• Sonuç bulunamadı

Vakıfların Osmanlı Uygulamasındaki Yeri

A. VAKIFLAR

3. Vakıfların Osmanlı Uygulamasındaki Yeri

Vakıf kurumu Osmanlı Devletinin kuruluşundan yıkılışına kadar etkin olmuş bir kurumdur. Bir geleneksel sosyal yardım ve sosyal güvenlik kurumu olarak nitelenebilecek vakıflar, bu kurumlar içerisinde en gelişmişi ve sistemlisi olarak görülmüştür.275 Özellikle İslam toplumlarında ve Osmanlı Devleti’nde en ileri kurumsallık ve yaygınlık derecesine ulaştığı söylenmektedir.276

Osmanlılardan önce Anadolu’da yaşamış olan Selçuklular ve diğer beylikler çok sayıda vakfı miras olarak bırakmışlardır. Osmanlılar bu mirası üzerine koyarak sürdürmüşlerdir. Bir görüşe göre Osmanlı Devletinde vakıf kuran ilk padişah Orhan Bey’dir.277 İnalcık, Osman Bey’in de Şeyh Edebali’nin aralarında olduğu ahilere, dervişlere, fakihlere vakıflar yaptığını ifade etmektedir.278 Vakıf kurumunun ortaya çıkışı çok eskilere dayandığından ve bu dönemde Anadolu’da kurulmuş çok sayıda vakıf bulunduğundan Osman Bey’in vakıf kurmuş olması olasıdır.

Osmanlı Devleti’nde vakıflar eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi genel hizmetlerin yanında çok ayrıntılı alanlara da yönelmiştir. Vakıf sisteminin bu kadar gelişmesi sebebiyle batılı düşünürler Osmanlıyı bir vakıf cenneti olarak nitelemişlerdir.279 Osmanlılarda çok farklı amaçlar için çok tali konularda dahi vakıflar kurulmuştur. Sosyal güvenlik alanında da çok çeşitli vakıflara rastlamak mümkündür.280 Vakıf eserleri, dini ve ilmi amaçları olanlar ve sağlık ve sosyal yardım amacıyla yapılanlar şeklinde tasnif etmek mümkündür.281 Osmanlı

274 KOZAK, s.15-16. 275 KOZAK, s.48.

276 KAZICI, Vakıf, s.54-65; BERKİ, Faideler, s.11; ÜLKEN, Hilmi Ziya: “Vakıf Sistemi ve Türk Şehirciliği”, Vakıflar Dergisi, S.9, Ankara, 1971, s.15.

277 Osman Bey devletin kuruluş mücadelesini sürdürürken hayır işleri yapmaya fırsat bulamadan vefat etmiştir. Orhan Bey ise İznik’te bir medrese kurmuş ve medresenin ihtiyaçlarını karşılayacak gayrimenkulleri vakfetmiştir. BERKİ, Ali Himmet: “Vakıf Kuran İlk Osmanlı Padişahı”, Vakıflar Dergisi, S.5, Ankara, 1962, s.127; KAZICI, Vakıf, s.58.

278 İnalcık, Osman Bey’in Şeyh Edebali’nin Bilecek’teki zaviyesi için Kozağacı köyünü vakıf verdiğini Hüdavendigar Livası Tahrir Defterinden nakletmektedir. İNALCIK, Halil: “Osmanlı Tarihine Toplu Bir Bakış”, Osmanlı, c.1, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.44, 48, 56.

279 CİN & AKGÜNDÜZ, c.2, s.50; YAZGAN, Görüşler, s.15; DOGARAWA, s.8.

280 Osmanlılarda sosyal güvenliğe katkı sağlayan bazı vakıf çeşitleri için bkz. DOĞAN, Sosyal Tarih, s.85-86. 281 ŞEKER, Sosyal Dayanışma, s.153.

Devletinde sağlık hizmetleri, sosyal güvenlik ve sosyal yardım hizmetleri vakıflar tarafından yerine getirilen hizmetler arasındadır.282

Bir vakıf medeniyeti kurmuş olan Osmanlılar, sosyal güvenlik alanında vakıflardan oldukça yararlanmışlardır. Osmanlılarda yardıma muhtaç herkes için vakıflar kurulmuştur. Osmanlıda vakıfların gelirleri devlet tarafından karşılandığında yani gayrisahih vakıflar söz konusu olduğunda yapılan yardımlar sosyal yardım olarak nitelenebilir. Bireyler tarafından finanse edilen vakıfların yardımları ise yardım tekniği içindedir.283

Osmanlı devletinde vakıflar, bir insanın doğumundan ölümüne kadar tüm yaşamını etkileyen ve her türlü ihtiyacını karşılayan kurumlar olmuşlardır.284 Vakıf kurumunun temel amacı, sosyal güvenlik, sosyal dayanışma ve sosyal yardım faaliyetleri yapmaktır. Osmanlı devletinin batıya üstünlüğünde vakıf kurumunun da etkisi olduğu düşünülmektedir.285 Vakıflar modern devletin yaptığı birçok hizmeti üstlenmişlerdir. Bu hizmetler arasında sosyal güvenlik, sosyal yardım ve sosyal hizmet kurumları da yer almıştır.286

