• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.20. Korku Namazı

Tahâvî “Korku namazının keyfiyeti” babında öncelikle Mücahid kanalıyla Abdullah b. Abbas’tan nakledilen; “Allah (c.c) Peygamberinizin diliyle namazı; mukim iken dört rekât, yolculukta iki rekât ve korku anında bir rekât olarak farz kılmıştır.”471 rivayetine yer vermiş ve bazı âlimlerin bu hadisi esas alarak korku

namazının bir rekât olduğunu söylediklerini ifade etmiştir. ‘Atâ b. Ebî Rabâh, Tâvûs, Hasan-ı Basrî, Mücahid, Katâde, İshak ve Dahhâk bu görüştedirler.472 Tahâvî, şu ayetin evvelemirde onlara karşı delil getirilebileceğini kaydetmiştir: “Sen de içlerinde bulunup da kendilerine namaz kıldırdığın vakit onlardan bir kısmı seninle birlikte dursun…”473 Allah Teala’nın korku namazını farz kıldığını ve Kitab’ında bu

şekilde açıkladığını söyleyen Tahâvî, ayette ilk grubun namazın ilk rekâtını imamla kıldıktan sonra kalanını sonra tamamlayacaklarının emredildiğini belirtmiştir. Ona göre bu ayetle sabit olmaktadır ki imam korku anında iki rekât namaz kılmaktadır. Bu da yukarıda aktarılan hadise muhaliftir. Kur’an’ın reddettiği bir hadisin de delil alınması caiz değildir. Tahâvî devamında yine İbn Abbas’tan Ubeydullah b. Abdullah

470 Luknovî, et-Ta’likü’l-Mümecced, s. I, 644-645

471 Müslim, Salâtu’l-Musâfirîn, 5, 6; Ebû Dâvûd, Salât, 289; Nesaî, Salât, 3; Ahmed b. Hanbel, IV, 66, 144

472 Aynî, Nuhab, V, 199-200.

473 Ayetin tam metni şu şekildedir: “Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kıldırdığın zaman, onlardan bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar, silahlarını (yanlarına) alsınlar, böylece (namazı kılıp) secde ettiklerinde (diğerleri) arkanızda olsunlar. Sonra henüz namazını kılmamış olan (bu) diğer gurup gelip seninle beraber namazlarını kılsınlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarını alsınlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarınızdan ve eşyanızdan gafil olsanız da üstünüze birden baskın yapsalar. Eğer size yağmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanız silahlarınızı bırakmanızda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alın. Şüphesiz Allah, kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamıştır.” Nisa, 4/102.

kanalıyla nakledilen; “Rasulullah (s) Zi’l-Garad gazvesinde474 korku namazı kıldırdı.

