• Sonuç bulunamadı

C- Küresel Vergi Sorunlarının Türleri

5- Küresel Vergi Rekabeti

Küreselleşme sürecinin meydana getirdiği dönüşümler kapsamında vergilendirme alanında ortaya çıkan sorunlardan biri de vergi rekabetidir. Diğer küresel vergi rekabeti sorunlarından farklı olarak vergi rekabetinin sorun olma özelliği görelidir. Çünkü vergi rekabetinde ülkeler rekabet olgusunun doğasından kaynaklanan şekilde çeşitli kazanç ve kayıplarla yüzleşebilmektedir. Dolayısıyla, fenomenin sorun olma özelliği doğrudan doğruya rekabet sürecinden olumsuz etkilenen ülkeleri hedef almaktadır. Ancak böyle olmasına rağmen, son yıllarda OECD vergi rekabetini zararlı olarak addetmekte ve vergi rekabetini küresel vergi sorunlarından biri olarak görmektedir. Vergi rekabeti konusunda Avrupa Birliği de benzer görüşlere sahiptir. Günümüzde küresel bir vergi sorunu olarak görülen vergi rekabetinin engellenmesi doğrultusunda bu oluşumların ciddi girişimleri söz konusudur. Engelleme girişimlerinin nedenlerinin sorgulanacağı ve fenomenin gelişmekte olan ülkeler için bir çeşit iktisadi kalkınma aracı olarak kullanılıp kullanılamayacağına odaklanan çalışmanın izleyen bölümünde konu ayrıntılı olarak incelenmektedir.

İkinci Bölüm

ULUSAL ve KÜRESEL BOYUT İÇİNDE VERGİ REKABETİ

Neo-liberal paradigmanın etkisiyle ulusal hükümetlerin 1980’li yıllarda yöneldiği ticari ve finansal serbestleşme süreci, teknolojik ilerlemelerin de katkısıyla uluslararası ekonominin bütünleşme sürecine girmesine ve yaşanan sürecin kısa zamanda “küreselleşme” olarak adlandırmasına neden olmuştur. Zaman ve mekan engellerinin yavaş yavaş ortadan kalktığı bu süreçte bazı üretim faktörlerinin mobilitesi (hareket kabiliyeti) artmış ve ilave kazanç olanakları sayesinde bir yandan bu faktörlerin ulusal vergi sistemlerine, diğer yandan ulusal vergi sistemlerinin bu faktörlere olan duyarlılığı yükselmiştir.

Küreselleşme sürecinde bazı üretim faktörlerinin mobilitesinin artması, bu faktörlerin ulusal vergi sistemleri arasındaki farklılıklardan, diğer bir ifadeyle vergi arbitrajı olanaklarından yararlanma eğilimlerini yükseltmiştir171. Mobil üretim

faktörlerinin artan bu yönlü eğilimleri karşısında ulusal vergi sistemleri açısından vergi yükünün düşürülerek vergi tabanının genişletilmesi yönündeki uygulamalar tercih edilir hale gelmiş ve sonuçta vergi, bir rekabet unsuru olma özelliği kazanmıştır. Ulusal ekonomiler açısından verginin bir rekabet unsuru olma özelliği kazanması, ideolojik tutumu ne olursa olsun ulusal vergi politikalarının rekabetçi bir karaktere bürünmesinde etkili olmuş ve böylelikle ulusal vergi politikalarının etki düzeyi küresel ölçeğe yükselmiştir172.

Vergilendirmenin politik alanının genişlemesi, politika önceliklerini oluşturmada küresel dinamiklere dayalı çözümlemeleri önemli hale getirmektedir. Çünkü üretim faktörlerinin mobilitesinin artması, “yatırım-üretim-tüketim” döngüsünün ulus devlet düzleminden bağımsızlaşmasına yol açmaktadır. Bu ise, ulus devletlerin varlığını devam ettirdiği bir ortamda uluslararası rekabetin önemli bir dönüşümden geçmesine neden olmaktadır. Çünkü bahsedilen döngüye dâhil olma yetisini geçmiş dönemlerde izlenen neo-liberal eksenli politikalarla kaybeden ulusal ekonomiler için artık rekabeti

171 Coşkun Can Aktan ve İstiklal Y. Vural, “Vergi Rekabeti”, Kamu Maliyesinde Çağdaş Yaklaşımlar içinde, Der. Coşkun Can Aktan, Dilek Dileyici ve İstiklal Y. Vural, Seçkin

Yayıncılık, 2004, s.69.

