• Sonuç bulunamadı

Önemli Hukuki veya Fiili Değişikliğin Konu Olacağı Tespitler

Belgede Değişiklik davası (sayfa 190-192)

D. Önemli Fiili veya Hukuki Değişikliğin Olması

IV. Önemli Hukuki veya Fiili Değişikliğin Konu Olacağı Tespitler

Önemli hukuki veya fiili değişiklik dolayısıyla değişiklik davasının açılabilmesi için bu değişiklik durumunun, değişiklik davasının temelinde yer alan davada yapılan tespitler üzerinde, gerçekleşmiş olması gerekir. Daha açık bir ifadeyle önemli değişikliğin, ilk hükmün verilmesine esas teşkil eden ve dolayısıyla ilk hüküm için belirleyici olarak kabul edilen tespitler üzerinde olması gerekir115.

Bu noktada ilk olarak; değişiklik davasını inceleyen mahkemenin, ilk davayı inceleyen mahkemenin yaptığı tespitleri değiştirebileceği durumlarda, nasıl hareket edileceği üzerinde

Bilgi Bankası)); Aynı yönde bkz. 3. HD. 21.9.2004 T., 2004/8288 E. 2004/9460 K. (Tutumlu, s. 659); 3.

HD. 27.9.2004 T., 2004/8002 E. 2004/9836 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

114 “Mahkemece, "Davacıya 10 ay önce bağlanan 150.000.000 lira yoksulluk nafakası günün ekonomik koşulları nazara alındığında mahkememizce yeterli bulunmuştur. Kaldı ki davacı 10 aylık sürede davalı tarafın ekonomik durumunda bir artış olduğunu ispat edememiştir" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir. TMK.'nun 176/4 maddesine göre; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebilir. Davanın açılması belli bir zaman geçmesine bağlı tutulmamıştır. Kararın kesinleşmesinden kısa bir zaman sonra dava açılması halinde mahkemece yapılacak iş, bu süre içerisinde tarafların ekonomik durumlarında önemli bir değişiklik olup olmadığını araştırmak, ülke ekonomisindeki dalgalanmaları gözetmek ve TMK.nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de nazara alınarak oluşacak sonuca göre hüküm kurmaktan ibaret olmalıdır. Somut olayda, ilk nafaka takdirinin üzerinden yaklaşık bir yıllık süre geçmiştir. Ülkemizdeki ekonomik koşulların bu süre içinde değiştiği şüphesizdir. Mahkeme, tarafların ekonomik durumlarındaki değişikliği araştırıp, gelirleri arasında bir oranlama yaparak, ilk nafaka takdirinde taraflar arasında sağlanan dengeyi koruyacak bir karar vermelidir. Davalının önceki dava sırasında aylık geliri 500.000.000 lira olarak belirtilmiş iken, bu dava dosyasında 700 – 800 milyon lira olduğu ifade edilmiştir. Davalının gelirinde önemli ölçüde bir artış olduğunun anlaşılmasına göre, nafakanın da en az bu ölçüde artırılması gereklidir.” (3. HD. 15.9.2003 T., 2003/9899 E. 2003/10140 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)); Aynı yönde bkz. 3. HD. 27.9.2004 T., 2004/8002 E. 2004/9836 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

