• Sonuç bulunamadı

Değişiklik Davası ile Hukuki Dinlenilme Hakkının Bağlantısı

Belgede Değişiklik davası (sayfa 65-70)

B. Hukuki Dinlenilme Hakkı

II. Değişiklik Davası ile Hukuki Dinlenilme Hakkının Bağlantısı

Hukuki dinlenilme hakkının amacı, maddi gerçeğin tespiti ve böylece doğru ve adaletli karar verilmesini sağlamaktır178. Bu amaç çerçevesinde düşünüldüğünde, değişiklik davasının hukuki dinlenilme hakkı ile olan ilişkisi temelinde, iki husustan bahsetmek mümkün olabilecektir. Bunlardan birincisi, değişiklik davasında, taraflara hukuki dinlenilme hakkının sağlandığı bir yargılama faaliyetinin gerçekleştirilmesidir. Şüphesiz bu çok önemli ve temel bir durumdur. Diğer tüm yargılama faaliyetlerinde olduğu gibi değişiklik davasında da bu hak sağlanmalıdır.

175 Waldner, s. 16; Pekcanıtez – Hukuki, s. 756 – 757. 176

Özekes – Dinlenilme, s. 31; Pekcanıtez – Hukuki, s. 784 – 785; Tanrıver – Adil, s. 205; Özekes – Temel

Haklar, s. 140; Pekcanıtez/Atalay/Özekes – 13. Bası, s. 327 vd; Karslı, s. 331.

177 Özekes – Dinlenilme, s. 156; Pekcanıtez – Hukuki, s. 785 – 786; Özekes – Temel Haklar, s. 141;

Kuru/Arslan/Yılmaz – Usul, s. 348 – 349.

178

Ancak bizim üzerinde durmak istediğimiz ikinci durum, değişiklik davasının var olmasının temel sebebini ortaya koymaktadır. Buna göre değişiklik davasının, taraflara, haklarında bir hüküm tesisinin sağlandığı durumlarda, hükme tesir eden veya edebilecek olan tüm unsurları veya etkenleri mahkemeye iletebilme veya bunlara karşı koyabilme hakkı tanınması amacıyla ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Bu doğrultuda, değişiklik davasının, hukuki dinlenilme hakkının unsurlarından açıklama ve dikkate alınma hakkını sağladığı düşünülebilir. Açıklama hakkı çerçevesinde değişiklik davasını açabilecek olan kişi, menfaatleri doğrultusunda açıklama yapmak, derdini anlatmak, karşı işlem yapmak ve iddiasını ispat için deliller sunma hakkına sahiptir. Bu doğrultuda değişiklik davasının davacısının elinde olmayan nedenlerle önemli değişiklik durumları halinde bu davayı açamaması durumunda onun için hukuki dinlenilme hakkı sağlanmamış olacaktır179.

Değişiklik davasının temelinde yer alan davada, taraflar o anki şartlar çerçevesinde hukuki dinlenilme haklarını kullanabileceklerdir. İlk davayı hükümle sona erdiren mahkeme de bu doğrultuda, o anki şartlara göre bir karar vermiş olabilir. Yani taraflar, bu dava sonucunda verilen hükmün ilk etkisi (hükmün verildiği andaki etkisi) bakımından, tüm savunma araçlarını kullanabilme imkânına sahiptir. Ancak değişiklik davasının temelinde yer alan bu davada verilen karar, geleceğe etkili bir karardır. Bu kararın etkisi gelecekte sonuç doğurmakla birlikte, bu sonucun doğduğu anda karara temel teşkil eden şartlar değişmiş olabilir180.

