• Sonuç bulunamadı

E- Küreselleşme Sürecinde Yer Alan Aktörler

3- Uluslararası Kuruluşlar

En geniş anlamıyla uluslararası kuruluş (UAK), çeşitli alanlarda uluslararası düzeyde faaliyet gösteren, ticari amaç taşımayan ve birden çok devleti ilgilendiren, fakat devlet niteliği taşımayan her türlü kuruluştur. UAK’lar, adından da anlaşılacağı üzere devletler tarafından kurulan ve uluslararası hukuk kurallarına göre işleyen bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda, uluslararası nitelik taşıyan ancak mevcut yapılanmaları itibariyle hiçbir resmi özelliği olmayan hükümet-dışı kuruluşların ayrı bir kategoriye tabi tutulması gerekmektedir. Diğer yandan, UAK’lar mevcut yapılanmaları itibariyle “iktisadi işbirliği” ve “iktisadi bütünleşme” amacına yönelebilmektedir44.

UAK’lar, ilk olarak 19. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış ve özellikle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde ortaya çıkan uluslararası sorunlar ve bu sorunlara işbirliğine dayalı çözümler getirilmesi eğiliminin yoğunlaşması sayısal olarak hızlı bir artış göstermelerini sağlamıştır45. Günümüzde sayıları bini aşmakla birlikte bir çok alanda faaliyette bulunan bu kuruluşlar, sahip oldukları “norm oluşturma” özellikleri sayesinde uluslararası sistemin önemli bir unsuru haline gelmişlerdir. Taşıdıkları bu özellik sayesinde uluslararası kararalma sürecini göreli olarak etkileyebilme gücüne sahip bu kuruluşlar, günümüz küreselleşme sürecinin önde gelen aktörleri olarak görülmektedir.

UAK’lar iktisadi konular başta olmak üzere sosyal, siyasal ve kültürel alanlarda da dahil olmak üzere çok farklı alanlarda faaliyet gösterebilmektedir. Günümüzde özellikle iktisadi alanda faaliyet gösterenler ön plana çıkmaktadır. Çünkü mevcut uluslararası ilişkiler sistemi genel olarak iktisadi konulara dayanmakta ve içinde

43 Hirst ve Thompson, a.g.e., s.15.

44 Nevzat Güran ve İsmail Aktürk, Uluslararası İktisadi Kuruluşlar, Beşinci Baskı, Tuğra

Ofset, Isparta, Ekim 2001, s.1.

45 Zerrin Toprak Karaman ve Asuman Altay, “Global Governance Caused by New World Order”, Avrupa Araştırmaları Dergisi, Cilt.5, Sayı.1-2, 1997, s.69.

bulunduğumuz küreselleşme sürecinin temel belirleyicisi olma özelliğini taşımaktadır. Aşağıdaki şekilde günümüz dünya ekonomisine yön veren UAK’lar, hedef aldıkları konular ve faaliyette bulundukları alanlar itibariyle ele alınmaktadır.

Şekil 2: Dünya Ekonomisine Yön Veren Uluslararası Kuruluşlar

UAK’lar, günümüzde özellikle ekonomik küreselleşme sürecini yönlendirmede etkilidir. Dolayısıyla, küresel kararalma sürecinde meydana gelen etkileşime bağlı olarak, süreçteki diğer aktörler üzerinde etkileri olabilmektedir. Hukuki bağlayıcılık kapsamında değerlendirildiğinde ise, UAK’ların ÇUŞ’ler ve hükümet-dışı kuruluşlardan ziyade, özellikle ulus devletleri etkilediği bir gerçektir46. Çünkü UAK’lar, ulus devletler

tarafından onaylanan uluslararası bir anlaşmayla kurulmaktadır. İşleyiş açısından ise, ortak sorunların müzakere yolu ve karşılıklı ödün prensibine bağlı işbirliğiyle çözümü hedef alınmaktadır. Dolayısıyla, alınan kararlar doğrudan doğruya üye ulus devletleri bağlamaktadır*. Ancak, uluslararası kurumların ulus devletler üzerindeki etlisine

46 Peter Willetts, “Transnational Actors and International Organizations in Global Politics”, The Globalisation of World Politics, Second Edition, içinde, Ed. J.B. Baylis and S.Smith, Oxford

University Press, Oxford ve New York, 2001, p.377.