Vakıfların Osmanlı devletinde çok önemli bir yere sahip olduğuna ilişkin pek çok değerlendirme yapılmıştır. Batılı araştırmacılar tarafından 16.yüzyılda bir “vakıf cenneti”287 olarak ifade edilen Osmanlı Devletinde vakıfların rolü gelişerek devam etmiştir. 18.yüzyılın sonları ile 19.yüzyılın başlarında, taşınmaz malların büyük çoğunluğunun vakıflara ait olduğu ifade edilmiştir. Bazı dönemler bu oranın dörtte üçe (3/4) yükseldiği ileri sürülmüştür.288 Rakamlar Osmanlı devletinde vakıfların rolü hakkında yeterli bilgiyi vermektedir. Osmanlıların bazı dönemlerinde vakıf gelirlerinin toplamı devlet gelirlerinin üçte birine

282 CİN & AKGÜNDÜZ, c.2; s.50.

283 Tahsisat kabilinden vakıfların tahsis edildiği konu devletin görevli olduğu bir alan olabilir. Devletin finanse etmekle görevli olduğu bir tahsisat iptal edilemez. Yani fakirlerin, hastanelerin ihtiyaçları gibi sosyal güvenlik harcamalarına yönelik tahsisatların iptal edilmesi hukuka aykırıdır. BERKİ, Vakıflar, s.18-19; ÖMER HİLMİ, s.41, m.138. Bilmen bu ayrımı irsad-ı sahih ve irsad-ı gayri sahih şeklinde yapmıştır. BİLMEN, c.4, s.285. Bazı kazaların cizyelerinden vakıflar için yapılan tahsisat örnekleri için bkz. BOA, AE.SAMD.III, 69/6981, 29 Z 1119; BOA, AE.SAMD.III, 69/6985, 29 Z 1119; BOA, AE.SAMD.III, 69/6982, 29 Z 1119.

284 ERTEM, s.35.

285 SEVİNÇ, Necdet: Osmanlılarda Sosyo-Ekonomik Yapı 1, Kutsun Yayınevi, İstanbul, 1978, s.102-105. 286 AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.42; CİN & AKGÜNDÜZ, c.2; s.50; DEMİR, Abdullah: Türk Hukuk Tarihi, Yitik

Hazine Yayınları, İzmir, 2014, s.314-315; TUNÇOMAĞ, Kenan: Sosyal Güvenlik Kavramı ve Sosyal Sigortalar, Beta Yayıncılık, İstanbul, 1990, s.46; İNALCIK, Toplu Bir Bakış, s.78; YEDİYILDIZ, Bahaeddin: “Müessese Toplum Münasebetleri Çerçevesinde XVIII. Asır Türk Toplumu ve Vakıf Müessesesi”, Vakıflar Dergisi, S.15, 1982, s.24.

287 YAZGAN, Görüşler, s.21; KOZAK, s.20. Öztürk, Osmanlılar döneminde kurulan vakıf sayısının tahminen 35 bin olduğunu ifade etmiştir. ÖZTÜRK, Sosyal Siyaset, s.37.

ulaşmıştır. Ülke topraklarının üçte biri de vakıf haline gelmiştir.289 18.yy’da ise vakıf gelirlerinin devlet gelirlerinin yarısını oluşturduğu iddia edilmiştir.290 Bu durum Osmanlı devletinin neden vakıf cenneti olarak nitelendirildiğini göstermektedir.

Vakıflar içerisinde sosyal yardım ve sosyal hizmet ağırlıklı olan hayri ve yarı hayri vakıflar çoğunlukta olmuştur. Aile vakıflarının da vakıf kurucusunun geride kalan yakınlarına ve soyundan gelenlere sosyal güvence sağladığı söylenebilir.291 17.yy’da kurulan 313 vakıftan 72 tanesi hayri vakıf, 136 tanesi yarı hayri vakıf, 105 tanesi aile vakfı niteliğindedir.292 18.yy’da kurulan 6000 vakıftan %18’i hayri, %7’si aile, %75’i ise yarı hayri vakıftır.293 Aile vakıflarının oranının özellikle 17.yüzyılda yüksek olduğu görülmektedir. Aslında aile vakıfları, vakıf kurucusunun ölümünden sonra çocuklarına yönelik bir sosyal güvenlik desteğidir. Aile vakıflarına ilişkin fetvalarda, vakıftan yararlanması meşrut kılınmış bir kişinin ölümü halinde onun payının mirasçılarına intikal edeceği belirtilmiştir.294 Aile vakıflarından yararlanma bakımından kız ve erkek altsoylar eşittir.295 Aile vakıflarında yararlananların kimler olacağına dair, somut olaylara ilişkin çok sayıda fetva bulunmaktadır.296

