• Sonuç bulunamadı

Anlaşma Niteliğindeki Tek Yanlı Davranışlar

C. Özel Durumlar

1. Anlaşma Niteliğindeki Tek Yanlı Davranışlar

Rekabet hukuku anlamında bir anlaşmadan söz edebilmek için en az iki teşebbüsün varlığı aranmaktadır. Bu nedenle, bir teşebbüsün tamamen bağımsız bir pazar politikasının ürünü olan tek yanlı eylem ve işlemleri rekabeti kısıtlayıcı anlaşmalara ilişkin yaptırımlar kapsamında değildir. Ancak tek yanlı gibi görünen bir davranışın gerçekte bir anlaşmaya dayanıp dayanmadığı konusunda dikkatli davranarak kanuna karşı hile yoluna giden teşebbüslerin önünün kesilmesi gerekmektedir.

Tek yanlı davranışlar, genellikle ilgili teşebbüsün hakim durumda olduğu hallerde değerlendirilerek herhangi bir ihlal teşkil etmeleri halinde yasaklanmaktadır238. Eylemi gerçekleştiren teşebbüsün hakim durumda olmadığı hallerde ise bu eylem ve işlemler geçerli kabul edilebilmektedir239. Bu sayede; çoğu gizli anlaşma tek yanlı

237 Ancak tek satıcılık sözleşmesinin kısa bir süre için yapılması da sözleşmenin niteliğine uygun düşmeyecektir. Zira tek satıcı tarafından üstlenilen satış arttırma yükümlülüğü uzun süreli bir planlama, yatırım ve organizasyon işidir. Bkz. Eren, Özel Hükümler, s. 1027; İşgüzar, s. 108.

238 4054 sayılı RKHK “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin 3. fıkrasında hakim durumu, “belirli bir piyasadaki bir veya birden fazla teşebbüsün, rakipleri ve müşterilerinden bağımsız hareket ederek fiyat, arz, üretim ve dağıtım miktarı gibi ekonomik parametreleri belirleyebilme gücü” şeklinde tanımlamaktadır. Bkz. Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 51; Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 218;

Aşçıoğlu Öz, Hakim Durum, s. 22; Güven, Rekabet Hukuku, s. 48; Küçükayhan Aşcıoğlu, s. 55.

239 Kurul 24.02.2000 tarih, 00-8/70-32 sayılı McDonald’s A.Ş. ve franchise alanlara ilişkin kararında her türlü ayrımcılığın rekabeti sınırlayıcı olmadığını belirtmiş; hakim durumda bulunmayan satıcının, alıcılara farklı fiyatlarla ürün satmasının rekabet ihlali olarak değerlendirilmesinin güç olduğunu ifade etmiştir. Bkz. Canbolat, İrfan Uraz, “Rekabet Hukuku Açısından Anlaşma ve Uyumlu Eylem Ayrımı ve Hukuki Sonuçları”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Özel Hukuk Anabilim Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006, s. 96, dn. 245. “Piyasada hakim durumda olmayan bir bankanın kendi malı olan kredi satışının fiyatlarında ayrımcılık

davranışların arkasında varlığını sürdürme imkanı elde etmektedir. Bu durum bilhassa üretici ve dağıtıcıları arasındaki dikey ilişkilerde varlık gösterebilmektedir. Öyle ki uygulamada sağlayıcı konumunda olan bir teşebbüsün, mal vermeyi reddetmesi veya farklı fiyat uygulaması gibi davranışlar tek yanlı gibi gözükse de bu davranışlar kimi zaman bazı alıcıları rakiplerine göre daha avantajlı duruma getirmek adına sağlanan açık ya da örtülü bir irade uyuşmasının ürünü olabilmektedir240. Üretici ile dağıtıcıların anlaşarak birlikte tespit ettikleri fiyata uymayarak bu fiyatın altında satış yapmaya devam eden dağıtıcıya üreticinin mal vermeyi kesmesinde de durum bu şekildedir241.

