• Sonuç bulunamadı

Önemli Değişiklik Kavramı Hakkında İleri Sürülen Görüşler

Belgede Değişiklik davası (sayfa 177-184)

D. Önemli Fiili veya Hukuki Değişikliğin Olması

II. Önemli Değişiklik Kavramı

2. Önemli Değişiklik Kavramı Hakkında İleri Sürülen Görüşler

Önemli değişiklik kavramının tespitinde, karşılaştırmalı hukukta çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Bu görüşler, temelde yer alan hükmün belirleyici unsurları üzerinde gerçekleşen ve dış dünyada tezahür eden değişikliklerin önemlilik derecesine ulaştığının tespitinde ileri sürülmüştür. İleri sürülen bu görüşler, değişiklik davası açısından uygulayıcılara kolaylık sağlaması bakımından önem arz etmektedir. Zira değişiklik davasına bakan hâkimin değişikliğin önemlilik sınırına ulaştığı noktasında yapacağı tespitte takdir yetkisine sahip olduğunu söyleyebiliriz79. Hâkim bu takdir yetkisini ancak kanunun çizdiği sınırlar çerçevesinde kullanabilecek ve bu sınırlar içinde ileri sürülen görüşlerden yararlanabilecektir80. Hâkim bu

77

“Yargıtay'ın yerleşik içtihadlarında; günün ekonomik koşulları, paranın alım gücü dikkate alındığında, hükmedilen nafaka miktarının gelecek yıllarda Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen Toptan Eşya Fiyat Endeksindeki artış oranında arttırılmasının, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarına ve hükmün konuluş amacına uygun olduğu kabul edilmiştir. Mahkemece, ülke ekonomisindeki gelişmeler gözetilmeden, artırımın sabitlenmesi doğru değilse de;bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden bu yöne ilişen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün birinci bendindeki "...bu nafakanın 29.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere 400.000.000 TL'ye çıkartılmasına, nafakanın 29.1.2005 gününden itibaren 550.000.000 TL'ya çıkartılmasına ve bu şekilde davalıdan alınarak velayeten harcanmak üzere davacıya ödenmesine" sözlerinin silinerek yerine "bu nafakanın gelecek yıllarda Devlet İstatistik Enstitüsünce belirlenen Toptan Eşya Fiyat Endeksi artış oranında artırılarak, davalıdan alınıp davacıya verilmesine" sözlerinin yazılması suretiyle hükmün düzeltilmesine karar verilmiştir.” (3. HD. 15.3.2004 T., 2004/2125 E. 2002/2187 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası)).

78 Niklas – Wesentlichen, s. 168 – 170. Kazancı aynı kalan nafaka yükümlüsünün ekonomik durumunun kötüleşmesi, nafaka yükümlüsünün nafaka yükünün artması, başka çocuklarının olması, velayet hakkına sahip olan tarafın durumunun iyileşmesi, çocuğun gelirinin artması, çocuğun bir işte çalışmaya başlaması önemli hukuki veya fiili değişiklik olarak değerlendirilebilir. Buna karşın velayet hakkına sahip olmayan tarafın evlenmesi tek başına nafakanın indirilmesi için önemli değişiklik olarak nitelendirilmeyebilir. (Öztan, s. 476).

79 Niklas – Wesentlichen, s. 11 – 13. Alman Federal Mahkemesi verdiği bir kararında önemli değişiklik kavramının tespitinde hâkimin takdir yetkisine (ermessensfrage) sahip olduğunu ve bu yetkiyi kullanarak önemli değişiklik durumunu tespit etmesi gerektiğini kabul etmiştir. BGH, U.v. 13.3.1959 (Braun – Grundfragen, s. 247).

80

takdir yetkisini, temeldeki davada verilen hükmün dış unsurlardan nasıl etkilendiğini somut verileri dikkate alarak, yani her olayda başlı başına ortaya çıkan veya çıkacak sonuçları dikkate alarak kullanacaktır81.

