• Sonuç bulunamadı

Vakıf Kavramı ve Vakfın Kaynağına İlişkin Görüşler

A. VAKIFLAR

1. Vakıf Kavramı ve Vakfın Kaynağına İlişkin Görüşler

Vakıf, kelime anlamı olarak hapis, men, alıkoymak gibi anlamlara gelmektedir.232 Hukukta, Ebu Yusuf ve İmam Muhammed’in tanımına göre bir mülkün menfaatini halka tahsis edip, aynını Allah’ın mülkü hükmünde olmak üzere temlik ve temellükten sonsuza dek men etmektir. Ebu Hanife, vakfı, bir mülkün aynı, sahibinin mülkü hükmünde kalmak üzere, menfaatin bir cihete tasadduk edilmesi şeklinde tarif etmiştir.233 İmameyn’in tanımındaki “Allah’ın mülkü” ifadesi mecazi bir anlam taşımaktadır. Bu ifadeyi vakfın hiçbir gerçek kişinin mülkiyetinde olmadığı veya kamunun mülkiyetinde olduğu şeklinde anlamak gerekir. Sonraki dönemlerde vakfın tanımları yapılmaya devam edilmiş ve çok sayıda tanım ortaya çıkmıştır. Ömer Hilmi’nin vakıf tanımı da İmameyn’in tanımına benzemektedir. Buna göre vakıf, menfaati (gelirleri), insanlara (halka / topluma) ait olmak üzere, bir malın (aynın) mülkiyetinin özel mülkiyetten çıkarılarak, mülkiyeti Allah’a (kamuya) ait olmak üzere alıkonulmasıdır.234

Vakfın ortaya çıkışını çok eski zamanlara kadar dayandırmak mümkündür. Ancak vakfın başlangıcına ilişkin kesin bir tarih vermeye imkân yoktur.235 Vakıf ve benzeri kurumlar

231 YAZGAN, Turan: “Sosyal Siyaset Açısından Vakıflar”, IV. Vakıf Haftası, VGM Yayınları, 1987, s.255; GÖZÜBENLİ, Beşir: “Türk Hukuk Tarihinde Vakıf Mallarının Faizli İşletilmesi Hakkında Tahlili Bir Değerlendirme”, XI. Vakıf Haftası Kitabı, VGM Yayınları, 1994, s.71.

232 İBN MANZUR, Muhammed b. Mükerrem: “Ve-qa-fe”, Lisanü’l-Arab, Beyrut, 1414, c.9, s.359; Vakıf kurumu Kuzey Afrika’da “hubus” veya “hubs” kelimeleri ile ifade edilmiştir. Fransızcaya da “habous” şeklinde geçmiştir. YEDİYILDIZ, Vakıf, s.153. Avrupa’da foundation, fondation, fundacion, fundacao, fundazzione, stiftung, stichting, stiftelse, wakf gibi kelimeler vakfın karşılığı olarak kullanılmaktadır. ANHEIER, Helmut K: “Foundations In Europe: A Comparative Perspective”, Civil Society Working Paper 18, 2001, s.1. Avrupa ve Amerika’daki kavramları dilimize “tesis” şeklinde çevirenler olmuştur. Vakıflara benzetilen bu kurumlar oldukça yaygın uygulama alanı bulmuştur. BERKİ, Şakir: “Vakfın Lüzumu, Faydaları ve Vakıfları Teşvik”, Vakıflar Dergisi, S.5, 1962, s.19.

233 İBN ABİDİN, c.4, s.337; BİLMEN, Ömer Nasuhi: Hukuk-ı İslamiyye ve Istılahat-ı Fıkhiyye Kamusu, İstanbul, 1968, c.4, s.284; ELMALILI, M. Hamdi Yazır: Alfabetik İslam Hukuku ve Fıkıh Istılahları Kamusu, Haz: Sıtkı Gülle, Eser Neşriyat, İstanbul, 1997, c.5, s.410; CİN, Halil & AKGÜNDÜZ, Ahmet: Türk Hukuk Tarihi, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul, 1995, c.2; s.53; ERDOĞAN, s.595. 234 ÖMER HİLMİ Efendi: İthaf-ül Ahlâf fî Ahkâm-il Evkaf, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1977,

s.13; Farklı vakıf tanımları için bkz. AKGÜNDÜZ, Ahmet: İslam Hukukunda ve Osmanlı Tatbikatında Vakıf Müessesesi, OSAV Yayınları, İstanbul, 1996, s.83-94; KAZICI, Ziya: İslami ve Sosyal Açıdan Vakıflar, Marifet Yayınları, İstanbul, 1985, s.27-28; ÖZTÜRK, Nazif: Menşei ve Tarihi Gelişimi Açısından Vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 1983, s.28-29; KOZAK, s.48; ZAİM, Sabahaddin: “Vakıflarımızın İktisadi ve Sosyal Açıdan Değerlendirilmesi”, Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi, S.37-38, İstanbul, 1992, s.2.

