trafik kazası, Türk siyasetinde önemli bir etkiye sahip olmuĢtur. (Türkmen, 2012: 80-81).

461 Bölme, 2012: 57.

462 Akdemir, 2007: 78.

NATO AntlaĢması kapsamında kabul edilen askeri üsleri açma meselesi, Türk siyasilerini sürekli düĢündüren bir unsur olmuĢtur. Öyle ki NATO üyeliğiyle baĢlatılan bu süreçte Washington yönetimi hegemon bir rol üstlenmiĢtir. Ayrıca bu dönemde Amerikan personelinin ortaya çıkardığı sorunlar ve Türk toplumundan gelen tepkiler, bunun yanı sıra 1960‟da Ġncirlik Üssü‟nden kalkan U-2 casus uçağının Sovyet sınırlarında düĢürülmesi, Türkiye‟yi çok zor durumda bırakan geliĢmeler olmuĢtur. Devamında ortaya çıkan Johnson Mektubu‟yla ise Türk-Amerikan iliĢkileri sorgulanabilir hale gelmiĢtir.463 Bu kapsamda Soğuk SavaĢ‟ın bitimine doğru iki ülke arasındaki askeri üsler meselesinin önemi değiĢmeye baĢlamıĢtır. Türkiye‟de kullanılan askeri üsler, silahların modernizasyonunu sağlayan ABD‟de de SSCB‟yle mücadeleye karĢı elde edilecek olan zaferde anlamını kaybetmeye baĢlamıĢtır. Öyle ki silah teknolojisindeki geliĢmeler, ABD‟nin elini güçlendirip müttefiki olan Türkiye‟ye bakıĢ açısını değiĢtirmiĢtir. Böylece Türkiye‟nin ABD‟ye karĢı kullanabileceği üsler, ABD için önemini yitirip üslerin kullanım durumu bir koz olmaktan çıkmıĢtır. Bu nedenle silah alanındaki yeniliklerin peĢini bırakmayan ABD, silah yardımı veya bununla yapılan ticareti de kendi lehine kullanmıĢtır. 1975‟te Amerikan Kongresi‟nin yayımladığı rapor, bu durumu açık bir Ģekilde ortaya koymuĢtur. Raporda dönemin yardımda bulunulan ülkeleri olan Yunanistan ve Türkiye‟nin müttefik olmaktan vazgeçmeleri durumunda bile Amerika‟nın Doğu Akdeniz‟de bulundurduğu uçak ve savaĢ gemileriyle oluĢabilecek zorlukların üstesinden gelmesi ifade edilmiĢtir. Fakat her ne Ģekilde olursa olsun ABD‟nin Türkiye‟de bulundurduğu askeri üsler, Türk-Amerikan iliĢkilerinde her daim önem teĢkil etmiĢtir.464 Özellikle bu dönemde SSCB‟nin yürüttüğü faaliyetlerin casusluk niteliğinde olup olmaması, Sovyet silahlarının Ortadoğu ve Afrika‟ya gönderilmesi hususunda alınan tedbirlerde Türkiye‟deki askeri hava sahaları oldukça önem taĢımıĢtır. 29 ġubat 1976 tarihinde yayımlanan kongre raporunda ise Diyarbakır‟da bulunan NATO Air Defence Ground Environment (NADGE) isimli stratejik kurulumun Norveç ve Ġtalya uzantılı, ardından Anadolu ve Trakya‟yı gözlemleyebilen konumuyla öneminin yadsınamaz olduğu ifade edilmiĢtir. Rapor bununla da kalmayıp Türkiye‟de 12, Yunanistan‟da 6 iletiĢim kurulum sisteminin ABD için vazgeçilmez olduğu öne sürülmüĢtür. Görüldüğü üzere Türkiye‟nin ev

463 Saray, 2000: 160-161.

464 Sander, 2008: 78. ABD askeri gücünü daha da güçlendirmek için stratejik gördüğü yerlerde üs edinmeyi görev haline getirmiĢtir. 1973 yılında yaĢanan petrol krizinden sonra Ortadoğu‟da etkisini arttırmak isteyen ABD, arayıĢ içine girmiĢtir. Bu arayıĢ Carter Doktrini‟yle belgelenmiĢtir. Carter‟den sonra gelen Reagan döneminde ise Washington yönetimi, stratejik gördüğü ülkelerde üsler edinme talebinde bulunmuĢtur. Ayrıca ABD, 1987 yılında Ġran-Irak SavaĢı‟nda kendi çıkarlarını korumak isteyerek savaĢ sonucu petrol tankerlerinin enkaza dönüĢmemesi için onları koruma altına almak istemiĢtir. Bunun yanında Amerikan savaĢ gemilerinin bölgedeki varlığını korumak adına Ortadoğu Ortak Görev Gücü kurulmuĢtur. Amerikan donanmasının güç kazandığı bu yapıyla ABD, Irak‟ın Kuveyt‟i iĢgalinde bu tarz taleplere karĢı çıkan Arap ülkelerinde üsler kazanarak hâkimiyetini daha da artırmıĢtır. Bu askeri geliĢmelerin politikaya yansıması da Amerikan dıĢ politikasının vazgeçilmez bir parçasını oluĢturmuĢtur. (Akdemir, 2007: 70).

sahipliği yaptığı üsler, Türkiye‟nin stratejik konumundan kaynaklanmıĢtır. Türkiye‟nin sahip olduğu bu imkân neticesinde askeri kaynak olarak yetersiz kalması, ABD‟ye olan bağımlılık iliĢkisini de artıran unsur olmuĢtur. Öyle ki bu dönemde de silah teknolojisinde gittikçe yol kat eden ABD‟nin Türkiye‟yi yok sayabilecek bir tutumla yaklaĢma ihtimali, Türkiye‟nin silah teknolojisini yakalama konusunda büyük görevler üstlenmesi gerektiği konusundaki kanıyı güçlendirmiĢtir.465

Ġki ülke arasında her ne kadar gerginlikler yaĢansa da Türkiye, BirleĢik Devletler‟in yarattığı bu sistem içerisinde gerek NATO‟ya üyeliği gerekse Washington ile yapılan yardım antlaĢmalarıyla askeri ittifakın önemli bir oyuncusu olarak yerini almıĢtır. BirleĢik Devletler ise Ġkinci Dünya SavaĢı sonrasında kurmak istediği kapitalist hegemonik düzen için askeri manevralarını etkili bir Ģekilde kullanmıĢtır. Ekonomik anlamda Bretton Woods AntlaĢması ve hemen ardından kurulan Dünya Bankası ve IMF gibi kuruluĢlar, ülkelerin nasıl ekonomik sınırlarını belirlediyse ABD‟nin edindiği askeri üslerde Washington hükümetinin baĢta askeri olmak üzere siyasi ve ekonomik anlamdaki hegemon düĢünce yapısının dünyaya yayılmasında öncü rolü üstlenmiĢtir.466

3.3.5. Türkiye ve Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Atom Enerjisi AntlaĢması

Outline

Benzer Belgeler