• Sonuç bulunamadı

Değişiklik davası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Değişiklik davası"

Copied!
323
0
0

Tam metin

(1)

T.C.

SELÇUK ÜNİVERSİTESİ

SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÖZEL HUKUK ANA BİLİM DALI

DEĞİŞİKLİK DAVASI

DOKTORA TEZİ

HAZIRLAYAN

SÜLEYMAN SERHAT KIRTILOĞLU

074133001002

DANIŞMAN

PROF. DR. İBRAHİM ERCAN

(2)
(3)
(4)
(5)
(6)

İÇİNDEKİLER

KISALTMALAR CETVELİ ... VIII

GİRİŞ ... 1

BİRİNCİ BÖLÜM DEĞİŞİKLİK DAVASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER §1.DEĞİŞİKLİK DAVASININ TANIMI ... 5

§2.DEĞİŞİKLİK DAVASININ GENEL PRENSİPLERİ ... 9

A. Değişiklik Davasının Gereklilik Sebebi ... 9

I. Genel Olarak Dava Gerekliliği ... 9

II. Değişiklik Davasının Gereklilik Sebebi ... 11

B. Değişiklik Davasının Hukuk Sistematiği İçindeki Yeri ... 17

C. Değişiklik Davasının Hukuki Niteliği ... 18

D. Değişikliği Gerektiren Öngörülemezlik Durumu ve Bu Durumun Ortaya Çıkış Sebebi ... 23

§3.KESİNLEŞME KAVRAMI İLE DEĞİŞİKLİK DAVASI ARASINDAKİ İLİŞKİ ... 29

A. Kesinleşmenin Amacı ... 29

B. Kesinleşmenin Sonucu ... 32

C. Değişiklik Kavramının Kesinleşme Üzerindeki Etkisi ... 35

D. Değişiklik Davasındaki Kesinleşme Etkisi ... 39

§4.DEĞİŞİKLİK DAVASININ TEMELİNDE YER ALAN İLKELER ... 44

A. Değişiklik Davasının Mantıksal Dayanağı Hakkındaki Görüşler ... 44

I.Doğrulama Teorisi (Bestätigungstheorie) ... 44

II. Hakkaniyete Uygun Karar Verme Gerekliliği (Billigkeitstheorie) ... 45

III. Değerlendirme ... 46

B. Hukuki Dinlenilme Hakkı ... 47

(7)

II. Değişiklik Davası ile Hukuki Dinlenilme Hakkının Bağlantısı ... 49

C. Hak Arama Hürriyeti ... 54

D. Usul Ekonomisi İlkesi ... 57

E. Hâkimin Aydınlatma Yükümlülüğü ... 61

F. Değişiklik Davasına Konu Olacak Taleplerin Sınırlı Sayıda Olması Gerekliliği ... 64

§5.KARŞILAŞTIRMALI HUKUKTA DEĞİŞİKLİK DAVASI ... 68

A. Genel Olarak Değişiklik Davasının Pozitif Dayanağı ... 68

B. Alman Hukukunda Değişiklik Davası ... 68

I.Genel Olarak ... 68

II. Değişiklik Davasının Özellikleri ... 69

C. İsviçre Hukukunda Değişiklik Davası ... 70

I. Genel Olarak ... 70

II. Değişiklik Davasının Özellikleri ... 73

D. Avusturya Hukuku’nda Değişiklik Davası ... 74

I.Genel Olarak ... 74

II. Değişiklik Davasının Özellikleri ... 76

§6.DEĞİŞİKLİK DAVASININ BENZER DAVALAR İLE KARŞILAŞTIRILMASI ... 78

A. Değişiklik Davası – Menfi Tespit Davası ... 78

I. Genel Olarak ... 78

II. Genel Anlamda Menfi Tespit Davası ile Karşılaştırılması ... 80

III. İcra Hukukundaki Menfi Tespit Davası ile Karşılaştırılması ... 82

B. Değişiklik Davası – İstirdat Davası ... 85

C. Değişiklik Davası – Sebepsiz Zenginleşme Davası ... 87

D. Değişiklik Davası – Kısmi Dava ... 90

I- Genel Olarak Kısmi Dava ... 90

II. Kısmi Dava ve Devamında Açılacak Ek Dava İle Değişiklik Davasının Karşılaştırılması ... 94

1. Genel Talepler Açısından Karşılaştırılması ... 94

(8)

E. Değişiklik Davası – Belirsiz Alacak ve Tespit Davası ... 103

§7.DEĞİŞİKLİK DAVASININ TEMELİNDE YER ALAN ASIL DAVA İLE İLİŞKİSİ ... 112

A. Genel Olarak ... 112

B. Temelde Yer Alan Davanın Değişiklik Davası Üzerinde Etkili Olduğu Durumlar ... 113

I. Değişiklik Davasında Temelde Yer Alan Davadaki Hükmün Değiştirilememesi . 113 II. Değişiklik Davasında Temelde Yer Alan Davada İleri Sürülen İddia ve Talepler Hakkındaki Tespitlerin Bağlayıcılığı ... 115

III. Değişiklik Davasında Temelde Yer Alan Davada İleri Sürülmeyen İddia ve Taleplerin Dikkate Alınma Durumu ... 124

1. Temelde Yer Alan Davada İleri Sürülebilme İmkânı Olmasına Karşın İleri Sürülmemiş İddia ve Taleplerin Değişiklik Davasında İleri Sürülmesi ... 124

2. Temelde Yer Alan Davada İleri Sürülebilme İmkânı Olmayan İddia ve Taleplerin Değişiklik Davasında İleri Sürülmesi ... 127

C. Temelde Yer Alan Davadan Bağımsız Olarak Yapılabilecek Tespitler ... 128

I. Temelde Yer Alan Dava İle ilgili Olmayan Tespitler ... 128

II. Temelde Yer Alan Dava İle ilgili Olan Tespitler ... 131

İKİNCİ BÖLÜM DEĞİŞİKLİK DAVASININ ŞARTLARI, TÜRK HUKUKUNDAKİ GÖRÜNÜMÜ VE DEĞİŞİKLİK DAVASINDAKİ USUL HÜKÜMLERİ §1.DEĞİŞİKLİK DAVASININ ŞARTLARI ... 136

A. Hukuki Yarar Olması ... 137

B. Temelde Değiştirilmesi İstenilen Maddi Anlamda Kesin Hükmün Mevcut Olması .... 140

I. Genel Olarak ... 140

II. Çekişmesiz Yargı İşleri İçin Değişiklik Davasının Söz Konusu Olamaması ... 143

1. Genel Olarak ... 143

2. Çocukla Kişisel İlişki Kurulmasına İlişkin Talepler (MK m. 183, m. 351) ... 145

III. Kira Bedelini Yeniden Belirleme Davası ... 147

(9)

D. Önemli Fiili veya Hukuki Değişikliğin Olması ... 151

I. Genel Olarak ... 151

II. Önemli Değişiklik Kavramı ... 157

1. Genel Olarak ... 157

2. Önemli Değişiklik Kavramı Hakkında İleri Sürülen Görüşler ... 161

a. Önemli Değişikliği Tespitinde Miktarın Dikkate Alınması ... 162

b. Önemli Değişikliğin Tespitinde Belirli Bir Yüzdelik Miktarın Dikkate Alınması ... 163

c. Önemli Değişikliğin Tespitinde Zaman Faktörünün Dikkate Alınması ... 165

d. Önemli Değişikliğin Tespitine Yönelik Değerlendirme ... 167

3. Önemli Değişikliğin Belirlenmesinde İlk Hükmün Etkisi ... 168

4. Yeni Hukuki Düzenlemelerin Önemli Değişiklik Anlamında Değerlendirilmesi ... 169

5. İçtihatlardaki Değişikliklerin Önemli Değişiklik Anlamında Değerlendirilmesi ... 170

III. Fiili veya Hukuki Değişiklik Kavramı ... 173

IV. Önemli Hukuki veya Fiili Değişikliğin Konu Olacağı Tespitler ... 174

E. Değişikliğin Sonradan Doğması veya Önceki Davada İleri Sürülememiş Olması ... 176

F. Değişikliği İstenilen Hükümdeki Yanlış Tahminin Düzeltilmesinin Amaçlanmış Olması ... 179

G. Değişikliğin Davanın Açılmasından Sonraya Etkili Olması ... 181

I. Genel Olarak ... 181

II. Değişikliğin Davanın Açılmasından Sonraya Etkili Olmasının Nedenleri ... 185

III. Değişikliğin Davanın Açılmasından Sonraya Etkili Olmasının Sonuçları ... 187

1. Davacının İhmali Olmadığı Durumlarda Değişikliğin Dava Açılmasından Sonraya Etkili Olması Sebebiyle Ortaya Çıkan Sonuçlar ... 189

2. Davacının İhmalinin Bulunduğu Durumlarda Değişikliğin Dava Açılmasından Sonraya Etkili Olması Sebebiyle Ortaya Çıkan Sonuçlar ... 191

IV. Değişiklik Davasının Davanın Açılmasından Sonraya Etkili Olması Kuralı Karşısında Adli Yardımın Önemi ... 194

(10)

V. Değişikliğin Değişiklik Davasının Açılmasından Önceye Etkili Olduğu Durumlar

... 196

1. Değişikliğin Değişiklik Davasının Açılmasından Önceye Etkili Olmasının Sebepleri ... 196

a. Hakkaniyetin Sağlanması Amacıyla Değişikliğin Davanın Açılmasından Önceye Etkili Olması ... 196

b. Hukuki Dinlenilme Hakkının Sağlanması Amacıyla Değişikliğin Davanın Açılmasından Önceye Etkili Olması ... 199

2. Değişiklik Davasının Davacısının Değişikliği Bildiği Ancak Değişiklik Davasını Açamadığı Durumlar ... 200

3. Değişiklik Davasının Davalısının Değişikliği Bildiği Ancak Davacının Değişikliği Bilmediğinden Dolayı Davayı Açamadığı Durumlar ... 202

a. Değişiklik Davasının Davalısının Şahsına İlişkin Olarak Gerçekleşen Değişikliği Bildirim Yükümlülüğü ... 202

b. Değişiklik Davasının Davalısının Bildirim Yükümlülüğünü Yerine Getirmemesinin Sonuçları ... 206