Özellikle klasik dönemde vakıflar, Osmanlı sosyal güvenliğini sağlayan kurumlar olmuşlardır.297 Tanzimat öncesi vakıfların Tanzimat sonrası vakıflardan daha zengin oldukları görülmektedir. Bunda devletin önceki dönemlere göre daha fakir olması etkendir. Yine de Tanzimat sonrası vakıflar da azımsanmayacak kadar çoktur.298

Vakıflar aşevleri ve kervansaraylar kurarak yolculara, hac yolunda parasız kalanlara ve diğer ihtiyaç sahiplerine beslenme ve barınma hizmeti sunmuşlardır. Dul ve yetimlere,

289 YEDİYILDIZ, Bahaeddin: “Osmanlılar Döneminde Türk Vakıfları Ya Da Türk Hayrat Sistemi”, Osmanlı, c.5, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999, s.18.

290 YEDİYILDIZ, Bahaeddin: “Vakıf Müessesesinin XVIII. Asır Türk Toplumundaki Rolü”, Vakıflar Dergisi, S.14, Ankara, 1982, s.1.

291 Imber, vakıf türleri içinde İslam’a ve Müslüman topluma fayda sağlamayan tek türün aile vakıfları olduğunu ifade etmiştir. Ancak bu vakıfların da aile içindeki ihtiyaç sahiplerine destek sağlaması mümkündür. Ayrıca ailenin soyu tükendiğinde vakıf fakirlere tahsis edilecektir. IMBER, s.151.

292 YÜKSEL, Hasan: Osmanlı Sosyal ve Ekonomik Hayatında Vakıfların Rolü (1585-1683), 1998, s.243. 293 YEDİYILDIZ, XVIII. Asır, s.9.

294 “Nesilden nesile vâkıfın evladına ve zürriyetine intikal etmek üzere meşrut olan ve hal-i hazırda muayyen bir

topluluğa münhasır bulunan bir vakıfda gelir elde edildikten sonra sene içinde bu toplulukdan biri fevt olsa vefat eden şahsın müstahik olduğu şey veresesine intikal eder mi? El-cevab: Evet, meyyitin müstahik olduğu şey veresesine intikal eder.” Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 451.

295 Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 430, 431.

296 Fetava-yı Feyziye: 989, 991, 1025; Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 362, 445. 297 TABAKOĞLU, İktisadi Yapı, s.29.

engellilere, gazilere, kimsesiz yaşlı ve çocuklara barınma ve bakım hizmeti sunmuşlar, maddi destek sağlamışlardır. Hastaneler açarak sağlık hizmeti sağlamışlardır. Çok çeşitli alanlarda ihtiyaç sahiplerine maddi katkılarda bulunmuşlardır.299

Sadaka taşları, yoksulların cenazelerini kaldırmaya yönelik vakıflar, hizmetlilerin kırdıkları ev eşyalarını tazmin eden vakıflar, yoksul genç kızlara çeyiz desteği sağlayan vakıflar; Osmanlı devletinde sosyal desteğin çok ayrıntılı şekilde düşünüldüğünü ortaya koyan vakıflardır.300

Yolcuları yolda kalmak ve açlık gibi tehlikelerden kurtaran kervansaraylar, ihtiyaç sahiplerine ücretsiz tedavi ve ilaç hizmeti sunan hastaneler, ölenlerin defin işlemlerinin yapıldığı hazine ve makbereler kaynaklarda rastlanan, sosyal güvenlik hizmeti veren vakıflardandır. Vakıflar eğitimle ilgili hizmetler de görmekle birlikte bunlardan yetim çocukların eğitimi ile ilgilenenler sosyal güvenlik açısından önemlidir.

Osmanlı Devleti’nin sosyal devlet anlayışı hem İslamiyet’in ilk dönemlerindeki anlayıştan, hem de günümüzdeki anlayıştan farklı olmuştur. Devlet eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi hizmetlerle kendisini yükümlü olarak görmemiş ve hazineden bu tür hizmetler için kaynak aktarmamıştır.301 Vakıflar, bugün devletin üstlenmiş olduğu birçok hizmeti yüzyıllar boyunca üstlenmiş, bugünün devlet anlayışına uygun olarak yürüttüğü hizmetlerle, Osmanlı Devleti’nin uzun süre ayakta kalmasında etkili olmuştur.302

Sonuç olarak vakıf kurumunun Osmanlı sosyal güvenlik sistemi içerisinde önemli bir paya sahip olduğu görülmektedir. Bu payda vakıfların oldukça fazla sayıda ve yaygın olarak kurulmaları etkili olmuştur. Vakıfların etkinliğinin bir diğer sebebi de ulaştıkları ekonomik güçtür. Vakıfların Anadolu topraklarında Osmanlı Devletinden önce başlayıp sonra da devam etmesi, Osmanlı Devletinin en temel kurumlarından olduğunu göstermektedir.