• Sonuç bulunamadı

A. Yatay Anlaşmalar

2. Yatay Anlaşma Türleri

a. Kartel Anlaşmaları

Avrupa Birliği rekabet hukuku açısından karteller, fiyatları ve karı arttırmak amacıyla rekabeti kısıtlar veya ortadan kaldırırken herhangi bir denkleştirici fayda da sağlamayan rakip teşebbüsler arası uzlaşmalar olarak kabul edilmektedir163. Uygulamada yatay anlaşmalara sıklıkla kartel anlaşmaları da denilmektedir164. Ancak yaygın kanaatin aksine teşebbüsler arasındaki her yatay anlaşmanın kartel anlaşması olarak değerlendirilmesi doğru değildir.

Bir anlaşmanın kartel anlaşması olarak nitelendirilebilmesi için o anlaşmanın amacı veya doğal sonucunun “rekabeti kısıtlamak” olması gerekmektedir. Başka bir ifadeyle diğer anlaşmalarda rekabetin kısıtlanması, anlaşma hükümlerinin yanı sıra piyasa koşullarına da bağlı iken bir kartelin varlığı halinde bu kartelin üyesi olan teşebbüsler, piyasa koşullarından bağımsız bir şekilde rekabeti kısıtlamayı amaçlamaktadır165. Kartel ilişkilerinde teşebbüslerin nihai amacı, rekabetin yarattığı belirsizlikten kurtularak rekabetçi bir piyasada elde edemeyecekleri kazancı elde etmek suretiyle ekonomik açıdan üstün konuma gelmektir166. Tarafı olan teşebbüslerin,

163 European Commission, Glossary of Terms Used in EU Competition Policy - Antitrust and Control of Concentrations, s. 8, https://publications.europa.eu/en/publication-detail/-/publication/100e1bc8-cee3-4f65-9b30-e232ec306, (E. T. 15.12.2018) Türk doktrininde ise kartel kavramı Barlas’ın yaptığı

“hukuksal ve ekonomik açıdan birbirinden bağımsız teşebbüslerin, bağımsızlıklarını koruyarak aralarındaki rekabeti sınırlandırmak veya tümüyle ortadan kaldırmak suretiyle piyasayı etkileme ve kontrol altında tutma amacıyla bir araya gelmeleri” tanımıyla açıklanmaktadır. Bkz. Barlas, Nami, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, Vedat Kitapçılık, İstanbul 1998, s. 149.

164 Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 41; Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 334;Can, s. 57. Barlas’a göre Türk hukukunda karteli, belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacı taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikteki teşebbüsler arası anlaşmalar şeklinde anlamak gerekir. Bkz. Barlas, s. 150.

165 Örneğin olağan bir ticari faaliyet olarak teşebbüsler arasında yapılan bir satış sözleşmesi, tarafların gizli iradeleri ya da piyasa koşulları dolayısıyla rekabetin kısıtlanmasına neden olabilecekken bu anlaşmadan farklı olarak kartel anlaşmalarında rekabetin kısıtlanması somut olaya dair koşullardan değil; bizzat o anlaşmanın amacındanveya hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Bkz. Akıncı, s. 67.

166 Diğer rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalardan, ortak bir amacın bulunması niteliği ile ayrılan kartel anlaşmalarında dahi taraflar ilk fırsatta daha fazla kar elde ederek üstün konuma gelmenin yollarını