Değişiklik davasında dikkate alınacak olan önemli değişiklik kavramını tespit edebilme adına Alman öğretisinde ön plana çıkan üç farklı görüş bulunmaktadır82.

a. Önemli Değişikliğin Tespitinde Miktarın Dikkate Alınması

İlk olarak, temeldeki dava üzerinde gerçekleşen değişikliklerin, belirli bir kesin sınırı

aşması halinde taleplerin değişmesinin önemli olarak görülebilmesi düşüncesi söz konusu olur. Bunun için yapılması gereken, önemlilik sınırının daha önceden belirlenmiş olmasıdır. Şayet tespit edilen bu sınırın altında kalan değişiklik durumları söz konusu olursa, taraflar açısından burada bir dava edilememe durumu ortaya çıkacaktır83. Bu duruma örnek olarak tarafların taleplerinin yıllık veya aylık 200 TL’nin üzerinde bir etkilenmeye maruz kalması durumunda değişiklik davası açabildiği durumlar gösterilebilir. Buna göre, gelirindeki aylık artışın 200 TL olduğu iddia olunan nafaka borçlusuna karşı alacaklı, değişiklik davası açabilecektir.

Ancak bu ölçütlerin dikkate alınması, düşük veya yüksek miktarların söz konusu olduğu davalarda istenmeyen sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir. Örneğin aylık 100 TL’nin önemli bir değişiklik olduğunun kabul edilmesi halinde, aylık 200 TL gelir elde eden kişinin enflasyondan etkilenmesi karşısında uzunca bir süre değişiklik davasının açılmaması durumu söz konusu olacaktır. Buna karşılık aylık 3000 TL gelir elde eden kişi açısından yaklaşık %3,4’lük bir değişiklik dahi önemli değişiklik olarak değerlendirilecektir. Bir tarafta önemli değişiklik sınırı için yaklaşık %50 oranında bir değişiklik aranırken öte taraftan % 3,4’lük değişikliğin bile önemli değişiklik içinde yeterli olduğu bir talep ortaya çıkacaktır. Bu sonucun hakkaniyete uygun olduğunu söylemek zordur84.

81 Niklas – Wesentlichen, s. 13. 82 Niklas – Wesentlichen, s . 17 vd.

83 Braun – Grundfragen, s. 248; Niklas – Wesentlichen, s. 47; Bieder, s. 650. 84

b. Önemli Değişikliğin Tespitinde Belirli Bir Yüzdelik Miktarın Dikkate Alınması

Önemli değişikliğin tespiti için kabul edilen ikinci görüş; değişiklik talebinin, belirli bir yüzdelik miktarı geçmesi halinde, değişiklik davasının kabul edilebilir olması düşüncesidir. Bu bağlamda önemlilik başlangıcı tartışılan hüküm üzerinden belirlenir. Buna uygun olarak davacı, bundan böyle her durumda değişiklik sınırının ulaşması gereken boyutunu bilir ve buna göre değişiklik davasını açabilir. Bu çerçevede aylık 1000 TL kazanan nafaka borçlusunun gelirinin 1.100 TL olduğu ve değişiklik sınırının tespitinde %10 oranın dikkate alındığı durumlardaki değişiklik davasının başarıya ulaşabilme şansından bahsedilebilecektir85. Bu sistemin kullanımında genel hayat şartlarındaki değişiklikler, tarafların özel ekonomik durumlarında değişiklikler ve ihtiyaçlarının dikkate alınması gerekir. Daha geniş bir ifadeyle sonucu etkileyecek tüm unsurların kümülatif olarak değerlendirilmesi gerekir86. Burada aranan durum, sonucu etkileyen tüm faktörlerin dikkate alınması sonucunda değişikliğin belirli bir yüzdeye ulaşmasıdır87.

Değişikliğin belirli bir yüzdeye ulaşması halinde önemlilik sıfatına sahip olabileceği düşüncesinde, dikkat edilmesi gereken bir durum da değişikliğin yüzdelik oranı hesaplanırken asıl alacağın hangi miktar üzerinden ele alınacağıdır. Daha açık bir örnekle değişiklik davasının temelinde yer alan davada asıl alacağın 200 TL olduğunu düşünelim. % 10’luk değişikliğin önemli değişiklik olarak nitelendirildiği bir durumda 220 TL’ye çıkarılan irad ödemesi için bir sonraki değişiklik davası talebinde % 10’luk sınırı ilk tespit olan 200 TL üzerinden mi olacak 220 TL üzerinden mi olacak? Zira 220 TL üzerinden ele alınırsa 20 liralık değişiklik önemlilik sınırına ulaşmayan bir değişiklik olarak nitelendirilecektir. Değişikliğin tespitinde yüzdelik miktarın dikkate alınması gerektiğini savunanlar bu durumda değişikliğin istenildiği miktarın – yani somut örnekte 220 – dikkate alınması gerektiğini savunmaktadır88.

