• Sonuç bulunamadı

Tazmin Edilebilir Zararların Kapsamının Belirlenmesi

4054 sayılı Kanunun “Tazminat Hakkı” başlıklı 57. maddesinde hukuka aykırı bir teşebbüsler arası anlaşmayla rekabeti kısıtlayanların, bu anlaşmadan zarar görenlerin

“her türlü” zararını karşılamaya mecbur olduğu belirtilmektedir. Rekabeti kısıtlayıcı bir anlaşmanın tazminat sorumluluğuna konu olabilmesi için zararın meydana gelmesi gerektiği açıksa da maddenin lafzından yola çıkarak meydana gelen her türlü zararın tazmin edilebilir olduğunu düşünmek gerçekçi değildir. Bu nedenle rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalar sonucu doğması muhtemel zararları, maddi zarar - manevi zarar ayrımı doğrultusunda incelemeden önce zararın kapsamının ana hatlarıyla belirlenmesi şarttır.

Tazmin edilebilir zararların ve elbette onları talep edebileceklerin değerlendirilmesinde büyük rol oynayan bu kapsamın belirlenmesi ise uygun illiyet bağı ve normun koruma amacı teorilerinden yararlanmayı gerektirmektedir.

1. Uygun İlliyet Bağı

Rekabeti kısıtlayıcı teşebbüsler arası bir anlaşmadan doğan zararların kapsamının belirlenmesinde başvurulan ilk kriter rekabeti kısıtlayıcı anlaşma ile zarar arasındaki neden - sonuç ilişkisini ifade eden uygun illiyet bağıdır. Uygun illiyet bağının varlığı tazminat sorumluluğu için aranan zorunlu unsurlardan biri olduğundan tazminat talep edenlerin zararın rekabeti kısıtlayıcı anlaşmadan kaynaklandığını ispat etmesi şarttır. Bu nedenle yapılan bir fiyat tespiti anlaşması sonucu fiyatların yükseldiği iddiasıyla açılan tazminat davalarında bu artışa maliyetlerdeki yükselme, aynı konuda diğer bir kartel oluşumu gibi başkaca davranışların yol açtığının öne sürülmesi örneğinde olduğu gibi meydana gelen zararla rekabeti kısıtlayıcı anlaşma arasındaki illiyet bağının kesilmesi muhtemel durumlar sorumluluğun tespitinde mutlaka değerlendirilmelidir. Zararın geniş kitleleri etkilemesi halinde ise uygun illiyet bağına ek olarak normun koruma amacı kriterinin de devreye girmesi gerektiği kabul edilmektedir576.

2. Normun Koruma Amacı Teorisi577

Normun koruma amacı teorisi, sözleşmeden ve/veya kanundan doğan davranış yükümlülüklerinin korumayı amaçladığı menfaatler ile meydana gelen zarar arasında uygun bir bağlantının kurulması esasına dayanmaktadır578. Zarar verenin, hukuka aykırı

576 Cengiz, s. 380; Kesici, s. 219; Şahin, Murat, s. 183; Yiğit, Tazminat Sorumluluğu, s. 286.

577 Alman hukukçular tarafından geliştirilen bu teori Türk hukukunda ilk kez Tandoğan tarafından

“Hukuka Aykırılık Bağı” terimiyle ortaya konmuştur. Bkz. Tandoğan, Haluk, Mukayeseli Hukuk, Hususiyle Türk-İsviçre ve Alman Hukuku Bakımından Üçüncü Şahsın Zararının Tazmini, 1. Baskı, Ankara 1963, s. 11; Sonrasında Eren, eserinde bu kavramla eş anlamlı bir biçimde “Normun Koruma Amacı” kavramını kullanmıştır. Bkz. Eren, Fikret, “Hukuka Aykırılık Bağı veya Normun Koruma Amacı Teorisi”, Prof. Dr. Mahmut Koloğlu’ya 70. Yaş Armağanı, Ankara 1975, s. 461 - 491.Her iki terimin kullanımı günümüzde devam etmekteyse de teorinin kapsamını karşılamaya daha elverişli olması nedeniyle çalışmamızda “normun koruma amacı” ifadesinin kullanımı tercih edilmiştir.

Terminolojideki farklılıklar için bkz. Abik, Yıldız, “Normun Koruma Amacı Teorisi”, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 59, S. 3, Ankara 2010, s. 345 - 448, s. 356; Atamer, s. 73.

578 Abik, s. 347; Atamer, s. 70; Eren, Normun Koruma Amacı, s. 462.

fiili nedeniyle tazmininden sorumlu tutulabileceği zararları ihlal edilen normun koruma amacı doğrultusunda belirleyen bu teori, sorumluluğunun sınırlandırılmasında yetersiz kalan uygun illiyet bağı teorisini de tamamlar niteliktedir579.

4054 sayılı Kanunun 57. maddesinde açıkça zikredilmese dahi normun koruma amacı teorisinin, kişilerin mutlak haklarını koruyan davranış yükümlülüklerinin yanı sıra zarar görenin ekonomik menfaatlerini koruyan özel koruma normlarının ihlalini de kapsaması bu teoriyi rekabet hukukunun ihlalinden doğan tazminat sorumluluğunun sınırlandırılmasında kullanılabilir hale getirmektedir580. Dolayısıyla rekabeti kısıtlayıcı anlaşma sonucu oluşan bir zararın tazmin edilebilmesi için aranan diğer tüm şartların sağlanması kadar bu zararın rekabet hukukunun koruduğu amacına uygun bir zarar olması da gerekmektedir581. Ancak normun koruma amacı teorisinin sorumluluğunun sınırlanmasındaki işlevi burada sona ermemektedir. Zira tazmin edilebilir zararların kapsamına ek olarak bu zararların tazmininin kimler tarafından talep edilebileceğinin belirlenmesinde de bu teorinin rolü büyüktür. Nitekim Amerikan rekabet hukuku uygulamasında da davacı sıfatının belirlenebilmesi için normun koruma amacı teorisinden (prospective purpose of the norm) yararlanıldığı görülmektedir582. ABAD ve Komisyon ise davacı grubunu fazlasıyla sınırlayacağını düşünerek rekabet hukukunun ihlalinden doğan tazminat davalarında bu teoriyi uygulamaya yanaşmamaktadır.