rekabetçi bir piyasaya oranla çok daha yüksek fiyatlar uygulayıp karlarını maksimize etme eğilimi göstermesi nedeniyle varlığı toplum için zararlı kabul edilenkartel anlaşmaları, rekabet hukukunun baş hedeflerinden biridir167. Ancak rekabet hukuku sistemlerinde kendisine verilen öneme karşın kartel anlaşmaları; Sherman Yasası, ABİDA ya da RKHK’da ayrıca zikredilmemiş ve özel olarak tanımlanmamıştır. Alman rekabet hukukundaki tanımıyla ise kartel anlaşmaları (Kartellvereinbarungen); birbirine rakip teşebbüsler arasında rekabetin kısıtlanması, engellenmesi veya bozulması amacıyla yapılan ya da böyle bir etki doğuran anlaşmalardır. Bu tanıma göre kartel anlaşmaları; (i) teşebbüsler arasında yapılmış bir anlaşmanın (Vereinbarung) varlığı, (ii) bu teşebbüslerin birbirleri ile rekabet halinde bulunması ve nihayet fonksiyon şartı (Funktionsklausel) olarak da ifade edilen (iii) anlaşmanın rekabetin kısıtlanması amacını izlemesi veya böyle bir sonuç doğurması unsuru olmak üzere toplam üç unsurdan oluşmaktadır168. Teşebbüsler arasındaki rekabetin kısıtlanması adına anlaşma unsuru genellikle fiyat tespiti, pazar paylaşımı, arz miktarının kontrolü, ihalelerde danışıklı hareket konularında gerçekleşmektedir169. Kartel davranışı olarak da nitelendirilen bu tür davranışlardan yola çıkarak kartel anlaşmaları; “fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması ihalelerde danışıklı hareket konularında rakipler arasında gerçekleşen rekabeti sınırlayıcı anlaşmalar” olarak da ifade edilebilmektedir170.

arayacaklardır. Dolayısıyla burada teşebbüsler arasındaki ortak menfaat sadece aynı yöntemi kullanmak suretiyle daha çok kazanç elde etme yönündendir. Bkz. Sanlı, Geçersizlik, s. 143, dn. 11.

167 Birden fazla teşebbüsün faaliyet gösterdiği piyasalarda teşebbüslerin karlarını arttırmaları piyasayı kontrol edebilmelerine bağlıdır. Karını arttırmak isteyen teşebbüslerin piyasayı kontrol edebilmek için başvurduğu en etkili yöntem ise kartel anlaşmalarıdır. Bkz. Akıncı, s. 69. Rakip teşebbüslerin aralarında anlaşarak iktisadi hayatı askıya almaları en tipik rekabet ihlallerindendir. “Kartel Anlaşmaları” olarak adlandırılan bu birliktelikler rekabet hukukunun önlemek istediği davranışların da başında gelmektedir. Bkz. Sanlı, Geçersizlik, s. 45, dn. 31; Kekevi, Kartellerle Mücadele, s. 7.

168 Alman rekabet hukukunda kartel anlaşması, tanım ve unsurları için bkz. Özsunay, Anlaşmalar, s. 57.

169 Akıncı, s. 69; Kekevi, Kartellerle Mücadele, s. 8; Sanlı, Geçersizlik, s. 92. Kartel davranışları ve rekabet hukukundaki yansımaları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. §5/II/A.

170 Kartellerin Ortaya Çıkarılması Amacıyla Aktif İşbirliği Yapılmasına Dair Yönetmelik’in “Tanımlar”

başlıklı 3. maddesinde kartel kavramı “fiyat tespiti, müşterilerin, sağlayıcıların, bölgelerin ya da ticaret kanallarının paylaşılması, arz miktarının kısıtlanması veya kotalar konması ihalelerde

Kartel davranışı olarak nitelendirilen hallerden herhangi birinin tespiti çoğu zaman piyasa üzerindeki etkilerinin araştırılması gerekmeksizin rekabeti kısıtlama amacının varlığı için yeterli görülmektedir171. Dolayısıyla bir anlaşmanın amaç bakımından hukuka aykırı olması hali rekabet hukukundaki diğer anlaşmalara nazaran sıklıkla kartel anlaşmaları yönünden gündeme gelmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde rekabet hukukunda per se yasaklanan yatay anlaşmaların aslında teşebbüsler arasındaki rekabeti ortadan kaldırmayı amaçlayan kartel anlaşmaları olduğunu da söylemek mümkündür.