* Üye devletler, uluslararası kuruluşlarda alınan kararların bağlayıcılığını genelde anayasa-

larındaki bir hükümle belirtmektedir. Örneğin, T.C. Anayasası'nın 90. maddesinde "Usulüne

göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa'ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi'ne başvurulamaz" hükmü bulunmaktadır.

Hedef Alan Kuruluş

Dünya Ticareti

Sermaye Yabancı Sermaye

Finansman

Kaynağı Uluslararası Finansman Sistemi

Çevre

Kaynak: Kenan Mortan, Uluslararası Kaos mu? Türkiye’de Kriz mi?, Dünya

Yayıncılık, İstanbul, Haziran 2001, s.24.

Çalışma Ekonomisi

Mal ve Hizmet WTO

UN, OECD IMF, IBRD ILO UNEP Küresel Enerji Ekonomisi

rağmen, bir seçim ve oylama süreci ile hesap vermemeleri “demokratik bir açık” olarak nitelendirilmektedir47.

Ayrıca UAK’ların ulus devletler üzerindeki etkileri eşdeğer değildir. Ülke grupları açısından, gelişmiş ülkeler gelişmekte olan ülkelere kıyasla uluslararası kuruluşların aldığı kararları yönlendirebilmektedir. Çünkü, UAK’ların kararalma mekanizması genelde oy oranlarına göre işlemektedir. Oy oranlarını belirleyen kriter ise, ülkelerin bu kuruluşların bütçelerine yaptığı katkı paylarıdır. Gelişmiş ülkeler yaptıkları katkılara bağlı olarak UAK’larda nispi oy gücüne sahip olabilmektedir. Kaldı ki, bu durum günümüzde UAK’lara yöneltilen eleştirilerin başında gelmektedir.

Küreselleşme sürecinde UAK’lar içinde sahip oldukları konum itibariyle Bretton Woods ikizleri olarak adlandırılan IMF ve Dünya Bankası ön plana çıkmaktadır. Diğer yandan yine aynı toplantıda temelleri GATT olarak atılan ve 1995 yılında önemli bir dönüşüme uğrayan WTO’da dünya ticaretindeki belirleyici konumu nedeniyle önem taşımaktadır. Günümüzde bu kuruluşlar ve faaliyetleri hakkında çok sayıda eleştiri mevcuttur. UAK’ların küreselleşme sürecindeki üstün konumlarını ortaya koyan bu eleştiriler, bir yönüyle bu kuruluşların küresel aktör olduklarının göstergesi niteliğindedir.

Günümüzde IMF, Dünya Bankası ve WTO’ya yöneltilen en ciddi eleştiri, gelişmiş ülkelerin bu kuruluşları istekleri doğrultusunda yönlendirdiği ve adeta birer manipülatör olarak kullandığıyla ilgilidir48. Kararalma mekanizmalarındaki oy oranlarına

bakıldığında, bu eleştirinin doğruluk payı taşıdığı söylenebilir. Çünkü günümüzde gelişmiş ülkeleri sembolize eden G7 ülkelerinin, IMF ve Dünya Bankası’ndaki oy oranları toplamı sırasıyla yüzde 45.4, ve 42.9’dir. Esasen IMF ve Dünya Bankası’ndan farklı olarak WTO’da her üye ülkenin bir oy hakkı bulunmasına rağmen, G7 ülkelerinin dünya ticaret hacminin yüzde 45.1’ine sahip olması, WTO’da alınan kararlarda da etkili olduğunu göstermektedir. Bu kuruluşların yönetim çoğunluğunun gelişmiş ülkelerin elinde olması, kuruluş imkanlarından yararlanmak isteyen ülkelerin, merkez ülkeler konumundaki G-7 ülkelerinin izlediği siyasi ve ekonomik politikalarla uyumlu politikalar izlemesini gerektirmektedir. Ayrıca bu durum, küresel ekonomik performans bileşenlerinin güç ilişkileri tarafından belirlendiği şeklinde de yorumlanabilir.