Rekabetin Korunması Hakkında Kanunun genel gerekçesinden hareketle rekabet hukukunun asıl amacının piyasadaki oyuculardan ziyade rekabetçi piyasa yapısının korunması olduğunu söylemek mümkündür. Rekabetçi piyasa yapısının sağladığı

579 Abik, s. 360; Eren, Normun Koruma Amacı, s. 465; Kılıçoğlu, s. 399.

580 Abik, s. 379; Atamer, s. 70; Gürzumar, Özel Hukuk, s. 147; Kesici, s. 147; Sayhan, s. 55.

581 Bu noktada Amerikan rekabet hukukunda uygulanan antiröst zararı (antitrust injury) kriterine kısaca değinmekte yarar vardır. Bu kriter uyarınca uğranılan bir zararın Clayton Yasası kapsamında tazmini için ilgi zararın rekabet kanunları tarafından yasaklanmış bir davranış sonucu meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bkz. Bueren/Smuda, s. 405; Şahin, Murat, s. 185, dn. 564; Uran, s. 28.

582 Doğrudan zarar (direct injury) kriterinin, zararın tazminini talep edebilecekleri bir hayli sınırlaması nedeniyle ABD’de mahkemeler bu kritere oranla daha esnek olan normun koruma amacı kriterini uygulamaya başlamıştır. Normun koruma amacı kriterinin uygulanması esnasında Yüksek Mahkeme de çeşitli yöntemler geliştirmiştir. Hedef bölge (target area ), menfaat alanı (the zone of interest) ve factual matrix testi şeklinde anılan bu yöntemler için bkz. Akıncı, s. 305 vd; Şahin, Murat, s. 27 vd.

faydalar sayesinde piyasa oyuncuları ve tüketicilerin korunması ise rekabet hukukunun dolaylı amacını oluşturmaktadır583. Ancak tazminat davaları bakımından yapılacak değerlendirmede 4054 sayılı Kanunun kamusal yanı ağır basan amacıyla yetinilmeyerek özel hukuk sonuçlarının düzenlendiği 57. madde ve devamı hükümlerinin ayrıca dikkate alınması gerekmektedir584. Aksi bir yaklaşım tazmin edilebilir zararların ve tazminat hakkı tanınların kapsamını gereğinden fazla sınırlayarak özel hukuk yaptırımlarını etkisiz hale getirebilmektedir. 57. maddenin, teşebbüs niteliğine bakılmaksızın rekabetin kısıtlanması sonucu zarara uğrayan gerçek veya tüzel kişilerin zararlarının giderimini talep edebileceğini ifade eden gerekçesi de tazminat talebinde bulunabilecekler yönünden normun koruma amacının geniş yorumlanması gereğini destekler niteliktedir.

Bu gerekçeden hareketle yalnız rakip teşebbüslerin değil; piyasanın farklı seviyelerinde faaliyet gösteren sağlayıcılar, dağıtıcılar, perakendeciler ve hatta potansiyel rakiplerin de normun koruma amacı kapsamında olduğunun kabulü uygundur585.

Doktrinde tüketicilerin uğradığı zararların tazminine izin verilmesinin teşebbüslerin ekonomik yıkımına sebep olacağı ve yargı yükünü artıracağı endişesi taşıyan yazarlara rastlanmasına rağmen bizim de katıldığımız genel kabul gören görüş tüketicilerin de normun koruma amacı kapsamında kabul edilmesi gerektiği yönündedir586. Zira politika tercihleri doğrultusunda yapılacak düzenlemelerle bu endişelerin giderilmesi olasıyken tüketicilerin kapsam dışına çıkarılmaya çalışılması kanaatimizce kolaycılıktan ibarettir.

583 Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 15; Güven, Rekabet Hukuku, s. 35; Sanlı, Geçersizlik, s. 7.

584 Rekabet hukukunun hem kamu hem de özel hukuk ayağı olan bir hukuk dalı olması sebebiyle böyle bir değerlendirmenin kanunun sistematiğine daha uygun düşeceği nitekim RKHK’nın da özel hukuk sonuçlarını ayrı bir bölümde düzenlediği yönünde bkz. Yiğit, Tazminat Sorumluluğu, s. 293.

585 Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 1140; Güven, Rekabet Hukuku, s. 742; Kesici, s. 153;

Özsunay, Özel Hukuk, s. 145; Sekmen, s. 97; Şahin, Murat, s. 185; Yiğit, Tazminat Sorumluluğu, s. 294. Normun koruma amacını rakip teşebbüsler ile sınırlayan aksi görüş için bkz. Sayhan, s. 47.

586 Aksoy, M. Nazlı, s. 50; Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 232;Gürzumar, Özel Hukuk, s. 143; İkizler, s. 364; Kesici, s. 154. Tüketiciler konusundaki endişeler için bkz. İnan, Diğer Disiplinler, s. 16.