b. Yatay İşbirliği Anlaşmaları

Küreselleşme ile birlikte pazardaki artan rekabet, günümüzde teşebbüslerin ayakta kalmasını zorlaştırmaktadır. Bu nedenle pazarın aynı seviyesinde faaliyet gösteren gerçek ya da potansiyel rakip teşebbüsler yalnız fiyat tespiti, arz kontrolü ya da pazar paylaşımı gibi ihlaller için değil; gerekli kaynaklara erişerek ekonomik etkinliklerini arttırmak amacıyla da bir araya gelebilmektedir172. Rakipler arasında

danışıklı hareket konularında rakipler arasında gerçekleşen rekabeti sınırlayıcı anlaşma ve/veya uyumlu eylemler” şeklinde tanımlanmaktadır. 2014/104 sayılı AB Direktifi’nin 2/XIV. maddesinde ise kartel kavramı yine benzer şekilde “iki veya daha fazla rakip arasında, pazardaki rekabetçi davranışlarını koordine etmeyi amaçlayan ya da satın alma ve satış fiyatlarının veya fikri haklara konu olanlar da dahil diğer ticaret koşullarının sabitlenmesi ya da koordinasyonu, üretim ya da satış kotalarının tahsisi, ihaleye fesat karıştırma dahil pazarların veya müşterilerin paylaşılması, ihracat ve ithalat işlemlerine ilişkin sınırlamalar ya da diğer rakipler aleyhine rekabete aykırı eylemlerde bulunulması yoluyla ancak bunlarla da sınırlı olmamak üzere pazardaki rekabetle ilgili parametreleri etkilemeyi amaçlayan anlaşma ve uyumlu eylemler” olarak tanımlanmaktadır.

171 Kartel anlaşmalarının başarıya ulaşması bu anlaşmanın tarafı olan teşebbüslerin aralarındaki uyum kadar piyasadaki ekonomik güçlerine de bağlıdır. Zira bir piyasadaki rekabetin kısıtlanması, ilgili piyasanın kontrol edilebilir hale gelmesi ile mümkün olacağından piyasanın kontrolü adına bir araya gelen teşebbüslerin ekonomik güçleri de önem taşımaktadır. Aksi halde çok sayıda teşebbüsün faaliyet gösterdiği bir piyasada birkaç teşebbüsün anlaşması piyasanın kontrolü için yeterli olmayabilir. Dolayısıyla bu anlaşmaların her daim başarıya ulaştığını söylemek güçtür. Ancak bir anlaşmanın rekabete aykırı kabul edilebilmesi için o anlaşmanın uygulamaya konması gerekmediği gibi fiilen rekabeti kısıtlamış olması da şart değildir. Bkz. Akıncı, s. 69; Sanlı, Geçersizlik, s. 104.

172 Bir teşebbüs diğerleriyle rekabet edebilmek içinsermaye, işçi veya teknoloji konularında ek kaynaklara gerekduyabilmektedir. Bkz. Altun, Mücteba, Yatay İşbirliği Anlaşmalarının 4. Madde Kapsamında Değerlendirilmesi, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezleri Serisi No: 129, Ankara 2012, s.

5.Kayar, Mehmet Akif, Rekabet Hukuku Uygulamalarında Yatay İşbirliği Anlaşmaları: Ortak Girişimler Açısından Bir Değerlendirme, Rekabet Kurumu Uzmanlık Tezi, Ankara 2003, s. 3.

gerçekleşen ancak aslen rekabeti kısıtlama amacı taşımayan bu işbirliklerine dair anlaşmalar “yatay işbirliği anlaşmaları” olarak adlandırılmaktadır.

Yatay niteliğine rağmen ekonomik etkinliği ve refahı arttıran yatay işbirliği anlaşmaları, kartellerden farklı olarak çoğu zaman rekabet otoriteleri tarafından da desteklenmektedir173. Öyle ki uygulamada yatay işbirliği anlaşmalarına dair genel bir çerçeveoluşturarak faydalı işbirliklerinin gelişimi noktasında teşebbüslere yol göstermek amacıyla rekabet otoriteleri tarafından hazırlanan kılavuzlar bulunmaktadır.