85 Braun – Grundfragen, s. 248; Kurz, s. 100; Bieder, . 649 – 650; Baumbach /Lauterbach /Albers/Hartmann, 1420.

86 Niklas – Wesentlichen, s. 31; Kurz, s. 2 – 3. Alman Federal mahkemesi (BGH) bir kararında borçlunun dikkate değer nitelikte olmayan gelir artışının ve borçlunun gelirindeki azalmanın aynı oranda dikkate alınarak değişikliğin önemlilik sınırına ulaşıp ulaşmadığının tespit edilmesi gerektiğine vurgu yapmıştır. (BGH U.v. 26.9.1984 (NJW 1985, s. 195 – 196).

87 Braun – Grundfragen, s. 248. 88

Karşılaştırmalı hukukta yargı kararları tarafından ortaya konulan görüşe göre taleplerin %10 oranında değişmesi, yani artması veya azalması halinde, değişiklik davası büyük oranda kabul edilebilir görülmektedir89. Ancak önemlilik sınırına yönelik farklı talepler hakkında farklı oranların belirlendiği durumlar da söz konusudur. Buna göre Alman Sosyal Sigorta Hukuku’nda değişiklik davasının kabul edilebilmesi için değişikliğin % 5’in üzerinde olması şartı aranmaktadır90. Yine Alman Hukuku’nda manevi tazminat iradındaki değişikliklerde değişikliğin önemlilik derecesine ulaşabilmesi için % 25 oranında bir sınır belirlenmiştir91. Belirlenen bu miktarın altında ortaya çıkan değişikliklerde değişiklik davasını açmak isteyen tarafın, önemlilik derecesine ulaşmayan bu değişikliğe katlanmak zorunda kalacağından bahsedilebilir92.

Önemli değişikliğin tespitinde kullanılan bu metoda yönelik eleştiriler de getirilebilir. Buna göre ödemelerin küçük miktarda yapıldığı durumlar ile yüksek olduğu durumlarda % 10 oranı önemli farklılıklar ortaya koyabilecektir. Örneğin aylık ödemenin 100 lira olduğu ödemelerde 10 liralık değişiklik önemli bir değişiklik olarak değerlendirilirken aylık ödemenin 3000 lira olduğu durumlarda 300 liralık değişiklik de önemli bir değişiklik olarak değerlendirilebilecektir. Bu çerçevede farklı bir bakış açısıyla verilen örneklere göre bazen 11 liralık bir değişiklik önemli bir değişiklik olarak değerlendirilebilecekken bazen de 280 liralık değişiklik önemli değişiklik olarak değerlendirilemeyecektir93.

Alman öğretisindeki bir görüşe göre yüzdelik miktar üzerinden yapılan bu tespitlerin önemli değişikliğin tespitinde doğru sonuçlar ortaya koyabilmesi her zaman mümkün olmayacaktır. Zira 1000 TL’lik ödemede %10 yani 99 TL’lik değişiklik önemli olmayan bir değişiklik olarak değerlendirilebilecekken 100 TL’lik ödemede 10 TL’lik değişiklik önemli

89 Guldener, s. 379; Braun – Gehör, s. 1593; Thomas/Putzo, § 323 Anm. 23; Rosenberg/Schwab/Gottwald, s. 1104.

90 Niklas – Wesentlichen, s. 151.

91 OLG Nürnberg, U.v. 16.1.1991 (Braun – Grundfragen, s. 249).

92 Braun – Gehör, s. 1593. 93

değişiklik olarak değerlendirilecektir. Burada yapılması gereken, değişikliğin somut durum üzerindeki etkisini tespit edebilmektir94.

Yine bu yöntem için ortaya konulan bir diğer eleştiri, önemli değişiklik sınırı için % 10’luk sınırın kabul edildiği durumlarda uzun yıllar boyunca % 10’luk sınıra ulaşmayan değişiklik durumlarının, dava konusu edilememesinde ortaya çıkmaktadır. Bu görüşe, geçen yaklaşık 3 yıl boyunca değişiklik sınırının % 10 düzeyine ulaşmaması karşısında değişiklik davasının açılamaması, hakkaniyete aykırı sonuçların ortaya çıkmasına neden olacaktır. Zira örneğin birinci yılın sonunda % 8’e ulaşan değişiklik, 2 yıl boyunca değişiklik davası ile güncellenmemiş olacak ve geçen uzun süreç sonunda dava açmak isteyen taraf bakımından hak kaybına neden olacaktır95.

