• Sonuç bulunamadı

Daru’l-harpte Müslüman Olup Daru’l-İslam’a Gelen ve Ardından Müslüman

4. TAHÂVÎ ve BEYHAKÎ’NİN HAYATLARI ve ESERLERİ

2.42. Daru’l-harpte Müslüman Olup Daru’l-İslam’a Gelen ve Ardından Müslüman

Tahâvî, kocası gayr-i müslim iken İslam’a giren bir kadının durumunu küçük bir kız çocuğuyla nikâhlanıp annesi onu emzirmesi neticesinde sütkardeşi olan erkeğin karısı durumundaki kadınla kıyaslamaktadır. Tahâvî, böyle bir kadının o anda kocasından bain talakla boşanacağını, Müslüman olan kadının da aynı şekilde, ister daru’l-harpte ister daru’l-İslam’da olsun kocasından o anda boş olacağını ifade

716 Beyhakî, Ma’rife, V, 314-316.

717 eş-Şâfiî, Müsned, s. 274; Beyhakî, es-Sünenü’s-Sagîr, III, 15. 718 Beyhakî, Ma’rife, V, 317.

etmiştir. Tahâvî bu hususta Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî’ye de muhalefet etmektedir. Kaydettiğine göre onlar, harbî bir kadın daru’l-harpte Müslüman olduğu takdirde kocası henüz Müslüman olmadıysa üç hayız vakti geçmedikçe yahut daru’l-harpten daru’l-İslam’a çıkmadıkça o adamın karısı olduğu, bu ikisinden birisi vuku bulacak olursa bain talakla ayrılmış olacağı görüşünü benimsemişlerdir.719

Tahâvî kocası müşrik olduğu halde Müslüman olan bir kadının nikâhının hükmü konusunda,

İbn Abbas’tan rivayet edilen; “Hz. Peygamber (s) kızı Zeyneb’i üç sene sonra Ebu’l-’As b. Rabî’e ilk nikâhı üzere geri vermişti.”720

Zührî’nin Ebu Bekir b. Abdirrrahman’dan naklettiği; “Hz. Peygamber (s) Ümmü Hakim bint Haris b. Hişam’ı İkrime b. Ebi Cehil’e aylar sonra yahut yaklaşık bir sene sonra geri döndürmüştü.”721 rivayetlerine yer verdikten sonra bazı âlimlerin; “Bir

kadın daru’l-harpte Müslüman olur ve daru’l-İslam’a Müslüman olarak gelirse arkasından da henüz kadın iddeti içerisindeyken kocası gelirse o kadın aynı nikâh üzere kocasının helalidir. Kadın iddetten çıkmadan gelmezse artık o erkeğin kadın üzerinde nikâh hakkı yoktur.” dediklerini kaydetmiştir. İbn Şihâb ez-Zührî, Leys b. Sa’d, İmam Malik, Şâfiî, Ahmed b. Hanbel ve İshak bu görüştedirler.722 Süfyan es-

Sevrî, Ebu Hanife, Ebu Yusuf ve Muhammed eş-Şeybânî723 ise erkeğin her iki

durumda da kadın üzerinde bir nikâhı kalmadığı, kadının onların yanından, daru’l- harpten ayrılmasının, aralarındaki bağı koparıp bain talakla ayrılmış olacakları şeklinde görüş bildirmişlerdir. Onların delilleri ise Haccâc- ‘Amr b. Şuayb- Babası- Dedesi kanalıyla nakledilen ve Hz. Peygamber’in (s) Hz. Zeyneb’i Ebu’l-As’a yeni bir nikâhla verdiğini haber veren rivayettir.724

719 Tahâvî, Şerh, III, 170-171.

720 Tahâvî, Şerh, III, 167. Kaynaklarda muhtelif yıllar zikredilmektedir. Bkz. Tirmizî, Nikah, 43; İbn Mâce, Nikah, 60.

721 Tahâvî, Şerh, III, 166. 722 Aynî, Nuhab, XII, 383. 723 Aynî, Nuhab, XII, 384.

724 Tirmizî, Nikah, 43; İbn Mâce, Nikah, 61; Ahmed b. Hanbel, XI, 529; Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebir, XIX, 202; Darekutni, Sünen, IV, 373; Hakîm, Müstedrek, III, 741; Beyhakî, es-Sünenü’l-Kübrâ, VII, 304.