Bu kılavuzlardan biri olarak ABD Adalet Bakanlığı (DOJ) ve Federal Ticaret Komisyonu (FTC) tarafından hazırlanan “Rakipler Arası İşbirlikleri için Antitröst Kılavuzu”, yatay işbirliği anlaşmalarını “birleşmelerden farklı olarak rakipler arasında bir ekonomik faaliyeti yerine getirmek için yapılan bir ya da birden fazla anlaşma”

şeklinde tanımlamaktadır174. Bu tanımı esas alarak yatay işbirliği anlaşmalarının unsurlarını (i) birbirinin fiili ya da potansiyel rakibi olan iki veya daha fazla teşebbüsün varlığı (ii) bu teşebbüsler arasında yapılan bir ya da birden fazla anlaşma ile (iii) bu anlaşmanın ekonomik faaliyette bulunmayı amaçlaması veya böyle bir sonuç doğurması olarak belirlemek mümkündür. AB’de Komisyon tarafından hazırlanan “Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. Maddesinin Yatay İşbirliği Anlaşmalarına Uygulanabilirliği Hakkında Kılavuz”175 ve Türkiye’de Rekabet Kurumu tarafından

173 Örneğin; Avrupa Birliği’nin 2020 stratejisinin inovasyon ve rekabet edebilirlik esasına dayandığı, fiili veya potansiyel rakipler arasındaki etkinlik arttırıcı işbirliği anlaşmalarının da Avrupa’nın inovasyon ve rekabet edilebilirliğini ilerleterek refahı arttıracağı ileri sürülmektedir. Bkz. Altun, s. 6.

Hemen belirtmek gerekir ki “Avrupa 2020 Stratejisi”, değişen dünyada AB’nin akıllı, sürdürülebilir ve kapsamlı bir ekonomi haline gelmesi amacıyla istihdam, inovasyon, eğitim, sosyal katılım ve iklim/enerji konularında beş ana hedef içeren on yıllık büyüme stratejisidir. Bkz.Europe 2020 Strategy,

http://ec.europa.eu/eu2020/pdf/COMPLET%20EN%20BARROSO%20%20%20007%20-%20Europe%202020%20-%20EN%20version.pdf (E.T. 23.12.2018)

174 U.S. Department of Justice (DOJ)/ Federal Trade Commission (FTC), Antitrust Guidelines for Collaborations Among Competitors, April 2000. Kılavuza erişim ve kılavuz hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.ftc.gov/sites/default/files/documents/public_events/joint-venture-hearings-antitrust-guidelines-collaboration-among-competitors/ftcdojguidelines-2.pdf (E.T. 23.12.2018). Asıl metin “A ‘competitor collaboration’ comprises a set of one or more agreements, other than merger agreements, between or among competitors to engage in economic activity, and the economic activity resulting therefrom” şeklindedir Bkz. DOJ/FTC, Competitor Collaboration Guidelines, s. 2.

175 European Commission, Guidelines on the Applicability of Article 101 of the Treaty on the Functioning of the European Union to Horizontal Co-operation Agreements, 2011/C 11/01,

hazırlanan “Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz”176 kapsamında böyle bir tanıma rastlanmamaktaysa da kılavuzların içeriği, ABD’de yapılan tanımın bu kılavuzlar yönünden de geçerli olduğunu düşündürmektedir177.

Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. maddesinin Yatay İşbirliği Anlaşmalarına Uygulanabilirliği Hakkında Kılavuz’a paralel şekilde Rekabet Kurumu tarafından hazırlanan kılavuz kapsamında uygulamada en sık karşılaşılan yatay işbirliği anlaşmaları AR-GE anlaşmaları, yatay fason üretim ve uzmanlaşma anlaşmaları dahil üretim anlaşmaları, alım anlaşmaları, ticarileştirme anlaşmaları, standardizasyon anlaşmaları ve bilgi değişimi olarak belirlenmiştir178. Kılavuzda bahsi geçen her bir anlaşma türü hakkında hukuki ve iktisadi kriterlere dayanan analitik bir değerlendirme sunulmuşsa da bu işbirlikleri farklı şekillerde de kendini gösterebilmektedir. Nitekim yatay işbirliği anlaşmaları, bu anlaşmaların bir kaçını içerir şekilde gerçekleşebileceği gibi kılavuzdaki bu anlaşmaların dışında kalmakla birlikte yatay işbirliği anlaşması olarak değerlendirilebilecek çeşitli anlaşmalar da mevcuttur179.

14.01.2011. Kılavuza erişim ve kılavuz hakkında ayrıntılı bilgi için bkz https://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/ALL/?uri=CELEX%3A52011XC0114%2804%29 (E.T. 23.12.2018)

176 Rekabet Kurumu, Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz, 30.04.2013 tarih, 13-24/ 326-RM(6) sayılı karar. Kılavuza erişim için bkz. https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/kilavuzlar/yatay-isbirligi-anlasmalari-hakkinda-kilavuz1.pdf?AspxAutoDetectCookieSupport=1 (E.T. 23.12.2018)

177 Altun ve Kayar, Türkiye’de henüz Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz’un yayınlanmadığı dönemde yürüttükleri çalışmalarda AB’deki kılavuzun içeriğinden yola çıkarak ABD’de yapılan tanımın AB uygulaması için de geçerli olacağı sonucuna varmışlardır. Bkz. Altun, s. 4; Kayar, s. 4.

Ancak sonraki dönemde Rekabet Kurumu tarafından yayınlanan kılavuz incelendiğinde görüleceği üzere bu kılavuzun içeriği AB kılavuzu ile büyük ölçüde aynıdır. Dolayısıyla ABD’de yapılan tanımın yalnız AB uygulamasında değil; Türkiye uygulamasında da geçerli olduğunu söylemek kanaatimizce mümkündür. En nihayetinde Türk rekabet hukukunda, yatay işbirliği anlaşmaları hakkındaki yaklaşımın AB etkisiyle gelişmiş olduğu gerçeği de bu düşünceyi destekler niteliktedir.

178 Bu noktada ilerleyen bölümlerde görüleceği üzere hakkında grup muafiyeti tebliğleri bulunan AR-GE anlaşmaları ve uzmanlaşma anlaşmalarının durumuna değinmekte yarar vardır. Kılavuzda bu anlaşmalara ilişkin yapılan değerlendirmeler 2003/2 sayılı Araştırma ve Geliştirme Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (AR-GE Tebliği) ile 2013/3 sayılı Uzmanlaşma Anlaşmalarına İlişkin Grup Muafiyeti Tebliği (Uzmanlaşma Tebliği) dışında kalan anlaşmalar için yol göstericidir. Bkz.

RK, Yatay İşbirliği, s. 2, para. 8. Grup muafiyeti hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. §6/II/A/3/b.

179 Farklı işbirliği anlaşmalarını bir araya getiren yatay işbirliği anlaşmalarında işbirliğinin asli unsurunu belirlemede bu işbirliğinin başlangıç noktası ve bir araya getirilen farklı işlevlerin bütünleşme derecesi özellikle dikkate alınır. Örneğin, hem ARGE, hem de üretimde işbirliğini içeren bir yatay anlaşmanın asli unsuru normal koşullar altında AR-GE faaliyeti olacaktır. Çünkü böyle bir durumda, üretimde işbirliği, ancak AR-GE’de işbirliğinin gerçekleşmesi ile mümkündür. Bkz. RK, Yatay İşbirliği, s. 3, para. 13; Commission, Co-operation Agreements Guidelines, para. 14. Kayar’a göre;

ortak girişimleri, stratejik işbirliklerini veya çok daha gevşek düzeydeki işbirliklerine yönelik oluşumların tümünü yatay işbirliği anlaşmaları kavramında toplamak mümkündür. Bkz. Kayar, s. 3.