Bu sırada müşrikler kıble ile arasında bulunuyorlardı. (Orduyu iki saf yaptı ve) Bir saf arkasına bir safı da düşmanların karşısına yerleştirdi. Arkasındaki safa bir rekât kıldırdı ve bunlar diğerlerinin yerine geçtiler. Düşmanların karşısındaki safta ilk safın yerine geldi ve onlara da bir rekât kıldırdı ve ardından selam verdi. Rasulullah iki rekât ve her bir safta birer rekât namaz kılmıştı.”475 rivayetini aktarmış ve bu hadisin İbn Abbas’tan Mücahid’in yaptığı hadise muarız olduğunu söylemiştir. Teşehhüde oturmaksızın ve selam vermeksizin imamın üzerine farz olan bir rekâtı diğer bir gruba kıldırmış olmasının muhal bir durum olduğuna dikkat çeken Tahâvî, korku namazında Rasulullah’ın (s) iki, ayrı ayrı saf oluşturan ashabının ise birer rekât kıldığına dair rivayetlere yer vermiştir. Bu rivayetlerde, imama korku namazının iki rekât olarak farz olmasına rağmen cemaatin kaza edip etmediğine dair bir bilgi bulunmadığını ifade eden Tahâvî, meselenin nazarî tarafına bakıldığında sevk-i tabi ile cemaatin de kalan bir rekâtı kaza etmiş olmalarının kuvvetle muhtemel olduğunu düşünmektedir. Zira ifade ettiğine göre mukim iken yahut herhangi bir korku durumunun olmadığı emniyetli bir halde iken imama da cemaate de farzlar aynıdır. Emniyetli bir durumda iken seferde de durum aynıdır. O halde üzerine bir rekât farz olan cemaatin, üzerine iki rekât farz olan imama tabi olması ve sadece bir rekâtla yetinmesi muhal bir durumdur. Çünkü imama kaç rekât kılması farz ise ona uyana da aynısı farzdır. Tahâvî devamında korku namazı iki rekât olmakla birlikte safların her birinin bir rekâtı Rasulullah (s) ile daha sonra bir rekâtı da kendileri kaza etmek suretiyle kıldıklarına dair rivayetleri zikretmiştir ve bu rivayetler arasındaki bazı teâruzî durumları tartışmıştır. Sonrasında ise bazı âlimlerin; Rasulullah’ın (s) iki rekât ilk safa ardından iki rekât da ikinci safa kıldırmak suretiyle eda edilmiş olan korku namazını haber veren rivayetlerden hareketle farklı bir görüşe sahip olduklarına temas etmiştir.476 O ilgili

rivayetlerin bu görüşe mesned olamayacağını düşünmektedir. Zira ona göre Rasulullah (s) böyle bir korku namazı kıldıysa, ya namazın kasredilmesini gerektirecek bir seferîlik durumu yoktur ve cemaat ikişer rekâtı sonradan kendileri kaza etmişlerdir yahut da bu her iki kıldırdığı da farz namazdır ve Rasulullah (s) bunu İslam’ın ilk

474 Zi’l-Garad: Medine’ye iki günlük uzaklıkta Hayber yolunda bir mevkinin ismidir. Bu yere nisbetle anılan gazve hicrî VI. yılda gerçekleşmiştir. Bkz. Nuhabu’l-Efkâr, V, 203.

475 Nesaî, Salâtu’l-Havf, 1; Ahmed. Hanbel, V, 363. 476 Tahâvî, Şerh, I, 410.

dönemlerinde yapmaktadır sonradan nesh edilmiştir. Tahâvî bu rivayetlerde geçtiği şekliyle, Rasulullah’ın (s) peşpeşe farz namazı kıldırmış olmasına dikkat çekmektedir. Abdullah b. Ömer, cemaat namaz kılarken mescitte bir kenarda oturur olduğu halde kendisine neden namaza dâhil olmadığı sorulduğunda, Hz. Peygamber’in (s) bir farz namazının iki defa kılınmasını yasakladığını ifade ettiğini haber veren Süleyman b. Yesâr rivayetine477 yer veren Tahâvî, İslâm’ın ilk dönemlerinde Müslümanların evlerinde namazı kılsalar da mescitte cemaat namazda ise namazı cemaatle tekrar kılıp bunu da farz olarak kabul ettiklerini lakin Rasulullah’ın (s) bunu yasaklayıp böyle bir durumla karşılaşanın cemaatle de namazı kılmasını fakat bunu nafile olarak görmesini emrettiğini ifade etmiştir. Abdullah b. Ömer’in ilgili rivayette cemaat namaz kılıyor olmasına rağmen bir kenarda oturuyor olmasını ise bu namazın sabah yahut ikindi gibi sonrasında nafile kılınması caiz olamayan bir vaktin namazı olmasına yahut da İbn Ömer’in farzın iki defa kılınmaması nehyinden haberdar olup sonradan buna nafile olarak ruhsat verildiğinden haberi olmaması ihtimaline hamletmektedir. Her hâlükârda bu durum neshedildiği için söz konusu rivayetle amel etme ihtimali kalmamıştır.478