4.Değişikliğin Her İki Tarafça Bilinmediği ve Bu Sebeple Değişiklik Davasının Açılamadığı Durumlar ... 210

5.Değişikliğin Her İki Tarafça Bilindiği ve Değişiklik Davasının Açılmadığı Durumlar ... 211

VI. Değişiklik Davasının Geçmişe Etkili Olabilmesinde Eski Hale Getirme Kurumunun Etkisi ... 213

§2.TÜRK HUKUKUNDA DEĞİŞİKLİK DAVASININ POZİTİF DAYANAĞI VE DEĞİŞİKLİK DAVASININ ORTAYA ÇIKTIĞI DURUMLAR ... 219

A. Genel Olarak ... 219

B. Değişiklik Davasının Ortaya Çıktığı Durumlar ... 221

I. Nafakaya İlişkin Taleplerdeki Durumlar ... 221

1. Genel Olarak ... 221

2. Yoksulluk Nafakası (MK m. 176/III-IV) ... 222

(11)

4. Yardım Nafakasına Yönelik Talepler (MK m. 365/III) ... 226

II. Boşanma Halinde Ortaya Çıkan İrat Şeklinde Maddi Tazminat Taleplerindeki Durum (MK m. 176/III-IV) ... 229

III. Haksız Fiilden Doğan Bedensel Zararın Sonuçlarını Tayin Etmenin Mümkün Olmadığı Durumlar (BK m. 75, EBK m.46/II ) ... 230

IV. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu Çerçevesinde Malullük Aylığına İlişkin Davalar ... 233

1. Genel Olarak Malullük Aylığı ve Aylık Üzerindeki Değişiklik Durumu ... 233

2. Malullük Aylığındaki Değişikliğin Değişiklik Davası ile Karşılaştırılması... 235

§3.DEĞİŞİKLİK DAVASINDAKİ USUL HÜKÜMLERİ ... 238

A. Görev ... 238

B. Yetki ... 240

C. Taraflar ... 243

D. Yargılama Giderleri ... 244

E. Değişiklik Davasının Açılma Süresi ... 246

I.Genel Olarak ... 246

II. Türk Hukuku’ndaki Değişiklik Davası Halleri İçin Ortaya Çıkan Süreler ... 248

F. Değişiklik Davasında İspat ... 250

I. İspatın Konusu ... 250

1. Önemli Hukuki veya Fiili Değişikliğin İspatı ... 252

2. Önemli Hukuki veya Fiili Değişikliğin Başladığı Zamanın İspatı ... 255

II. İspat Yükü ... 257

III. Değişiklik Davasında Başvurulacak Deliller ... 258

G. Değişiklik Davasında Tarafların Dava Konusu Üzerinde Yaptıkları Anlaşmaların ve Davaya Son Veren Taraf İşlemlerinin Etkisi ... 260

I. Değişiklik Davasında Tarafların Dava Konusu Üzerinde Yaptıkları Anlaşmaların Etkisi ... 260

II. Değişiklik Davasında Davaya Son Veren Taraf İşlemlerinin Etkisi ... 263

H. Değişiklik Hükmü ... 267 I. Değişiklik Davası Sonucunda Verilen Karara Karşı Kanun Yollarına Başvurulması . 269

(12)

I. Genel Olarak ... 269 II. Kanun Yoluna Başvuruda Parasal Sınır ... 269 III. Kanun Yoluna Başvurunun Değişiklik Davası Hükmünün Uygulanmasına Etkisi

... 271

SONUÇ ... 274

(13)

KISALTMALAR CETVELİ

AAÜT : Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi

ABD : Ankara Barosu Dergisi

Abs : Absatz

AD. : Adalet Dergisi

AG. : Amtsgericht

AİHS : Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi

Anm : Anmerkung (Not)

Art. : Artikel

Aufl : Auflage (Baskı)

AÜHFD : Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi

Ay. : Anayasa

AYM : Anayasa Mahkemesi

B. : Baskı

BATİDER : Banka ve Ticaret Hukuku Dergisi

BGB : Bürgerliches Gesetzbuch (Alman Medeni Kanunu) BGH : Bundesgerichtshof (Alman Federal Mahkemesi)

Bkz . : Bakınız

bzw. : Beziehungsweise

C. : Cilt

DAVorm : Der Amtsvormund

(14)

DEÜSBED : Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi

dn. : dip not

E. : Esas

EBK : Eski Borçlar Kanunu

FamRZ : Familienrechtzeitschrift Harç. Kan. : Harçlar Kanunu

HD : Hukuk Dairesi

HGK : Hukuk Genel Kurulu

HUMK : Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu

HMK : Hukuk Muhakemeleri Kanunu

İBD : İstanbul Barosu Dergisi

İİK : İcra ve İflâs Kanunu

İÜHFM : İstanbul Hukuk Fakültesi Mecmuası

sZPO : Schweizerische Zivilprozessordnung (İsvçire Medeni Usul Kanunu)

JR : Juristische Rundschau JuS : Juristische Schlung

K. : Karar

KBD : Konya Barosu Dergisi

LG : Landessgericht (Eyalet Mahkemesi)

m. : madde

MK. : Medeni Kanun

(15)

MİHDER : Legal Medeni Usul ve İcra İflas Hukuku Dergisi

NJ : Neue Justiz

NJW : Neue Juristische Wochenschrift

no. : numara

ObTrib. : Preußische Obertribunal (Prusya Yüksek Mahkemesi) OLG : Oberlandessgericht (İstinaf Mahkemesi)

öZPO : Österreichische Zivilprozessordnung (Avusturya Medeni Usul Kanunu)

öBGB : Österreichische Bürgerliches Gesetzbuch (Avusturya Medeni Kanunu)

ÖBL : Österreichische Blätter für gewerblichen Rechtsschutz und Urheberrecht

ÖJZ : Österreichische Juristen-Zeitung

RG : Reich Gerichts

ResG. : Resmi Gazete

RGZ : Entscheidungen des Reichgerichts in Zivilsachen (İmparatorluk Mahkemesi’nin Kararları)

Rn. : Randnummer

ROHG : Reichsoberhandelsgericht (İmparatorluk Yüksek Ticaret Mahkemesi)

s. : sayfa

S. : Sayı

SÜHFD : Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi SJZ : Schweizerische Juristen-Zeitung

(16)

SSGSSK : Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

T. : Tarih

TBBD : Türkiye Barolar Birliği Dergisi

TK : Ticaret Kanunu

TL : Türk Lirası

U.v. : um vorzustellen (Karar Tarihi)

v d. : ve devamı

YD : Yargıtay Dergisi

YKD : Yargıtay Kararları Dergisi

Yuk. : Yukarıda

ZGB: : Zivilgesetzbuch (Schweiz)

ZPO : Zivilprozessordnung (Alman Medeni Usul Kanunu) ZZP : Zeitschrift für Zivilprozeß

(17)

GİRİŞ

Modern hukuk sistemlerinde süregelen gelişmeler ve yıllardan beri yapılan çalışmalar, yalnızca hak arama ve hukuki koruma yollarının düzenlenmesinin yeterli olamayacağı sonucunu ortaya koymaktadır. Aynı zamanda bu temel gerekesinimlerin etkinliğini ve elde edilecek kararların uygulanabilir olmasını sağlamak da gerekmektedir. Bu çerçevede ele alındığında, dava hakkının düzenlenmiş ve bireylere sağlanmış olması artık yeterli görülmemektedir. Sağlanan bu hakkın, temel gereksinimlerin etkinliğini sağlayacak ve hukuki koruma ihtiyacına tam anlamıyla cevap verebilecek şekilde, bireylere sunulmuş olması gerekmektedir. Özel dava türlerinin amaçlarından birisinin de bu imkânları sağlamak olduğunu söyleyebiliriz. Zira özel dava türleri ile genelde dava hakkı, özelde somut olayın özelliklerinden doğan hukuki koruma ihtiyaçları daha etkin bir şekilde bireylere sunulmaktadır. Bu açıdan bakıldığında özel dava türlerine konu olacak taleplerin sahip olduğu özellikler, dava sonucunda bireylere sağlanması gereken hukuki korumanın daha etkin bir şekilde sağlanması açısından özel bir düzenlemeyi gerekli kılmaktadır.

Belki de bu temel düşüncelerden hareketle son yıllarda ortaya çıkan kanunlaşma hareketlerinde özellikle de Hukuk Muhakemeleri Kanunumuzda ayrı bir başlık açılmak suretiyle, özel dava türleri düzenleme altına alınmıştır. Bu ayrımın ve ayrıntılı düzenlemelerin etkin hukuki koruma ihtiyacının karşılanmasına hizmet ettiği şüphesiz bir gerçektir.

Çalışma konumuz değişiklik davasına konu olan taleplerin özellikleri dikkate alındığında, değişiklik davasının özel dava türü olarak değerlendirilebileceğini söyleyebiliriz. Zira değişiklik davasına her talebin konu olamayacağını, yalnızca “değişen şartlardan ve

dolayısıyla zamandan etkilenebilecek edimlerin” konu olabileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Dava konusunun kendine has bu özelliği, onun özel bir düzenlemeye sahip olmasını gerektirmektedir. Bu bakış açısı altında değişiklik davasının, son yıllardaki kanunlaşma hareketleri sonucunda ayrı ve genel bir düzenlemeye sahip olması gerektiği düşünülebilir. Kanunkoyucunun bu sonucu ortaya koymamasının iki nedeni olabilir. Bunlardan ilki; değişiklik davası ile kişilere sunulacak hukuki korumanın, diğer özel dava türleri ile de sağlanabileceğinin düşünülmesidir. Bu açıdan bakıldığında belirsiz alacak ve tespit davasının ve kısmi davanın değişiklik davası ile ulaşılması istenilen hukuki korumayı taraflara sağlayabileceği düşünülebilecektir. Ancak kanaatimizce çalışmamızın ilerileyen bölümlerinde ayrı bir paragrafta

(18)

belirtileceği gibi bu davalar, kendine has özellikleri olan ve birbirlerinden ayrılabilmesi mümkün olan dava türleridir. Bu davaların birbirlerinden farklı olduğunu ortaya koyan özellikleri dikkate alındığında, hak sahibine hukuki koruma sağlanması noktasında, bir noktada yetersiz kalınması durumu ortaya çıkabilecektir. Değişiklik davasının benzer davalar ile karşılaştırıldığı paragrafta da belirtileceği üzere değişiklik davası ile sağlanmak istenen hukuki korumaya diğer dava türleri ile varılabilmesi, her zaman mümkün olmayabilecektir.

