• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.45. Kasâmenin Yapılışı

Bir topluluğun mahallesinde meydana gelen bir öldürme hadisesinde, kasâmenin751 nasıl yapılması gerektiğine dair ulema arasında ihtilaf bulunduğunu ifade eden Tahâvî bazı âlimlerin bu konuda Sehl b. Ebî Hasme rivayetine dayanarak, “Öldürdükleri iddia edilen topluluk yemin ettirilir. Şayet onlar yemin etmeyi reddederlerse o topluluğun öldürdüğünü iddia edenlere yemin ettirilir ve yemin ederlerse iddia ettikleri şeye hak kazanırlar.” dediklerini söylemiştir. İmam Malik, Leys b. Sa’d, Şâfiî ve Ahmed b. Hanbel bu kanaate sahiptirler.752 İlgili rivayet şu şekildedir: “Sehl b. Ebî Hasme’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Abdullah b. Sehl’i Hayber kuyularından birinde öldürülmüş buldum. Onun kardeşi Abdurrahman b. Sehl ve amcaları -Mesud’un oğulları- Huveyyisa ile Muhayyısa Rasulullah’a (s) geldiler. Abdurrahman konuşmak için atıldı. Rasulullah (s) “Önce

büyükler, önce büyükler.” buyurdu. Amcalarından Huveyyisa yahut Muhayyısa

hangisi büyükse konuşmaya başladı. Şöyle dedi: “Ey Allah’ın Rasulü! Biz Abdullah b. Sehl’i Hayber kuyularından birinde öldürülmüş bulduk.” Sonra Yahudilerdin onlara olan düşmanlığından bahsetti. Rasulullah (s): “Yahudilerin onu öldürmediklerine dair

elli yemin etmeleriyle sen onları (bu işten) beri kabul eder misin?” diye sordu. “Onlar

müşrik oldukları halde yeminlerine nasıl razı olalım” deyince Rasulullah (s) “O zaman

sizden elli kişi onların öldürdüklerine dair yemin eder.” dedi. Onlar “Görmediğimiz

bir şeye nasıl yemin ederiz.” deyince Rasulullah (s) onlara kendi yanından diyetini ödedi.”753

Osman el-Bettî (143/760), Süfyan es-Sevrî, İbn Ebî Leylâ, İbn Şübrüme (144/761), Şa’bî, İbrahim en-Nehaî, Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed eş- Şeybânî gibi bazı âlimler ise öldürmede yeminin davalı topluluktan isteneceği, onlar yemin ederlerse diyeti borçlanacakları görüşüne kail olmuşlardır.754 Onlara göre

751 Kasâme; “sözlükte “yemin etmek, yemin eden topluluk; barış ve yüz güzelliği” gibi anlamlara gelen kasame İslam hukukunda, failin kesin delille belirlenemediği bir cinayet işlendiğinde suç mahallinden sınırlı sayıda bir topluluğun haklarındaki suç isnadını defetmek veya maktulün yakınlarının suç isnadında bulunmak amacıyla mahkeme huzurunda yaptığı özel yeminlerin adıdır.” Bkz. Bardakoğlu, “Kasâme”, DİA, XXIV, 530.

752 Aynî, Nuhab, 1V, 382.

753 Buhârî, Cizye, 12; Müslim, Kasâme, 3; Tirmizî, Diyât, 23; Ebû Dâvûd, Diyât, 9;Nesaî, Kasâme, 4;

Muvatta, Kasâme, 2; Ahmed b. Hanbel, XXVI, 20; Dârimî, Diyât, 5.

Rasulullah’ın (s) ensara yemin teklif etmesi hem yenim edip hem de diyeti almaya hak kazanmalarını hoş görmediği içindir. Sanki Rasulullah (s) “İddia edip diyeti alıyorsunuz öyle mi?” demiş gibidir. Yani Yahudiler her ne kadar kâfir de olsalar Ensar’ın iddia ettikleri şeyde Yahudilerden alacakları yeminden başka bir şey yoktur. Muhatap kâfir değil Müslüman bile olsa, davacı tarafın hem yemin edip hem de diyeti hak etmesi kabul edilemez. Aynı şekilde Ensar’ın iddiasıyla Yahudilere düşen de ancak yemin etmeleridir. Tahâvî bu yorumun sahih olduğuna Hz. Ömer’in, Hz. Peygamber’in (s) vefatından sonra birçok sahabinin huzurunda bu şekilde hüküm vermesi ve ashabın buna karşı çıkmamış olmasının delil olduğunu söylemiştir. Ona göre ashabın bunun hilafına bir bilgiye sahip olup da Hz. Ömer’e itiraz etmemiş olması mümkün değildir. Kaldı ki o esnada Muhayyısa ve Sehl b. Ebî Hasme henüz hayattadır. Onlar da Hz. Ömer’e, “Rasulullah (s) Yahudilere bizim davamızda böyle hüküm vermedi” dememişlerdir. Hz. Ömer’in bu konuda verdiği hükme dair Tahâvî şu rivayeti ve benzerlerini zikretmiştir: Haris b. Ezma’ şöyle demiştir: Vadi’a ile diğer bir mahalle arasında bir yerde bir kişi öldürülmüştü. Maktûl Vadi’a’ya daha yakındı. Bunun üzerine Hz. Ömer Vadi’alılara, “Sizden elli adam, öldürmediklerine ve katili bilmediklerine dair Allah’a yemin edecek. Sonra diyeti borçlanacaksınız.” dedi. Haris “Yemin edip diyeti de ödeyeceğiz öyle mi?” deyince Hz. Ömer “Evet.” dedi.”755