172 Duane Swank ve Sven Steinmo, “The New Political Economy of Taxation in Advanced

Capitalist Democracies”, American Journal of Political Science, Vol.46, No.3, July 2002, s.645.

sürdürmenin en gerçekçi yolu aktör olamadığı rekabet sürecini kendi bünyesine çekmeye çalışmak olmaktadır*. Bu dönüşüm, ulus devletin iktisadi anlamda

alışılagelmiş rekabet sürecinden çekilmesi gibi görülürken aslında, uluslararası rekabet unsurları ve aktörlerinin belli olduğu bir ortamda ulus devletlerin bunlardan daha fazla pay almaya yönelik yeni bir rekabet sürecine yönelmesi anlamına gelmektedir.

Küreselleşmenin oluşturduğu bu yeni rekabet sürecinde, ulus devletler küresel rekabet dinamiklerini kendi iktidar alanlarına çekme yönünde ulusal vergi sistemlerini bir araç olarak kullanmaktadır. Bu ise, diğer ulus devletlerin varlığı durumunda -ki diğer ulus devletler benzer stratejiler izlemeseler de- kaçınılmaz olarak bir vergi rekabeti ortamı oluşmasına yol açmakta ve ciddi makro ekonomik etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu etkiler rekabetin doğası gereği taraflar açısından olumlu ve olumsuz özellikler taşımakta ve gerçeğin bir sorun olarak nitelendirilmesine yol açmaktadır. Burada bahsedilen sorun, etki alanı itibariyle küresel bir sorun olma özelliğine sahiptir. Ayrıca, sorunun öznesi “rekabetçi vergi politikaları” olduğundan, oluşan olumsuzluklar temel alınmakta ve “zararlı vergi rekabeti” olarak adlandırılabilmektedir.

I- VERGİ REKABETİ KAVRAMININ TEORİK ÇERÇEVESİ

Vergi rekabeti olgusu küreselleşme süreciyle önem kazanan bir gelişme olmasına rağmen, bu süreçten önceki dönemlerde de özellikle “federal yapılı” ülkelerde ve iktisadi işbirliği girişimlerinin en yoğun türü olan “iktisadi entegrasyonlar”da ortaya çıkma özelliğine sahiptir. Bu bağlamda, konunun teorik çerçevesi evvelce detaylı olarak ele alınmış ve günümüzde vergi rekabeti konusunda oldukça geniş bir literatür oluşmuştur.

Gerçekten vergi rekabeti konusundaki literatür, yaşanan gelişmeler ekseninde oluşan küresel -zararlı- vergi rekabeti olgusunun değerlendirilmesi yönünde elverişli bir arka plan oluşturmaktadır. Bu nedenle izleyen kısımda; kavramsal açıklamalar başta olmak üzere sırasıyla vergi rekabetinin piyasa rekabetine kıyasla farklılaştığı unsurlar, hedef aldığı iktisadi değişkenler, ortaya çıkmasında etkili olan amaçlar ve kullanılan araçlar hakkında ileri sürülen görüşler ve bu görüşler doğrultusunda geliştirilen iktisadi modeller incelenecektir.

* Literatürde 1980’li yıllarda dış ticaret ve finansal faaliyetlerin liberalizasyonunu kapsamında

izlenen politikaların ulusal hükümetlerin politika tercihlerinde ciddi kısıtlamalar oluşturduğu ve iktisat politikası araçlarından özellikle dış ticaret politikası ve para politikası önlemlerini etkinsizleştirdiği yönünde ciddi eleştiriler bulunmaktadır. Ayrıntılı bilgi için bkz., Yeldan (2002), a.g.m., ve Sönmez, a.g.m.