• Sonuç bulunamadı

Kesinleşmenin Amacı

Belgede Değişiklik davası (sayfa 45-48)

Maddi anlamda kesin hükmün üç farklı amacı vardır. Bunlardan ilki mahkeme kararlarına güvenilmesi ve uyulmasını sağlamaktır. İkincisi; taraflar arasındaki uyuşmazlığın bütün bir gelecek için ve devamlı olarak sona ermesine hizmet etmektir. Üçüncü olarak ise; çelişkili kararlar verilmesine engel olarak, toplum hayatı için zorunlu olan hukuki istikrarı ve güveni sağlamaktır91.

Kesin hüküm etkisine sahip bir karar farklı yönlerden sonuçlar ve dolayısıyla sınırlar ortaya koyacaktır. Kesin hükmün sübjektif, objektif ve zaman itibariyle sınırları bulunmaktadır. Bunlardan sübjektif sınırlar, daha çok kesin hükmün taraflar üzerindeki etkisini, bunun devamında bir diğer bakış açısıyla, üçüncü kişiler üzerindeki etkisini ve hangi ilgililerin bundan etkileneceğini ortaya koymaktadır92. Konumuz itibariyle asıl üzerinde durmak istediğimiz husus kesin hükmün zaman itibariyle ve objektif sınırıdır.

Kesin hükmün zaman itibariyle sınırı ile kesinleşmiş bir hüküm bulunan durumlarda, yeni vakıaların oluşması ile aynı konu üzerinde yeni bir davanın görülüp görülemeyeceği hususu açıklanmaya çalışılır93. Öncelikle bir kararın kesin hüküm etkisinin, dava süresince vakıaların yargılamaya getirilebileceği son zaman kesiti ile sınırlı olduğunu söylemeliyiz. Buna göre

91 Kuru/Arslan/Yılmaz – Usul, s. 668; Budak – Hüküm, s. 2 – 4; Akkan, Mine, Medeni Usul Hukukunda Tarafların Farklı Olması Durumunda Kesin Hükmün Delil Niteliği, (DEÜHFD C. 11, Özel Sayı (Prof. Dr. Bilge Umar’a Armağan), s. 3 – 61, İzmir, 2010), s. 5, 9 (Akkan – Kesin); Boetzkes, s 25; Kuru – Usul, s. 4986 – 4987; Arslan, Ramazan, Kesin Hüküm İhtiyacı ve Yanılma Gerçeği, (ABD 1988/5 – 6, s. 722 – 737),

s. 722 – 723 (Arslan – Kesin);Gürdoğan, Burhan, Medeni Usul Hukukunda Kesin Hüküm İtirazı, Ankara,

1960, s. 29 – 30, 61. Kesin hüküm, mahkemelerin yargısal kararlarına tanınan kanuni gerçeklik vasfını ve hükmün daha sonraki davada bağlayıcılığını ortaya koyar.(Tanrıver, Süha, Medeni Usul Hukukunda Derdestlik İtirazı, Ankara, 2007, s. 38 – 39 (Tanrıver – Derdestlik)); Pekcanıtez/Atalay/Özekes – 13. Bası, s. 714; Postacıoğlu – Usul, s. 678; Ansay, Sabri Şakir, Hukuk Yargılama Usulleri, 7. Baskı, Ankara, 1960, s. 363 vd; Bilge, Necip, Medeni Yargılama Hukuku Dersleri, 2. Basım, Ankara, 1967, s. 597 – 598; Selçuk, Sami, Medeni Usul Hukukunda Kesin Hükmün Unsurları, Sonuçları, Kapsamı, Sona Ermesi ve Ceza ve Hukukta Etkileri, (AD 1973/12, s. 1063 – 1081), s. 1077; Ulf Heil, Die Bindung Der Gerichte An Entscheidungen Anderer Gerichte, Bochum, 1983, s. 20; Direnisa, Efe, Die materielle Rechtskraft in deutschen und türkischen Zivilverfahrenrecht, Frankfurt am Main, 2012, s. 74.

92 Deren Yıldırım – Kesin, s. 73 vd; Selçuk, s. 1063 vd.

93 Özkaya Ferendeci Objektif, s. 6; Özkaya Ferendeci Zaman İtibariyle, s. 183;

yargılama sırasında dikkate alınabilecek olan tüm vakıalar, davanın sonuçlanması ile birlikte sukut etme tesiri altında kalacaktır. Buna göre vakıaların yargılama sırasında ve yargılamadan sonra ortaya çıkması önem arz eden bir durum olacaktır. Zira yargılama sırasında mevcut olan tüm vakıalar, taraflarca ileri sürülmüş olsun veya olmasın, taraflarca bilinemiyor olsa bile, sukut etme tesirinde kalarak bir daha ileri sürülmeyecektir. Diğer bir bakış açısıyla ise davadan sonra oluşacak vakıalar, kesin hüküm etkisinde kalmaksızın daha sonra ileri sürülebileceklerdir. Bunlara dayanılarak tekrar bir dava açılabilmesi mümkün olacaktır94.

