• Sonuç bulunamadı

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.29. Kadının Mahremsiz Yolculuktan Menedilmesi

Tahâvî kadının yanında mahremi olmadan yolculuğa çıkmasının yasaklandığına dair; İbn Abbas566 ve Ebu Hureyre’den567 merfû olarak nakledilen; “Kadın yanında

mahremi olmadan yolculuğa çıkmasın.” rivayetlerini, ayrıca yine kadının mahremsiz

bir berîd568, bir gün ve fazlası569, iki gece570, üç gün571 yolculuğa çıkmasını yasaklayan rivayetleri nakletmiş ve âlimlerin ilgili rivayetleri esas alarak bu süre hususunda ihtilaf ettiklerini ifade etmiştir. Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî’nin,

564 Beyhakî, Ma’rife, IV, 127-128.

565 Tahâvî’de muzdarib hadis için bkz. Halit b. Muhammed, es-Sınâa, s. 135.

566 Buhârî, Cezâu’s-Sayd, 25; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, 1I, 425; Beyhakî, Şuabu’l-İman, VII, 311 567 İbn Hıbbân, Sahih, VI, 439; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, II, 175; Humeydî, Müsned, II, 216; Bezzâr,

Müsned, 1V, 125.

568 Ebû Dâvûd, Menâsik, 2. Şuayb Arnavut rivayetteki “berîd” lazfının şâz olduğunu, mahfuz olan rivayetin ise Müslim’in Sahih’inde yine Ebu Hureyre’den naklettiği “selâsen” kaydı bulunan hadis olduğunu ifade etmiştir. Rivayetin geçtiği diğer yerler için bkz. Hakim, Müstedrek, I, 610; İbn Huzeyme, Sahih, IV, 135; İbn Hıbbân, Sahih, VI, 439; Tahâvî, Şerhu Meâni’l-Âsâr, II, 176; Beyhakî,

es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 199

569 Ahmed b. Hanbel, XII, 377, 1V, 266; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 199; Ebû Dâvûd et-Tayâlisî,

Müsned, IV, 79.

570 Ahmed b. Hanbel, 1VII, 395; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, III, 198; İbn Hıbbân, Sahih, VI, 436. 571 Buhârî, Taksîru’s-Salât, 4; Müslim, Hac, 413; Ebu Davus, Menâsik, 2; Tirmizî, Rada’, 15; İbn Mâce; Menâsik, 7.

kadının üç günlük mesafeye mahremsiz gidemeyeceği görüşünde olduklarını kaydeden Tahâvî, bu hususta nakledilen bütün rivayetlerin bir kadının üç günlük yolculuğa mahremsiz çıkmasının haram olduğu noktasında ittifak ettiklerini, ihtilafın üç günden daha az süreler için söz konusu olduğunu söylemiştir. Tahâvî’ye göre tayin edilen süreler arasında böyle fark bulunduğuna göre bunların hangileri önce söylenmiş hangileri sonra söylenmiş ona bakılmalıdır. Zira sonra söylenmiş olan öncekini neshedecektir. Şayet üç gün rivayeti önce ve diğer, bir gün, iki gün yahut bir berîd rivayetleri sonra ise o önceki rivayetler nâsih olmakla birlikte üç gün rivayetinin her hâlükârda hükmü devam edecektir. Çünkü bir gün yasaklanınca üç gün zaten yasaklanmış olacaktır. Şayet üç gün yolculuğu yasaklayan rivayet sonra varid olmuşsa o zaman önceki rivayetler mensûh olacaktır ve o rivayetlerin bir hükmü kalmayacaktır. Bu durumda üç gün rivayeti her iki halde de kullanılmaktadır. Öyleyse her iki durumda da hükmü devam eden bir rivayet, bir durumda kullanılabilecek olup bir durumda terki gereken rivayetlerden kabule daha şayan olsa gerektir. Sabitliği bu şekilde müsellem olan üç gün rivayeti, bir kadının Hac ile arasına üç gün yürüme mesafesi yol girerse mahremsiz olarak haccetmesinin caiz olmadığına delil olmaktadır. Ayrıca bu durumda kadına “yol bulamadığı için” hac farz da değildir. Tahâvî konunun devamında Hz. Aişe572 ve İbn Ömer’den573 nakledilen ve kadının mahremsiz haccı ve yolculuğunu

