• Sonuç bulunamadı

SOSYAL YARDIM VE HİZMETLERİN FİNANSMANI

1. Genel Olarak

Ebu Zehra devletin gelirlerinden hangilerinde ihtiyaç sahiplerinin hakkı olduğunu dört başlık altında saymıştır. Bunlar ganimetler, cizye ve haraç gelirleri, zekât gelirleri ve kamu mallarıdır.1042 Sayılan maddeler değerlendirildiğinde neredeyse devletin bütün gelir ve serveti üzerinde ihtiyaç sahiplerinin hak sahibi olduğu düşünülebilir.1043

1039 DEVELLİOĞLU, s.198.

1040 Almanya’da bireylerin sosyal yardım talep hakkı olduğuna ilişkin yargı kararları mevcuttur. DİLİK, Tahlil, s.2-3.

1041 ÖZBEK, s.49-56.

1042 EBU ZEHRA, Dayanışma, s.149.

1043 Günümüzde Anayasada devletin sosyal ve ekonomik alanlarda anayasada belirlenen görevlerini, mali kaynakların yeterliliği ölçüsünde yerine getireceği düzenlenmiştir (AY m.65).

Klasik dönemden itibaren Osmanlı devleti, sosyal güvenlik harcamalarına pay ayırmıştır. Devlet tarafından çeşitli yollarla sosyal yardımlar yapılmıştır. Vergilerin bir kısmının ihtiyaç sahiplerine harcanması kanunnamelerde de yer verilen bir konu olmuştur.1044 Osmanlı vergi hukukuna baktığımızda vergilerin tespit edilmesi, tahsil edilmesi ve harcanması hususları büyük oranda İslam hukukuna uygun olarak yapılmıştır. Fıkıh kitaplarından çıkarılmış olan kurallar Osmanlı vergi düzeninin de temelini teşkil etmiştir.1045 Sosyal yardımların ve sosyal hizmetlerin vergiler yoluyla finanse edilmesi İslam hukukuna aykırılık teşkil etmemektedir.

Bu vergiler dışında zekât da devlet tarafından toplanıp dağıtıldığında bir sosyal yardım aracı haline gelmektedir. Osmanlılar bazı zekât türlerini vergi adı altında toplamışlar ve dağıtmışlardır. Ancak bireysel olarak dağıtıldığında zekât sosyal yardım değil yardım niteliğindedir. Çalışmamızda zekât kurumu yardımlar başlığı altında ayrıntılı incelendiğinden burada tekrar ayrıntıya inilmemiştir.

Osmanlı Devleti başta fakirler ve medrese öğrencileri olmak üzere, askeri sınıf mensuplarına ve diğer halka hizmet veren imarethaneler, hastaneler, medreseler, kervansaraylar ve camiler yaptırmış, sonra da yaptırdığı bu sosyal kurumların gelirini sağlamıştır.1046

Osmanlı padişahları Cuma selamlığı sırasında fakirlere sadaka vererek, şiddetli kış mevsimlerinde fakirlere yakacak odun ve kömür dağıtarak, şehzade sünnetlerinde fakir çocukları sünnet ettirerek sosyal yardım ve hizmet faaliyetleri yapmışlardır.1047 Arşivde “sadaka-i şahane” veya “ihsan-ı şahane” olarak adlandırılan padişah yardımlarına ilişkin kayıtlar bulunmaktadır. Padişahlar yaptıkları yardım ve hizmet faaliyetlerini kendi şahsi hazinelerinden yapmış olsalar da devleti temsil ettiklerinden onların yardım faaliyetlerini de sosyal yardımlar içinde değerlendirmek mümkündür.

1044 Vergilerin ihtiyaç sahiplerinin bakımına, hastanelerin masraflarına ve hasta bakımına harcanacağına ilişkin bilgiler kanunnamelerde yer almıştır. AKGÜNDÜZ, Osmanlı Kanunnameleri, c.1, s.195; c.4, s.214-215, 222, 227-229.

1045 Osmanlı vergi düzenine ilişkin en temel eserlerden olan Süleyman Sudi’nin Defter-i Muktesid adlı eserini latinize eden Mehmet Ali Ünal, kitap için yaptığı değerlendirmede bu sonuca ulaşmıştır. SÜLEYMAN SUDİ, s.4.

1046 CEM, İsmail: Türkiye’de Geri Kalmışlığın Tarihi, Cem Yayınevi, İstanbul, 1995, s.94. 1047 ÖZBEK, s.35-36.

2. Ganimet ve Fey

Ganimet, İslam devletinin gayrimüslimlerle yaptığı savaştan elde ettiği mallardır. Fey ise savaş yapılmadan elde edilen mallardır.1048 “Allah’ın fethedilen memleketler halkının mallarından Peygamberlerine verdikleri; Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Ta ki içinizdeki zenginler arasında dolaşan bir devlet olmasın.”1049 ayeti fey ve ganimet için delil kabul edilmiştir.

