• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Devleti ve Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Ticaretin YoğunlaĢması

2.4. Osmanlı Devleti ve Amerika BirleĢik Devletleri Arasındaki Ticaretin

sayesinde sattığı mallarda da artıĢ yaĢanmıĢtır. Öyle ki BirleĢik Devletler‟in ticaretine konu olan ürünler 1893 yılında 5 milyon doları geçmiĢtir. Bu rakam 1897‟ye gelindiğinde 7 milyon dolara yaklaĢmıĢtır. 1897‟den sonra ise ABD‟nin Osmanlı Devletine sattığı mallarda hızlı bir Ģekilde artmıĢtır.235

Ayrıca iki taraf arasındaki ticaretin geliĢmesinde birtakım ürünlerinde etkisi söz konusu olmuĢtur. Ġki taraf arasındaki ticarete konu olan ürünlerden biri pamuk ticaretidir.

ABD‟nin yaĢadığı iç savaĢ sürecinde pamuk fiyatlarının artması sonucunda BirleĢik Devletler pamuk ithali arayıĢına girmiĢtir. Bu açıdan Ġzmir Amerikan Konsolosu olan Bing, Aydın pamuğunun Mısır pamuğuna göre çok daha kaliteli olduğunu raporda belirtmiĢ ve Aydın‟dan alınacak olan pamuğun ulaĢım masrafının daha ucuz olduğunu bildirmiĢtir. Pamuk ticaretinden memnun olan Osmanlı üreticileri ise pamuk üretimlerini 40 binden 50 bine çıkartmıĢtır. Böylece pamuk, iki ülke arasındaki afyon ticaretinden sonra yüzde 12 oranla ithal olunan mallarda üçüncü sırada yerini almıĢtır.236

Ġki ülke arasındaki ithal ve ihraç edilen ürünler sadece pamukla kalmamıĢ bunun yanında ticarete konu olan bir diğer üründe deve olmuĢtur. BirleĢik Devletler‟in batıya doğru geniĢlemesi için çölleri geçmesi ancak deveyle mümkün görülmüĢ bu nedenle 1855 yılında Osmanlı‟dan deve sipariĢ edilmiĢtir. Bu istek Osmanlı Devleti tarafından da olumlu karĢılanmıĢ ve Washington tarafından sipariĢ edilen develer, ABD BaĢkanı‟na hediye edilmiĢtir. Washington yönetimi ise bu jeste karĢılıksız kalmamıĢtır. Hediye edilen develer karĢılığında BirleĢik Devlet 2 adet tüfeği Ġzmir‟in valilik kurumuna hediye göndermiĢtir.

Böylece iki ülke arasında silah ticaretindeki imkânlar sağlanılarak Amerikan silahları, Osmanlı yöneticileri ve askerleri tarafından daha yakından tanınma fırsatı bulmuĢtur.237

Osmanlı Devleti bu dönemde sadece ABD‟yle değil diğer Avrupalı devletlerle de ticaret sözleĢmesi imzalamıĢtır. Fakat yukarıda da değinildiği gibi bu ticaret antlaĢmalarıyla Bab-ı Ali yönetimi tarafından ülkelere verilen çeĢitli imtiyazlar, Osmanlı Devleti‟nin ekonomi ve ticari hayatını zorlaĢtıran bir sürece sokmuĢtur. Ticari hususta 1861‟de Fransa, Ġtalya ve Belçika 1862 yılında ise Rusya ve BirleĢik Devletler ve diğer Batılı ülkelerle imzalanan antlaĢmalar sayesinde Osmanlı‟daki yabancı tacirler yerli tacirlerle aynı haklara sahip olmuĢlardır.238 Bu dönemde Osmanlı‟daki birtakım ticari ve sanayi alanındaki geliĢmelere

235 Çolak, 2011: 535.

236 Kınlı, 2009: 161.

237 SatıĢ, 2011: 299.

238 Özgün, 2008: 9. Aynı zamanda 1838‟de Ġngiltere‟yle imzalanan ticaret antlaĢmasıyla Osmanlı Devleti, hızla ilerleyen Avrupa sanayi Ģartlarına ayak uydurmaya çalıĢmıĢtır. Bu antlaĢmanın sağladığı Ģartlarla Ġngiltere Osmanlı piyasasını ele geçirmeye çalıĢmıĢ, Osmanlı‟nın gelenekselci yerel sermayesini sona erdirmiĢtir. Böylece Batı Avrupa pazarından etkilenen Osmanlı ekonomisi, dünya piyasalarına eklenen açık bir pazara dönüĢmüĢtür.

(EĢiyok, 2010: 86.)

bakıldığında ise modernleĢme ve yenileĢme bağlamında ilan edilen Tanzimat sürecinden sonra Bab-ı Ali yönetimi yatırımlarının birçoğunu devlete ait olan fabrikalara ayırmıĢtır.

