• Sonuç bulunamadı

Mehir, karının nikah akdi ile kazandığı maldır.908 Nikâhtan sonra taraflar birleşmeden hatta halvet olmadan önce koca ölse bile kadın mehre hak kazanır.909 Nikâh sebebiyle kadına verilen mehir kadının malıdır. Kadın mehir üzerinde dilediği gibi tasarruf yetkisine sahiptir.910 Kaynaklarda İslam sosyal güvenlik kurumları arasında gösterilen mehir, özellikle evlilik sonrası dönemde kadınların sosyal güvenliğine katkı yapan bir kurumdur.911

Mehir ödenme zamanına göre mehr-i muaccel ve mehr-i müeccel olarak ikiye ayrılmaktadır. Muaccel yani peşin olarak ödenen mehir kadın bakımından tasarruf tekniği içinde değerlendirilebilir. Muaccel olarak belirlenip ödenmemiş olan mehir ölen kocanın terekesinden alınır: “Zeyd Hind’i şu makule bir çift altın bilezik mehr-i muaccel tesmiyesiyle

905 Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 1088, 1089.

906 İşsiz sayılmak için çalışmayı istemek ancak iş bulamamak gerekir. EBU ZEHRA, Dayanışma, s.143.

907 Hidaye, Fetavayi Hindiyye, Bedayi, Dürri Muhtar ve Reddi Muhtar gibi eserlerde bu bilgi bulunmaktadır. BİLMEN, c.2, s.448.

908 Mehir kararlaştırmadan yapılan nikâhta da kadın mehre hak kazanır. Kadın bizzat nikâh akdi ile mehr-i misile hak kazanır. SERAHSİ, c.5, s.96; ERDOĞAN, s.357. Mehrin karşılıklılık özelliği yoktur. IMBER, s.193. 909 DÜZDAĞ, Ebussuud: 62; Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 540, 1601. Nikâh akdinin kurulması ile mehir borcu

kesinleşmektedir. Evliliğin birleşmeden önce veya sonra sona ermesi, boşama, boşanma veya ölüm sebebiyle sona ermesi halleri mehir borcunu değil, mehir borcunun miktarını etkilemektedir. Konuya ilişkin fetvalar için bkz. Fetava-yı Feyziye: 270-311.

910 Ahvalü’ş-Şahsiyye, m.97. Mehrin kadının hakkı olduğu ve geri alınmaması gerektiği ile ilgili bkz. Nisa, 4/20- 21.

911 Mehrin sosyal güvenlik özelliğine dikkat çeken Imber, özellikle ölüm oranlarının ve boşanmaların yüksek olduğu modern öncesi İslam toplumlarında kadınlar için sigorta işlevine sahip olduğunu ifade etmiştir. IMBER, s.185.

tezevvüc ve dühul ettikten sonra vermeden Zeyd fevt olsa Hind ol bileziğin vasatını yahut

vasatının kıymetini tereke-i Zeyd’den almaya kadire olur mu? El-cevab: Olur.”912 Konuya

ilişkin mahkeme kayıtlarında da bu hükme uygun olarak ölen kişinin geride kalan eşinin mehrinin terekeden verilmesi yönünde kararlar yer almıştır.913 Ödenmeyen muaccel mehir ölüm riskine karşı geride kalan kadına bir nevi destek sağlamaktadır.

Nikâh sırasında ödenmeyip ertelenen müeccel mehir ise sosyal güvenlik bakımından daha önemli görülebilir. Çünkü müeccel mehir evliliğin sona ermesi riskine karşı güvence sağlamaktadır. Müeccel mehrin talep edilebilmesi için ölüm veya talak gerçekleşmesi gereklidir.914 Osmanlı uygulamasında mehr-i müeccel alacağı olduğunu şahitleriyle ispat eden bir kadına kocanın terekesinden bu mehr-i müeccelin ödenmesine karar verilmiştir.915

Evlilik devam ederken kadının mehr-i müecceli isteme hakkına sahip değildir.916 Ebussuud Efendi evlilik sırasında mehrini kocasına hibe eden kadının boşanma durumunda hibeden rücu edebileceğini belirtmiştir.917 Talak sonucu mehir almaya hak kazanan kadın erkeğin talaktan dönmesi ile iki mehre de hak kazanır.918

İslam hukukçuları mehrin amacının kadının geleceğini güvence altına almak olarak ifade etmişlerdir.919 Kadının istediği zaman tahsil edebileceği müeccel mehrin, Osmanlılarda genellikle boşanma ve ölüm hallerinde tahsil edildiği görülmektedir. Boşanma durumunda kocadan, ölüm durumunda ise terekeden yapılan tahsil, kadına yeni bir hayat öncesinde sosyal güvenlik desteği niteliğindedir.920 Osmanlı uygulamasını gösteren fetvalarda kadının mehre hak kazandığı durumlar belirtilmiştir. “Dört zevcesi olan Zeyd Hind’i dahi şu kadar akçe

mehir tesmiyesiyle tezevvüc edip dahil olduktan sonra Hind Zeyd’den tefrik olunsa Hind

mehr-i misil ile müsemmadan ekallini Zeyd’den almağa kadire olur mu? El-cevab:Olur”.921

912 Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 549. 913 İstanbul Kadı Sicilleri, c.2, hn.299.