c. Önemli Değişikliğin Tespitinde Zaman Faktörünün Dikkate Alınması

Önemli değişikliğin tespiti için kabul edilen ikinci görüş ise ilk hükmün değişmesinden ziyade, zaman karşısındaki etkilenebilirliğini ortaya koymaktadır. Diğer bir ifadeyle önemli gereklilik durumu, taleplerin değişmesine göre belirlenmez. Bunun yerine, ilk hükmün tüm tespitleri üzerinde belli bir zaman sınırı koyarak, bu zaman sınırını aşan durumlarda değişiklik talebinin dikkate alınması söz konusu olur. Sonuçta bu düşünceye göre, ancak bu zaman sınırı aşıldığı durumlarda önemli bir değişiklikten bahsetmek mümkün olacaktır. Örneğin nafaka davası sonucunda verilen hüküm bir yıllık sınıra bağlanarak bu zaman sınırı gerçekleşmeden değişiklik davasının açılamadığı durumlarda bu sistemden bahsedilebilir96.

Uygulamada Yargıtay verdiği bazı kararlarda değişiklik davasına gerekçe olarak değişiklik davasının temelinde yer alan hükmün üzerinden belirli bir zaman geçmesinin yeterli olduğu sonucunu ortaya koymuştur97. Ancak verilen bu kararlarda, yalnızca belirli bir zamanın

94 Niklas – Wesentlichen, s. 20. 95

Niklas – Wesentlichen, s. 34 – 35; Spangenberg, s. 978.

96 Niklas – Wesentlichen, s. 21 – 22.

97 “…Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine ve özellikle nafaka tarihinden bu dava tarihine kadar geçen 1 yıl 4 aylık sürede akıl hastası olan davacı çocuğun doğal olarak

geçmiş olması değil geçen bu zaman sonucunda, hayatın olağan akışına göre, tarafların içinde bulundukları durumda, önemli değişikliğin gerçekleşmesinin kuvvetle muhtemel olduğu düşüncesinin bulunduğu kanaatindeyiz. Yargıtay yine verdiği diğer kararlarda ise değişiklik davasının açılabilmesi için değişiklik davasının temelinde yer alan davanın üzerinden belirli bir zamanın geçmesinin şart olmadığı sonucuna varmıştır98. Özetle Yargıtay, zaman faktörünü tek başına bir ölçüt olarak değerlendirmemekte, ancak sonuç üzerinde değerlendirme yaparken ele alınabilecek bir ölçüt olarak değerlendirmektedir.

Kanaatimizce önemli değişikliğin tespitinde yalnızca zaman faktörünün dikkate alınması somut olay adaletinin sağlanması açısından yeterli olmayacaktır. Zira belirli bir zaman dilimi içinde gerçekleşen değişikliklerin süreklilik arz etmesi veya aynı ölçüde sürüp gitmesi hayatın olağan akışına aykırıdır. Bir yıllık zaman dilimi içinde gerçekleşen değişikliklerin devam eden bir yıl içinde de gerçekleşeceğini kabul etmek, varsayımdan başka bir şey değildir. Bunun yanında kısa bir zaman dilimi içerisinde de belki uzun yıllar sonucunda ortaya çıkabilecek değişikliklerin gerçekleşebilmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay vermiş olduğu bir kararda, değişiklik davasının açılmasının, yoksulluk nafakasının belirlendiği temeldeki davanın üzerinden belli bir zamanın geçmesine bağlı tutulmaması gerektiğini vurgulamıştır99. Özellikle enflasyon oranlarının %100’ün üzerinde olduğu yıllarda bu tür durumların sıklıkla ortaya çıktığını görmek mümkündü. Zira çok kısa sürede enflasyonun etkisi ile önemlilik derecesine ulaşan değişikliklere rastlamak mümkün olabiliyordu.

artan ihtiyaçlarına göre nafakanın az da olsa arttırılması gerektiği düşünülmen, istemin tümüyle reddi doğru görülmemiş ve TMK’nun 4. maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine de uygun bulunmamıştır. (3. HD. 11.5.2004 T., 4135/4967 (Yavuz, s. 633)).