Değişiklik davasının ayrı bir düzenleme ile pozitif hukukumuza kazandırılmamasının bir diğer sebebi ise bu davaya ilişkin özel düzenlemelerin, maddi hukuk içinde düzenlenmiş olmasıdır. Karşılaştırmalı Hukuk bakımından ele alacağımız paragrafta da değerlendireceğimiz gibi, hukuk sistemlerinde değişiklik davasının pozitif dayanağı iki şekilde ortaya çıkmaktadır. Bunlardan ilkinde değişiklik davası, özel bir düzenleme ile usul kanununda kendine yer bulmuştur. Buna karşın ikinci yöntemde değişiklik davası, özel bir düzenleme ile usul kanununda düzenlenmemekle birlikte maddi hukuka ilişkin özel karakterli kanunlarda belirli durumlara ilişkin olarak ortaya çıkmaktadır. Mevcut hukuk sistememizde, değişiklik davasının hukuki dayanağının, usul kanununda ayrı özel bir düzenleme ile olmadığını, bunun yerine maddi hukuka ilişkin özel karakterli kanunlardaki düzenlemelerde yer aldığını söyleyebiliriz. Bu sebeple Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ayrı bir düzenleme ile değişiklik davasının yer almadığını söyleyebiliriz.

Temelde etkin hukuki koruma ihtiyacının sağlanması amacı doğrultusunda ortaya çıkacak olan değişiklik davasının, Medeni Usul Hukuku’nun temel prensipleri ile yakından ilişkisi olduğunu söylemek de mümkündür. Bu ilişkinin ele alındığı paragrafta değişiklik davası, hukuki dinlenilme hakkı, hak arama hürriyeti, usul ekonomisi ve hâkimin aydınlatma yükümlülüğü bakımından değerlendirilmektedir. Usul Hukukunun bu temel prensiplerinin yalnızca değişiklik davasında uygulanması gerektiği değil aynı zamanda bu ilkeler gereğince değişiklik davasının kabul edilmesinin bir gereklilik olduğu, somut örnekler verilmek suretiyle ilgili paragrafta ele alınmaya çalışılacaktır.

Değişiklik davasına ilişkin temel değerlendirme, maddi anlamda kesin hüküm sonucunda ortaya çıkacak kesinleşme etkisini ortadan kaldırma özelliğine sahip bir imkân olduğudur. Bu açıdan öncelikle, değişiklik davasına neden ihtiyaç duyulduğu üzerinde durulacaktır. Bunun akabinde değişiklik davasının kesinleşme kavramı üzerindeki etkisi

(19)

incelenmeye çalışılacaktır. Tüm bunlar yapılırken değişiklik davasının da kendine özgü bir kesinleşme etkisine sahip olduğu veya farklı bir bakış açısıyla buna ihtiyaç duyduğu belirtilecektir.

Değişiklik davası açısından ele alınması gereken en önemli konulardan birisi de değişiklik davasının temelinde bir dava olması ve bu dava ile değişiklik davasının bağlantılı olacağı veya olamayacağı noktalardır. Bu açıdan değişiklik davasının temelinde yer alan davada yapılan tespitler ve bu tespitler sonucunda ortaya çıkacak hükmün, değişiklik davasında ne kadar bağlayıcı olacağı, bu tespitler üzerine ne oranda inceleme yapılabileceği ayrı bir paragrafta incelenmeye çalışılacaktır. Yine bu paragrafta, temeldeki davada ileri sürülmeyen ve sürülemeyen iddia ve taleplerin, değişiklik davasında ne oranda ele alınabileceği de ortaya koyulacaktır.

Çalışmamızın ikinci bölümünde değişiklik davasının şartları, hukukumuzdaki görünümü ve değişiklik davasındaki usul hükümleri incelenmeye çalışılacaktır. Bu bölümde ilk olarak değişiklik davasının şartları üzerinde durulacaktır. Bu şartlar içinde tüm hukuki talepler için geçerli olan hukuki yarar şartı ilk sırada ele alınacaktır. Bunun devamında, yalnızca değişiklik davası açısından ortaya çıkan şartlardan bahsedilecektir. Öncelikle değişiklik davasının temelinde, değiştirilmesi istenilen ve maddi anlamda kesin hüküm gücüne sahip bir hükmün bulunması gerektiği şartı incelenecektir. Devamında değişiklik davasına konu edilecek edimin, değişiklik davasına elverişli bir edim olması gerektiği, değişiklik davasının temelinde yer alan davada yapılan tespitler üzerinde önemli hukuki veya fiili değişikliğin olması şartları anlatılacaktır. Değişiklik davasına elverişli bir edim ile kastedilen genel olarak, zaman faktörü karşında yeni bir hüküm ile değişen şartlara uydurulma ihtiyacı hissedilen hükümdür. Önemli hukuki veya fiili değişiklik ile kastedilen ise değişiklik davasının temelinde yer alan davada yapılan tespitlerin, yeni bir dava yoluyla yeniden gözden geçirilmesini sağlayacak derecede ortaya çıkan değişikliklerdir. Bu değişikliklerin hangi tespitlerde olacağı ve ne zaman önemlilik derecesine ulaşılacağı söz konusu başlığın temel konularından birisidir.

Değişiklik davası açısından ortaya çıkan diğer şartlar; değişikliğin sonradan ortaya çıkması veya önceki davada ileri sürülememiş olması, değişiklik davasında değişikliği istenilen hükümdeki yanlış tahminin düzeltilmesinin amaçlanmış olması ve değişikliğin davanın açılmasından sonraya etkili olmasıdır. Bu şartlardan değişiklik davasında değişikliği istenilen

(20)

hükümdeki yanlış tahminin düzeltilmesinin amaçlanmış olması şartı, değişiklik davası açısından bir anlamda neden sonuç ilişkisi teşkil etmektedir. Zira değişiklik davası ile temeldeki davada verilen hüküm içinde gelecekte ortaya çıkan değişikliklerin bilinememesi ve bu durumun bir sonucu olan yanlış tahminin düzeltilmesi amaçlanmıştır. Değişiklik davasının açılmasından sonraya etkili olması şartı kesin hüküm etkisi ve bu etkinin ortaya koyduğu hukuki güvenliği sağlama düşüncesinin bir sonucudur. Ancak bu kuralın istisnasız bir şekilde uygulanmasının hakkaniyete aykırı sonuçlar doğuracağı durumlarda, değişiklik davası sonucunda verilecek hükmün davanın açılmasından önceye etkili sonuçlar doğuracağı haller söz konusu olabilmelidir. İşte hangi hallerde değişiklik davasının davanın açılmasından önceye etkili sonuçlar doğuracağı ve bu hallerin ne sebeple olacağı burada anlatılacaktır.

Çalışmamızın ikinci bölümünün ikinci paragrafında ise hukukumuzda değişiklik davası olarak değerlendirilebilecek haller pozitif düzenlemeler de dikkate alınarak incelenmeye çalışılacaktır. Bu pozitif düzenlemelerin, maddi hukuk karakterli kanunlar içinde düzenlendiği bilinen bir durumdur. Söz konusu başlıkta bu durumları maddi hukuk bakımından daha ziyade usul hukuku bakımından ele alınmaya çalışılacaktır.

İkinci bölümün son paragrafında ise değişiklik davasındaki usul hükümleri konusu

üzerinde durulacaktır. Bunu yaparken tüm davalar için genel geçerli olan durumları belirterek tekrara kaçmak yerine, yalnızca değişiklik davası için geçerli olan özel durumlar irdelenecektir.

Değişiklik davası bakımından bugüne kadar özel anlamda yazılmış herhangi bir eserin olmaması yabancı kaynak kullanımını biraz daha ön planda tutmamıza neden olmuştur. Ancak bunu yaparken, karşılaştırmalı hukuku ve bu hukuk öğretisinde ileri sürülen görüşleri tek başına ele almak yerine hukukumuzda uygulanabilmesi mümkün olacak görüşleri ve düzenlemeleri ele almaya çalıştık. Temel bakış açımızın Türk Hukuku olduğunu ve bu pencereden karşılaştırmalı hukuktaki görüş ve düzenleyici işlemleri incelemeye çalıştığımızı belirtmek isteriz.

(21)

BİRİNCİ BÖLÜM

DEĞİŞİKLİK DAVASI HAKKINDA GENEL BİLGİLER

§1. Değişiklik Davasının Tanımı

Değişiklik davası, sonradan ortaya çıkan hukuki veya fiili değişiklikler sebebiyle, temelde yer alan hükümdeki yanlış tahminlerin düzeltilmesi amacına yönelmiş olan ve belirli zamanlarda ve belirli şekillerde yerine getirilmesi öngörülen edimlere ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararları üzerinde gerçekleşmiş önemli değişikliklerin, ileri sürülebilmesi ve hukuk düzeni içinde sonuç doğurabilmesi için kullanılabilen olağandışı hukuki çaredir1. Her dava sonucunda verilen hükümde olduğu gibi, değişiklik davası ve değişiklik davasının temelinde yer alan davadaki hükümde de kesinleşme etkisi bulunmaktadır. Buna karşılık değişiklik davası, hukuk kuralları içinde bulunan diğer hukuki çarelerden, kesin hüküm etkisini sona erdirebilme bakımından ayrılmaktadır2. Zira değişiklik davası içinde kendine özgü bir kesinleşme etkisinden bahsetmek mümkün olsa da değişiklik davası maddi anlamda kesin hüküm etkisini ortadan

1

Braun, Johann, Grundfragen der Abänderungsklage, Tübingen, 1994, s. 37, 43; Holzhammer, Richard,

Österreichen Zwangsvollstreckungsrecht, Wien, 1989, s. 82; Brox, Hans, Erhöhung

wiederkehrenderLeistungen durch Abänderungsklage oder Zusatzklage, (NJW 1961/19, s. 853 – 856), s. 853 (Brox – Erhöhung); Kurz, Peter, Die Reformbedürftigkeit de Absätze 3, 4 und des § 323 ZPO insbesondere für das Unterhaltsrecht, Bonn, 1992, s. 5; Erting, Wilhelm, Probleme der Abänderungsklage, Barsenbrück, 1965, s. 4; Önen, Ergun, İnşai Dava, Ankara, 1981, s. 132 (Önen – İnşai); Kuru, Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, Altıncı Baskı, C. 2,5, İstanbul, 2001, s. 5158 (Kuru – Usul); Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/

Özekes, Muahhammet, Medeni Usul Hukuku, 13. Bası, Ankara, 2011, s. 729 (Pekcanıtez/Atalay/Özkes – 13.

