• Sonuç bulunamadı

Kuşeyrî, duaya icabetteki gecikmesinden dolayı Allah’ı itham eden ve O’na kızan kimselere bu davranışlarının sebebini sorar. “Halktan istemeyi bana yasakladı ve kendisinden istemeyi vacip kıldı. Ben de O’ndan istiyorum, fakat O, karşılık vermiyor.”

diyerek, suçlayıcı bir ifadeyle cevap veren kimseye bazı uyarı ve nasihatlarda bulunur:

Kuşeyrî, öncelikle kulun Allah karşısındaki konumunu ele alır. Allah’a karşı kullarının bağımlı ve sorumlu olmaları sebebiyle hür değil köle olarak değerlendirilmeleri gerektiği üzerinde durur. Allah’a karşı kendisini sorumsuz, bağımsız ve hür kabul eden kimseye söylenecek söz yoktur. Fakat söz ve nasihat, kendisini bir köle gibi yaratanına karşı sorumlu ve bağımlı hisseden kimseye yapılır. Kuşeyrî, köleliği prensipte kabul eden

541 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 62.

542 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 62.

kimsenin, duasının karşılığının gecikmesinden dolayı Allah’ı suçlamaması, rahmetinden şüphe etmemesi, duasının karşılığının gecikmesinde kendisinin çıkarı olduğunu düşünerek Allah’a şükretmesi gerektiğini belirtmiştir. Allah, işlerin sonunu bildiği ve kötülükleri uzaklaştırmak istediği için en uygun olanını seçer; eğer bu konuda O’nu suçlarsan kâfir olursun ve O’na zulüm nispet etmiş olursun, demiştir. Kuşeyrî, Allah’ın zulümle itham edilmesine de şiddetle karşı çıkarak şöyle demiştir: “Allah, kullarına karşı zâlim değildir, zulmü de kabul etmez ve zulmetmek O’nun için mümkün değildir. Çünkü O, her şeyin sahibidir. Mülkün sahibi, mülkünü dilediği gibi kullanır ve bu da zulüm ismiyle adlandırılmaz. Ancak zalim, başkasının mülkünü, onun izni olmadan kullanandır.”543

Kuşeyrî, Allah’ın ilminde bir çıkarı olabileceği düşüncesiyle O’na karşı hüsn-ü zan beslenmesi; şükredilmesi, sabredilmesi; rıza ve muvâfakat halinde bulunulması;

suçlamanın ve kızmanın terkedilmesi gerektiğini söylemiştir. Allah’a sığınmak, O’nun yolundan saptıran heva ve nefsle birlikte bulunmayı terk etmek; kurtuluşu O’ndan beklemek; tevhidi muhafaza etmek; O’ndan utanmak; emrini yerine getirmekte yarışmak ve O’nun kaderi geldiğinde de ölü gibi olmak/kabullenmek gerekir, demiştir.544

Kuşeyrî, suçlamada ve sû-i zan’da bulunulduğunda, bunun Allah’a isyanı ve kötülüğü emreden nefsten kaynaklandığının bilinmesi gerektiğini belirterek nefse karşı şu uyarılarda bulunmuştur: Nefsine zulmü nispet etmen, Mevlâ’na zulüm nispet etmenden daha önce gelir. Nefse uymaktan, bağlanmaktan, yaptığına razı olmaktan, tuzağından ve bütün işlerdeki sözlerinden sakın. Çünkü o, Allah’ın ve senin düşmanındır; Allah’ın ve senin düşmanın olan Şeytan’ın dostu, halifesi ve casusudur. Allah’tan kork ve kurtuluşa sarıl.545

Kuşeyrî, suçlanması gereken biri varsa onun da nefs olduğunu, kötü fiilin de zulmün de ona nisbet edilmesi gerektiğini söylemiştir. Allah’a zulüm ithamına karşı, nefse şu ayetlerle karşılık verilmesini istemiştir: 546 “Eğer inanır ve şükrederseniz Allah size niçin azap etsin.”547 “Allah, insanlara zulmetmez, ancak insanlar kendilerine zulmederler.548 “O, senin elinle kazandığındır.”549

543 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 66.

544 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 67.

545 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 67.

546 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 67.

547 Nisâ, 4/147.

548 Yunus, 10/44.

549 Şûrâ, 42/30. Ayette, burada olduğu gibi “yedâke şekliyle değilde, eydîküm” olarak geçmektedir.