Türü ne olursa olsun birbirini tamamlayıcı nitelikte doğru kaynakları bir araya getiren yatay işbirliği anlaşmaları önemli ekonomik faydalar sağlayabilmektedir180. Örneğin; yeni bir teknoloji geliştirme konusunda yeterli uzmanlık ve sermayeye sahip olmadıkları gerekçesiyle bunu tüketicilerin kullanımına sunamayan iki teşebbüsün işbirliği yapması halinde rekabetin belirli bir ölçüde kısıtlanması muhtemelse de toplumun geliştirilecek bu yeni teknolojiden elde edeceği yarar daha büyük olabilmektedir181. Ancak elbette rakiplerin birlikteliği ile meydana gelen yatay işbirlikleri, pazarda çeşitli rekabet sorunları yaratabileceği gibi bu teşebbüsler tarafından bir kartelin oluşturulması veya mevcut bir kartelin sürdürülmesinde kullanılmaya da oldukça elverişlidir182. Dolayısıyla rekabet otoriteleri yalnız kılavuz kapsamındaki anlaşma türlerinin değil; etkin rekabetin sürdürülmesi adına tüm yatay işbirliği niteliğindeki anlaşmaların olumlu ve olumsuz tüm etkilerini bir arada değerlendirmek zorundadır. Bu amaçla Rekabet Kurumu tarafından yatay işbirliği anlaşmaları hakkında öngörülen çerçeve değerlendirme iki aşamalıdır183. İlk aşamada söz konusu anlaşmanın RKHK’nın rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalara ilişkin 4. maddesi kapsamında, rekabeti kısıtlayıcı bir amaç veya fiili ya da potansiyel bir etki taşıyıp taşımadığı değerlendirilmektedir. İkinci aşamada ise rekabeti kısıtlayıcı olduğu tespit edilen anlaşmalar neticesinde doğacak rekabetçi faydalar ile rekabeti kısıtlayıcı etkiler dikkate

180 Kurumların yayınladığı kılavuzlarda birbirini tamamlayıcı faaliyet, beceri veya varlıkların bir araya getirildiği yatay işbirliği anlaşmalarının; risk paylaşmak, maliyet tasarrufu yapmak, yatırımları arttırmak, know-how havuzu oluşturmak, ürün kalitesi ile ürün çeşitliliğini arttırmak ve daha hızlı inovasyon yapmak için birer araç olabileceğinden hareketle önemli ekonomik faydaları olduğu belirtilmektedir. Bkz. Commission, Co-operation Agreements Guidelines, para. 2; RK, Yatay İşbirliği, s. 1, para. 3.Bu faydalara ek olarak ABD kılavuzunda ayrıca rekabet otoritelerinin rakipler arasındaki anlaşmalara kuşkucu yaklaştığı algısının faydalı işbirliklerini engelleyebileceği endişesi dile getirilerek asıl amacın bu algıyı yıkıp sunulan çerçevede faydalı işbirlikleri yapılmasının önünü açmak olduğu da belirtilmektedir. Bkz. DOJ/FTC, Competitor Collaboration Guidelines, s. 1.

181 Teşebbüsler arasındaki böyle bir işbirliği anlaşmasının etkinliği arttırması ve maliyetleri azaltması nedeniyle ekonomiye de önemli katkıda bulunacağı açıktır. Bkz. Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 43.