Tahâvî Rasulullah’ın (s) hükmünün de böyle olduğunu söylemiş ve merfû olarak nakledilen şu rivayetin de bu hususu açıkladığına işaret etmiştir: “İnsanlara iddiada

bulununca istedikleri verilseydi, başka insanların kanları ve malları hakkında iddiada bulunur dururlardı. Lakin yemin etmek davalıya düşer.”756

Tahâvî Zührî’nin de Rasulullah’ın (s) bu şekilde hüküm verdiğini bilenlerden olduğunu ifade etmiş ve onun “Rasulullah (s) davalılara yemin ettirerek hüküm verdi.” dediğini nakletmiştir.757

Beyhakî Şâfiî’nin “Hayvane ve Veda’a’ya on dört defa gittim. Onlara Hz. Ömer’in cinayetlerdeki hükmünü sordum ve onlara bu hususta anlatılanları zikrettim. Onlar ise “Bizim beldemizde böyle bir şey asla vuku bulmamıştır” dediler. Olmuş bir hadise konusunda Araplar hafızası en sağlam olanlardır.” dediğini nakletmiş ve Hz.

755 Tahâvî, Şerh, III, 100-101.

756 Buhârî, Tefsir, Ali İmran, 4; Müslim, Akdıye, 1; İbn Mâce, Ahkam,7. 757 Tahâvî, Şerh, III, 100-102.

Ömer’in, “Sa’d b. Leyslilerden bir adamın atıyla Cüheynelilerden birinin parmaklarını ezdiği ve bu sebepten adamın öldüğü” şeklindeki bir dava hususunda, önce davalılara sonra da davacılara yemin teklif ettiğine ve iki taraf da yemin etmeyi reddedince davalı olan Sa’dlılar’a yarım diyet ödettiğine dair rivayete758 yer vermiştir.759

Hz. Peygamber’in (s) cinayetler konusunda vermiş olduğu hükmün sabit olduğunu ifade eden Beyhakî, Hz. Ömer’in bu hükmü biliyor olup da onu bırakıp başka bir hüküm vermesinin mümkün olmadığını söylemiştir. Allah’ın (c.c) dini ve Rasulü’nün haberleri hususunda konuşan bir kimsenin el-Kelbî- Ebî Salih- İbn Abbas tariki ve Ömer b. Subh- Mukâtil b. Hayyân- Safvân- İbnu’l-Müseyyib- Hz. Ömer tariki ile delil getirmemesi gerekirdi. Çünkü hadis âlimlerinin bu hadislerin terkine dair icmaları vardır. Ayrıca onlar bu rivayetleriyle sika ravilere muhalefet etmişlerdir.760

Beyhakî bu konuda İbn İshak’ın rivayet ettiği Sehl hadisinden sonra, en sağlam rivayetin Abdurrahman b. Ebi’z-Zinâd’ın babasından naklettiği şu rivayet olduğunu söylemiştir: “Harice b. Zeyd şöyle demiştir: “Hz. Muaviye döneminde Ensar’dan sarhoş bir adam yine Ensardan Neccâroğulları’na mensup bir adamı öldürdü. Ona şubekle öldüresiye kadar vurmuştu. Bu hadiseye leke yahut benzeri bir şeyden başka da şahit yoktu. İnsanlar maktûlün velilerinin yemin etmesi ve katili teslim almaları sonra da onu öldürmeleri noktasında görüş birliğine vardılar. Harice b. Zeyd şöyle dedi: Biz Muaviye’ye gittik ve olayı ona anlattık. O, Said b. el-’As’a bir mektupta: Eğer söylediklerimiz doğruysa katil üzerine yemin etmemizi ve onu bize teslim etmelerini” yazdı. Biz Muaviye’nin mektubunu Sa’d’a getirdik. Bunun üzerine o: Mü’minlerin emirinin yazdıklarını uygulayacağım. Şimdi gidin Allah’ın (c.c) bereketi ile sabah gelin.” dedi. Sabah ona gittik ve elli yemin ettikten sonra onu bize teslim etti.”761

Muhtelif hükümler ihtiva eden rivayetler ihtilafa sebep olmuştur. Tahâvî’nin delil olarak zikrettiği rivayet Beyhakî’ye göre zayıftır. Sahih hadis şartlarındaki farklılık alimleri farklı delillerle istidlale sevketmiştir.

758 Muvatta, Ukûl, 13.

759 Beyhakî, Ma’rife, VI, 142-143. 760 Beyhakî, Ma’rife, VI, 143.