• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.28. Akabe Cemresine Taş Atma Vakti

Tahâvî Akabe cemresine taş atma vaktinin kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşundan sonra girdiği görüşündedir. Bayramın ikinci günü fecrin doğuşundan önce cemreleri taşlayan bir kimsenin üzerinden yükümlülüğün kalkmadığı ve bunu tekrarlaması gerektiği noktasında icma bulunduğunu kaydeden Tahâvî, ilk günün de ikinci güne kıyasla böyle kabul edilip fecrin doğuşundan önce taş atmanın caiz olmaması gerektiğini ifade etmiştir.554 Bu hususta Hişam b. Urve’den

“Ümmü Seleme’nin (Rasulullah (s) ile beraber geçireceği) günü kurban bayramının birinci gününe tesadüf etti. Rasulullah (s) ona cem’ gecesi ifâda tavafını yapmasını emretti. Bunun üzerine o akabe cemresine taşlarını attı ve sabah namazını Mekke’de kıldı.”555 rivayetinin nakledildiğini kaydeden Tahâvî, bu hadisi benimseyen âlimlerin

kurban bayramının birinci günü fecrin doğuşundan önce de akabe cemresine taş atmanın caiz olduğu görüşüne kâil olduklarını ifade etmiştir. ‘Atâ b. Ebî Rabâh, Tâvûs, Mücahid, Şa’bî ve Şâfiî bu görüştedirler.556 Onlara göre Ümmü Seleme’nin fecrin

doğuşundan önce taş atmadan Mekke’ye sabah namazına yetişmiş olması mümkün değildir. O halde o fecrden önce Akabe cemresini taşlamış ve Mekke’ye sabah namazına yetişmiştir.557

554 Tahâvî, Şerh, II, 298-299.

555 Tahâvî, Şerh, II, 296; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, V, 217. 556 Aynî, Nuhab, 10/48.

Tahâvî, bazı âlimlerin ise fecrin doğuşundan önce taş atanın, atmamış hükmünde olacağı ve bunun caiz olmadığı görüşüne sahip olduklarını kaydetmiş ve Urve’den bu konuda farklı bir rivayetin nakledilmiş olmasının onların görüşünü desteklediğini ifade etmiştir. Süfyan es-Sevrî, Ebu Hanife, İmam Malik, Muhammed eş-Şeybânî, İshak ve Ahmed b. Hanbel bu düşüncededir.558 İlgili rivayete göre Hz. Peygamber (s) kurban

bayramının birinci günü Ümmü Seleme’ye Mekke’de sabah namazında kendisine yetişmesini emretmiştir. Tahâvî bu rivayetten Hz. Peygamber (s), emri birinci gün verdiği için, emir ancak bir sonraki günün sabah namazı için geçerli olacağının anlaşıldığını ifade etmiştir. Tahâvî söz konusu Urve rivayetleri arasında ızdırap olduğu için birinin diğerine tercih edilemeyeceğini söylemiştir. Ona göre Hz. Peygamber’in (s) Ümmü Seleme’yi acele ettirmesi, sıra onda olduğu için eşinden nasibini alabilmek maksadına matuftur. Bu sebeple Hz. Peygamber (s) Mina’da kalmış ve ziyaret tavafını geceye kadar yapmamıştır. Hz. Peygamber’in (s) ziyaret tavafını geceye kadar ertelediği ve günün sonunda yaptığını haber veren hadisleri aktaran Tahâvî, bu rivayetlerden Hz. Peygamber’in (s) ifada tavafını kurban bayramının birinci gününün sonunda yapmış olduğunun açık olduğuna dikkat çekmiştir. Ona göre, Rasulullah’ın (s) Ümmü Seleme’yi Mekke’ye erken göndermek istemesinin sebebi de ondan istifade etmektir ve bu tavaftan önce mümkün değildir. Rasulullah (s) tavafı ilk günün sonunda yaptığına göre Ümmü Seleme’nin Mekke’de kendisine yetişmesini istediği namaz ikinci günün sabah namazı olmalıdır. Bu şekilde Müslümanlar da akabe cemresine taş atmanın gününün kurban bayramının birinci günü olduğunu öğrenmiş olmaktadırlar.559

Hz. Peygamber’in (s) akabe cemresine taş atma hususunda güçlü olsun zayıf olsun kimseyi istisna etmediğini söyleyen Tahâvî, bu bölümde son olarak Ahmed b. Hanbel’in, Rasulullah’ın (s) Ümmü Seleme’ye birinci gün sabah namazında Mekke’de olmasını emrettiğine dair nakledilen Urve hadisi için, bu hadisi Ebu Muaviye’den başka müsned rivayet eden olmayıp bunun da hatalı olduğunu zikrettiğini ve onun “Hz. Peygamber (s) nahr günü Mekke’de ne yapsın” dediği ve bu rivayeti münker kabul ettiğini nakletmiştir.560