914 DÜZDAĞ, Ebussuud: 63. “Zeyd Hind’i şu kadar akçe mehr-i muaccel ve şu kadar akçe mehr-i müeccel

tesmiyesiyle tezevvüc ve dühul ettikden sonra Zeyd Hind’e nesne vermeden Hind’i tatlik eylese Hind mehr-i muaccel ve müeccelini tamamen almaya kadir olur mu? El-cevab:Olur.” Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 539.

915 BOA, YB..04, 3/88, 2 Za 1107. 916 Behcetü’l-Fetava: 357.

917 DÜZDAĞ, Ebussuud: 61.

918 Ceride-i İlmiyye Fetvaları: 451, 537. 919 BİLMEN, c.2, s.117.

920 ÖZCAN, Sosyal Güvenlik, s.111. 921 Fetava-yi Feyziye: 307.

Uygulamada ırza geçme suçunda dahi, cezalardan ayrı olarak, mehir alındığı görülmektedir.922

Gayrimüslim kadınların da mehir hakkı vardır: “Zeyd-i Müslim Hind-i nasraniyyeyi şu

kadar akçe mehir tesmiyesiyle tezevvüc ettikden sonra Zeyd fevt olsa Hind tereke-i Zeyd’den mehrini almak istedikde Zeyd’in veresesi mücerred ‘Sen nasraniye olmakla mehir lazım

olmaz’ deyu bi-gayr-i vech vermemeğe kadir olurlar mı? El-cevab: Olmazlar.”923 Amerikalı

bir kadının gayrimüslim kocasından ve kayınpederinden olan mehr-i müeccel talebine ilişkin kayıtlar bulunmaktadır.924

Mehrin yükümlüsü kocadır. Mehir karı kocanın anlaşması ile belirlenmektedir.925 Mehir için bazı hukukçular asgari bir miktar ortaya koymuşlardır.926 Bu miktarın üzerinde mehir belirlenebilir. Osmanlıda bir dönem mehre üst sınır da getirilmiştir. Önce yeniçeriler için başlayan uygulama zamanla genişletilmiştir.927 Mehrin nakit, mal veya hak olarak ödenmesi mümkündür.928 Arşiv kayıtlarında yükümlülerin maaşlarından kesinti yapılmasına ilişkin ibareler, Osmanlı uygulamasında da mehrin genellikle para olarak ödendiğine karinedir. Yine ölen bir kişinin mehr-i müeccel borcunun, terekesinin satılarak ödenmesine dair belge929 de ödemenin parayla yapıldığını göstermektedir.

Nikâhtan sonra mehir belirlenmiş olsun veya olmasın zorunluluk özelliğine sahiptir. Yani kocanın karısına belirlenmiş veya belirlenecek olan mehri ödemesi zorunludur. Osmanlı uygulamasını gösteren fetvalarda kocanın mehri kabul ettiğini gösteren davranışlarının mehir borcu doğması için yeterli olduğu belirtilmiştir. Yani halvet-i sahihadan sonra erkek mehri kabul etmediğini iddia etse de mehri ödemek zorundadır.930 Mehr-i muaccelini alamayan kadının mehrini alıncaya kadar birleşmekten kaçınabileceği, bu durumda kocanın nafaka ve

922 BOA, A.MKT.MVL, 120/27, 3 Ra 1277. 923 Fetava-yi Feyziye: 310.

924 BOA, HR.MKT, 219/46, 23 R 1274; BOA, HR.MKT, 222/40, 14 Ca 1274.

925 Belirlenmiş olup olmaması bakımından mehir, mehr-i müsemma ve mehr-i misil olarak ikiye ayrılmıştır. Taraflarca miktarı belirlenmiş olan mehir mehr-i müsemma, tarafların kararlaştırmaması sebebiyle çeşitli kıstaslarla bilirkişiler tarafından belirlenen mehir ise mehr-i misildir. AVCI, Türk Hukuk Tarihi, s.386. 926 Mehir için asgari 10 dirhem olarak belirlenen sınırı Imber, Osmanlı para birimine 10 akçe şeklinde kolay bir

şekilde dönüştürmüştür. IMBER, s.188. 927 AVCI, Türk Hukuk Tarihi, s.387.

928 Gayrimenkuller, ticaret malları, ziynet eşyaları, hayvanlar, misli mallar, değeri ölçülebilen her şey ve gelir getiren malların intifa hakları mehir olabilir. Ahvalü’ş-Şahsiyye, m.70-71.

929 BOA, A.MKT.UM, 408/34, 13 Za 1276. 930 DÜZDAĞ, Ebussuud: 57.

kisve yükümlülüklerinin devam edeceği ifade edilmiştir.931 Osmanlı uygulamasında mehrin hukuken tanınan ve talep edilebilen bir alacak olduğu görülmektedir. Mehir alacaklılarının talebi üzerine kamu görevlisi olan yükümlülerin maaşlarından kesinti yapılarak mehrin tahsil edildiğine ve alacaklılara ulaştırıldığına ilişkin kayıtlar bulunmaktadır.932 Kocası firar eden bir kadının mehrin tahsil edilmesine ilişkin sadarete yazdığı dilekçe933 memur olmayanlar bakımından da devletin tahsile aracılık ettiğini göstermektedir.