• Sonuç bulunamadı

İsviçre Hukukunda Değişiklik Davası

Belgede Değişiklik davası (sayfa 86-90)

I. Genel Olarak

İsviçre Hukukunda değişiklik davası hakkında genel bir hükme rastlanılmamaktadır244. Öğretideki bir görüşe göre, İsviçre Hukukunda değişiklik davası düşüncesine Alman Medeni Usul Kanunu § 323 temel teşkil etmektedir. Daha açık bir ifadeyle bu maddede yer alan temel prensipler doğrultusunda İsviçre Hukuku’nda değişiklik davası düşüncesi ortaya çıktığı ve geliştirilmeye çalışıldığı ileri sürülmüştür245.

244 Kurz, s. 159.

245

Önemli değişiklikler halinde sonradan muaccel olacak edimler hakkındaki İsviçre Hukuku’nda hükmün sahip olduğu kesinleşme etkisinin sona erdirilerek, hükmün her zaman değiştirilebileceği kabul edilmiştir246. Diğer bir ifadeyle değişiklik davasının açılabilmesi için daha önceden verilen hükmün temelinde yer alan hukuki şartlarda önemli değişikliğin gerçekleşmiş olması gerekir247. İsviçre Hukukunda değişiklik davasının düzenlenmesinin nedeni, değişen şartlara göre hükmün yeniden değerlendirilmesi (clausula rebus sic stantibus) gerekliliğidir248. Bu gereklilik doğrultusunda, değişiklik davasının kabul edilmesinin bir zorunluluk olduğu kabul edilmiştir. Ancak bir hüküm hakkında değişikliğin söz konusu olabilmesi için kesin hüküm etkisinin ortadan kalktığı durumlar hakkında kanuni düzenlemeler yapılması gerekmektedir249. Zira kesin hüküm etkisi, hukuki güvenlik açısından kabul edilmesi ve kural olarak süreklilik arz etmesi gereken bir durumdur.

İsviçre Medeni Usul Kanunu’nda (Schweizerische Zivilprozessordnung) değişiklik

davasının ayrı olarak düzenlendiği bir maddenin bulunmaması karşısında değişiklik davasının pozitif dayanağının maddi hukukta olduğunu söyleyebiliriz250. Bir anlamda özellikle ülkemizde halen yürürlükte bulunan Medeni Kanun ve Hukuk Muhakemeleri Kanunundan önce yürürlükte olan 743 sayılı Medeni Kanun ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun İsviçre’den tercüme edilerek alınmış olması, değişiklik davasının pozitif dayanağı bakımından Türk Hukuku’nun İsviçre Hukuku’na paralel olması sonucunu doğurmuştur.

1.1.2011 tarihinde Federal düzeyde yürürlüğe giren İsviçre Medeni Usul Kanununda (sZPO) değişiklik davasının ayrı bir başlık altında düzenlenmediği görülmektedir. Buna karşılık

İsviçre Hukuku’nda değişiklik davası, tıpkı Türk Hukuku’nda olduğu gibi maddi hukukta

düzenlenmiştir251. Bu düzenlemelerden ilki İsviçre Borçlar Kanunu (Obligationenrecht) Art

246 Banzer, s. 201; Vogel, Oscar/Spühler Karl, Grundrıss Des Zıvılprozessrechts und des internationalen Zivilprozessrechts der Schweiz, Bern, 2001, s. 320 – 321; Guldener, s. 206 – 207.

247

Guldener, s. 379; Knecht, s. 67 – 68; Wäsch, s. 43.

248 Banzer, s. 201; Gottwald – Materielle, s. 153; Knecht, s. 70 – 71; Wäsch, s. 42 – 43. 249

Banzer, s. 202.

250 Bu nedenle İsviçre Hukukunda değişiklik davasının maddi hukuk karakterli bir kurum olma özelliğine sahip

olduğu ileri sürülmektedir. (Knecht, s. 75).

251 Kencht, s. 81; Banzer, s. 202; Vogel/Spühler, s. 324; Guldener, s. 206; Kurz, s. 159; Gottwald – Materielle, s. 151; Matsumoto; s. 57.

43/II ve 46/II’de ortaya çıkmaktadır. Bu düzenlemelere göre maddi tazminattan doğan irad ödemesi borçlu tarafından dava edilerek sona erdirilebileceği (Art 43/II) gibi hâkim de hükümden itibaren iki yıl süreyle tazminatı yeniden gözden geçirebilme hakkını saklı tutmuş olabilir (Art 46/II). Bu düzenlemede, bir anlamda kesinleşmenin gelecek için sınırlanmadığı belirtilmektedir. Özellikle hüküm verildiği zaman hâlihazırdaki hukuki ihlalin devam ettiği ve bu devam etme durumunun, ne ölçüde olduğu veya olacağı tam olarak belirlenememektedir252.