235 İslam’dan önce vakıf fikri olmasa da, fiilen yapılan uygulamalar olduğu görülmektedir. Yani kişiler diğer kişiler yararına eserler yapmışlardır. BERKİ, Ali Himmet: “Vakıfların Tarihi, Mahiyeti, İnkişafı ve

tarihte birçok toplumda görülmüşlerdir. İslamiyet’ten önce de Buda dinine mensup Türklerde, Bizanslılarda, Roma’da ve Yunan’da benzer kurumların bulunduğu ileri sürülmüştür.236 Vakfın Roma hukuku kökenli bir kurum olduğunu ileri sürenler olduğu gibi Bizans hukukunda ilk kez görüldüğünü iddia edenler de vardır.237 İslamiyet’ten önce de vakıf eserleri ortaya konulmakla birlikte bir kurum olarak vakfın İslamiyet’le ortaya çıktığı da iddia edilmektedir.238 Vakıf, ortaya çıkışı ve amacı bakımından hukuki kurumların en hayırlısı ve yararlısı olarak ifade edilmiştir.239

Vakfın İslam hukukuna uygun bir kurum olduğunu hatta İslam hukuku ile doğduğunu ileri süren İslam hukukçularına karşın, vakfı İslam hukukuna sonradan eklenmiş bir bidat olarak gören hukukçular da vardır. Bunun sebebi Kuran ve Sünnette vakfa ilişkin hükümlerin açık olarak bulunmayışıdır. Vakfı İslam hukukuna uygun bir kurum olarak değerlendirenler, diğer bütün dinler gibi İslamiyet’in de yardımlaşmayı teşvik eden bir din olduğunu güçlü bir delil olarak ileri sürmüşlerdir.240 Vakıf başlangıçta habs ve sadaka kelimeleri ile ifade edilmiştir. Eski fıkıh kitaplarındaki “Kitabü’s-sadakat” ve “Kitabü’l-ahbas” başlıkları vakıf konusuna ilişkindir.241 Kaynağı ne olursa olsun vakıflar, İslam dünyasında geniş kabul görmüştür. Belirli kurallara dayanan yardımlar yapılmasını sağlamıştır.242

Tekâmülü, Cemiyet ve Fertlere Sağladığı Faideler”, Vakıflar Dergisi, S.6, Baha Matbaası, İstanbul, 1965, s.8; ŞEKER, Sosyal Dayanışma, s.145. Ömer Hilmi Efendi ilk vakfın İbrahim (as) tarafından yapıldığını, İbrahim (as)’ın sahibi olduğu serveti garip, yolcu ve fakirlere harcadığını ifade etmiştir. İbrahim (as)’ın yaptığı çok sayıda vakıf eseri Arap yarımadasındadır ve Halilürrahman vakfı olarak bilinmektedir. Kabenin de bu vakıf eserleri içerisinde en eskisi ve en önemlisi olduğu iddia edilmektedir. ÖMER HİLMİ, s.9. 236 AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.52-54; YEDİYILDIZ, Vakıf, s.155; KÖPRÜLÜ, Vakıf, s.3 vd.; YAZGAN, Görüşler,

s.15; KOP, s.49 vd.

237 Vakfın kaynağı ile ilgili iddialar ve karşı görüşler için bkz. AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.64-67; KAZICI, Vakıf, s.50-53.

238 ELMALILI, c.5, s.411; AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.51.

239 BERKİ, Ali Himmet: “Hukuki ve İçtimai Bakımından Vakıf”, Vakıflar Dergisi, S.5, Ankara, 1962, s.9; ELMALILI, c.5, s.411.

240 YEDİYILDIZ, Vakıf, s.154-155; ŞEKER, Sosyal Dayanışma, s.142; ERTUÇ, s.23.

241 BERKİ, Hukuki ve İçtimai, s.9. Bu kullanım daha çok Maliki hukukçular tarafından tercih edilmiştir. Bu şekilde bir örnek için bkz. KADI ABDÜLVEHHAB, Ebu Muhammed Abdulvehhab b. Ali: et-Telkin fi’l- Fıkhi’l-Maliki, Riyad, ty, c.2, s.216.

242 SINGER, Amy: Osmanlı’da Hayırseverlik, Çev: Dilek Şendil, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2002, s.18. Özellikle Osmanlı Devletinin hakim olduğu şehirlerde vakıflar toplum hayatında kilit bir rol üstlenmişlerdir. Bu rol vakıfları günümüzde de popüler yapmaya devam etmektedir. SAIT, Siraj M. & LIM, Hillary: “Waqf (Endowment) And Islamic Philanthropy”, Islam, Land & Property Research Series, UN- HABITAT, Nairobi, 2005, s.9.