Buna göre, geleceğe etkili olabilecek nitelikteki edimler hakkında, taraflara iddia ve savunmalarını ortaya koyabilme adına, yeterli imkân verilmelidir. Çünkü bu tür davalarda, sonuca ulaşmada belirleyici olan kavram, zamandır. Değişiklik davasının temelinde yer alan davada, henüz muaccel olmayan edimler hakkında bir hüküm verilmiştir. Dolayısıyla muaccel olmayan bu edimler, değişebilirlik açısından ortaya konulan iddiaları içermeyen, yani bu iddiaların henüz tam olarak belirlenmediği edimlerdir. Değişiklik davasının temelinde yer alan davada, ileride ortaya çıkacak değişiklikler önceden öngörülemez veya ön görülse bile bu

179 Özekes – Dinlenilme, s. 31; Pekcanıtez – Hukuki, s. 784 – 785; Tanrıver – Adil, s. 205;

Pekcanıtez/Atalay/Özekes – 13. Bası, s. 332 – 333.

180

sonuçta yalnızca bir öngörü olduğu için hükmü, ancak bu çerçevede etkileyebilecektir181. Bu nedenle taraflar yükümlülüklerinin veya haklarının arttırılması veya azaltılması adına, sahip oldukları iddia ve savunmaları yeterli derece ortaya koyamamış olacaklarıdır. Bu durum da onların hukuki dinlenilme haklarının ellerinden alınmasına sebep olacaktır182.

İşte yukarıda183 değişiklik davasının temel sebebini açıklarken değinmeye çalıştığımız, zaman içerisinde değişen şartlara verilen hükmü yeniden uyarlama hususu, beraberinde bu değişen şartların da mahkemede ileri sürülerek, bu şartlar çerçevesinde bir hükmün kurulması zorunluluğunu ortaya çıkarır. Bu durumu, bir örnek ile açıklayacak olursak: Örneğin hâkim, 500 TL nafakaya hükmettiği bir davada taraflar, bu ortaya çıkan nafaka miktarına ilişkin iddia ve savunmalarını, kararın verildiği andaki şartlar çerçevesinde, ileri sürmüşlerdir. Aradan geçen iki yıla rağmen değişen şartlar altında kişilere, aynı nafaka miktarı uygulanmak istenirse, böyle bir durumda, nafaka miktarına karşı ortaya konulmak istenilen değişen durumların ve bunların sonuçlarının dikkate alınmamasına sebep verilmiş olur. Daha açık bir ifadeyle ilk hüküm anındaki şartlara göre 500 TL nafaka ödemeye mahkûm edilen veya nafaka almaya hak kazanan kişi, değişen durumları ileri süremediği için belki daha az bir nafaka ödeyebilecek veya hak sahibi açısından daha fazla miktarda bir nafaka elde edebilecektir. Buna karşın değişen şartların mahkemede ileri sürülmesine engel olunursa o kişinin hukuki dinlenilme hakkı elinden alınmış olacaktır.

Aynı durum, tazminat ödemeleri için de geçerlidir. Örneğin mahkeme, alacaklı lehine 100.000 TL ödenmesine karar vermiş olabilir. Ancak alacaklının tazmini gereken zararı, aradan geçen zamana rağmen farklı sebeplerle bu miktarın çok üstüne çıkmış, örneğin 200.000 TL’ye ulaşmış olabilir. Alacaklı, lehine hüküm verilirken, yalnızca, 100.000 TL’yi haklı gösterebilecek nitelikteki iddialarını mahkemeye sunmuş olabilir. Bu durumda alacağını 100.000 TL’den

181 Braun – Grundfragen, s. 15; Knecht, s. 33. Alman öğretisinde değişiklik davasına konu olabilecek bu edimlerin nitelikleri de dikkate alınarak ortaya konulan ilk hükmün (değişiklik davasında değiştirilecek hükmün) geçici nitelikte olduğu kabul edilmektedir. (Habscheid, 35).

182 Petzold, Thomas Martin, Die Rechtskraft der Rentenurteil des § 258 ZPO und ihre Abänderung nach § 323 ZPO, Köln, Berlin, Bonn, München, 1992, s. 83; Braun – Gehör, s. 1595; Braun, Johann, Das Rückwirkungsverbot des § 323/III ZPO – ein Verstoss gegen grundlegende Prinzipien unseres Recht, (JuS 1993/5, s. 353 – 360), s. 357 – 358 (Braun – Rückwirkungs).