98 “…Somut olayda, boşanma kararıyla hükmedilen yoksulluk nafakası 27.11.2001 tarihinde kesinleşerek

geçerli hale gelmiş olup, yaklaşık dört aylık bir zaman sonrasında yoksulluk nafakasının arttırılması istemiyle dava açılmıştır. Bu kısa süre içerisinde tarafların ve özellikle davacının mali durumunda nafakanın arttırılmasını gerektirir nitelikte değişme olduğu iddia ve ispat olunmadığı gibi bu yönde mahkemece de yeterli inceleme ve araştırma yapılmamıştır…” (3. HD. 30.12.2002 T., 14988/15725 (Yavuz, s. 866 – 867); Aynı yönde bkz. 3. HD. 29.9.2003 T., 2003/11375 E. 2003/11186 (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası); 2. HD. 4.3.1996 T., 1324/2012 (Özuğur – Nafaka, s. 267).

99 “…TMK.nun 176/4 maddesine göre: tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması ya da azaltılmasına karar verilebilir. Davanın açılması, belli bir zamanın geçmesine bağlı tutulmamıştır...” (3. HD. 13.05.2002 T., 2002/4723 E. 2002/5281 K. (Kazancı İçtihat Bilgi Bankası).

Değişiklik davasının kabul edilebilirliğini bu şekilde varsayımlara dayandırmak yerine, gerçekleşmiş veya en azından gerçekleşmesi kuvvetle muhtemel değişikliklere dayandırmak, daha uygun bir çözüm olacaktır. Yine tarafları, değişiklik davasının açılması noktasında böyle

şekli sınırlamalara zorlamak yerine, önemli olduğu düşünülen her değişikliğin gerçekleşmesi

halinde değişiklik davasının açılabilir olduğunu kabul etmek, somut olay adaletine daha uygun olacaktır.

d. Önemli Değişikliğin Tespitine Yönelik Değerlendirme

Önemli değişiklik hususunun tespitine yönelik olarak yapılan bu değerlendirmeler ışığında, önemli değişikliğin tespitinde yalnızca bir ölçütün yeterli olduğunu söylemenin doğru olmadığını söyleyebiliriz. Kanaatimizce bir değişikliğin önemlilik seviyesine ulaşıp ulaşmadığının tespitinde; temeldeki davada verilen hükmü etkileyen veya etkileyebilecek olan tüm etkenlerin dikkate alınması ve bu değerlendirmeler sonucunda ilk hükümdeki değişikliğin tarafların içinde bulunduğu sosyal ve ekonomik şartlar bakımından dikkate alınması gerekir. Zira yukarıdaki gibi genel kurallar belirleyerek sonuca gitmek, hakkaniyete uygun olmayan sonuçların ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Somut olayın verileri dikkate alınarak her somut olaya ve bu somut olayın taraflarının durumuna göre karar vermek hakkaniyete daha uygun sonuçların elde edilmesini sağlayacaktır. Zira bazen küçük bir değişiklik olarak nitelendirilen durum önemli sonuçlar meydana getirebilecektir. Bazen de büyük bir değişiklik olarak değerlendirilecek durum, somut olayın şartları dikkate alındığında önemli olarak değerlendirilemeyecek sonuçlar meydana getirebilecektir100.

Yine önemli değişiklik kavramının tespitinde, değişikliğin önemli olarak değerlendirilebilmesi sonucuna, yaklaşık bir bakış açısıyla varılabilmelidir. Bu doğrultuda belirli olayların bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan küçük gereksinimler çerçevesinde dahi değişikliğin önemli olarak nitelendirilebilmesinin mümkün olduğu sonucuna varılmalıdır. Zira sonuçta önemli değişiklik kavramı, takdir hakkının kullanımına elverişli bir kavramdır. Takdir hakkına bu derece müsait kavramların matematiksel ölçütlere bağlanması, hakkaniyete aykırı sonuçların ortaya çıkmasına sebep olabilecektir.

100

Önemli değişikliğin tespitinde dikkate edilmesi gereken bir diğer husus, değişikliğin, olağandışı veya ilk hükümde öngörülen ve dikkate alınan sınırların dışında olmasıdır. Buna göre değişiklik davasının temelinde yer alanda davada, hüküm kuran hâkimin, imkânlar ölçüsünde dikkate alabildiği ve ortaya koyabildiği tahmin ölçüsünün üzerinde ortaya çıkan değişiklikler, önemli değişiklik şeklinde değerlendirilebilmelidir. Bu konuda taraflara veya olaya dair net sınırlamalar çizmek mümkün olmayacaktır. Hâkim takdir yetkisine dayanarak önemli değişikliği tespit etmelidir101.

Belgede Değişiklik davası (sayfa 177-184)

Benzer Belgeler