haber veren rivayetlerin bu hususta zikrettiği ve tevâtür derecesine ulaşan rivayetlere karşı hüccet olamayacağını ve bir kadının mahremsiz olarak ancak üç günden daha az mesafede bir yolculuğa çıkmasının mubah görüldüğünü ifade etmiştir.574

Beyhakî bir kadının mahremsiz yolculuk yapabileceği en uzun mesafeye dair nakledilen ve muhtelif mesafeleri haber veren rivayetlere temas etmiş ve bu farklılıkların hepsinin soranın durumuna göre cevabın değişmesinden kaynaklandığını ifade etmiştir. Ona göre Hz. Peygamber’e (s), bu zaman bildiren ifadeler tek tek sorulmuş ve O (s) da hiç birinin kadının mahremsiz yolculuk yapmasına uygun olmadığını söylemiştir. Bu haberleri duyan raviler de duyduklarını nakletmişlerdir. Zira bir kadının, yolun mesafesi az olsun çok olsun yanında bir mahremi olmadan yolculuğa çıkması caiz değildir. Beyhakî burada Tahâvî’yi tenkit ederek; “üç gün

572 Tahâvî, Şerh, II, 179. 573 Tahâvî, Şerh, II, 180. 574 Tahâvî, Şerh, II, 178-180.

rivayetinin diğer günleri haber veren rivayetleri neshettiğini iddia eden kimsenin ancak mezhebinin görüşüne uygun bir şekilde hadisleri tevil ettiğine, hiçbir tarih yahut neshe delâlet eden bir gerekçe olmaksızın kendi görüşü doğrultusundaki rivayetlerle görüşüne uymayan rivayetlerin nesh edildiğini iddia ettiğine” dikkat çekmektedir.575

Tahâvî’nin konuyla ilgili nakledilen ve muhtelif mesafeleri haber veren rivayetler arasında bir tercihte bulunmaya çalıştığı, bunu yaparken de alışılagelmiş kriterlerden ziyade akıl yürütme yoluyla rivayetlerden hüküm olarak devamlılık bildireni tesbit edip onu tercih ettiği görülmektedir. Aslında Tahâvî burada Beyhakî’nin iddia ettiği gibi nesh tespitinde bulunmamaktadır. Neshi dile getirmiştir çünkü delillerin çelişmezliğine inanan Tahâvî için nesh evvelemirde başvurulması gereken bir çözüm yoludur. Zaman zaman herhangi bir veri olmadan neshe hükmettiği daha önce zikredilmişti. Şu husus dikkatten kaçmamalıdır ki Tahâvî neredeyse her konuda burada olduğu gibi nazarî değerlendirmeler yapmaktadır. Bazı yorumları son derece uzak ihtimal olarak görülebilmektedir. Fakat uzun değerlendirmelerden sonra konuyu doğrudan yahut dolaylı olarak ilgilendiren rivayetleri de nakletmesi aslında yaptığı yorumların neredeyse tamamının mesûr bir asla dayandığını, nazarî değerlendirme adını verdiği fikir yürütmelerinin rivayetler arasını telif yahut tercih çabası olduğu ortaya çıkmaktadır. Tahâvî’nin söz konusu değerlendirmeleri Beyhakî nezdinde hadislere muhalefet yahut hadisleri mezhebine uydurma çabasıdır. Çünkü Tahâvî’nin bu yorumlarını dayandırdığı delilleri Şafiî alimler ya zayıf kabul etmekte ya da Sünnet’e delalet etmediğini düşünmektedirler. Hanefi ve Şafiî hadis yahut Sünnet anlayışındaki farklılaşma büyük oranda bu yaklaşım farklılığından kaynaklanmaktadır.