Bası); Tekinay, Selahhatin Sulhi/Akman Sermet/ Burcuoğlu, Haluk/Altop, Atilla, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Yedinci Baskı, İstanbul, 1993, s.654; Knecht, Heinz, Die Abänderungsklage, Aargau, 1954, s. 26;

Stackmann, Nikolaus, Rechtsbehlfe im Zivilprozess, München, 2005, s. 280; Roth, Herbert, Richterliche

Prognossentcheidung, Rechtskraftwirkung und materielle Gerehtigkeit im Fall der Abänderungsklage nach § 323 ZPO, (NJW 1988/20, s. 1233 – 1240), s. 1233; Boetzkes, Randolf, Probleme der Abänderungsklage bei rechtskräftigen, nicht rechtskräftigen abzuändernden Titeln, Marburg, 1986, s. 4; Pentz, Adolf, Wann liegt eine Abänderungsklage vor?, (NJW 1953/40, s. 1460 – 1461), s. 1460; Thomas, Heinz/Putzo, Hans, Zivilprozessordnung Kommentar, München, 2011, § 323 Anm. 2; MünchKommZPO (Bearbeiter), Münchener Kommentar zur Zivilprozessordnung, München, 3. Auf., 2008, § 323 Rn.1; Zöller, Richard, 23. Auf. Köln, 2002, § 323 Rn. 1.

2 Tercan, Erdal, Medeni Usul Hukukunda (Kesin Sürelerin Kaçırılması Halinde) Eski Hale Getirme – Hali Sabıka İrca-, Ankara, 2006, s. 60 (Tercan – Eski).

(22)

kaldırabilen istisnai ve olağandışı bir durumdur3. Değişiklik davası, gelecekte muaccel olacak edimler hakkında ortaya konulan kesinleşme etkisine doğal (tabii) hak düşüncesi gereğince ihtirazı kayıt koyabilme yetkisi vermektedir4. Değişiklik davasının bu özelliği ona olağandışı hukuki çare olma özelliği de katmaktadır. Olağandışı hukuki çare, kararın şekli anlamda kesinleşmesinden sonra ileri sürülebilen hukuki çaredir5. Değişiklik davasının da kararın şekli olarak kesinleşmesinden itibaren ileri sürülebildiği ise tartışılmaz bir gerçektir. Bunun yanında değişiklik davasının şekli anlamda kesinleşen kararın, sonradan incelenmesine doğrudan etki eden hukuki çare olduğu söylenebilecektir. Çünkü değişiklik davası, önceki hükmün değişen

şartlar çerçevesinde yeniden incelenmesine imkân sağlar.

Değişiklik davasının temelinde yer alan davadaki hükümde, ileriye dönük olarak ortaya çıkacak durumlar hakkındaki tahmin, kesinlik içinde gelişmektedir6. Diğer bir ifadeyle değişiklik davasındaki hüküm, kendine özgü kesinlik içinde geleceğe etkili olarak ortaya çıkar.

İşte değişiklik davası, bu gelişim sonucunda ortaya çıkan yanlış tahmin ve bu tahmine bağlı

olarak tesis edilen hükmün düzeltilmesine yönelmiş etkin ve etkili bir hukuki korumadır7.

3 Bereiter Hahn, Werner, Abänderungklage (§ 323 ZPO) oder Klage auf zusätliche wiederkehrende Leistungen (§ 258 ZPO), FamRZ 1955, s. 94 – 96, s. 94; Baumbach,Adolf/Lauterbach,Wolfgang/Albers, Jan/Hartmann, Peter, Zivilprozessordnung mit Gerichrsverfassungsgesetz und anderen Nebengesetzen, 71. Auf., München, 2013, 1415; Brox – Erhöhung, s. 854; Knecht, s. 17; Erting, s. 5 – 6; Pentz, s. 1460; Zöller, § 323 Rn. 2. Değişiklik davası hakkaniyet düşüncesi ile kesinleşme üzerindeki etki doğuran bir istisnadır. (Oppermann, Walter, Zur Lehre von der Abänderungsklage (§ 323 ZPO), (ZZP/38, 1909, s. 445 vd.), s. 445); Rosenberg, Leo/Schwab, Karl Heinz/Gottwald, Peter, Zivilprozessrecht, 16. Auf., München, 2004, s. 1099.

4 Kurz, s. 1; Knecht, s. 13; Leipold, Dieter, Abänderungsklage und Rechtskraft, (Festschrift für Rainer Frank zum Geburtstag am 14. Juli 2008, s. 179 – 193, Berlin, 2008), s. 185; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099;

Stein, Friedrich/Jonas, Martin (Bearbeiter), Kommentar zur Zivilprozeβordnung, 21. Auf., Tübingen, 2012

(Stein/Jonas – Leiplod), s. 282; Zöller, § 323 Rn. 1; Baumbach/ Lauterbach/ Albers/ Hartmann, 1415. 5 Hukuki çareler, olağan hukuki çareler ve olağandışı hukuki çareler olarak kendi içinde ikiye ayrılabilir.

Olağan ve olağandışı hukuki çareler arasındaki fark, şekli anlamda kesinliğe göre tespit edilmektedir. Olağandışı hukuki çareler kararın şekli anlamda kesinleşmesinden sonra ileri sürülebilirken, olağan hukuki çareler şekli anlamda kesinleşmeden sonra ileri sürülemeyen hukuki çarelerdir. (Tercan – Eski, s. 60). 6

Braun – Grundfragen, s. 44; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.32; Zöller, § 323 Rn. 1.

7 MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.1; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098; Musielak/Borth, § 323 Rn.2; Braun – Grundfragen, s. 37; Roth, s. 1234; Leipold, s. 187; Baumbach/ Lauterbach/ Albers/

Hartmann, 1415; Stein/Jonas – Leiplod, s. 282; Brudermüller, Gerd, Billigkeitskorrekturen bei der

Abänderungsklsge (§323 ZPO) in Unterhaltssachen, (Festschrift für Walter Rolland zum 70. Geburtstag, Köln, 1999, s. 45 – 65), s. 46 – 47. Alman öğretisinde değişiklik davası için “Annexkorrektur” nitelendirmesi

(23)

Bu hukuki çarenin temelinde etkin hukuki koruma düşüncesi yatmaktadır. Günümüzde artık, hak arama özgürlüğü çerçevesinde hukuki koruma talebi için “etkin hukuki koruma” ihtiyacı ve talebinden söz edilmektedir8. Yargı yolunun açılması, hakkı ihlal edilen kişiye gerçek anlamda hukuki koruma sağlandığı ve bunun etkin olduğu ölçüde anlamlıdır9. Buna göre bir hukuk devletinin artık yalnızca hak arama ve hukuki koruma yollarını düzenlemesi ve bunları açık tutması yeterli görülmemektedir. Bununla birlikte, bu yolların etkinliğini sağlamak ve elde edilecek kararların uygulanabilir olmasını sağlayarak, hukuki korunma ihtiyacı ile orantılı ve bağlantılı bir yöntemi benimseme yükümlülüğü de söz konusudur10. Zira yalnızca dava yoluyla salt hukuki koruma sağlanması, temelde hukuk düzenince sağlanması ve korunması gereken hukuki yararların olumsuz yönde etkilenmesine sebep olacaktır. Hukuki korumanın bir kademe daha ötesine geçerek etkin hukuki koruma11 olarak adlandırılabilecek imkânlar sağlamak suretiyle hak arama hürriyeti sağlanabilecektir. Ayrıca mümkün olduğunca geniş etkin hukuki korumanın sağlanması, hukuki düzenlemelerin temelindeki maddi gerçeğe ulaşma amacına da

ileri sürülmüştür. “İlave düzeltme” olarak Türkçeye tercümesi yapılabilecek bu nitelendirme ile değişiklik davasının temelinde yer alan dava sonucunda verilen hüküm içindeki yanlış tahmin ve bu tahmine bağlı olarak tesis edilen hükmün düzeltilmesi amacına vurgu yapılmıştır. (Brudermüller, s. 50; Graba, Hans, Ulrich, Die Abanderungs von Unterhaltsvergleich und Unterhaltsurteil, (NJW 1988/38, s. 2343 – 2350), s. 2350 (Graba – Unterhaltsvergleich).

8 “…Hukuk devleti temel hak ve özgürlüklere saygı gösteren, onların korunup güçlenmelerine olanak sağlayan,

adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayan, eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açık olan devlettir. Hukuk devletinin sağlamakla yükümlü olduğu hukuk güvenliği, kişilerin, hukuk düzeninin koruması altındaki haklarını elde edilebilmeleri için her türlü önlemin alınmasını zorunlu kılar.” (AYM 20.07.1999, 1/33 (ResG. 4.11.2000 T., S. 24220)).

9 Özekes, Muhammet, İcra Hukukunda Temel Haklar ve İlkeler, Ankara, 2009, s. 123 – 124 (Özekes – Temel Haklar); Tanrıver, Süha, Hukuk Yargısı (Medeni Yargı) Bağlamında Adil Yargılanma Hakkı, (TBBD, 2004/53, s. 191 – 215), s. 191(Tanrıver – Adil); Erişir – Tedbir, s. 44.

10 HMK Genel Gerekçesinden (Budak, Ali Cem, Karşılaştırmalı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 5. Baskı,

Ankara, 2012, s. 20 (Budak – Kanun)).