Allah’tan istemekten vazgeçmemek: Kuşeyrî, “Eğer istediğim kısmetimse, istesem de istemesem de bana gelecektir; eğer o kısmet değilse, istememle de bana verilmez.” diyerek Allah’a dua etmeyeceğini söylemenin yanlış bir davranış olduğunu ifade etmiştir. Aksine, içinde zarar ve haram kılınmış bir şey olmadıkça, dünya ve ahiretin iyiliklerinden ihtiyaç duyulan şeylerin hepsini istemek gerektiğini belirtmiştir.

“Allah’ın lütfundan isteyin.”550 ayetinde istemenin emredildiğini ve teşvik edildiğini;

“Karşılığının verileceğine inanarak Allah’tan isteyiniz”551 hadisinde de bu hususun ifade edildiğini açıklamıştır.552

Kuşeyrî, “O’ndan istiyorum fakat vermiyor, öyleyse ben de istemeyeceğim.”

denmemesini, aksine duaya ve tevhide devam edilmesi gerektiğini söylemiştir. Eğer kısmet ise, istedikten sonra onu sana sevk eder; böylece tevhidini, yakînini ve imanını artırır; halktan istemeyi terk etmeye ve yüce Allah’a yönelmeye devam et demiştir.

Kuşeyrî, kısmet değilse ona bâtınında kanaat verileceğini; fakir veya hasta olursa, ikisine de razı edileceğini; borçlu olursa, alacaklının kalbinin borcu ertelemeye, bir kısmını veya tamamını düşürmeye meylettirileceğini, söylemiştir. Kuşeyrî, Allah’ın cömert olduğunu, dünyada istenileni vermemesine karşılık olarak ahirette bol sevap ve mükâfat vereceğini ve O’nun kendisinden isteyeni hayal kırıklığına uğratmayacağını belirtmiştir.553

Kuşeyrî daha önce, kısmetlerin alınması konusunda, şeriat, velâyet ve ebdâl hallerinden bahsetmişti. Kuşeyrî’nin, bu konudaki diğer açıklamalarına bakalım. Ona göre; Şeriat halinde, zarurî ihtiyaçlardan helal kılınanlar alınır. Velâyet halinde, kısmetler emirle alınır. Ebdâl halinde, kısmetler lütufla alınır. Ebdâl, Allah’ın lütfettiği nimetlere bürünür. Kişinin her makama girdirildiğinde hali değiştirilir.554

Kuşeyrî’nin, muhabbetle ilgili olarak yaptığı önceki açıklamalarında da kısmetin istenmemesiyle ilgili olan bazı ifadeleri görmekteyiz: “Kısmet olanla meşgul olmak, sevgi ve kulluk kapısında, şirk, hırs ve açgözlülüktür. Kısmeti isteyen kimse, dostluğunda ve sevgisinde samimi değildir. Sevdiği ile birlikte başkasını isteyen kimse yalancıdır.”555

Örnek verdiğimiz yerlerde kısmetlerin istenmemesi ile ilgili ifadeler varken, işlediğimiz konuda ise kısmetlerin Allah’tan istenmesi üzerinde hassasiyetle durulmaktadır. Bu durum, Kuşeyrî’nin, sözlerinde tezata düştüğü inancına yol açabilir.

Onun, kısmeti istemekle ilgili açıklamalarının geneline bakıldığında, avamla havâss

550 Nisâ, 4/32.

551 Ahmed b. Hanbel, Müsned, XI, 235.

552 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 67.

553 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 68.

554 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 60.

555 Kuşeyrî, el-Cevâhiru’l-Mensûre, s. 57.

ayrımı yaptığı görülür. Avama, kısmetleri istemesi önerilirken havâssa ise kısmetleri istememek ve terk etmek önerilir. Kısmetlerin istenilip istenilmemesinin, içinde bulunulan halle de ilgili olduğu görülmektedir. Şeriat halinde, kısmetlerin istenmesi ve alınması söylenirken, ebdâl halinde, kısmetlerin istenmemesi ve terk edilmesi belirtilmiştir. Sevgi kapısında, Allah’la birlikte kısmeti istemek samimiyetsizlik olarak addedilmiştir.

Kuşeyrî’nin şu sözleri, böyle bir tevil yapmamız gerektiğini ortaya koyar: “Kul istemekle, Rabbini zikreden, birleyen, kendi güç ve kuvvetinden kurtulan, böbürlenmeyi, büyüklenmeyi ve kibirlenmeyi terk eden bir kimse olur.”556

Kul, istemekle, acziyetini ve kulluğunu idrak ederek kibri ve büyüklenmeyi terk ettiği gibi aynı zamanda istediği kimsenin kudretini, büyüklüğünü ve ilahlığını da kabul etmiş olur. Bu durum, kulluğun ve muhtaçlığın farkına varmaya, Allah’ın varlığını ve gücünü idrak etmeye yol açtığı için daima istemekte fayda vardır.