Kuran’da vakıfla doğrudan ilgili bir ayet bulunmamaktadır. Ancak pek çok yerde geçen yardım ayetlerinin kapsamında vakfın da yer aldığı düşünülebilir.243 Vakfın deliline ilişkin olarak da kaynaklarda yardımlaşma ile ilgili ayetlere yer verildiği görülmektedir. Özellikle vakıf kurumunun Kuran’daki “fi sebilillah” kavramından doğduğu görüşü ağırlık kazanmıştır.244 Kuran’da insanları hayırseverliğe teşvik eden çok sayıda kavram yer almıştır. Vakıf kurumunu inceleyen araştırmacılar, Müslüman toplumlarda vakfın gelişmesini İslamiyet ile bağdaştırmışlardır. D’Ohsson, Türklerdeki hayırseverliğin kaynağını İslamiyet olarak görmüş, Kuran’ın Türkleri, bütün milletlerin en hayırseveri ve en insan severi haline getirdiğini ifade etmiştir.245

Kuran’la birlikte İslam hukukunun iki önemli kaynağından biri olan Sünnette vakıfla ilgili daha kesin deliller bulunmaktadır. Yardımlaşma ilgili ayetlerde ifade ettiğimiz gibi yardımlaşma ile ilgili hadislerin de vakıf kurumunu teşvik eden hadisler olduğunu söylemek mümkündür. Ancak özellikle vakıf kurumunun kaynağı olarak öne çıkan bir hadis vardır. Bu hadiste kişinin öldükten sonra amelinin kesileceği ancak üç şeyde devam edeceği ifade edilmiştir. Bu üç şeyden biri de sadaka-i cariyedir.246 Hadiste geçen sadaka-i cariye vakıf olarak yorumlanmıştır. Vakfın sürekliliği ve bağlayıcılığı ile ilgili unsurlar Kuran’dan daha çok Sünnet kaynaklıdır.247 Berki, vakfın meşruiyetinin Kuran, Sünnet ve icma ile sabit olduğu düşüncesindedir.248

İslam toplumunda Hz. Peygamber döneminden itibaren vakıf örnekleri ortaya çıkmıştır. Hz. Peygamber’in bizzat vakıf kurduğu ve kendisine ait hurma bahçelerini vakfettiği kaynaklarda yer almıştır.249 Birçok sahabe de Hz. Muhammed’in teşvikiyle vakıf

243 “Karz-ı hasen” (57/18, 73/20), “Allah yolunda harcamak – infak etmek” (2/195, 261), “malını akrabaya, yetimlere, yoksullara vermek” (2/177), “fakiri beslemek” (89/18, 107/3), “sadaka vermek” (4/114), “hayrat yapmakta yarışmak” (2/148, 3/114) ayetleri vakfiyelerde yer almıştır. YEDİYILDIZ, Vakıf, s.154; BERKİ, Hukuki ve İçtimai, s.10. “Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça tam hayra nail olamazsınız” anlamındaki Al-i İmran suresinin 92.ayeti de vakıfla bağlantılı olarak yorumlanmıştır. AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.57.

244 YEDİYILDIZ, Vakıf, s.154.

245 ÖZTUNA, Yılmaz: Büyük Türkiye Tarihi, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 1983, c.10, s.319.

246 Müslim, Vesaya 3; Ebu Davud, Vesaya 14; İbn Mace, Mukaddime 20; ÖMER HİLMİ, s.9-10; EBU ZEHRA, Dayanışma, s.196. Osmanlı kadı sicillerinde kayıt altına alınmış vakfiyelerde sadaka-i cariye ile ilgili bu hadise yapılan atıflar bulunmaktadır. İstanbul Kadı Sicilleri, Proje Yönetmeni: M. Akif Aydın, İSAM Yayınları, İstanbul, 2011, c.12, hn.128.

247 YEDİYILDIZ, Vakıf, s.155.

248 BERKİ, Ali Himmet: “İslamda Vakıf ‘Zağanus Paşa ve Zevcesi Nefise Hatun Vakfiyeleri’ ”, Vakıflar Dergisi, S.4, 1958, s.20.

249 Hz. Peygamber Medine’de malik olduğu yedi kıta akarı vasiyet yoluyla vakfetmiştir. ÖMER HİLMİ, s.10; AKGÜNDÜZ, Vakıf, s.58-59; KAHF, Monzer: “The Performance of the Institution of Zakah in Theory and

kurmuştur.250 Hz. Peygamber’in teşvikiyle Hz. Ömer ve Hz. Osman tarafından kurulan vakıflar hadislerde anlatılmıştır. Hz. Peygamber Hz. Ömer’e Hayber’de sahibi olduğu değerli araziyi, aslı satılamaz, bağışlanamaz ve mirasa konu olamaz şekilde tutmasını ve gelirini fakirlere ve ihtiyaç sahiplerine tahsis etmesini söylemiştir.251 Hz. Osman da Hz. Peygamberin teşvikiyle Medine’deki Rûme kuyusunu satın alıp vakfetmiştir.252

Sonuç olarak vakfın kaynağı ne olursa olsun ilk İslam devletinden itibaren Müslümanlar tarafından uygulandığı görülmektedir. Hatta vakfı en çok geliştiren ve yaygınlaştıran da Müslümanlar olmuştur. İslam hukukunda da vakıf konusu ayrıntılı olarak incelenmiş ve geliştirilmiştir.