• Sonuç bulunamadı

Osmanlı Silah Teknolojisinin Yarattığı DıĢ Borçlanma ve Ekonomik Gerileme

2.8. Batı‟nın Askeri Teknolojik GeliĢimi ve Ġmparatorluğun ÇöküĢüne Doğru Uzanan

2.8.2. Osmanlı Silah Teknolojisinin Yarattığı DıĢ Borçlanma ve Ekonomik Gerileme

giderlerinde artıĢ yaĢanmıĢtır. Gelir tablosunun gittikçe küçülmesi ve yapılan askeri harcamalar devlet bütçesini olumsuz etkilemiĢtir. Çok sayıda iç savaĢın patlak verdiği bu dönemde Balkanlarda yaĢanan savaĢlar ve akabinde Avrupa topraklarında kaybedilmeye

314 Turgay, 1982:226.

315 FiĢek, Sander, 1977: 144.

316 Tutsak, 2014: 257

baĢlanan yerler Osmanlı ordusunun motivasyonunu düĢürdüğü gibi gerekli teknolojik ve mali eksiklikleri de açığa çıkarmıĢtır.317

Osmanlı dıĢ borçlanmasının temeline baktığımızda Ġngiltere‟yle imzalanan 16 Ağustos 1838 Ticaret AntlaĢmasından sonra Osmanlı ekonomisi açık vermeye baĢlamıĢtır. Aynı zamanda Bab-ı Ali yönetimi 25 Nisan 1838‟de Fransa‟yla da Balta Limanı AntlaĢması imzalamıĢtır. Bunun yanında Ġsveç, Norveç, Ġspanya, Hollanda, Belçika, Zollverein hükümetleri ve Danimarka, Portekiz gibi ülkelerle de aynı Ģartları içeren antlaĢmalar imzalanmıĢtır. Son olarak ise Rusya ile 18-30 Nisan 1846 Ticaret AntlaĢması imzalanmıĢtır.

Bu antlaĢmalarla Osmanlı‟nın Hububat ihracatı yasaklanmıĢtır.318 Böylece Osmanlı ekonomisi dıĢ güçlerin müdahalesine açık bir yapıya dönüĢmüĢtür. Bu geliĢmelerden sonra ülkedeki mali yapılandırma, büyük bir girdabın eĢiğine sürüklenmiĢtir.

Osmanlı yönetiminde 17. yüzyılda baĢ gösteren ekonomik sıkıntılar ve o 18. yüzyılda da yapılan reformların baĢarısızlığı, Osmanlı ekonomisini daha da kötüye götürmüĢtür.

Osmanlı ekonomisinin Batı ülkeleri karĢısında açık bir sisteme dönüĢmesinin yanında Avrupa‟daki askeri teknolojiler yakından takip edilmek istenmiĢ fakat baĢarılı olunamamıĢtır.

Bu durum ise ordunun savaĢlarda uğradığı çok sayıdaki mağlubiyeti beraberinde getirmiĢtir.

Bu mağlubiyetler ekonomiyi olumsuz etkilemiĢ ve finansal problemlerin doğmasına neden olmuĢtur. 19. yüzyılda ise Osmanlı parasının değerinin düĢmesi fiyatların değerini daha da artırmıĢtır. Böylece Osmanlı Devleti ekonomik desteği kalkındırmak adına Galata bankerlerinden kredi sağlamaya çalıĢmıĢtır. Bab-ı Ali ekonomisi sonu gelmeyen bir boĢluğun içinde yüzerken bu durum Avrupalı yatırımcılar tarafından zevkle takip edilmiĢtir.319

Osmanlı yönetimi 1909 yılında Almanya‟dan temin ettiği silah ve diğer askeri teçhizat ve donanımların değerini ödemek için karĢılığında Alman Bankası Deutsctht ile anlaĢmıĢtır.

Ġmparatorluk bu anlaĢmayı Osmanlı borçlarını kontrol altında tutan Duyun-u Umumiye‟nin gelirlerini arttırıp devlete ait olan bölümünü göstererek sağlamıĢtır. Böylece Osmanlı Devleti, ücreti 2 milyon 640 bin, ihraç ücreti yüzde 81, faizi yüzde 4 ve net hâsılası ise 2 milyon 98 bin lira olan bir borçlanma yoluna gitmiĢ böylece dıĢ borçlanma hız kazanmıĢtır.320

317 AkkuĢ, 2018: 136.

318 TaĢkın, 2013: 22.

319 BeĢirli, 2009: 186.

320 Kopar ve Yolun, 2012: 350. Osmanlı maliyesini denetleyen bir yapı olan Duyun-ı Umumiye içinde farklı yorumlar yapılmıĢtır. Yazar Donald Blaisdell, Duyun-u Umumiye‟nin faaliyetlerini Bab-ı Ali yönetim ve toplumuna faydalı bir Ģekilde iĢleyen ve maliyeyi olumlu etkilemiĢ bir yapı olarak görüyorken Parvus Efendi‟ye göre ise bu yapı büyük Batı ülkelerinin çıkarlarına hizmet eden bir araç olmuĢtur. Duyun-ı Umumiye‟nin devlete ait olmayan fakat gelirlerini çoğunu bütçesinde bulundurduğunu iddia eden Parvus Efendi, Batı‟nın bu kuruma kendi temsilcisiymiĢ gibi davrandığını da açıkça belirtmiĢtir. Devletin içinde fakat devletten ayrı ekonomi politikaları yürüten bu kurum, hazinedeki parayı da istediği Ģekilde harcamıĢtır. Öyle ki Ġtalya Duyun-u Umumiye‟den temin ettiği borçlarla Osmanlı Devleti‟ne karĢı gerçekleĢen Trablus SavaĢı‟nın finansmanını