11 Etkin hukuki koruma, en basit anlamı ile hakların olabildiğince etkili bir şekilde gerçekleştirilmesidir. (Akkan, Mine, Medeni Usul Hukukunda Etkin Hukuki Koruma, (MİHDER, 2007/1, s. 29 – 68), s. 30 (Akkan – Etkin); Erişir – Tedbir, s. 44). Daha geniş bir ifade ile etkin hukuki koruma, “hak arama mekanizmalarının ilgililerin ihtiyaçlarının gereklerine hizmet verebilecek şekilde işler bir durumda tutulması; bu mekanizmalara müracaat edilmesi halinde, hak arama sürecinin, hukukun çizdiği sınırlar dâhilinde gerçeklik temeline dayalı olarak azami verimlilik ölçeğinde karışıklığa ve karmaşaya meydan vermeyecek şekilde ve makul bir zaman kesiti içerisinde tamamlanmasının sağlanmasıdır.” (Tanrıver, Süha, Adalet Müfettişlerinin Hukuk Mahkemeleri Hakimleri Üzerindeki Denetim Yetkisinin Kapsamı ve Sınırları, (Haluk Konuralp Anısına Armağan, C.1, Ankara, 2009, s. 1055 – 1078), s. 1055 – 1056 (Tanrıver – Denetim); Akkan – Etkin, s. 37).

(24)

hizmet edecektir12. Etkin hukuki koruma kavramı ile bağlantılı bir diğer kavram ise etkili hukuki korumadır. Buna göre etkinliğin ulaşılması istenen amaç için, etkililiğin ise başvurulan yolun ve bu yolda kullanılan vasıtaların uygun olup olmaması bakımından bir ölçü olduğu düşünülmelidir. Kısaca doğru olana ulaşmakla etkinlik unsuru, olana doğru bir yol ile ulaşma ile ise etkililik durumu söz konusu olacaktır13.

Etkin ve etkili hukuki koruma hakkında yapılan bu açıklamalardan sonra değişiklik davasının etkin ve etkili bir hukuki koruma olduğundan bahsetmek mümkündür. Zira etkin hukuki korumanın hak arama özgürlüğünün etkinliği ve hukuki korumanın etkililiği olmak üzere iki başlangıç noktası bulunmaktadır14. Bu çerçevede değişiklik davasının hak arama özgürlüğü ile olan ilişkisi düşünüldüğünde önemli hukuki veya fiili değişikliğin gerçekleşmesi halinde ilgililerin hizmetine sunuluyor olması, hak arama özgürlüğünde etkin olduğunu ortaya koyar. Bunun yanında değişiklik davası ile daha önceden verilmiş bir hükmün kesin hüküm etkisini ortadan kaldırabiliyor olması ise değişiklik davası ile sağlanan hukuki korumanın etkililiğini ortaya koymaktadır.

Değişiklik davasının temelinde, hakkaniyete uygun bir şekilde somut olay adaletini sağlayarak maddi gerçeğe ulaşma düşüncesi yatmaktadır. Bu temeli sağlamaya yönelik olarak değişiklik davası ile kesin hüküm etkisini sona erdirmeye yönelik özel bir hal benimsenerek maddi gerçeğe ulaşma amacı ortaya konulmuştur. Bu amaç doğrultusunda değişiklik davasının etkin bir hukuki koruma olduğu belirtilebilir. Ayrıca bu amaca mümkün olduğunca kolay, süratli, ucuz ve güven içinde ulaşılmasına hizmet etmesi bakımından değişiklik davasının etkili hukuki koruma olarak değerlendirilmesi de mümkündür15.

12 HMK m. 107’nin Gerekçesinden (Budak – Kanun s. 170).

13 Meriç, Nedim, Hakimin Davayı Aydınlatma Yükümlülüğü, (Bilge Umar’a Armağan, C. I, İzmir, 2010, s. 377 – 424), s. 386 (Meriç – Aydınlatma); Akkan – Etkin, s. 36 vd.

14 Etkin hukuki korumanın hak arama özgürlüğünün etkinliği ve hukuki korumanın etkililiği olmak üzere iki başlangıç noktası bulunmaktadır. Hak arama özgürlüğünün etkinliği, hak ihlallerine karşı hukuki yollara başvurma imkânını sağlama ve mahkemeye başvurma hakkının sağlanması ile gerçekleşir. Hukuki korumanın etkinliği ise ihlal edilen sübjektif hakkın korunması ve bu doğrultuda hak arama özgürlüğünün sağlanması ile ilgilidir (Akkan – Etkin, s. 37).

15 Gottwald – Materielle, s. 151; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.7; Brox – Erhöhung, s. 854; Brox – Welche, s. 66; Erting, 4; Roth, s. 1233; Boetzkes, s 28; Schumacher, Peter, Die Abänderbarkeit der Unterhaltsersatzrente nach Art. 151 Abs. 1 ZGB, (SJZ 1991/6, s. , s. 93 – 99), s. 95; Brudermüller, s. 50;

(25)

§2. Değişiklik Davasının Genel Prensipleri

A. Değişiklik Davasının Gereklilik Sebebi

I. Genel Olarak Dava Gerekliliği

Hukuk düzeni içinde üzerinde durulan en temel hususlardan birisi de davanın nasıl ve ne zaman ortaya çıkacağı sorunudur. Aslında bu sorunun temelinde hakkın ihlali yatmaktadır. Daha açık bir ifadeyle dava, hakkın ihlali halinde ortaya çıkabilecektir. Dolayısıyla hukuk sistemleri içinde dava ortaya çıktığı zaman buna bir hakkın ihlali veya hakkın ihlali tehlikesi neden olmalıdır16. Zira hakkın ihlali sonucunda ortaya hukuki koruma sağlama düşüncesi çıkacaktır. Hukuki koruma, devlet tarafından yapılandırılan bağımsız ve tarafsız yargı organlarınca sağlanır17. Hukuki koruma tanım itibariyle, bireyin, hukuk düzenince kendisine tanınmış olan haklarını, prensip itibariyle devletin yargı organlarından talep etmesi ve şartları oluştuğunda hukuk devletinde bu hakların geniş veya kapsamlı bir hukuki koruma ile sağlanmasıdır. Sübjektif hakların yasal güvencesi olan hukuki koruma, kişinin kendi hakkını elde etme ve haksızlığını giderme anlamındaki en temel araçtır18.

Sübjektif hakkın gerçekleştirilmesinde hukuki korumanın en temel aracı olan dava hakkı esas alınmıştır19. Hak arama özgürlüğünün bir görünümü olarak dava hakkı, temel bir özgürlüğün ifadesidir. Zira insan haklarına saygılı bir hukuk devletinde herkes, haklarının ve

Hoppenz, Rainer, Zum Verhaltnis von Rechtsmittelverfahren und Abänderungskalege, (FamRZ 1986/3, s.

226 – 229), s. 226 (Hoppenz – Verhaltnis); Pentz, s. 1460; Leipold, s. 184; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099.

16

Savigny, Friedrich Carl von, System des heutigen römischen Rechts, 2, 5, 6, Berlin 1840 – 1847 (Neuedruck

Aalen 1973), s. 1; Pekcanıtez/Atalay/Özekes – 13. Bası, s. 347; Aslan, Kudret, Medeni Usul Hukukunda Davadan Feragat, (Yayınlanmamış Yüksel Lisans Tezi), Ankara, 1999, s. 7 – 8.

17 Erişir – Tedbir, s. 25.

18 Ulukapı, Ömer, Medeni Usul Hukukunda Dava Arkadaşlığı, Konya, 1991, s. 45 (Ulukapı – Dava); Tanrıver – Denetim, s. 1055; Akkan – Etkin, s. 30, 35; Deren Yıldırım, Nevhis, Haksız Rekabet Hukuku ile Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukuku’nda İhtiyati Tedbirler, İstanbul, 1999, s. 2 (Deren Yılıdırım – Tedbir); Erişir – Tedbir, s. 25 – 26; Aslan, s. 8.

19

(26)

hukuken korunan menfaatlerinin gerçekleşmesi ve korunması için dava yoluyla mahkemeye başvurma özgürlüğüne sahiptir20.

Aslında dava ile hak ve hakkın ihlali ilişkisinde bir çözümün amaçlandığı söylenebilir. Bu durumun bir sonucu olarak dava açıldığında ortaya çıkan ilk talep ihlale ilişkin olacaktır. Bu sebeplerden hareketle, hak ihlali, önceleri bir dava şartı olarak değerlendiriliyordu. Daha sonra ise, hak ihlali olarak değerlendirilen dava şartını karşılamak için hukuki yarar kavramı kullanılmaya başlandı21.

Davanın temelinde yer alan bu ihlal kavramı dava sebebi açısından bir üst başlıktır. Bu ihlalin içinde bazı durumlarda bir edim bulunmaktadır. Edimin bir davaya temel teşkil etmesi denilince de akla ilk gelen istenebilir hale gelen bir edimin olmasıdır22. Dolaysıyla burada istenebilir hale gelmemiş bir edimin kural olarak dava konusu edilebilmesi mümkün değildir23. Buna paralel olarak da dava ortaya çıktığı zaman buna karşı koymak zorunda olan taraf, yalnız istenebilir haldeki (muaccel) edim yükümlülüğü olan taraftır. Ancak bu kuralın hukuk düzeni içerisinde istisnaları bulunmaktadır. Bu anlamda özellikle çalışma konumuz açısından akla gelebilecek en önemli istisna, sahip olduğu özelliklerden dolayı, gelecekte muaccel hale gelecek dönemsel veya dönemsel olmayan edimler bakımından ortaya çıkmaktadır. Zira bu edimler bakımından hak sahibi, kendisi açısından henüz istenebilir hale gelmemiş bir edimin dava edilebilmesi yetkisine sahiptir24. Sahip olunan bu hak, aslında ileride muaccel hale gelecek, yani istenebilir hale gelecek talebe yönelmiştir. Daha açık bir ifadeyle bu hakkı istenebilir kılma amacıyla söz konusu dava ortaya çıkacaktır.

20

Hanağası, Emel, Davada Menfaat, Ankara, 2009, s. 45.

21 Savigny, s.387;Hanağası, s. 37. 22

Habscheid, Walther J., Unterhaltsurteil, Änderung der Gesetzgebung und Wandel der Rechtsprechung,

(FamRZ 1954, s. 34 – 38), s. 35.

23 İstenebilir halde olmayan edimler içinde dava açılamama durumu Roma Hukukunda “Plus Petitio Ratione Temporis” kavramı ile ortaya konulmuştur. (Braun – Grundfragen, s. 1).