115 Kurz, s. 5; Tekinay/Akman/ Burcuoğlu/Altop, s. 654; Kuru – Usul, s. 5158; Sadruleşrafi, s. 440

durulabilir. Yukarıda116 da belirtildiği gibi değişiklik davasını inceleyen mahkeme, ilk mahkemenin yaptığı tespitleri değiştirecek nitelikte yeni tespitler yapabilir. Bu doğrultuda inceleme yapabilecek olan mahkeme, ilk tespit üzerinde gerçekleştiği iddia edilen değişikliğin önemlilik derecesine ulaştığını inceleyecektir. Ancak bu incelemeye geçmeden önce ilk mahkemenin yaptığı tespiti hukuka uygun bulmayan mahkeme, bu hukuka uygun bulmadığı tespit üzerinde önemli değişiklik olursa nasıl hareket edecektir? Bu durumda artık temelde çöken bir tespit üzerindeki değişikliğin, değişiklik davasına ne derece etkide bulunacağı sorusu akla gelir. Daha açık bir ifadeyle ilk mahkemenin yaptığı ve hukuka aykırı olduğunu düşündüğü tespit üzerindeki değişiklik, bir anlamda sonuç doğurabilecek midir? Bu noktada şu düşünülebilir: Değişiklik davasını inceleyen mahkeme, temeldeki davada yapılan tespitleri değiştirecek nitelikte tespitler yapabiliyorsa ve bu nedenle bu temeldeki tespitler üzerindeki önemli hukuki veya fiili değişiklikler sonuçsuz kalıyorsa artık değişiklik davası sonucunda yeni bir karar verebilmesi mümkün olmalıdır. Çünkü değişiklik davasını inceleyen mahkemenin önceki hükmün düzeltilmesinde doğru olmayan tespitleri devam ettirmesi, değişiklik davasında kabul edilmeyecektir. Bu sonucu kabul etmemek, ilk davadaki yanlışlığın daha büyük sorunlar ortaya çıkarmasına sebep olacaktır. Bu sonuca göre iki eksiklik ortadan kaldırılmış olacaktır. İlk olarak temeldeki olay ilişkisi bakımından doğru olmayan hükmün açık bir şekilde düzeltilebilmesi sonucu ortaya çıkar. İkinci olarak da ilk hükümdeki yanlışlığa rağmen değişen durum dolayısıyla yeni bir tespit yapılabilir. Daha açık bir ifadeyle bu durumda, doğru olmayan hükmün yeni şartlara açık uyumunun sağlanması söz konusu olur117.

Ancak bu şekilde karar verebileceğini düşündüğümüz mahkemenin, davanın açılmasından itibaren geçmişe etkili olacak şekilde kararlar verebilmesi mümkün değildir. Değişiklik davasını inceleyen mahkeme, ilk mahkemenin yaptığı tespitleri doğru bulmuyor ve bunları da değiştirebiliyorsa artık yeni bir değişiklik durumunun ortaya çıkabilmesi söz konusu olabilecektir. Yapılan bu tespit dolayısıyla da değişiklik davasını inceleyen mahkemenin, yeni bir hüküm verebilmesi söz konusu olabilecektir118. Örneğin; temelde yer alan davada, taraflardan birisinin gelirinde düzenli olmayan değişikliklerin olabileceğini ileri sürmesine

116 Bkz. I. Bölüm§7-C.

117 Brudermüller, s. 46 – 47; Stein/Jonas – Leiplod, s. 282. 118

rağmen, ilk mahkeme bu durumu dikkate almadan bir karar vermiş olabilir. Daha sonra açılan değişiklik davasında, ilk mahkemede ileri sürülen ama dikkate alınmayan düzensiz değişikliklerin, sonucu etkileyecek şekilde önemlilik derecesine ulaştığı tespit edilerek başka bir tespit yapılabilmesi mümkün olabilecektir. Kanaatimizce bu durum bile tek başına önemli değişiklik olarak nitelendirilebilecektir. Çünkü ilk mahkeme sürekli değişkenlik gösteren geliri dikkate almaksızın geleceğe dönük bir tahminde bulunmuştur. Bu tahminin başarısız olması ve bu başarısızlık nedeniyle farklı sonuçların ortaya çıkması da ilk hükmün verildiği an itibariyle önemli değişiklik olarak değerlendirilebilir. Diğer bir ifadeyle bu durumda, önceki hükümdeki objektif gerçek duruma karşı olan ve önceki davada ortaya konulan varsayımlara değil bunun yerine, dava öncesindeki zamana ilişkin objektif duruma göre gerekli sonuçlara ulaşılmalıdır119. Örneğin bir çiftçi lehine veya aleyhine hükmedilen irad ödemesinde, çiftçinin gelecekte elde edeceği mahsul hakkında geçmişteki geliri dikkate alınarak bir tahmin yapılması gerekirken, bu durum dikkate alınmadan bir karar verilmiş olabilir. Ancak olması gereken, bu tahminin dikkate alınarak bir karar verilmesidir. Buna rağmen dikkate alınmayan bu tahminin ötesinde, ciddi anlamda farklılıkların ortaya çıkması halinde, bu durum dahi tek başına bir önemli değişiklik olarak değerlendirilebilmelidir.

Belgede Değişiklik davası (sayfa 190-192)

Benzer Belgeler