• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.47. Kılıçtan başka bir şeyle kısas

Tahâvî, bir insanı öldüren kişiye uygulanması gereken kısasın keyfiyeti hususunda Enes b. Malik’ten nakledilen “Bir Yahudi çocuğun birinin kafasını iki taş arasında ezdi. Hz. Peygamber (s) de onun kafasının iki taş arasında ezilmesini emretti.” rivayetini773 nakletmiş ve bazı âlimlerin bu hadisi esas alarak “her katilin, nasıl öldürdüyse o şekilde öldürülmesi gerektiği” görüşünü benimsediklerini kaydetmiştir. Ömer b. Abdilaziz, Katâde, Hasan-ı Basrî, İbn Sîrîn, İmam Malik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve İbnu’l-Münzir bu görüşe sahiptirler.774 ‘Âmir eş-Şa’bî, İbrahim en-Nehaî,

Hasan-ı Basrî, Süfyan es-Sevrî, Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî gibi bazı âlimler ise üzerine kısas vacip olan kimsenin ancak kılıçla öldürülebileceğini söylemişlerdir.775 Onlara göre bu adam çocuğu, malından dolayı öldürmüş olduğu için

Hz. Peygamber’in (s), onun Allah için öldürülmesi gerektiğini düşünmüş olma ihtimali vardır. Tahâvî devamında onların bu hususa örnek olarak zikrettikleri; üzerindeki gümüş takılardan dolayı bir cariyeyi öldüren kimseyi Hz. Peygamber’in (s) başını ezdirmek suretiyle öldürdüğünü haber veren rivayeti776 nakletmiştir. Hz.

Peygamber’in (s) bu uygulamasının müslenin777 mübah olduğu döneme rastladığını ifade eden Tahâvî O’nun deve çobanını öldürerek develerle birlikte kaçan Uranîliler’in ellerini ve ayaklarını kestirip gözlerini oydurduğuna dair rivayetlere778 yer vermiştir.

771 Abdürrezzak, Musannef, VI, 128; Darekutni, Sünen, IV, 176; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VIII, 60. 772 Beyhakî, Ma’rife, VI, 148.

773 Buhârî, Husûmât, 1, Vesâyâ, 5; Müslim, Kasâme, 17; Tirmizî, Diyât, 6; İbn Mâce, Diyât, 24; Ebû Dâvûd, Diyât, 10; Nesaî, Kaâme, 11; Ahmed b. Hanbel, XX, 247; Dârimî, Diyât, 5.

774 Aynî, Nuhab, 1V, 245. 775 Aynî, Nuhab, 1V, 245.

776 Buhârî, Talak, 22; Müslim, Kasâme, 15; Tirmizî, Diyât, 6; İbn Mâce, Diyât, 24; Ebû Dâvûd, Diyât, 10; Nesaî, Kaâme, 11; Ahmed b. Hanbel, XX, 153.

777 Müsle en geniş manada; “Cezalarda İslam’ın çizdiği çerçevenin dışına çıkmak” olarak tarif edilmiştir.” Bkz. Humeydî, Tefsiru Garîbi mâ fi’s-Sahîhayn, s. 118.

778 Buhârî, Tıp, 5; Müslim, Kasâme, 10; Tirmizî, Taharet, 55; İbn Mâce, Hudûd, 20; Ebû Dâvûd, Hudûd, 3; Nesaî, Tahrîmu’d-Dem, 6.

Tahâvî’ye göre Hz. Peygamber (s) müsle henüz mubahken onları istediği gibi öldürtmüştür. Fakat sonradan müsle yasaklanmış ve O (s) bunu yasaklamıştır.779

Tahâvî cariyeyi katleden Yahudi’nin kafasının ezilmeyip recmedildiğine dair de bir rivayet olduğuna dikkat çekmiş ve Ebu Kılâbe’nin Enes b. Malik’ten naklettiği hadisi aktarmıştır. Sonrasında müslenin önceleri mübah iken daha sonra Hz. Peygamber (s) tarafından yasaklandığına dair rivayetleri sıralayan Tahâvî “Eğer ceza verecekseniz, size yapılan işkencenin misliyle ceza verin.”780 ayeti ile kendilerine

yapılabilecek bir itiraza cevaben bu ayetin Hz. Peygamber’in (s) Hz. Hamza’ya yapılan müsleye aynıyla karşılık verme yemini etmesi üzerine nazil olduğuna dair rivayetlere yer vermiştir. Yine Süfyan-ı Sevrî- Cabir- Ebu ‘Âzib- Nu’man kanalıyla merfû olarak nakledilen “Kılıçtan başkasıyla kısas yoktur.” rivayeti781 ile Cabir b. Abdillah’tan nakledilen “Hz. Peygamber’e (s) yaralı bir kimse getirildi ve onu bir sene beklemelerini emretti”782, “İyileşinceye kadar yaradan dolayı kısas uygulanmaz”783

rivayetlerini zikretmiş ve cinayeti işleyene hemen ilk gurubun söylediği gibi kısas uygulanacak olsa hadiste ifade edilen beklemenin bir manasının olmayacağını ifade etmiştir.784