Tahâvî Abdullah b. Amr’dan nakledilen ve İbn Abbas rivayetiyle çelişen bu rivayete megazi ilmine dair geniş bilgisiyle eş-Şa’bî’nin de katıldığını ve bu görüşün kabule daha şayan olduğunu ifade etmiştir.725

Tahâvî’ye göre bu ikinci grubun diğer bir delili de İbn Abbas rivayetinde ilk grubun görüşünü destekleyecek şekilde Hz. Zeyneb’in iddetine dair herhangi bir malumat bulunmamasıdır. Şayet bu rivayette Ebu’l-As’ın Hz. Zeyneb’e henüz iddeti bitmeden yetiştiğine dair herhangi bir bilgi bulunsaydı o zaman onların görüşlerine mesned teşkil edebilirdi.726

Tahâvî Muhammed eş-Şeybânî’nin İbn Abbas ve Abdullah b. Amr rivayetlerine dair, bu iki rivayet arasında bir çelişki olmadığı ve ikisinin de ayrı zamanlarda Rasulullah’tan (s) bu haberi işitmedikleri, aynı zamanda işitmelerine rağmen Mümtehine suresindeki yasağı İbn Amr’ın bildiği için nikâhı yeni bir nikâh olarak değerlendirdiği, İbn Abbas’ın ise henüz bilmediği için aynı nikâh üzere Rasulullah’ın (s) kızını verdiği yorumunu yaptığı şeklindeki değerlendirmelerini aktarmış ve bunun güzel bir yorum olduğunu söylemiştir.727 Hadislerin bu şekilde yorumlanmasının

Abdullah b. Amr rivayetinin daha sahih olduğunu ortaya çıkardığını düşünen Tahâvî, buna işaret eden diğer bir donenin İbn Abbas’tan nakledilen ve onun “Bir Hristiyan yahut Yahudi’nin nikâhı altında bulunan bir kadının Müslüman olması durumunda “Onların araları ayrılır. Çünkü İslam üstündür. Ona üstün gelinemez.”728 dediğini

haber veren rivayet olduğunu ifade etmiştir. Tahâvî’ye göre bir Ehl-i Kitab için bile kadın İslam’ı seçer seçmez iddeti beklenmeden nikâhı düşüyorken Kitâbî olmayan bir harbînin nikâhı evleviyetle düşmelidir. Ayrıca İbn Abbas’ın bu sözünden onun en azından Rasulullah’ın (s) kızını Ebu’l-As’a geri vermesinin mensuh olduğu görüşünde olduğu ortaya çıkmaktadır.729

Bu konuda İbn Abbas’ın, kadın ile kocasının hemen ayrılmaları gerektiği, Hz. Ali’nin kadın daru’l-harpten çıkmadığı sürece kocasının kadının nikâhında daha fazla hak sahibi olduğu, Hz. Ömer’in ise kocaya Müslüman olması teklif edileceği kabul

725 Tahâvî, Şerh, III, 168. 726 Tahâvî, Şerh, III, 168. 727 Tahâvî, Şerh, III, 168-169. 728 Tahâvî, Şerh, III, 169. 729 Tahâvî, Şerh, III, 169.

etmezse aralarının ayrılacağı görüşlerine sahip olduklarını zikreden Tahâvî ilgili rivayetleri de naklettikten sonra Zührî ve Katâde’nin Rasulullah’ın (s) Hz. Zeyneb’i (8/629) Ebu’l-As’a geri vermesi şeklindeki uygulamanın daha sonra nesh edildiğine dair görüşlerini haber veren nakillerle konuyu sonlandırmıştır.730