24

(27)

II. Değişiklik Davasının Gereklilik Sebebi

Kıta Avrupasında değişiklik davası düşüncesinin temelini ortaya koyan Alman Hukuku’nda değişiklik davası için kabul edilen genel nitelendirme, gelecekte muaccel hale gelecek dönemsel edimlerde ortaya çıkan önemli değişiklikler karşısında önceden verilmiş bir hükmün değiştirilebilmesine imkân sağlayan özel bir kural (Sonderregelung) olduğu yönündedir25.

Tekrarlanan edimlerin konu olduğu dava sonucunda verilen hükümde, geleceğin tam olarak tespit edilememesi söz konusudur. Bu nedenle gelecek hakkında istemdışı olarak ortaya çıkan bir eksiklik söz konusu olacaktır26. Diğer bir ifadeyle kesinleşme problemi hakkında kesin sonuca varılamamasının sebebi; tekrarlanan edimler hakkındaki davanın sonuçlarının tam anlamıyla önceden tespit edilememesidir27. Bu durumun temel sebebi ise muacceliyet durumu gerçekleşmeden önce alacağın dava edilememedir. Dolayısıyla gelecekte muaccel olacak bir edim şimdiden dava edilemeyecektir. Kural olarak ancak muacceliyet gerçekleştikten sonra dava edilebilme durumu söz konusu olacaktır28. Farklı bir bakış açısıyla sübjektif hak ihlali olmadan dava açılamayacaktır. Farklı bir bakış açısıyla dava kural olarak ancak sübjektif hak ihlali olduğu zaman söz konusu olabilecektir. Hakkın ihlalinden önce dava doğmamıştır yani ortaya çıkmamıştır buna rağmen dava açılırsa dava reddedilecektir29.

Hakkın ihlali veya borcun yerine getirilmemesi durumlarında ileriye dönük olarak hakkın ihlalinden bahsedilebilir. Bu bağlamda, ilk olarak, muacceliyetten itibaren hakkın ihlalinden bahsedilebilir. Daha açık bir ifadeyle hakkın ihlali ancak muacceliyetten sonra

25 Roth, s. 1233; Musielak/Borth, § 323 Rn.2; Zöller, § 323 Rn. 1; Stein/Jonas – Leiplod, s. 282. 26

Braun, Grundfrage, s. 97.

27 Pentz, s. 1460; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.1; Brudermüller, s. 45.

28 Braun – Rechtskraft, s. 268; Zöller, § 323 Rn. 1;Jakoby, Markus, Das Verhältnis der Abänderungsklage gem. §323 ZPO zur Vollstreckungsgegenklage gem.§ 767 ZPO, Berlin 1991, s. 27; Üstündağ – Medeni, s. 284. Müeccel bir alacağın dava edilmesinde davacının hâlihazırda mevcut bir yararı olmadığından bu durumda dava hakkı mevcut değildir (Postacıoğlu, İlhan E., Medeni Usul Hukuku Dersleri, Altıncı Bası, İstanbul, 1975, s. 203 (Postacıoğlu – Usul)).

29 Savigny, s. 110; Vossius, Oliver, Zu den dogmengeschichtlichen Grundlagen der Rechtsschutzlehre, Ebelsbach, 1985, s, 7, 12 – 13.

(28)

doğacaktır30. Dava konusu edilmek istenilen talepler istenebilir halde olmadığı için davayı açabilecek kişi tarafından bilinemeyecektir. Bu durumda o dava konusu hakkında daha önce yapılan yargılama sonucunda verilmiş olan bir hüküm varsa bu hükmün kesinleşme etkisi devam edecektir. Dolayısıyla ancak dava açan kişi için ileride muaccel hale gelecek edimler ile ilgili geleceğe dönük olarak tahminde bulunmak, söz konusu ihtilafın çözümünde o kişiye başarı sağlayabilir. Buna karşın geleceğe dönük ortaya konulan bu tahminin gelecekte ortaya çıkan

şartlar bakımından her zaman gerçekleşmesi ise mümkün olmayabilir31.

Davanın kural olarak istenebilir hale gelmiş edimlere ilişkin olacağı kuralının en önemli istisnası; gelecekte muaccel hale gelecek edimler bakımından ortaya çıkmaktadır. Değişiklik davasına konu edilecek edim, ister dönemsel yani tekrarlanarak ifa edilmesi gereken bir edim olsun, isterse böyle bir edim olmasın, bir kısmı daha önceden istenebilir hale gelmiş diğer bir kısmı da gelecekte istenebilir hale gelecek bir edim olmalıdır. Ayrıca değişiklik davasına konu olan edimin ortaya çıktığı andan itibaren sürekli değişkenlik gösteren bir edim olması gerekmektedir32. Bu değişkenliğin sebebi elbette söz konusu edimin dış etkenlerden çok fazla etkilenmesidir. Buradan hareketle söz konusu edimlerdeki değişmelerin zaman itibariyle sabitlenmesi halinde artık bu edimin değişiklik davasına konu olamayacağını söyleyebiliriz. Daha açık bir ifadeyle dava konusunun ileride önemli hukuki veya fiili değişikliğe uğrama ihtimalinin olmadığı durumlarda değişiklik davası ortaya çıkamayacaktır33.

Temelde yer alan bir dava ile bir edimi istenebilir hale getirmiş olan hak sahibi, değişiklik davası ile geleceğe ilişkin ortaya çıkacak edimin yeniden belirlenebilir hale gelmesini

30 Braun – Grundfragen, s. 98; Vossius, s. 12 – 13. 31

Braun – Grundfragen, s. 98; Habscheid, s. 35; Knecht, s. 14 – 15; Zöller, § 323 Rn. 1.

32 MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.1; Zöller, § 323 Rn. 1, 2; Baumbach/ Lauterbach/ Albers/

Hartmann, 1415; Stein/Jonas – Leiplod, s. 282, 312; Frank Richard/Sträuli Hans/Messmer Georg,

Kommentar zur zürcherischen Zivilprozessordnung, 3. Auflage, Zürich 1997, s. 196 Anm. 28.

33 “…Hiç olmazsa ilerde davacı küçüğün bir tedavi ihtiyacı içine düşüp düşmeyeceği düşecekse bu tedavinin ne

gibi giderleri gerektireceği bilirkişiler eliyle tespit ettirilebilir. Kaldı ki, bu davada bu yön açıklığa kavuşmuş ve 4.6.1979 günlü raporda "davacı küçüğün ileriki tarihlerde de (hijyenik ve ortopedik) tedavisinin devam etmesi gereğine" işaret edilmiştir. Saniyen tedavi için gerekli giderlerin ancak yapıldıktan sonra dava edilebileceği konusunda bir kural da mevcut değildir. Bilakis gerçekleşecek muhtemel tedavi giderlerinin her zaman dava edilmesi mümkündür. Olayımızda koşulları gerçekleşmediği cihetle EBK.nun 46/2. maddesinin uygulanması da düşünülemez…” 4. HD. 21.2.1980 T., 1979/12840 E. 1980/2233 K. (Kazancı İçtihat Bilgi

(29)

amaçlamaktadır. Çünkü değişiklik davasının hizmet ettiği amaçlardan birisi de kesinleşme etkisini sona erdirebilmektir. Değişiklik davası ile ancak sonradan ortaya çıkan değişiklikler ileri sürülebilir. Dolayısıyla bu durumda önceki durum ve varsa önceden gerçekleşmiş olan değişiklikler sona ermiştir. Değişiklik davası, kesinleşmenin geleceğe etkisinin ortadan kaldırılmasına imkân sağlar. Bu durum, değişiklik davasını diğer davalardan (özellikle de yargılamın iadesi davasından) ayıran en temel özelliktir34. Farklı bir bakış açısıyla kesinleşme, değişiklik davasının temelinde yer alan hakkaniyet düşüncesi çerçevesinde, maddi gerçeğe ulaşma amacı içinde, davacının başarısızlığına engel olamayacaktır35.

Burada mahkeme, geleceğe dönük tespitlerde bulunurken o anda içinde bulunduğu duruma göre bir karar vermek zorunda kalacaktır. Şüphesiz mahkemeler bunu yaparken, gelecekte muaccel hale gelecek edim hakkında o zamanki şartları bilmeden içinde bulunulan zamanın şartları çerçevesinde bir karar vermek zorunda kalacaktır. Bu durum, o mahkeme için göz ardı edilemeyecek bir durumdur36. Daha açık bir ifadeyle mahkemeler önlerine gelen bir uyuşmazlığı çözmek zorunda olduğu için, dava konusu, gelecekte muaccel hale gelecek bir edim dahi olsa bunu o andaki kararla ortaya koymak zorunda kalacaktır.

Bu durumda mahkemenin ortaya koyabileceği ilk çözüm tarzı, hakkında hüküm tesis edeceği geleceği sınırlandırmak olacaktır. Örnek verecek olursak somut olay adaletini sağlayabilme adına mahkeme, nafaka tespitinde, nafaka dönemini üçer aylık veya altışar aylık dönemlerle sınırlayabilir. Ancak bu çözüm tarzı, tarafların herhangi bir sebep olmadan yalnızca kararda belirtilen dönemin sona ermesi nedeniyle mahkemeye sık sık başvurmaları sonucunu doğuracaktır. Bu durum ise hak sahibi kişilere haklarının teslimi noktasında, ciddi sorunlar çıkaracaktır. O halde bu tür edimler hakkında mahkemenin yapması gereken, herhangi bir zaman sınırlaması olmaksızın, aksi ortaya çıkana kadar tüm gelecek için bir hüküm tesis etmektir. Bunu yaparken de mahkeme, elbette, gelecekte istenebilir hale gelecek bir edim için mevcut şartlara göre karar vermek zorunda kalacaktır.

34

Knecht, s. 14 – 15; Braun – Grundfragen, s. 43; Stackmann, s. 280; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098

– 1099.