Konumuz açısından bakıldığında değişiklik davasının kural olarak95 geçmişe etkili sonuçlar doğuramaması ve değişiklik davasının ancak önemli hukuki veya fiili değişikliklerin gerçekleşmesinden sonra açılabiliyor olması, kesin hükmün zaman itibariyle sınırları açısından önem arz etmektedir. Buna göre kararın kesin hüküm etkisi, dava süresince vakıaların yargılamaya getirilebileceği son zaman kesiti ile sınırlı olduğundan, kural olarak96 bu andan itibaren ortaya çıkacak önemli hukuki veya fiili değişiklikler dolayısıyla değişiklik davası açılabilecektir. Bununla birlikte bu açılan dava, ancak sonradan ortaya çıkacak değişiklik durumlarını takiben ortaya çıkabileceği için geçmişe etkili sonuçlar doğurmayacaktır. Çünkü kesin hükmün zaman itibariyle sınırı, konumuz açısından, davanın açılmasından itibaren başlayacaktır. Başlangıcı davanın açılmasından itibaren olan kesin hükmün zaman itibariyle sınırı, sonraki önemli hukuki veya fiili değişikliğin gerçekleşmesi halinde açılacak değişiklik davası ile sona erdirilebilecektir.

Konumuz değişiklik davası açısından ele alacağımız bir diğer husus kesin hükmün objektif sınırlarıdır. Kesinleşme etkisi olarak da sıklıkla ifade edeceğimiz kesin hükmün objektif sınırları ile kararın içerik açısından kapsamı çizilmektedir. Söz konusu kararın hangi bölümlerinin kesin hüküm sınırlarına dâhil olarak kesinlik kazandığı objektif sınırlarla belirlenir. Bunun sonucu olarak da kesinleşen hususlar bir daha dava konusu edilemez97.

94 Özkaya Ferendeci – Objektif, s. 6 – 7; Wäsch, Rudolf, Die Abänderung von Ehescheidungsurteilen nach Art. 153 ZGB, Davos, 1950, s. 43; Kuru – Usul, s. 5011; Gürdoğan, s. 81 – 82, Arslan – Kesin, s. 730 – 731; Belgesay, Mustafa Reşit, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu Şerhi, 3. Bası, İstanbul, 1948, s. 200. 95

İstisnaları için bkz. II. Bölüm-§1-G-V. 96 İstisnaları için bkz. I. Bölüm-§7-B-III.

97 Özkaya Ferendeci – Objektif, s 7; Pekcanıtez/Atalay/Özekes – 13. Bası, s. 723 – 724; Belgesay, s. 196;

Kesinleşmenin temel amacı hak ve hukuk üzerindeki tartışmayı yani bu temele dayanan taleplerden doğan tartışmaları nihai olarak sonuca bağlamaktır. Bu tartışmaların belli bir noktadan sonra nihai olarak bitirilmesi ve kesinlik kazandırılması, hukuk devletinin bir gereği olarak hukuk güvenliği ve barışı açsından zorunluluktur. Ortaya konulan kararın çekişmeden sonra güvenilecek bir ortamı sağlaması gerekmektedir. Buna göre bir yargılama süreci sonucunda mutlaka kesin hüküm etkisine erişme zorunluluğu bulunmaktadır. Yargılama sırasında ve öncesinde çekişmeli durumda olan hak ve talep bir mahkeme kararı ile kesinleşerek ve dolayısıyla kesin hüküm etkisini kazanarak devlet otoritesi himayesinde kesinleşmiş olacaktır. Kesinleşen bu karar, artık bundan böyle tartışılmaz bir durumdadır98.

Kesin hüküm ve sonucunda ortaya çıkan kesinleşme olmadan, hukuki koruma görevini yerine getirmeye çalışan bir yargı organı düşünülemez. Devlet, bireylere sağladığı yargılama sonucunda varılan kararın bağlayıcı olmasını bir şekilde sağlamak zorundadır. Zira bu sağlanmadığı müddetçe taraflar arasındaki ihtilaf sona erdirilmemiş olacak ve devlet otoritesi de ciddiye alınmamış olacaktır. Bu noktada önemli olan davanın sonucundan ziyade, taraflar için bağlayıcı olması olacaktır. Kesinleşme, hakkın aranmasına ve dolayısıyla bunun sonucunda hakkın korunmasına hizmet eder99. Kesin hüküm sayesinde tespit edilen hak korunabilecektir. Maddi anlamda kesin hüküm sonucunda ortaya çıkan kesinleşme, söz konusu karardaki sonucun bir daha başka bir davada görülmesini yasaklayarak hakkın korunmasını sağlayacaktır100. Diğer bir ifadeyle kesinleşme etkisi, yargılamanın amacından doğar ve yargılama sırasında tespit edilen hakkın korunmasına hizmet eder101.

98 Özkaya Ferendeci – Objektif, s 1 – 2, 88; Arslan – Kesin, s. 723; Direnisa, s. 47, 74; Akkan – Kesin, s. 6 – 8; Çenberci, Mustafa, Hukuk Davalarında Kesin Hüküm, Ankara, 1965, s. 16.

99

Braun, Johann, Rechtskraft und Restitution, 1. Teil: Der Rechtsbehelf gem. § 826 BGB gegen rechtskraftige

Urteile, Berlin, 1979, s. 17 (Braun – Restitution); Boetzkes, s 21 – 22; Direnisa, s. 47 – 48. 100 Özkaya Ferendeci – Objektif, s 3 – 4; Çenberci, s. 16.

101 Gaul, Hans Friedhelm, Möglichkeiten und Grenzen der Rechtskraftdurchbrechung, Athen-Komitini, 1986, s. 17; Özkaya Ferendeci – Objektif, s. 5.

Belgede Değişiklik davası (sayfa 45-48)

Benzer Belgeler