Beyhakî, Müslüman olduktan sonra eşleri de Müslüman olanların iddetleri bitmeden yetişirlerse aynı nikâh üzere devam ettiklerine dair rivayetlere ve Şâfiî’nin değerlendirmelerine yer verdikten sonra Hz. Peygamber’in (s) kızını yeni bir nikâhla geri döndürdüğünü haber veren Abdullah b. Amr (65/685) rivayetinin zayıflığına dair Dârakutnî’nin görüşünü aktarmış ve ardından bu konuda nakledilen İbn Abbas rivayetini zikretmiştir. Tirmizi’den naklen Buhari’nin, İbn Abbas hadisi, İbn Amr hadisinden daha sahih olduğu görüşünde olduğunu aktaran Beyhakî, hadisi Amr b. Şuayb’dan alan Haccâc’ın bu hadisi ondan işitmediğini ve ayrıca onun müdellis bir ravi olduğunu kaydetmiştir.731

Tahâvî’nin İbn Abbas rivayetini diğer bir İbn Abbas rivayetiyle zayıf kabul etmesine temas eden Beyhakî, onun esas aldığı rivayette aralarının ne zaman ayrılacağına dair bilgi olmadığını ifade etmiştir. Buhari’nin kitabında İbrahim b. Musa- Hişam- İbn Cüreyc- ‘Atâ kanalıyla İbn Abbas’ın: “Bir kadın daru’l-harpten hicret ederse hayız görüp temizleninceye kadar onu istemek caiz olmaz. Temizlenirse onunla nikâhlanmak caizdir. Şayet kocası da başkası ile nikâhlanmadan dönerse kadın kocasına döner.” dediğini haber veren rivayeti zikrettiğini ifade eden Beyhakî, bu hadisin İbn Abbas’tan nakledilen aralarında herhangi bir bağ kalmayacağı şeklindeki görüşün batıl olduğunu isbat ettiğini düşünmektedir. “Hiçbir hüccete dayanmadan nesh iddiasının” kabul edilemeyeceğini ifade eden Beyhakî İbn Şihab’tan bu konuda yapılan naklin de tarihi gerçeklerle örtüşmediği kanaatini taşımaktadır.732

Tahâvî’nin naklettiği, Muhammed eş-Şeybânî’nin değerlendirmelerini sahabiler hakkında su-i zan beslemek olarak niteleyen Beyhakî, sahabilerin bizzat Rasulullah’tan (s) yahut güvendikleri bir kimseden işitmeden herhangi bir hadisi nakletmediklerini vurgulamıştır. Abdullah b. Amr’ın hadisi sahih olsaydı ziyade bilgi

730 Tahâvî, Şerh, III, 172. 731 Beyhakî, Ma’rife, V, 318-321. 732 Beyhakî, Ma’rife, V, 322.

içerdiği için onu esas alacaklarını söyleyen Beyhakî megazî âlimlerinden yapılan nakillerin de bunun hilafına bilgiler içerdiğine dikkat çekmiştir.733 İbn Abbas

rivayetinde geçen ve normal şartlarda bir iddet için mümkün olmayan iki sene yahut altı sene gibi süreler konusunda kendilerine yapılacak itiraza cevaben, Hz. Zeyneb ile kocası arasındaki nikâhın Mümtehine suresi ininceye kadar aralarında devam ettiğini, ilgili ayetin nüzulünden az bir zaman sonra ise henüz iddeti bitmeden Ebu’l-As’ın Müslüman olduğunu ifade etmiştir.734

Aynı sahabilerden nakledilen ve birbirine muarız hükümler içeren rivayetlerin alimler arasında ihtilafa sebep olduğu görülmektedir.