İslam devletinin gelirleri arasında kabul edilen ganimetlerin beşte biri (1/5) devlet hazinesine aktarılır. Bu beşte birlik gelirin yetimler, yoksullar ve yolda kalanlar için harcanması gerektiği kabul edilmiştir.1050 Hz. Peygamber dönemi uygulamasında beşte birlik pay beşe bölünerek Hz. Peygamber, akrabaları, yetimler, miskinler ve yolcular arasında dağıtılmıştır. Hz. Ebubekir döneminden itibaren ise beşti birlik pay üçe bölünerek yetimler, miskinler ve yolculara dağıtılmıştır.1051 Ebu Hanife ganimetin yetimler, muhtaçlar ve yolcular arasında paylaştırılması gerektiği fikrindedir.1052

Ganimet İslam devletlerinde önemli bir devlet geliri olmuştur. Ganimet devlet tarafından bireylere yapılan bir yardımdır. Ganimetten yardım yapılması zorunlu değildir. Ancak uygulamada ganimetten genellikle yardım yapıldığı görülmektedir. Hz. Ebubekir, kendisine gelen ganimet mallarını halka dağıtmıştır. Bu dağıtımda Hz. Peygamberin verdiği sözler öncelikle yerine getirilmiştir. Bu sözler yerine getirildikten sonra kalan mallar küçük, büyük, özgür, köle, kadın, erkek ayrımı yapılmaksızın bütün insanlara eşit olarak paylaştırılmıştır.1053 Hz. Ömer ise ganimetin dağıtılmasında Hz. Ebubekir’den farklı bir yol izlemiştir. İnsanların İslam’a girişlerine, hizmetlerine, Hz. Peygamber’e yakınlıklarına göre insanlara farklı pay vermiştir.1054

1048 CİN & AKGÜNDÜZ, c.1, s.369; BEŞER, Sosyal Güvenlik, s.197; ERDOĞAN, s.143; Taşınır malların ganimet, taşınmaz malların fey olduğunu ifade eden görüşler de vardır. ÜÇOK & MUMCU, s.57; DOĞAN, Sosyal Tarih, s.52.

1049 Enfal, 8/41.

1050 AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.534-535. 1051 EBU YUSUF, s.99-102.

1052 ÜÇOK & MUMCU, s.57.

1053 Hz. Ebubekir’in malları eşit olarak dağıtması eleştirilere sebep olmuştur. Bazı sahabiler İslamiyet’i önce kabul edenlerin, savaşta önde yer alanların, fazilet bakımından üstün olanların daha fazla pay almasını savunmuştur. Ancak Hz. Ebubekir, bunların mükafatının Allah tarafından verileceğini, paylaştırılan malların insanların geçim kaynağı olduğunu, bu sebeple eşit dağıtımın daha uygun olduğunu belirtmiştir. EBU YUSUF, s.145.

1054 Hz. Ömer’in dağıtımını da eleştirenler olmuştur. Hz. Ömer de kime neden yüksek pay verdiğini açıklayarak bu eleştirilere cevap vermiştir. EBU YUSUF, s.145-147.

Osmanlı Devletinde de ganimet olarak elde edilen miri arazi devlet için önemli gelir kaynağı olmuştur. Ganimet olan miri arazinin beşte birinin İslam hukukuna uygun olarak sosyal güvenliğe harcanması gereklidir.1055 Osmanlılar da kurdukları tahsisat kabilinden vakıflar aracılığıyla miri arazinin gelirlerini vakıflara aktarmışlardır.

İslam devletinin kan dökülmeksizin Müslüman olmayanlardan aldığı mallara fey denilmiştir. Feyin de ganimet gibi beşte biri yoksullara, yetimlere ve yolda kalmışlara verilir.1056 Petrol ve madenleri de fey kapsamında değerlendiren hukukçular olmuştur. Bu takdirde feyin kapsamı oldukça genişlemekte ve sosyal güvenliğin en önemli kaynaklarından biri haline gelmektedir.1057

Fey ve ganimet özellikle yükselme döneminde Osmanlı devletinin önemli gelirleri arasında yer almıştır. Ganimetin beşte biri devlet bütçesine aktarılmıştır.1058 Ganimet, Osmanlılarda bir sosyal güvenlik aracı olarak kullanılmıştır.1059 Fethedilen toprakların miri arazi haline dönüştürülmesi ve bunlardan bir kısmının sosyal güvenlik harcamalarına, özellikle vakıflara tahsis edilmesi Osmanlı devletinin uyguladığı sistemdir.

Ganimetler, madenler ve buluntu hazinelerin beşte birinin hazineye aktarılması gereklidir. Bu gelirin harcanacağı yer ise yetimler, fakirler ve miskinler ile yolda kalanlardır. Devlet başkanı Müslümanların uğradıkları felaketlere bu gelirlerden harcayabilir.1060 Kanuni döneminde devlet bütçesine ilişkin bir risale yazan Dede Halife de bu görüşleri aynen tekrarlamış ve bütçenin bu şekilde düzenlenmesi gerektiğini belirtmiştir.1061