Yine değişiklik davası hakkındaki bir diğer düzenleme İsviçre Medeni Kanunu (Zivilgesetzbuch, ZGB) Art 279/I’dir. Bu düzenlemeye göre çocuk, anne veya babasına veya her ikisine birden geleceğe yönelik veya bir yıl için nafaka edimini dava edebilecektir. Bu kısımda düzenlenen çocuk nafakası hakkında, Art 286’ya göre nafaka hakkında önemli değişiklikler yapılabilir. Bu durumda söz konusu edimin doğası gereği, kesinleşmenin gelecek için sınırlanmamış etkilerinden bahsetmek mümkündür. Zira kesinleşme sonucunda sonradan hükümde değişiklik yapılabiliyor olması, kesinleşmenin tüm gelecek için ortaya koyacağı etkilerinin sınırlı olmasını gerektirir. Bu sınır davaya konu edimin önemli hukuki veya fiili değişikliklerden etkilendiği andır. Bu andan itibaren artık kesinleşmenin geleceğe dönük etkisi sınırlanmış olacaktır253. Buradan hareketle çocuk nafakası hakkında belirlenmiş iradın kesinleşme etkisi de sonradan sınırlanmıştır254.

Değişiklik davasının ortaya çıktığı bir diğer hal, yine aynı Kanunda Art 329/II – III’de bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre de yardım nafakası ve buna ilişkin taleplerin hakkaniyete aykırı durumlar içerdiği zaman, dava konusu edilebileceği ortaya konulmaktadır.

İsviçre Hukuku’nda değişiklik davasının, sonuçlarının açık bir şekilde belirtilmesi şartıyla bu çerçevede, açılabileceği belirtilmiştir. Bir anlamda hükmün kesinleşme etkisine

verilen önem dolayısıyla kesinleşme etkisinin, ancak çok önemli durumlarda ortadan kalkabileceği kabul edilmiştir. Bu yetki verilen durumlarda da mahkemenin değişikliği yaparken değişiklik sebebini açık ve ayrıntılı bir şekilde ortaya koyması gerekir255.

252 Knecht, s. 77; Banzer, s. 202; Guldener, s 100. 253 Knecht, s. 48; Banzer, s. 201; Vogel/Spühler, s. 324. 254 Banzer, s. 201;Braun – Grundfragen, s. 77.

255

II. Değişiklik Davasının Özellikleri

Değişiklik davasına konu olabilecek edimler için özellikle de irad ödemeleri bakımından, İsviçre Hukuku’nda da hükmün kesinleşme etkisi genel anlamdaki kesinleşme etkisinden farklıdır. Bu tür edimlere yönelik olarak açılan davalarda da temelde bir kesinleşme etkisi bulunmaktadır. Ancak bu kesinleşme, klasik anlamda kesinleşme değildir. Bu tür edimlerin icra edilebilmesi için gerekli olan kendine özgü bir kesinleşmeye sahip olduğu ileri sürülmüştür. Ortaya çıkan bu özel kesinleşme durumu söz konusu edimler hakkında verilen hükümden itibaren başlar ve bu edimler hakkında yeni bir dava açılana kadar devam eder. Bu edimler için yeni bir dava açıldığında artık yeni bir kesinleşme durumu ortaya çıkar256.

Bu düşünce değişiklik davasında verilen hükmün zaman itibariyle sınırının belirlenmesi açısından da önemli olmuştur. Daha açık bir ifadeyle İsviçre Hukuku’nda ortaya çıkan değişiklik davası halleri hakkında, üzerinde en çok durulan konulardan birisi olan değişikliğin geçmişe etkisi sorunu, bu düşünceden hareketle çözülebilmiştir. Değişikliğin geçmişe etki sorunu ile kastedilen değişikliğin ortaya çıktığı andan itibaren ileri sürülüp sürülemeyeceği ve dolayısıyla, değişen hükmün önceki hükmün kesinlik etkisini hangi zamana kadar etkileyeceğidir. Daha açık bir ifadeyle değişiklik, değiştirilen hükmü zaman itibariyle ne zaman etkileyecektir257. Sonradan ortaya çıkan değişikliğin geçmişe etkili olamayacağı kuralı somut hukuk kurallarında düzenlenmemiştir. Buna karşılık söz konusu düşünce, genel bir hukuk prensibi olan “nemo pro praeterito alitur” ilkesi ile açıklanmıştır. Bu ilke tarafların geçmişe etkili olarak dava sonucundan etkilenemeyeceğini ortaya koymaktadır. Daha açık bir ifadeyle bu zamana ilişkin İsviçre Hukuku’nda da Alman Medeni Usul Kanunu § 323/III’de olduğu geçmişe uygulama yasağından hareketle bir sonuca varılmıştır. Buna göre değişiklik, ancak değişiklik davasının açılması anında itibaren ilk dava hakkında verilen hükmü değiştirebilecektir258.

256 Knecht, s. 69; Braun – Grundfragen, s. 80. 257 Wäsch, s. 44, 58.

258

Belgede Değişiklik davası (sayfa 86-90)

Benzer Belgeler