558 Aynî, Nuhab, X, 48.

559 Tahâvî, Şerh, II, 296-297. 560 Tahâvî, Şerh, II, 298-299.

Şâfiî’nin “Akabe cemresine fecrden sonra taş atılabileceği gibi gece yarısından sonra, fecrden önce de taş atılabilir” görüşünde olduğunu kaydeden Beyhakî, Ümmü Seleme rivayetine yer vermiş, rivayeti Ebu Muaviye’nin de Hişam b. Urve’den naklettiğine ve ayrıca bu tarikle Ebu Muaviye’den çok sayıda âlimin naklettiklerine dikkat çekmiştir. Tahâvî’nin bu hadis için “bayramın ikinci günü vuku bulduğu” şeklindeki tesbitini “hadisleri mezhebine göre tesviye etme çabası” olarak niteleyen Beyhakî onun bu hadise “Hz. Peygamber’in (s) ziyaret tavafını geceye kadar erteledi” rivayetini şahit olarak zikretmesini de tenkit etmiştir. Bu hususta İbn Ömer’den sahih bir hadiste Hz. Peygamber’in (s), bayramın birinci günü ifâda tavafını yapıp sonra tekrar Mina’ya döndüğü ve öğle namazını orada kıldığını haber verildiğini kaydetmiş, rivayetin, Câbir b. Abdillah ve Hz. Aişe tarikleri bulunduğuna, Müslim’in bu hadisi eserinde zikrettiğine, Buhari’nin ise şahit olarak getirdiğine dikkat çekmiştir.561

Beyhakî, İbn Ömer rivayeti ve şahitlerinin, Hz. Aişe’den nakledilen “Hz. Peygamber’in (s) ziyaret tavafını geceye kadar erteledi” rivayetinden daha sahih senedlere sahip olduğunu zikretmiş, Buhari’nin de muallak olarak zikrettiği Hz. Aişe rivayetinin senedindeki Ebu’z-Zübeyr’in Hz. Aişe’den hadis işitmiş olmasının tartışmalı bir mesele olduğunu kaydetmiş, lakin bu hadise dair Buhari’den hiç söz etmemiştir. Tahâvî’nin naklettiği Ahmed b. Hanbel’in Ebu Muaviye hadisine dair değerlendirmeleri için ise, Ebu Muaviye’nin teferrüd ettiği/tek kaldığı rivayetlerin makbul olduğu hususunda hafız âlimlerin icmâı bulunduğunu kaydetmiştir. Ayrıca bu rivayeti Hişam’dan müsned olarak nakledenin sadece Ebu Muaviye olmayıp Dahhâk’ın da İbn Osman-Hişam kanalıyla müsned olarak rivayet ettiğini ifade eden Beyhakî, hadisin Hişam’dan bazen mürsel bazen de müsned olarak nakledilmesinin âlimlerin hadis rivayetinde sıklıkla başvurdukları bir yöntem olduğunu söylemiştir.562

Beyhakî bu konuya dair son olarak Akabe cemresini Esma bint Ebibekir’in de gece taşladığına dair ‘Atâ-“Bir haber veren”- Esma senediyle nakledilen rivayete563

yer vermiş, Şâfiî’nin “Bana sika bir kimse ‘Atâ b. Ebi Rabâh, İbn Ebî Müleyke ve

561 Beyhakî, Ma’rife, IV, 123-126. 562 Beyhakî, Ma’rife, IV, 126-127.

İkrime b. Halid’in cemrelere fecrin doğuşundan önce taş attıklarını haber verdi.” dediğini nakletmiştir.564

Beyhakî’nin Tahâvî’ye yöneltmiş olduğu “hadisleri mezhebine göre tesviye ettiği” şeklindeki itham ihtiyatla karşılanmalıdır. Bahsedildiği üzere Tahâvî buna delalet eden rivayetlerden hareketle böyle bir tevilde bulunmaktadır. Tahâvî’nin Hişam b. Urve rivayetleri konusunda “ızdırab” tesbitinde bulunması da dikkat çekmektedir.565 Birbirine muhalif hükümler içeren ve birini diğerine tercih etmek için geçerli bir delil olmayan rivayetler için kullanılan “muzdarib” kavramını Tahâvî’nin muhaddislere göre biraz daha geniş tuttuğu görülmektedir. Şüphesiz bu konuda alimlerin sahih yahut zayıf hadis tanımlamaları ile cerh ve ta’dîl kriterleri arasındaki farklılığın etkisi büyüktür. Beyhakî bu açıdan Tahâvî’ye itirazda bulunmakta, haddi zatında Tahâvî’nin ızdırab iddiasını kabul etmemektedir. Bu sebeple hükme delalet ettiğini düşündükleri naslar ve onlara istinaden verdikleri hükümler farklılık arzetmiştir.