Beyhakî, Tahâvî’nin ilk naklettiği Enes b. Malik rivayetini aktardıktan sonra bu konuda hükmün açık olduğunu ve Ebu Kılâbe’nin Enes b. Malik’ten yaptığı nakille buna itiraz edilemeyeceğini ifade etmiştir. Çünkü ona göre recmetmek de ezmek de aynı şeylerdir. Hepsi taşlarla vurmaktan ibarettir. Ayrıca Rasulullah’ın (s) müsleyi yasaklamış olması ile bunun neshedilmiş olduğu iddiası da yersizdir. Çünkü rivayetlerin arasını cem’ etmek mümkündür ve neshe delalet eden bir tarih yahut herhangi bir done de yoktur. Ayrıca Hz. Peygamber (s) sıradan bir öldürmede müsleyi yasaklamıştır. Yoksa yasak olan bir kısastan dolayı müsle değildir.785

779 Tahâvî, Şerh, III, 74-76.

780 Nahl, 1VI, 126.

781 İbn Mâce, Diyât, 25; İbn Ebi Şeybe, Musannef, V, 432; Bezzâr, Müsned, IX, 115; Taberânî, el-

Mu’cemu’l-Kebir, X, 89; Darekutni, Sünen, IV, 69; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VIII, 110.

782 Tahâvî bu hadisin senedinde yer alan Yahya b. Ebî Üneyse’den dolayı kendisinin tenkit edebileceğini lakin Ali b. el-Medînî’nin naklettiğine göre Yahya b. Said el-Kattân’ın, Zührî’den nakledilen hadisler konusunda Yahya’yı Muhammed b. İshak’a tercih ettiğini kaydetmiştir. Bkz. Tahâvî, Şerh, III, 81. 783 Ahmed b. Hanbel, XI, 606; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Evsat, I, 46; Darekutni, Sünen, IV, 71; Beyhakî,

es-Sünenü’l-Kübrâ, VIII, 117.

784 Tahâvî, Şerh, III, 77-82. 785 Beyhakî, Ma’rife, VI, 186-187.

Beyhakî, Tahâvî’nin naklettiği “Kılıçtan başkasıyla kısas yoktur.” hadisinin Cabir el-Cu’fî’den dolayı zayıf olduğunu söylemiştir. Çünkü bu rivayette Cabir tek kalmıştır ve Cabir zayıf bir ravidir. Farklı lafızlarla da gelmiş olmasına rağmen bu rivayetin bütün tarikleri zayıftır.786

Cabir b. Abdillah hadisinden dolayı Tahâvî’yi tenkit eden Beyhakî, senedteki Yahya b. Ebî Üneyse hakkında onun, Ali b. el-Medinî’den nakilde bulunarak ihticaca uygun bulmasını hayretle karşılamaktadır. Ona göre Yahya’nın sika ravilerden olan kardeşi Zeyd b. Ebi Üneyse (124/742) onun hakkında “Kardeşimden (hadis) yazmayın, çünkü o kezzaptır.” demiştir. Ayrıca Ahmed b. Hanbel onun için “Metrûku’l-Hadis” demiş ve Yahya b. Main onu zayıf kabul etmiş ve “Hadisi yazılmaz.” demiştir. Bütün bunlara rağmen Tahâvî’nin sadece Yahya b. Said’in Yahya’yı tevsikiyle yetinmesine değinmekte ve birçok mütabisi olmasına rağmen bir şahit ve yeminle hüküm verme konusunda yine Yahya b. Said tevsik etmiş olmasına rağmen Seyf b. Süleyman el-Mekkî’nin rivayetini kabul etmemiş olmasını düşmanlığından kaynaklanan bir durum olarak değerlendirmiştir. Ayrıca Yahya b. Ebî Üneyse (146/763) sika ravilere muhalefet ettiği için Zührî’den yaptığı bazı nakilleri kendilerinin kabul etmediklerini kaydetmiştir.787

Rasulullah (s.a)’ın konuya dair amelini haber veren rivayet Şafiîlerin görüşünü açıkça desteklemektedir. Tahâvî’nin delil olarak öne sürdüğü hadisler ise söz konusu hadise muhalefet edebilecek sıhhatte değildir. Bu açıdan Beyhakî’nin tenkitlerinde haklı olduğu görülmektedir. Tahâvî, müsle yasağını umumî alarak bahsi geçen rivayetleri de bu çerçevede değerlendirmiş ve en azından hükmün artık mensuh olduğunu iddia etmiştir. Fakat nesh iddiasını destekleyecek karinelere ihtiyacı olduğu açıktır.