183

200.000 TL’ye çıkaran şartları mahkemeye değişiklik davası ile ileri süremezse, bu arada kalan miktarı haklı göstermeye yetebilecek nitelikte olan iddiaları bakımından ona hukuki dinlenilme hakkı sağlanmamış olacaktır.

Bununla bağlantılı bir diğer konu ise değişiklik davasının temelinde yer alan davada tarafların bir şekilde ileri süremediği iddia ve savunmalarını değişiklik davası ile ortaya koyabilmelerinin mümkün olması durumudur. Burada belirtilen, üst paragrafta incelenen husustan farklı olarak, tarafların dinlenilmesinin, yeni ortaya çıkan bir değişiklik durumuna ilişkin olması hususu değildir. Burada ortaya çıkan husus, daha önce var olan, ama farklı sebeplerle ileri sürülemeyen iddia ve savunmalar bakımından kişilere, hukuki dinlenilme hakkının sağlanması hususudur. İleride de inceleneceği gibi kural, değişiklik davasındaki hükmün geçmişe etkili olamamasıdır184. Ancak bu kuralın istisnası olarak bazı şartlar altında, değişiklik davasının temelinde yer alan davada tarafların bir şekilde ileri süremediği savunmalarını, ileri sürebilme imkânları vardır185. Bu durumda taraflara, hem geçmişe hem de geleceğe etkili olarak bu durumları ileri sürebilme imkânı sağlanarak, değişiklik davası ile hukuki dinlenilme hakkı sağlanmış olacaktır. Örneğin karşı tarafın sakladığı ve bir şekilde diğer tarafın öğrenebilme imkânının olmadığı bir değişikliğin daha sonradan açılan bir değişiklik davasında, istisnai olarak geçmişe etkili olabilecek bir şekilde ileri sürülebilmesi, bu değişikliğe ilişkin taraflara, hukuki dinlenilme hakkının sağlandığı sonucunu ortaya koyar.

Burada üzerinde durulması gereken nokta, gelecekte istenebilir hale gelen bu alacaklar için ortaya çıkacak hukuki dinlenilme hakkının, taraflarca her zaman istenebilip istenemeyeceğidir. Daha açık bir ifadeyle değişiklik davası ile taraflara hukuki dinlenilme hakkını tesis etme amacıyla hareket eden hukuk düzeni, bu davayı ne zaman taraflara sağlayarak, taraflara hukuki dinlenilme hakkını gerekli ölçüde sağlamış olacaktır? Örneğin, irad

şeklinde bir alacağın söz konusu olduğu dava için, muaccel hale gelen her taksit için taraflar,

hukuki dinlenilme haklarını ileri sürerek, değişiklik davası açmak isteyebilecek midir? Bu durumda, şüphesiz, bir menfaat dengesini sağlamak gerekir. Zira muaccel hale gelen her taksit için bu sebeple değişiklik davası açılmasına izin vermek, bu yetkinin taraflar için rahatsız edici

184 Bkz. II. Bölüm-§1-G. 185

bir hal almasına sebep olacaktır186. Bunun yanında, tarafların bu yola başvurması halinde dava sayısında bir artışın ortaya çıkması ve bununla birlikte usul ekonomisi ilkesinin ihlal edilmesi de söz konusu olabilecektir187. Bu durumda ortaya çıkan sorunun çözümünde, temel dayanak, değişiklik davasının bir şartı olarak düşünülmesi gereken fiili veya hukuki önemli değişikliğin olması şartıdır188. Bu şart önemli bir değişiklik olmadıkça, tarafların, muaccel hale gelen her taksit için hukuki dinlenilme haklarının ihlal edildiğini ileri sürerek, sürekli dava açmalarını engelleyebilecek ve bunun sonucunda, hem taraflar gereksiz dava tehdidi altında kalmayacak hem de usul ekonomisi ilkesine uygun hareket edilebilecektir.

