• Sonuç bulunamadı

Vakıfların Yönetimi ve Vakfiyeler

A. VAKIFLAR

4. Vakıfların Yönetimi ve Vakfiyeler

Sosyal güvenlik kurumlarının organizasyonuna baktığımızda bireyler, kurumlar veya devlet tarafından organize edildiklerini görmekteyiz. Sosyal güvenlik yönünden incelediğimiz vakıflar da bireyler tarafından organize edilmiş, devlet de yaptığı denetim ve koyduğu

299 BERKİ, Şakir: “Vakfın Mahiyeti”, Vakıflar Dergisi, S.8, Ankara, 1969, s.2; KORKUSUZ & UĞUR, s.39; SINGER, Hayırseverlik, s.22-23.

300 YURTSEVEN, s.36.

301 ÖZTUNA, c.9, s.92-93; Vakıfların tarih boyunca farklı devletlerde de bu hizmetleri yerine getirdikleri bilinmektedir. HASAN, Muslim Philanthropy, s.3.

kurallarla bu organizasyonu izlemiştir. Vakıflar, vakıf kurucusunun vakfiyede belirttiği şartlar çerçevesinde yönetilmiştir. Vakıfların yapacağı sosyal güvenlik hizmetleri de yine bu vakfiyelerde belirtilmiştir.

Vakfiye, vakıf kurucusunun vakfın kuruluşu ve işleyişi konularında düzenlediği hükümleri ve bunların kadı tarafından tescilini içeren hukuki bir belgedir.303 Vakfın kuruluşu sırasında oluşturulan bu belge kadı siciline kaydedildikten sonra kesinlik kazanmıştır. Vakfın işleyişine ilişkin hükümlere bu belgelerde yer verilmiştir.304 Vakfiyelerde hamdele ve salveleden sonra vakıflara ilişkin ayet ve hadisler, vakıf kurucusunun ismi, vakfedilen mallar, vakfın idaresi, işletilmesi, kadının vakfın sıhhat ve lüzumuna ilişkin hükmü gibi hususlara yer verilmiştir.305

Vakıfların kuruluş şartları içinde yer almasa da bir vakfiye yazılması gelenek haline gelmiştir. Vakfiyeler vakıf kuranın iradesini ortaya koyan ve vakfın idaresine ve amacına ilişkin bilgiler veren belgeler oldukları için hukuki bakımdan önemli belgelerdir. Vakfiyeler vakıfların sosyal güvenlik uygulamalarının da hukuki garantisidir. Vakfiyede belirtilen yardımların yapılması zorunludur.306

Vakıflar, vakıf kurucularının vakfiyelerinde belirttikleri mütevelliler tarafından yönetilmiştir. Vakıfların denetimi nazırlar tarafından yapılmış, vakıf davalarına kadı ve naipler bakmıştır.307 Vakıf kuranların büyük çoğunluğu vakfa mütevelli olarak kendilerini,

303 YEDİYILDIZ, Müessese Toplum, s.24. Osmanlı uygulamasında hukuki güvence sağlamak amacıyla vakıf kurulması işlemi mahkemeler tarafından tescil edilmiştir. Kadı sicillerinde vakıfların tesciline ilişkin çok sayıda kayıt bulmak mümkündür. Bkz. İstanbul Kadı Sicilleri, c.3, hn.12; c.12, hn.320; c.14, hn.315; c.29, hn.169; c.40, hn.59.

304 Vakfiyye hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. ŞEKER, Sosyal Dayanışma, s.140 vd. Kadı sicillerinde vakfiye örnekleri için bkz. İstanbul Kadı Sicilleri, c.11, hn.118; c.12, hn.1; c.12, hn.128.

305 Belirtilen hususlar vakfiyelerde genel olarak bulunan hususlardır. Bazı vakfiyeler bu hususlardan daha azına veya daha fazlasına yer vermiş olabilir. Mesela bazı vakfiyeler dua ve beddua bölümlerine de yer vermiştir. KURT, İsmail: Para Vakıfları, Ensar Neşriyat, İstanbul, 1996, s.70. Örneğin Süleymaniye Vakfiyesinin içeriği; mukaddime (s.1-7), tuğra (s.8), tasdik hücceti (s.8), tesisin gerekliliği (s.9-58), vakfedilen mülkler (s.59-72), vakıf prensibi (s.72-75), vakıf şartları (s.75-200), vakıfların tescili (s.200-208), hatime ve dua (s.208-209) şeklindedir. KÜRKÇÜOĞLU, Edib Kemal: Süleymaniye Vakfiyesi, Vakıflar Umum Müdürlüğü Neşriyatı, Ankara, 1962, s.5-6.

306 “Vâkıfın şartı şariin nassı gibidir” anlayışından dolayı vakfiyelere önem verilmiştir. Vakıflarda hangi şartların geçerli, hangilerinin geçersiz kabul edileceğine ilişkin bilgi için bkz. BERKİ, İslamda Vakıf, s.21-22. 307 18.yy Türk vakıflarının %64’ünün denetimi kadılara, %36’sının nezareti vakıf kurucuları tarafından atanan

nazırlara ait olmuştur. Vakıf kurucuları vakıfları genellikle kendileri yönetmişlerdir (%56). Ölümlerinden sonra bu görevi çocukları yerine getirmiştir. %11’lik kesim vakıf yönetimine ailesi dışından kişileri atamıştır. %33 ise vakıf yöneticisini belirleme görevini kadı veya nazıra bırakmıştır. YEDİYILDIZ, Vakıf, s.162; İstanbul, Edirne ve Bursa mahkemelerinde sadece vakıf davalarına bakan kadılar bulunmaktadır. Üç adet İstanbul’da ve birer tane Edirne ve Bursa’da görev yapan bu mahkemelerin işlevini taşrada genel görevli kadı ve naipler yapmışlardır. KARAL, Enver Ziya: Osmanlı Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 1995, c.6, s.138; BERKİ, Vakfın Lüzumu, s.20. 1571 yılında bir vakfın denetimi için Üsküdar kadısı ile vakfın bulunduğu