Ġmparatorluğun 19. yüzyılda içine düĢtüğü çukurdan dıĢ borçlanma yoluyla kurtulabilme düĢüncesi borçlanmayı daha da arttıran unsur olmuĢtur. Öyle ki kapital ekonomik modeli benimseyen Batılı ülkelerin Osmanlı pazarlarında yabancı üretim modelini arttırmaları Osmanlı‟daki yerli üretimin önüne geçmiĢtir. Ülkedeki yerli üretimin durması sonucunda geliĢen dıĢa bağımlılık süreci ise Avrupalı yatırımcıların lehine iĢleyen geliĢmeler olmuĢtur. 1876 yılında Ġmparatorluğun moratoryum ilanından itibaren Osmanlı ekonomisini kontrol altında tutan Duyun-u Umumiye de zamanla borçlanmaya gitmiĢ ve dıĢ borçlanmaya dair belge sayısı kırk bire yükselmiĢtir. Duyun-u Umumiye‟nin kapanmasından sonra Osmanlı Ġmparatorluğu‟nun içinde bulunduğu ekonomik buhranın yarattığı borçlanma, Türkiye Cumhuriyeti‟nin üzerine kalarak cumhuriyet döneminde ödenmeye çalıĢılmıĢtır.321

Gerek savaĢların yaĢanması gerekse askeri geliĢmelerin sağlanması için atılan adımların yarattığı ekonomik sorunlar, zamanla Bab-ı Ali yönetiminde ciddi bir sorun haline gelmiĢtir. Ġmparatorluk ilk olarak yapılan askeri harcamalardan dolayı elde edilen gelirlerin yapılan giderlerden fazla olması sebebiyle ülke içinde iç borçlanmaya gitmiĢtir. Bu durumun halk arasında giderilme yöntemleri aranmıĢsa da borçların kapanması için etkili bir çözüm yolu bulunamamıĢtır. Bütün bu geliĢmelerin ardından Osmanlı ekonomisi Avrupalı yatırımcılardan çare aramıĢ ve dıĢ borçlanma giderek artmaya baĢlamıĢtır. Bu durum ise bir yardım eli bekleyen Osmanlı ekonomisinin son seslerini teĢkil ederek Ġmparatorluğu büyük bir girdabın içine sürüklemiĢ ve sonunu getirmiĢtir.322

Osmanlı Devleti‟nin yerine Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurulmasıyla yeni bir döneme girilmiĢ, Osmanlı‟dan arta kalan borçlar Cumhuriyet rejimine devredilmiĢtir. Birinci Dünya SavaĢı sırasında Osmanlı‟nın içinde bulunduğu dıĢ borç girdabının yüzde 40‟ı Türkiye Cumhuriyeti‟nin hazine borçlarına eklenerek ödenmeye çalıĢılmıĢtır. Türkiye Cumhuriyeti‟nin kurucu lideri Mustafa Kemal öncülüğünde yeni bir ekonomik yapılanma kurularak birtakım ekonomik reformlara baĢvurulmuĢtur. Ekonomik reform politikalarının uygulamasında ise Osmanlı döneminden miras kalan dıĢ borçlar, yeni ekonomik giriĢimlerin aktif hale getirilmesinde sorun teĢkil etmiĢtir.323 Ayrıca Osmanlı Devleti‟nin yıkılmasının ardından Bab-ı Ali‟den Ankara yönetimine devredilen borç tutar 129 milyon 600 bin 90 Türk Lirası olarak ortaya çıkmıĢtır.324

sağlamıĢtır. Böylece Parvus Efendi‟ye göre Türk toplumunun içerisinde ekonominin kontrolünü sağlamak için kurulan bu kurum, Türkiye‟ye karĢı gerçekleĢen bir savaĢın mali desteğini hazırlamıĢtır. (Kartopu, 2012: 37).

321 Yılmaz, 2002: 191.

322 Anbar, Alper: 2010: 47.

323 Dikmen, 2005: 157.

324 AĢcı, 2016: 1654.

Osmanlı Devleti‟nin bu borçlanma sürecinde BirleĢik Devletler Bab-ı Ali‟nin gözünde bir kurtarıcı ülke profili çizmiĢtir. Washington yönetimi için ise Bab-ı Ali‟yle olan ticari iliĢkilerini ilerletme isteği bu dönemde kabuğunun dıĢına çıkmayan ABD için kendi yapılanmasını tamamladığı bir süreç olarak nitelendirilebilir. Bu noktada Bab-ı Ali‟nin müttefikliğini kazanmak Amerikan çıkar politikalarını bir üst düzeye taĢımıĢtır. ABD‟nin bu dönemde Osmanlı Devleti‟yle askeri, ticari ve ekonomik iliĢkiler süreci etkili bir diplomasi ve yardımlar sonucunda yumuĢak güç unsuru olarak değerlendirilse de gelecekteki Amerikan sert güç politikalarının bir zemini olarak değerlendirilmektedir. Çünkü Amerikan hegemonyası ve çıkarları Cumhuriyet döneminde daha da özellikli bir hal alarak dengeleri değiĢtirmiĢ ve uluslararası konjektörün yeniden yapılandırılacağı bu dönemde Amerikan iyimserliği artık asılı kalan bir durumdan ibaret olmuĢtur.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

CUMHURĠYET DÖNEMĠ TÜRK-AMERĠKAN ASKERĠ ve EKONOMĠK ĠLĠġKĠLERĠ

3.1. 1914-1945 Arası Dönemde Türk-Amerikan ĠliĢkileri

Outline

Benzer Belgeler