35 Leiplod, s. 184; Erting, s. 4; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.6; Boetzkes, s 28; Schumacher, s. 95; Pentz, s. 1460; Zöller, § 323 Rn. 1; Brudermüller, s. 50; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099. 36

(30)

Bu çerçevede değişiklik davasının ilk akla gelen gereklilik sebebi; tüm gelecek için bir hüküm tesis etmek zorunda kalmış mahkemenin, bu hükmüne temel teşkil etmiş o anki şartların değişmesi sebebiyle, edimlerin yeniden hakkaniyet gereği gözden geçirilmesi zorunluluğudur37. Diğer bir ifadeyle, değişiklik davasının temelinde, önceden verilen hükmün değişen şartlardan (süreçten) etkilenmesi, yani zaman içerisinde verilen bu hükmün değiştirilmesini sağlayacak etkenlerin ortaya çıkması yer alır. Değişiklik davasında söz konusu olan hükümde yer alan dönemsel edim üzerinde, sonradan ortaya çıkan önemli değişikliklerin saptanması amacıyla, hükmün yeniden gözden geçirilerek, önceki hüküm zamanındaki gerçek alım gücüne ulaştırılması amaçlanmaktadır38. Bu amaç doğrultusunda, değişiklik davası ile davacı taraf karşı tarafın yükümlülüğünün arttırılmasını isteyebileceği gibi kendi yükümlülüğünün azaltılmasını da isteyebilir. Daha açık bir ifadeyle değişiklik davası taraflar bakımından iki yönlü etkiye sahip olabilen bir davadır39.

Değişiklik davasının temelindeki hükümde diğer hükümlerden farklı olarak tahmin olgusu bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle temeldeki hükümde mahkeme, geleceğe yönelik bir hüküm tesis ederken, gelecekte ortaya çıkacağını muhtemel gördüğü değişiklikleri düşünerek bir hüküm tesis etmiştir. Ancak hükme konu edilen bu tahmin, ortaya çıkan fiili veya hukuki değişiklikler sebebiyle değişiklik davasının açıldığı zaman bakımından yanlış tahmin olarak değerlendirilecek ve bu yanlış tahmin düzeltilerek değişiklik davası ile somut olay adaletine uygun yeni bir hüküm tesis edilecektir40. Bu yolun kabul edilmemiş olması halinde, önceki

37

Leiplod, s. 188; Zöller, § 323 Rn. 1; Stein/Jonas – Leiplod, s. 299; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099.

38

İyimaya, Ahmet, Tazminatın İrat Şeklinde Belirlenmesi, (TBBD 1990/1, s. 23 – 45), Ankara, 1990, s. 42

(İyimaya – İrat); MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.1; Önen – İnşai, s. 132;

Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098 – 1099; Yavuz, Nihat, Öğretide ve Uygulamada Nafaka, Nişan ve

Eşlerin Katkı Payı ile ilgili Davalar, Ankara, 2008, s. 269; Graba,– Unterhaltsvergleich, s. 2344; Leipold, s. 187; Baumbach /Lauterbach /Albers/Hartmann, 1420; Schumacher, s. 95; Pentz, s. 1460; Brudermüller, s. 50; Kuru, Baki/Arslan, Ramazan/Yılmaz, Ejder, Medeni Usul Hukuku, 23. Baskı, Ankara, 2012, s. 689 (Kuru/Arslan/Yılmaz – Usul); Pekcanıtez/Atalay/Özkes – 13. Bası, s. 730; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099.

39

Brox – Welche, s. 67; Erting, s. 4; Boetzkes, s 28.

40 Braun – Grundfragen, s. 37; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098; Stackmann, s. 281; Erting, s. 16; Brox – Welche, s. 66; Roth, s. 1234; Pekcanıtez/Atalay/Özkes – 13. Bası, s. 730; Tekinay/Akman/

Burcuoğlu/Altop, s. 618; İyimaya – İrat, s. 42; Dural, Mustafa/ Öğüz, Tufan/ Gümüş, Alper, Türk Özel

Hukuku Cilt III. Aile Hukuku, İstanbul, 2005, s. 151; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.32; Leipold, s. 187; Musielak/Borth, § 323 Rn.2; Brudermüller, s. 45; Zöller, § 323 Rn. 1; Baumbach/ Lauterbach/

(31)

hükümle sağlanan ve korunması gereken hukuki yarar değişen şartlara feda edilecektir41. Farklı bir bakış açısıyla hakkaniyet düşüncesi kesin hüküm etkisi sonucunda ortaya çıkan hukuki güvenliğe oranla ikinci planda kalacaktır42.

Ancak bu durum, elbette bir istikrarsızlığı beraberinde getirecektir ve bu istikrarsızlık, yani hakkında hüküm tesis edilmiş bir uyuşmazlığın tekrardan mahkemeler önüne getirilmesi, istenilen bir durum değildir. Buradan hareketle değişiklik davası, Medeni Usul Hukuku sistemi içerisinde istisna teşkil etmelidir. Aslında, değişiklik davasının, tüm gelecek için hüküm tesis etmek zorunda kalmış mahkemenin, bu hükmüne temel teşkil etmiş o anki şartların değişmesi sebebiyle edimlerin yeniden gözden geçirilmesi noktasında, mutlaka somut bulgularla desteklenmesi gerekir43.

Değişiklik davasının temelinde zaman faktörünün olduğunu söylemek mümkündür. Diğer bir ifadeyle, usul hukukuna özgü kurumlar ile zaman faktörünün beraber değerlendirilmesi, değişiklik davasını ortaya çıkarmaktadır. Zira değişiklik davasının temelinde yer alan davada, davayı inceleyen mahkeme, o anki şartlar çerçevesinde geleceğe dönük tahminde bulunarak bir karar vermektedir. Ancak bu tahminin, ilerleyen zaman içinde, tam anlamıyla hakkaniyete uygun sonuçlar vermesi elbette beklenemez. Mahkemenin, geleceğe dönük bir karar verirken, bu kararın, gelecekte ortaya çıkacak durumla örtüşebilme durumu bir risk teşkil eder. Aslında değişiklik davası, işte bu risk ile bağlantılı olarak yargılama faaliyetinin amaçladığı sonuçlara ulaşılabilmesinin önündeki engeli ortadan kaldırmayı kendisine hedef edinir44. Bir hukuk sisteminde değişiklik davasının kabul edilmesi, mahkemeler tarafından verilmiş tüm gelecek için geçerli olması gereken hükmün, kesinlik etkisini, sınırlı sayıdaki durumlarda kaldırarak, ortaya çıkacak bu riskin bertaraf edilmesinin amaçlandığını ortaya koyar. Buna göre kesinliğin zaman açısından sınırlarını tartışmak yerine, değişiklik davasının

Albers/ Hartmann, 1415; Knoche, Joachim P./ Biersack Cornelia, Abänderungsklagen nach §323 ZPO auf

Grund geänderter Rechtsprechung, (MDR 2005/1, s. 12 – 19), s 13. 41

İyimaya – İrat, s. 42.

42

Brudermüller, s. 45; Graba – Unterhaltsvergleich, s. 2343; Leipold, s. 184; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.7.

43 Leipold, s. 187; Braun – Grundfragen, s. 4; Knecht, s. 48; Pentz, s. 1460.

44 MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.9; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098; Pentz, s. 1460; Zöller, § 323 Rn. 1; Knoche/Biersack, s 13.

(32)

kapsamını, sınırlarını, genişliğini ve kanun koyucunun bu davayı koyarken amacını düşünerek hareket etmek daha doğru bir hareket tarzı olacaktır45.

Değişiklik davası, temel anlamda sonradan ortaya çıkan değişikliklerin ileri sürülmesi ve hukuk düzeni içinde sonuç doğurabilmesi için başvurulabilen bir hukuki çaredir46. Bu çerçeve içinde kalmak şartıyla ve istenilen her durumda serbestçe değil yalnızca kanun koyucunun gerekli gördüğü durumlarda başvurulmak şartıyla, ortaya çıkan bir hukuki çaredir47. Dolayısıyla değişiklik davasının temelinde, zaman içinde istenebilir hale gelmiş edimler hakkında bağımlı gelişmelerin ortaya çıkması yatar48. Bu gelişmeler doğrultusunda değişiklik davasında dava ile ortaya koyacağı talepler bakımından hukuki itirazlar ileri sürülebilecektir.

Değişiklik davasının temelinde yer alan gereklilik, her zaman serbestçe ortaya çıkabilecek bir gereklilik değildir. Diğer bir ifadeyle bir mahkeme hükmünün geleceğe dönük kesinleşme etkisi keyfi sebeplerle ortadan kaldırılmamalıdır. Bu durum, ancak ileride 49 inceleneceği gibi belirleyici durumlara ilişkin önemli değişiklik hallerinde ortaya çıkabilecektir50.

Özetle değişiklik davası, temel davada yapılan tespitlerin devamına katlanmanın mümkün olmadığı durumlarda ortaya çıkmalıdır. Bu durum karşısında, değişiklik davasına konu olacak bu tespitlerin tek taraflı olarak değiştirilmesi istenebilmelidir. Ancak bu durum yalnızca tüm gelecek hakkında etkili olan talepler yani gelecekte ifa edilecek edimler (genellikle irad ödemeleri) bakımından geçerli olmalıdır.

45 MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.9; Stein/Jonas – Leiplod, s. 282; Braun – Grundfragen, s. 12 – 13.

46 Erting, s. 19; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.3; Zöller, § 323 Rn. 2; Baumbach /Lauterbach /Albers/Hartmann, 1415; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1098 – 1099.

47 MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.6; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099. 48 Braun – Grundfragen, s. 8 – 9.

49

Bkz. II. Bölüm-§1-D

50 “Böylece kesin hüküm ( HUMK. mad.237 ) oluşmakla tarafları bağlayıcı hale gelmiş kararın, öncesindeki usuli yada maddi hataların bulunduğu gerekçesiyle kesin hükmün sonuçlarını değiştirecek şekilde yeniden deliller değerlendirilip, yoksulluk nafakasının kaldırılmasını gerektirecek yasal koşulların da ( TMK. md 176/3 ) oluşmadığı gözetilmeden davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.” 3. HD. 8.6.2004 T., 2004/6162 E. 2004/6261 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

(33)

B. Değişiklik Davasının Hukuk Sistematiği İçindeki Yeri

Değişiklik davası, maddi hukuk ile usul hukukunun kesiştiği noktada yer alan bir hukuki kurumdur. Daha açık bir ifadeyle değişiklik davasına ilişkin olarak ortaya çıkan işlemler, ne yalnızca usul hukukuna ne de yalnızca maddi hukukun alanına topyekûn girmektedir51.

