• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.39. Ganimetin Dağıtılması

Asr-ı saadette, savaşlarda elde edilen ganimetlerin nasıl paylaştırıldığı hususunda âlimler arasında ihtilaf vardır. “Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah’a, Resûlüne, O’nun akrabalarına, yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir.”676 ayetinde zikredilen Hz. Peygamber’in (s) akrabalarına ganimetten pay verip vermediği, verdiyse hangilerine verdiği yahut Rasulullah’ın (s) vefatından sonra akrabalarına verilip verilmeyeceği ihtilaf edilen meselelerdir. Tahâvî,

674 Beyhakî, Ma’rife, V, 121-122. 675 Beyhakî, Ma’rife, V, 122. 676 Enfal, 8/41.

Hz. Peygamber’in (s) kendisinden hizmetçi isteyen kızı Hz. Fatıma’nın bu isteğini geri çevirdiğini677,

Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in Rasulullah’ın (s) akrabalarına pay ayırmadığı ve Hz. Ali’nin de onların uygulamasını benimsediğini678,

İbn Abbas’ın kendisini ayette geçen Rasulullah’ın (s) akrabası olarak görmesine rağmen ashabın onlara ganimetten pay vermeyi reddettiklerini679 haber veren

rivayetleri zikretmiş ve bazı âlimlerin bu rivayetlerden hareketle ganimette Hz. Peygamber’in (s) akrabalarının da diğer ihtiyaç sahipleri ile eşit oldukları ve özel bir hakka sahip olmadıkları şeklinde bir görüş benimsediklerini ifade etmiştir.680

Hasan b. Muhammed b. el-Hanefîyye, Hasan-ı Basrî ve Muhammed b. İshak681 bu görüştedirler. Tahâvî onların değerlendirmelerini naklederek tek tek kritiğini yapmıştır. Said b. el-Müseyyib, Ebu Hanife, Ebu Yusuf, Muhammed eş-Şeybânî, bir rivayete göre Ahmed b. Hanbel ve bazı Mâlikî âlimleri682 ise bu konuda farklı kanaate

sahip olmuşlar ve Hz. Peygamber (s) döneminde onların yirmi beşte bir haklarının bulunduğunu ve Rasulullah’ın (s) bunu onlardan dilediğine dağıtma hakkına sahip olduğunu söylemişlerdir. Onların, görüşlerine mesned olarak Cübeyr b. Mut’ım’den nakledilen, “Rasulullah (s) akrabalarına ganimetten paylarını dağıttı. Haşimoğulları ve Muttalipoğulları’na verdi, Ümeyyeoğulları ve Nevfeloğulları’na ise vermedi. Ben ve Osman Rasulullah’a (s) gittik. Biz, “Ey Allah’ın (c.c) Rasulü! Tamam, bunlar Haşimoğulları, Allah (c.c) onları Seninle faziletli kıldı. Peki, Muttalipoğulları ile bizim durumumuz (farkımız) ne? Onlar ve biz neseb olarak aynıyız” deyince Hz. Peygamber (s): “Muttalipoğulları ne cahiliyede ne de İslam’da benden ayrıldılar.” buyurdu.”683 rivayetini zikrettiklerini ifade eden Tahâvî, onların bu rivayetle, Allah’ın (c.c) ayetteki “akrabalar”dan muradının Rasulullah’ın (s) bütün akrabaları olmayıp onlardan sadece bir kısmı olup bu konuda onlardan dilediğine vermesi için Rasulullah’ın (s) re’yine

677 Buhârî, Humus, 6, Fedâilu’s-Sahâbe, 9; Müslim, Zikr, 80; Tirmizî, Deavât, 24; İbn Mâce, Duâ, 2; Ebû Dâvûd, Harac, 20.

678 Tahâvî, Şerh, III, 142.

679 Müslim, Cihad, 178; Ahmed b. Hanbel, IV, 105; Humeydî, Müsned, I, 460;İbn Ebi Şeybe, Musannef, VI, 517; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, X, 335; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 392.

680 Tahâvî, Şerh, III, 139-143. 681 Aynî, Nuhab, XII, 292. 682 Aynî, Nuhab, XII, 299.

bıraktığının sabit olduğu, Rasulullah (s) vefat edince de bu re’y de bittiği için onların bu hakkının da sona erdiği görüşünde olduklarını söylemiştir. Aynı şekilde Hz. Peygamber’in (s) ganimetlerden dilediğini seçebilme hakkı olan “safiy hakkı” da O’nun vefatıyla birlikte son bulmuştur.684

Tahâvî konunun devamında Hz. Peygamber’in (s) ve akrabalarının payının O’nun vefatından sonra halife ve akrabalarına geçmesi gerektiği şeklindeki görüş ile akrabaların hakkının Rasulullah’ın (s) vefatından sonra da devam edeceği görüşünü tartışmış ve bunların mümkün olmadığını Rasulullah (s) vefat ettikten sonra artık hem O’nun “dilediğini seçme hakkı”nın hem de akrabalarının hakkının ortadan kalktığını ifade etmiştir.685