182 Yine kılavuzlarda yatay işbirliği anlaşmalarının rekabet üzerindeki olumsuz etkileri ise tarafların fiyat, üretim, dağıtım ya da arz miktarlarını belirlemek üzere anlaşması veya işbirliğinin; tarafların pazar gücü elde etmesine, pazar gücünü korumasına veya arttırmasına yol açması nedeniyle fiyat, üretim miktarı, ürün kalitesi ve ürün çeşitliliği ya da inovasyon açısından pazarda olumsuz etkiler ortaya çıkarması şeklinde özetlenmektedir. Bkz. Commission, Co-operation Agreements Guidelines, para. 3; DOJ/ FTC, Competitor Collaboration Guidelines, s. 6; RK, Yatay İşbirliği, s. 1, para. 4.

183 Kılavuzda öngörülen bu iki aşamalı genel değerlendirme için bkz. RK, Yatay İşbirliği, s. 3, para. 16.

alınarak ilgili anlaşmalar için RKHK’nın 5. maddesi kapsamında muafiyet değerlendirilmesi yapılmaktadır184. Ancak teknik imkanların sınırlı olması gibi nedenlerle işbirliğine konu faaliyeti bir teşebbüsün tek başına yürütemeyeceğinin tespit edilmesi, tarafların toplam pazar paylarının çok düşük olması veya pazara girişin yeterince kolay olması hallerinde yatay işbirliği anlaşmalarının rekabeti kısıtlayıcı etkiye yol açma olasılığı çok düşük kabul edilmekte ve normal şartlarda daha ayrıntılı bir incelemeye gerek duyulmamaktadır185.

Son olarak belirtmek gerekir ki yatay işbirliği anlaşmaları kartel kapsamında değerlendirilmemektedir. Ancak fiyat tespiti, müşteri paylaşımı gibi açık kısıtlamalar içermese de aslen etkinlik arttırıcı ekonomik bir faaliyette bulunmayı amaçlamayıp bir kartele aracılık eden anlaşmalar gizli kartel niteliğindedir. Bu nedenle yatay işbirliği adı altındaolsa dahi içeriği, ulaşmaya çalıştığı hedefler ile parçası olduğu ekonomik ve hukuki çevre dikkate alınarak yapılan değerlendirme sonucu rekabeti kısıtlama amacı taşıdığı tespit edilen anlaşmalar, pazardaki etkileri incelenmeksizin yasaktır186.

184 İlgili pazar yapısı, anlaşmanın hedeflediği etkinliğin daha az kısıtlayıcı bir yöntemle ulaşılabilirliği, bu hedef için rekabeti kısıtlamanın gerekliliği, pazar gücünün ortaya çıkması ve tüketicilerin sağladığı nihai faydalar bu değerlendirmede dikkate alınan genel kriterlerdendir. Bkz. Kayar, s. 3.

ABD uygulamasında da benzer şekilde ilk olarak tüketicilerin bu işbirliğinden zarar gördüğünü gösteren doğrudan bir kanıtın olup olmadığı bir ekonomist yardımıyla incelenmekte; ikinci aşamada işbirliğinin tarafı olan teşebbüslerin piyasa güçleri değerlendirilmekte ve son olarak işbirliğinin yarattığı kısıtlamanın rekabeti daha az riske edecek farklı bir yol ile gerçekleştirilip gerçekleştirilemeyeceği değerlendirilmektedir. Schrag, Joel/ Schneirov, Elizabeth, “Rakipler Arasında İşbirliği”, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, Ekim 2008, s. 209 - 219, s. 213.

185 İlgili değerlendirmeler, Avrupa Birliğinin İşleyişine Dair Antlaşmanın 101. Maddesinin Yatay İşbirliği Anlaşmalarına Uygulanabilirliği Hakkında Kılavuz ve Yatay İşbirliği Anlaşmaları Hakkında Kılavuz’un genel hükümler bölümünde yer almaktadır. Altun, çalışmasının AB uygulamasındaki değerlendirmelere ilişkin bölümünde, anlaşmaların rekabeti kısıtlamayacağının belli olduğu durumları belirtmek için “Beyaz Liste” tabirini tercih etmiştir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Altun, s. 41.

186 Commission, Co-operation Agreements Guidelines, para. 24-25; RK, Yatay İşbirliği, s. 4, para. 18.