Ancak değişikliğin önemli olması ile neyin ifade edilmesi gerektiği üzerinde durulmalıdır. Aşağıda189 ayrıntılı olarak inceleneceği üzere değişiklik davası açısından bulunması gereken bir şart olan önemli hukuki veya fiili değişiklikte, önemli olma kavramının nasıl değerlendirileceği üzerinde farklı görüşler ortaya konulmuştur. Burada dikkat edilmesi gereken, bir değişikliğin önemli olarak nitelendirilerek, daha önce var olan bir hükmü değiştirebilme noktasında, davacı ile davalının menfaatlerinin bir dengede tutulmasıdır. Daha açık bir ifadeyle değişiklik yetkisine sahip olan taraf, yani davacı, hem hakkaniyet açısından hem de hukuki dinlenilme hakkının sağlanması açısından, değişiklik davasını açtığı zaman, ortada bir değişiklik olmasına rağmen, bunun önemlilik sınırına ulaşmaması halinde hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilmemiş olacaktır. Burada, menfaatler dengesi gereğince yapılması gereken, davacının, değişen kısmın üzerindeki hukuki yararı ve devamında hukuki dinlenilme hakkının önemlilik kavramının belirlenmesinde, yüksek ölçütler ortaya koyarak hakkın ihlal edilmemesidir. Örnek vermek gerekirse aylık 500 TL irad ödemesi yapan bir kişi, gelirinde daha sonra aylık 45 TL düşüş olduğunu ve bu düşüşün de aylığının % 9’una denk geldiğini ileri sürerek, değişiklik davası açmak istesin. Bu durumda aylık gelirdeki % 9’luk (45 TL) değişikliğin önemli olmadığını düşünerek, önceki hükmün değiştirilmesini dava açmak suretiyle talep edememek bu değişen kısım için hukuki dinlenilme hakkının sağlanmadığı sonucunu doğurmamalıdır. Değişikliğin önemli değişiklik sınırına ulaştığını tespitte, ihlal edilen bu

186 Braun – Grundfragen, s. 17, 26; Braun – Gehör, s. 1595; Gottwald – Unterhalt, s. 1375. 187 Bkz. I. Bölüm-§3-D.

188 Bkz. II. Bölüm-§1-D. 189

hukuki dinlenilme hakkı ile hükmün değiştirilmesi halinde hukuki güvenlik hakkının ne kadar etkilendiği arasında, bir değerlendirilmenin yapılması gerekir190.

Değişiklik davasında, hukuki dinlenilme hakkının, kendini gösterdiği bir diğer durum ise değişikliklerin geçmişe etkili olamayacağı ile ilgilidir. Buna göre, değişiklik davasında yalnızca ileride muaccel hale gelecek edimler dava konusu edildiği için ve bu durumda yalnızca ortaya çıkan önemli değişiklikler dikkate alındığı için geçmişe etkili olmayan bu hüküm ile geçmişteki bir durum hakkında, tarafların iddia ve savunmalarının dinlenmemiş olması bir eksiklik sayılmayacaktır191. Bir anlamda, temelinde hukuki güven ve bunun korunması hususu yer alan bu durumda, aynı zamanda hukuki dinlenilme hakkına uygun bir şekilde hareket edildiğini söylemek mümkün olacaktır192. Faklı bir açıdan bu durumu değerlendirecek olursak, geçmişe etkili olan bir hüküm için tarafların geçmişe etkili iddia ve savunmalarının da dinlenmesi gerekecektir. Ancak değişiklik davasında, geçmişe etkili olmaması gereken bir hüküm ortaya çıktığı için tarafların geçmişe etkili iddia ve savunmalarının da dikkate alınmaması bir eksiklik sayılmayacaktır.

Belgede Değişiklik davası (sayfa 65-70)

Benzer Belgeler