Beyhakî “Humusun (ganimetin beşte birinin) dağıtılması” babında Cübeyr b. Mut’ım’den nakledilen ve Hz. Peygamber’in (s) “Muttalipoğulları ile Haşimoğulları’nı aynı gördüğünü” haber veren rivayet686 ile muhtelif tariklerini

zikrettikten sonra, Hz. Ali’nin, akrabaların ganimetten payı hususunda görüşü farklı olmasına rağmen, Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in uygulamalarını devam ettirdiğini anlatan rivayetlere dair Şâfiî’nin değerlendirmelerini aktarmıştır. Sonrasında Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer’in mallar çoğalıncaya kadar akrabaların paylarını verdikleri ve Hz. Ali’nin bu konuda sorumlu tayin edildiğine dair Şâfiî’nin naklettiği rivayetleri aktaran Beyhakî, Abdullah b. Büreyde’nin babasından naklettiği, “Rasulullah (s) Hz. Ali’yi, humusu (ganimetin beşte birini) alması için Halid b. Velid’e gönderdi. Hz. Ali ganimetten bir cariye aldı ve onunla sabahladı. Başı da ıslaktı. Halid b. Velid Büreyde’ye “Bunun yaptığını görüyor musun.” dedi. Büreyde “Ben de Ali’ye kızıyordum ve bunu Rasulullah’a (s) söyledim.” Rasulullah (s): “Ey Büreyde! Ali’ye

kızıyor musun?” dedi. Ben “Evet” deyince “Onu sev. Çünkü onun humusta bundan daha fazla hakkı var.” buyurdular.”687 rivayetine yer vermiş ve bu sahih hadiste Hz.

Ali’nin Hz. Peygamber (s) tarafından humusa sorumlu tayin edildiğine delalet olduğunu söylemiştir.688

684 Tahâvî, Şerh, III, 143.

685 Tahâvî, Şerh, III, 146-147.

686 Buhârî, Humus, XVII; İbn Mâce, Cihad, 46; Ebû Dâvûd, Harac, 20; Nesaî, Kasmu’l-Fey’, 1. 687 Ahmed b. Hanbel, XXXVIII, 144; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VI, 556.

Beyhakî bu rivayetten, Allah Teala’nın akrabalara bir “onlara has bir hak” olarak bu humusu verdiğinin anlaşıldığını ifade etmiştir. Ona göre şayet “hadisleri mezhebine göre tesviye eden kişi”nin de söylediği gibi bu onların özel bir hakkı olmayıp Hz. Peygamber’in (s) re’yine bırakılmış bir husus olsaydı Hz. Ali humustan bir cariyeyi kendisine almayı ve onunla cinsel münasebette bulunmayı helal görmez, Rasulullah (s) da bu konuda onu mazur görmez ve hakkının bundan daha fazla olduğunu da söylemezdi. Tahâvî’nin bu konuda çıkarımını eleştiren Beyhakî ondan bahsederek, “Bu şahsın bunlara kail olarak delilleri getirip, “Bu pay akrabaların hak ettikleri bir şey olsaydı Hz. Peygamber’in (s) bir kısmına bundan verip bir kısmına vermemesi caiz olmazdı.” demesi ne tuhaftır. Hâlbuki kendisi, Hz. Peygamber’in (s), ümmetine Allah’ın kitabındaki “amm” ve “hass”ı beyan eden bir mübeyyin olarak gönderildiğini hiç düşünmüyor.” demiştir.689

Beyhakî’ye göre bu Rasulullah’ın (s) beyan ettiği ilk “amm” değildir. Ayrıca Hz. Peygamber (s) sadece beyan etmemiş illetini de zikretmiştir. Allah Teala’nın emriyle muradına uygun bir şekilde Muttalipoğulları ile Haşimoğulları’na haklarını vermiştir. Onlardan hiç birini de bu haktan mahrum etmemiştir.690

Beyhakî bu bapta son olarak Şâfiî’nin Hz. Peygamber’in (s) vefatından sonra da akrabaların bu hakkının devam ettiği ve Rasulullah’ın (s) payının da ümmetin maslahatına uygun bir şekilde harcanmak üzere halifeye geçtiğine dair görüşünü ve delillerini zikretmiştir.691

Rasulullah (s.a)’ın sağlığında akrabalarına ganimetten pay ayrılması hususunda bazı alimlerden farklı görüş nakledilse de Hanefî ve Şafiî alimler bu payın verilmesi gerektiği görüşündedirler. İhtilaf bu payın onların doğal bir hakkı olması yahut Rasulullah (s.a)’ın tercihiyle bu hakka sahip olmaları konusundadır ki bu iki farklı görüş de iki farklı netice doğurmaktadır. Akrabalara tanınan bu pay onların hakkı olarak görülürse Rasulullah (s.a)’ın vefatından sonra da devam etmelidir ki Şafiî alimler bu görüşü benimsemiştir. Rasulullah (s.a)’ın ictihadına bırakılmış bir mesele ise Rasulullah (s.a) ile bu pay da ortadan kalkmaktadır ki Hanefilerin görüşü böyledir.

689 Beyhakî, Ma’rife, V, 156. 690 Beyhakî, Ma’rife, V, 157. 691 Beyhakî, Ma’rife, V, 157-159.

Beyhakî’nin naklettiği Hz. Ali rivayetinin tevile açık olup her iki taraf için de delil olmaya müsait olduğu görülmektedir. Rasulullah (s.a)’ın vefatından sonra halifelerin akrabalara pay verdiğine dair rivayetler ise Şafiî kanatti desteklemektedir.