Stiglizt, günümüzde UAK’ların, ulusal politika tercihlerini doğrudan etkileyen, hatta belirleyen konumlarıyla küreselleşme sürecini, başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkeler lehine yönlendirdiği görüşündedir. Ona göre, dünyadaki her ülke aynı seviyede

47 Robert Gilpin, Global Political Economy: Understanding The International Economic Order, Princeton University Press, New Jersey, 2001, s.381.

48 Mehmet Yılmaz, “Uluslararası Ekonomik ve Mali Kuruluşların İstihdam Üzerindeki Etkisi:

değildir ve ülkeler bir çok yönden farklılık göstermektedir. Dolayısıyla, uygulayacakları ulusal politikalara hiçbir dayatma olmaksızın, kendi demokratik süreçlerinden geçirerek kendileri karar vermelidirler. Bu bağlamda UAK’ların görevi de, ülkelerin politika tercihlerini, bunların getirdiği risk ve sonuçlarını anlayarak yapabilmelerini ve sorumlulukları üstlenmelerini sağlamak için gerekenleri temin etmekten öte olmamalıdır49.

UAK’ların küresel aktör olduklarının diğer bir göstergesi de, bu kuruluşların oluşturduğu normlardır. Bu kapsamda bir çok UAK, faaliyet alanına giren konularda etkili olmaya çalışmaktadır. Örneğin, faaliyetleri arasında küresel çevre sorunları konusunda sorumluluk üstlenen UN, düzenlediği çevre konferansları ve yürüttüğü teknik çalışmalarla, bu misyonunu eyleme dönüştürmeye çalışmaktadır. Bu faaliyetleri sayesinde UN, “sürdürülebilir kalkınma” ve “çevre odaklı dış ticaret“ örneklerinde olduğu gibi küresel normları belirlemekte ve başta ekonomik kalkınmaya yönelik olanlar olmak üzere ulus devletlerin izlediği birçok politikayı doğrudan etkileyebilmektedir50.

UAK’ların küresel aktörlerden olduğunun bir diğer göstergesi de, özellikle 1990’lı yıllarda yaşanan finansal krizler ve bu kriz dönemlerinde önemli görevler üstlenen IMF örneğiyle ortaya konulabilir. Her ne kadar, krizlerden çıkış amacıyla IMF tarafından ülkelere önerilen, istikrar ve yapısal uyum programlarının başarısızlığı ortada olsa da, bu politikaların uygulamaya konulmuş olması IMF’nin ulusal hükümetler üzerindeki nüfuzunun bir göstergesi niteliğindedir51. Habermas, IMF’nin bu nüfuzunun, özellikle kurulan borç ilişkileri üzerinden doğduğunu ve bu kuruluşun ülke hükümetlerinin aldıkları kararlara müdahale etme fırsatı kazandığını iddia etmektedir52.

UAK’ların küreselleşme sürecinin gelişimini yönlendirmede etkili olduğunu farklı tespitlerle de ortaya koymak mümkündür. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken bir gerçek vardır: günümüzde uluslararası sistemde sadece ulus devletler yoktur. Ulus devletler tarafından kurulan UAK’lar da, küresel kararalma sürecinde etkili bir rol oynamaktadır. Diğer yandan, UAK olmamasına rağmen, sürecin işleyişini yeni bir güç düzeyine yükselten yeni aktörlerin de devreye girmesi, küresel kararalma mekanizmasının boyutlarının ne kadar karmaşık olduğunu ortaya koymaktadır.

49 Joseph E. Stiglitz, Küreselleşme Büyük Hayal Kırıklığı, İkinci Baskı, Çev. Arzu Taşçıoğlu

ve Deniz Vural, Plan B İletişim, Tasarım, Tanıtım, Yayıncılık ve Yapımcılık Tic. San. Ltd. Şti., İstanbul, Kasım 2000, s.109.

50 Karaman ve Altay, a.g.m., s.72-73.

51 Korkut Boratav, “İstikrar ve Yapısal Uyum Politikalarının Bir Bilançosuna Doğru”, Mülkiye,

Cilt:XVIII, Sayı:166, 1994, s.15.

52 Jurgen Habermas, Küreselleşme ve Milli-Devletlerin Akıbeti, Çev. Medeni Beyaztaş, Bakış