ölümlerinden sonra da çocuklarını ve akrabalarını tayin etmişlerdir. Bu yolla gelirlerini vakfetseler de kendileri ve çocukları vakıftan yararlanmaya devam etmişlerdir. Ancak bu kişilere ayrılan payın çok da büyük olmadığı söylenebilir.308 Berki, bu uygulamanın vakfedenin çocuklarının ihtiyaç sahibi konumuna düşmemeleri için iyi bir yöntem olduğunu ve olumsuz bakılmaması gerektiğini dile getirmiştir.309

Vakıfların sayı ve kapsam olarak arttığı dönemlerde kadılar, vakıfların yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. 18. yüzyılda Türk vakıflarının %64’ünün yönetiminin kadılarda olduğu görülmektedir. Diğer vakıflar da vakıf kurucuları tarafından atanan kişiler tarafından yönetilmiştir. Bu vakıfların da üçte birinin yöneticisinin kadılar tarafından atanması ilivakıf kurucuları tarafından şart kılınmıştır. Yani kadılar vakıfların yönetiminde oldukça etkin olan kişiler olmuşlardır.310

Vakıfların vakfiyedeki şartlara göre yönetilip yönetilmediği sıkı bir şekilde denetlenmiştir. Vakıfların merkezi hükümete tescil ve tasdik ettirilmesi yoluyla kurulmaları kontrol altına alınmıştır. Tahta çıkan her padişah vakıfları kontrol ettirip kendi adına onay vermiş ve kaldırmıştır.311 Vakfiyelerin belirlenemez haline geldiği durumlarda vakfın tahsis ciheti önceki yılların uygulamasına göre belirlenmiştir.312

Vakıf kurucusunun şartıyla atanan mütevelliler dahi yargı denetimine tabi olmuştur. Vakıf kurucusu mütevellinin değiştirilmemesini şart koşsa da ehil değilse mütevelli değiştirilebilmiştir. Osmanlı uygulaması da bu şekilde olmuştur.313 Kötü yönetim gösteren mütevvellilerin azledilmesi yönünde fetvalar verilmiştir. “Zeyd mütevellisi olduğu vakfın bazı

akarını an-ilmin ve min-gayr-i zaruretin ecr-i mislinden noksan-i fahiş ile icar eylese Zeyd

şer’an hain olmuş olup azle müstehak olur mu? El-cevab: Olur.”314 Benzer şekilde kötü

yerdeki bir müderrise hüküm gönderildiği görülmektedir. 12 Numaralı Mühimme Defteri: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara, 1996, hüküm no: 991.

308 Kötüye kullanımlar her kurumda ortaya çıkabilir. Bu durum kurumun kötülüğünü göstermez. Gerekli önlemlerin alınması ile kötüye kullanımların engellenmesi daha doğru bir yoldur. KOZAK, s.43; BERKİ, Hukuki ve İçtimai, s.12.

309 BERKİ, Vakfın Mahiyeti, s.3. 310 YEDİYILDIZ, Vakıf, s.163.

311 İNALCIK, Toplu Bir Bakış, s.78; SEVİNÇ, s.108. 312 Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 387.

313 “Bir vakfa meşrutiyet üzere mütevelli olan Zeyd’in muhasebesi görülmek lazım olmakla hakim Zeyd’in

muhasebesini görmek istedikde Zeyd ‘Ben meşrutiyet üzere mütevelli olmamla muhasebemi gördürmem’ deyu imtina’a kadir olur mu? El-cevab: Olmaz.” Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 402.

yönetimin yargı yoluyla düzeltilmesi de mümkün görülmüştür.315 Vakfa zarar veren mütevellinin değiştirilmesine ilişkin Osmanlı mahkeme kayıtları da bulunmaktadır.316

Selçuklularda sayıları artmış olan vakıfları düzenlemek için Evkaf Nezareti kurulmuştur.317 Osmanlı Devleti de II. Mahmut döneminde, 1829 yılında vakıfları tek elde birleştirmiş ve Evkaf-ı Hümayun Nezareti’ni kurmuştur. 1844 yılından itibaren Evkaf Nazırı, hükümet üyesi bakanlar arasında yer almıştır.318

Vakıfların yönetim şekli sosyal güvenlik kurumlarından farklıdır. Günümüzde Beveridge Raporunda da benimsenen bir ilke olan sosyal güvenliğin tek elden yönetilmesi gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Tek elden yönetim koordinasyon yönünden avantajlıdır. Bu açıdan vakıfların koordinasyon yönünden dezavantaja sahip olduğu düşünülebilir. Ancak vakıfların sahip olduğu yönetim sisteminin de avantajları vardır. Kozak’ın ifade ettiği gibi vakıf kurucuları, toplumsal ihtiyaçları çok iyi tespit ederek, belli grupların etkisinde yanlış kararlar alabilen siyasi organlardan daha isabetli tercihlerde bulunabilmiştir.319 Vakıf kurucuları vakfın kurulduğu bölgedeki riskleri tespit etme ve bu risklere karşı yardım yapılmasını şart kılma konusunda daha avantajlıdır. Vakfın mütevellisi de ihtiyaç sahiplerini daha iyi tespit etme, ihtiyaçlarını giderme konusunda avantaja sahiptir.