Değişiklik davası içerisinde ortaya çıkan sorunların çözümünde, yalnızca maddi hukuktan veya yalnızca usul hukukundan hareket etmek, doğru bir yaklaşım tarzı olmayacaktır. Burada yapılması gereken; her iki sistemin özellikleri etrafında yorumlar yaparak çözümler üretmektir. Yani değişiklik davası içerisinde, maddi hukuk anlayışının sonuçlarını görmek mümkün olduğu gibi usul hukukunun sonuçlarını görmek de mümkündür.

Her ne kadar değişiklik davasında her iki hukuk dalının özellikleri yer alıyor olsa da usul hukuku bakımından temel bir kural olan hükmün geleceğe etkili olarak kesinlik özelliğine sahip olması, değişiklik davasında, temeldeki hukuki şartların değişmesi sebebiyle maddi hukukun lehine olacak şekilde kaldırılmaktadır52. Bununla birlikte haklı sebep halinde, usul hükümlerini somut olaya uygulama ve buna bağlı sonuçlar ortaya koyabilme, değişiklik davasında usul hukuku izlerinin varlığını ortaya koymaktadır. Bu duruma verilebilecek en önemli örnek; değişiklik davası sonucunda verilen hükmün kendine özgü bir kesinleşme özelliğine sahip olmasıdır. Bu özelliği gereği söz konusu hüküm, tekrar değişiklik davasına konu edilene kadar bir kesinlik etkisine sahip olacak ve bu durum, kural olarak bütün bir geleceğe etkili olacaktır.

Değişiklik davasının temelinde yer alan dava ile verilen hüküm kesinleştikten sonra, mevcut hukuki ilişki, tam aksi yönde bir hal almış olabilir. Böyle bir durumda artık maddi hukuk hükümleri usul hukuku hükümlerinin önüne geçer. Şayet söz konusu durum bu şekilde olmasaydı kesinleşmenin önüne geçilemediği için, diğer bir ifadeyle maddi hukuk usul hukukunun önüne geçemeyeceği için, asıl hukuki sorun hakkaniyete uygun olarak

51 Kurz, s. 73; Knecht, s. 60 – 61; Niklas, Uwe, Das Erfordernis der wesentlichen Änderung der Verhältnisse in § 323 I ZPO Frankfurt a.M., Bern, New York, Paris, 1988, s.37 (Niklas – wesentlichen); Stein/Jonas –

Leiplod, s. 297; Roth, s. 1233.

52 Braun – Grundfragen, s. 6. Alman öğretisinde Kurz, değişiklik davasının maddi hukukun gerektiği her durumda açılması gerektiğini ve bu yolla hükmün de değiştirilmesine imkân sağlanması gerektiğini belirterek, bir anlamda, değişiklik davasına konu olabilecek talepler bakımından maddi hukukun, şekli hukuktan bir adım önde olduğunu vurgulamıştır. (Kurz, s. 179).

(34)

çözülemeyecekti. Bu durumda ilk davada verilen hükmün kesinleşme etkisinin varlığını tartışmasız bir şekilde sürdürdüğünü kabul etmek hakkaniyete uygun olmaz. İşte bu nedenle temeldeki davanın yeniden gözden geçirilmesine imkân veren düzenlemelerin kabul edilmiş olması gerekir.

Buna karşın değişiklik davasında, istisnai durumlarda, usul hukukuna ilişkin bazı hükümlerin, maddi hukukun önüne geçtiğini söyleyebiliriz. Bu düşünceye paralel olarak değişiklik davasının temelinde yer alan davaya ilişkin bazı hususların uygulanmasında usul hukuku hükümleri, maddi hukukun önüne geçmek zorunda kalabilecektir. Örneğin değişiklik davasında ilk davada yapılan vakıa tespitlerine ilişkin kesinlik, varlığını devam ettirmelidir. Bu noktada kesin hüküm, tüm belirli noktalar için hukuki durumu ortaya koyacak ve ortaya konulan bu durum değişiklik davasında kural olarak etkili olacaktır53.

C. Değişiklik Davasının Hukuki Niteliği

Değişiklik davasının niteliği bakımından Alman Hukuku’nda yapılan değerlendirme; değişiklik davasının olağandışı bir hukuki çare olduğu yönündedir. Bu doğrultuda hukuki çareleri sınıflandıran bir görüşe göre, değişiklik davası ilk derece mahkemesi kararlarına karşı başvurulabilen bir hukuki çaredir54. Buna karşılık bir başka görüş ise değişiklik davası için yapılan hukuki çare, kanun yolu gibi nitelendirmelerin hepsinin yanlış olduğunu ortaya koyduktan sonra, değişiklik davasının, ortaya çıkan önemli değişiklikler sonucunda açılan yeni bir dava olduğunu belirtmiştir55. Kanaatimizce hukuki çarenin hakkın teslimi noktasında kullanılan usul araçlarına verilen genel bir isim olması sebebiyle, değişiklik davasının hukuki çare olarak nitelendirilebilmesi mümkündür. Zira usul araçlarından birisi de davadır. Buna göre değişiklik davasının usul araçlarından birisi olarak değerlendirilen dava olması sebebiyle, üst

53 Savigny, s. 266. 54

Stackmann, Nikolaus, Rechtsbehlfe im Zivilprozess, München, 2005, s. 280; Aynı yönde bkz. Roth, Herbert,

Richterliche Prognossentcheidung, Rechtskraftwirkung und materielle Gerehtigkeit im Fall der Abänderungsklage nach § 323 ZPO, (NJW 1988/20, s. 1233 – 1240), s. 1233; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1099; MünchKommZPO – Gottwald § 323 Rn.6; Zöller, § 323 Rn. 2; Baumbach /Lauterbach /Albers/Hartmann, 1415.

55

Referanslar

Benzer Belgeler

Döllülük oranlarına ve kuluçka randımanlarına bakıldığında 44 haftalık damızlık- larda ağırlığın bu özellikler üzerine olumsuz yönde etkili olduğu,

1. Sample Collection and Transport - Samples collected or transported improperly often yield contaminated or questionable test results. For example, the NJDEP currently suspects

Yeni uygulamaya göre Polatlı hızlı tren durağında duran Ankara-Konya, İstanbul - Ankara seferin, yapan trenlerin duruş saatleri de değişiyor?. Özellikle Ankara- Konya

Beşiktaş Kulübü Başkanı Fikret Orman, kızlarıyla birlikte hem sohbet etti hem de yemek yedi. Eşi Sedef Zaim'den boşanan Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, önceki gün

Kurumsal Yönetim İlkeleri gereği Genel Kurul ile ilgili bilgiler, Genel Kurul tutanakları ve sair rapor ve belgeler Şirket merkezinde, www.kap.gov.tr,da ve

Genel Kurul tarafından oy çokluğu ile seçilmiş bulunan Yönetim Kurulu Üyelerinden ikisi, Sermaye Piyasası Kurulu’nun Seri X, No.22 sayılı Tebliği’nin 25.maddesinin (1)

This study aims to investigate into the antioxidant and tyrosinase inhibitory potential of methanol, ethyl acetate, and water extracts of three medicinal plants (Consolida

İstanbul’da olan “İSKİ robokopları” da kapıya gelebilir ki İSKİ muhtemelen bu tür durumları önceden tahmin ederek robokop yeti ştirmiş olsa gerek. Böyle

In the 17 th century well-known Ottoman historian and scholar Hezarfen Hüseyin Efendi, in his prominent work, noted that “Grand Vizier is the head of state, Shaykh al-Islam is

Özel- likle burun ucu (tip) cerrahisinde kullan›lan aç›k teknik rinoplasti ayr›ca travmatik nazal deformite- lerde, yar›k dudak ile birlikte görülen nazal defor-

Tüm çalışma alanı, Merkez, Deneme, Yol serileri ve Nehri sırtı dikkate alındığında çalışılan tüm toprak özellikleri genellikle düşük veya orta derecede

Her satır ve sütunda sadece iki sayı olacak şekilde 1-10 sayılarını tabloya yerleştirin.. Her bir sayı sadece bir kez kullanılacak ve

Bundan dolayı kilo aldılar- hem de çok fazla.Yeni bir araştırmanın önerdiğine göre Brachiosaurus ve Apatosaurus gibi Sa&opod'lar o kadar fazla büyüdüler

Bir grup hücre hep beraber ve aynı şekilde büyür ise, bu esnada komşu hücrelerarasındaki çeperler değişmez ve yeni bölgelerin oluşmadığı büyüme şekli.. Pek çok hücre

Kontrol grubu (lise ve lisans eğitiminde gıda güvenliği eğitimi almamış) ile lisede mesleki eğitim almamış olan yiyecek ve içecek işletmeciliği 1.. sınıf öğrencileri

Yapılan araştır- malar deniz memelilerinde miyoglobin oranının fazla ol- masının nedenlerinden birinin, deniz memelilerindeki mi- yoglobin proteinin yapısının insanlardakinden

Şekil 2’de ise yine aynı programların, sözleşmeden hizmete girene ve ilk uçuştan hizmete girene kadar geçen süreleri in- celenmiştir.. TBTEU programında seri bir

Yatak istirahati önerilirken bu uygulamanın fetus için yaralarının yanı sıra maternal yan etkilerinin olduğu, kısıtlamanın ciddiyetine göre bu yan etkilerin arttığı

Çünkü, 1909’da uluslararası andlaşmaların yapılışı ile ilgili olarak yapılan değişiklik ile Padişahın; barış andlaşmaları, ticaret andlaşmaları, ülke

The aim of the second sub-problem of the research is to see if there is a meaningful difference between the attitudes of prospective teachers’ mathematics success in the

Yatırım projelerinin öngörülen süre ve maliyetle gerçekleşmesi, kaynakların etkin kullanılmasında oldukça önemli bir kriterdir. Bu çalışmada, 01.01.2003 yılında

reported a patient with 15-year bilateral DJ stent, describing removal with cystoscopy and, interestingly, no stone formation in the stents in- serted 15 years previously

Osmanlı Devleti’nin şehir sisteminde ortaya çıkan kamusal ticaret yapıların bir parçası olarak şehir içi hanları, Bursa’da günümüzde aktif olarak kullanılarak,