Bunun temel sebebi ise askeri gereksinimlerin ülke içindeki üretim ile karĢılanması ve ülke dıĢına çıkacak olan paranın ülke içinde kalarak kar oranını artırmak olmuĢtur. Bu yatırımların geliĢtirilmesi içinse birtakım teĢvik programları uygulanmıĢtır. Devlet yurt içinde üretilen bu fabrikalarda gerçekleĢecek ürünler satın alarak üretime katkı sağlamayı hedeflemiĢtir. Fakat 1840-1860 yılları arasında devlet tarafından uygulanması planlanan bu sanayi politikası Batı modelini benimseyen fabrikaların inĢa edilmesine yardımcı olmuĢsa da devlet içindeki gerek iç sebepler gerekse dıĢ sebeplerden dolayı yarım kalarak hedeflenen baĢarıya ulaĢılamamıĢtır.239 Aynı zamanda Osmanlı ekonomisinin gelenekselciliğini koruyan bir ekonomi politikası takip etmesi amacıyla kapitalist sistemden uzak duruĢu ekonomik yapılanmada bir etki yaratmamıĢtır. Çünkü dıĢ etmenlerin zamanla devlet ekonomisinde ağırlıklı olması Osmanlı ekonomisini kapitalizm etkisine maruz bırakmıĢ, bu durum ise devletin bütçedeki açığını arttırmıĢtır. Özellikle Avrupalılar tarafından yeni ticaret yollarının keĢfi, Osmanlı Devleti‟nin egemenliğini sorgular duruma getirmiĢtir. Teknolojik yenilenmelere ayak uydurmaya çalıĢırken giderlerin artması ve bunun yanı sıra atılan bu adımın gelenekselci ve var olan uygulamalarla çatıĢması, Bab-ı Ali için önemli bir sorun oluĢturmuĢtur. Bu nedenle dıĢ etkenlere maruz kalan bir sisteme bürünen Osmanlı ekonomi ve ticari hayatı kapitalizmin kıskacına yakalanmıĢ ve BirleĢik Devletlerle olan münasebetlerinde de bu kıskacın etkileri görülmüĢtür. 240

1900 yılına kadar olan dönemde ise Osmanlı deniz ticaretinde ihracat politikası ithalata göre daha ön planda olmuĢtur. Fakat 1900 yılından sonra deniz taĢımacılığında ithal model benimsenmeye baĢlanmıĢtır. Ġmparatorluğun deniz alanındaki ticari transferlerinin yüzde 98‟i denizler aracılığıyla yapılmıĢtır. Bu nedenle 20. yüzyıla doğru benimsenen bu ithal model, Osmanlı dıĢ ticaret açığının daha da artmasına neden olmuĢtur. SanayileĢmenin yeterli oranda gerçekleĢmemesi ise diğer devletlerden birçok ürün alma ihtiyacını doğurmuĢtur.241

Bab-ı Ali yönetimi içerisinde yaĢanan bu sıkıntılar ülkenin dıĢ ticaretine de yansımıĢtır. Özellikle ABD ve diğer Batılı devletlerin savaĢ teknolojisindeki üstünlükleri ve ateĢli silahların ortaya çıkıĢı Osmanlı Devleti‟nin içeride birtakım yenilikler yapmasını

239Yıldırım, 2001: 316. Özellikle 18. yüzyılın ikinci yarısından sonra Ġzmir Limanı sadece ABD ile değil Avrupalı devletler içinde bir ticaret kapısı olmuĢtur. Ġzmir‟deki bu ticaret akıĢına Ġngiliz ve Fransız bandırma gemilerinin yanında Ġsveç, Toksana, Ġsveç, Alman, Venedik, Hollanda, Dubrovnik, gibi ülkelerin bandırma gemileri de Ege‟nin ticaret hayatına katılanlar arasında olmuĢtur Böylece Ġzmir, Osmanlı mallarının yüzde 50‟den fazlasını satarak, bu dönemdeki ticari önemini koruyan önemli dıĢ ticaret merkezlerinden biri olmuĢtur.

(Topuz; 2009: 120).

240 Gürbüz, 1999: 173.

241 Topuz, 2009: 124.

zorunlu kılmıĢtır. Bu da dıĢ ticaret açığını artırmıĢtır. Osmanlı‟nın Batıya karĢı bir üstünlük elde edebilmek için merkez orduya ağırlık vermesi sonucunda tımar sistemi ise daha geri planda kalmıĢtır. Bunun yanında ekonomideki fiyatların gittikçe artması neticesinde tımar sisteminden de istenilen gelir elde edilememiĢ ve ülke ekonomisi gittikçe kötü bir hal almıĢtır.242

Outline

Benzer Belgeler