Beyhakî korku namazına ayrı bir kitab/konu açmış ve detaylı bir şekilde meseleyi ele almıştır. “İmam her guruba ikişer rekât kıldırır ve selam verir” babında İmam Şafii-İbn Uleyye (ya da başka birisi)-Yunus-Hasan-Cabir b. Abdillah kanalıyla nakledilen, “Hz. Peygamber (s) Batn-ı Nahle’de korku anında öğle namazını kıldırdı. Önce bir gruba iki rekât kıldırıp selam verdi. Sonra diğer grup geldi, onlara da iki rekât kıldırdı ve selam verdi.”479 rivayetini aktarmış ve Hasan-ı Basrî’nin de bu şekilde fetva

verdiğini ifade etmiştir. Sonrasında aynı şekilde Hz. Peygamber’in (s) dört, cemaatin ise ikişer rekât kıldığı bir korku namazını haber veren Eş’as-Hasan-Ebu Bekra kanalıyla gelen rivayete480 yer verdikten sonra Müslim ve Ebu Dâvûd’da farklı

tariklerle geçtiğine işaret etmiştir. Tahâvî’nin nesh iddiasına da değinen Beyhakî, bir vakit namazının aynı günde her ikisi de farz olmak suretiyle kılınabildiği dönemde, korku namazının da bu şekilde kılındığı; daha sonra farz namazını iki defa kılmak neshedilince bu şekildeki korku namazının da mensuh olduğu iddiasında bulunan

477 Ebû Dâvûd, Salât, 58; Ahmed b. Hanbel, 8/316; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, II, 430. 478 Tahâvî, Şerh, I, 401-417.

479 Ebû Dâvûd, Salâtu’s-Sefer, 19. Aynı manada bir rivayet için bkz. Müslim, Salâtu’l-Musâfirîn, 311. 480 Buhârî, Megâzî, 29; Müslim, Salâtü’l-Musafirin, 312; Nesaî, Salâtü’l-Havf, 1; Ahmed b. Hanbel, XXIII, 192.

kimsenin İslam’da kesinlikle varlığını bilmediği bir iddiada bulunmuş olduğu şeklinde Tahâvî’yi eleştirmiştir. Ayrıca Tahâvî’nin zikretmiş olduğu; “Aynı gün içerisinde bir vakit namazını iki defa kılmayın.” rivayetinin de sıhhati konusunda ihtilaflar bulunduğunu ifade etmiştir.481

Hanefî ve Şafiî mezheplerinin korku namazına yaklaşımları arasında temel farklılıklar bulunmakla birlikte Beyhakî’nin burada itirazda bulunduğu nokta Tahâvî’nin nesh iddiasıdır. Buradaki itiraz da korku namazına has bir durum olmayıp namaz konusunda Hanefî ve Şafiî mezheplerinin genel tutumlarından kaynaklanmaktadır. Zira Hanefî mezhebine göre bir farz namazını kılan kimse için ikinci defa aynı farz namazını kılması durumunda bu ikinci namazı nafile yerine geçeceği için, ikinci namazında cemaatin önüne geçip namaz kıldırması caiz değildir. Çünkü imam ile cemaatin namazı arasında derece açısından en azından denklik olmalıdır; yahut imamın namazı derece olarak üstün olmalıdır. Nafile namaz kıldıran bir kimse farz namazı kılanlara imam olamaz.482 Bu hususta Maverdî’nin ifadesiyle en

geniş mezhep Şafiî mezhebidir. Zira Şâfiîye göre nafile namazı kılan farz kılana tabi olabileceği gibi, farz namazı kılanın da nafile kılan imamın arkasında kılmasında bir mahzur yoktur. Bu konuda sahabe icma halindedir, tabiûndan Âta ve Tâvus ile fukahâdan Evzâ’î, Ahmed b. Hanbel ve İshak da bu görüştedirler. İmam Mâlik, Zührî ve Şu’be’ye göre ise ne farz namaz kılan nafile kılana, ne de nafile kılan farz kılana tabi olabilir.483