Genel eğilime paralel şekilde tek yanlı davranışlar, Türk rekabet hukukunda da Kanunda hakim durumdaki teşebbüsler için öngörülen ayrımcılık yasağı kapsamında düzenlenmiştir. Ancak birden çok teşebbüsün anlaşarak ortaya koyduğu tespit edilen ayrımcılık uygulamaları teşebbüslerin hakim durumda olması şartı aranmaksızın Kanunun anlaşmalara ilişkin 4. maddesi kapsamında ele alınmıştır242. Tek yanlı bir davranış izlenimi veren ancak sıklıkla dağıtım anlaşmaları gibi başka anlaşmalara dayanılarak gerçekleştirilen bu tarz davranışların AB rekabet hukuku uygulamasında da 101. madde kapsamında değerlendirildiği görülmektedir. Nitekim konuya sıklıkla örnek olarak gösterilen AEG kararında Adalet Divanı ve Komisyon, AEG’nin objektif nitelikleri sağladıkları halde bazı satıcılara mal vermeyi reddetmesini, kurduğu seçici

yapması bankalar yasasına aykırı olabilir ama Rekabet Yasasına aykırı değildir.” Bkz. İnan, Nurkut, “Rekabet Hukukunun Diğer Disiplinlerle İlişkisi”, Rekabet Kurumu Perşembe Konferansları, Ekim 1999, s. 3 - 29, s. 25. Aynı yönde; Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 220.

“Hakim durumda olmayan satıcı konumundaki bir firmanın alıcılara farklı fiyatlarla ürünlerini satmasının rekabet ihlali olarak değerlendirilmesi zordur.” Bkz. Güven, Rekabet Hukuku, s. 179.

240 Teşebbüsler arası danışıklı ilişkilerin tespitinde yaşanan zorluklar nedeniyle tek yanlı gibi gözüken birçok davranışın aslında bir anlaşmanın ürünü olması mümkündür. Bu nedenle, danışıklı ilişkilere dayanan veya bu ilişkilerin sonucu olduğu açıkça belli olan tek yanlı davranışlar gerek AB gerekse ABD hukukunda anlaşma olarak da nitelendirilebilmektedir. Bkz. Sanlı, Geçersizlik,s. 143, dn. 10.

241 Üretici teşebbüsün mal vermeyi kesmesi tek yanlı bir davranış olarak görünse de altta yatan fiyat tespiti anlaşmasının ihlalinin bir sonucudur. Bkz. Canbolat, s. 99; Sanlı, Geçersizlik,s. 143, dn. 10.

242 Küçük ölçekli seyahat acenteleri aleyhine olacak şekilde üye işyeri komisyonlarının bankalar tarafından diğer acentelere göre daha yüksek belirlendiği iddiası üzerine verdiği kararında Kurul;

ayrımcılık uygulamalarının sağlayıcı ile alıcı arasındaki anlaşmalar yoluyla da ortaya çıkabileceğine dikkat çekmiştir. Bkz. 11.11.2009 tarih, 09-54/ 1297-328 sayılı Kurul kararı; Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 222. Ayrımcılık rakipleri rekabette dezavantajlı bir konuma düşürme amacına değil; objektif bir gerekçeye dayanmaktaysa 4. madde uygulanmayacaktır. Bkz. Ateş, Mustafa,

“Rekabetin Danışıklı Ayrımcı Uygulamalarla İhlali: RKHK Madde 4/2(e) Hükmü Üzerine Notlar”, Ankara Barosu Fikri Mülkiyet ve Rekabet Hukuku Dergisi, C. 16, Y. 15, S. 2014/2, s. 17 - 25, s. 22.

dağıtım ağında yer alan diğer mevcut satıcılarla arasındaki zımni veya açık bir olura dayanan danışıklı ilişkinin sonucu olduğuna değinmektedir243. Dağıtım sistemi ile çalışan sağlayıcıların; satıcılar tarafından zımni olarak kabul edilen tek taraflı talimatları (unilateral instruction), satış politikaları veya ilan ettikleri tek taraflı indirimlerin ve ürünlerin üzerine koydukları yasakların satıcılar tarafından uygulanması ile yeni satıcıların dağıtım ağına girişlerinin engellenmesi de Komisyon nezdinde taraflar arasında bir anlaşmanın varlığına işaret etmektedir244.

Tek yanlı bir davranış olarak meydana gelen ancak taraflar arasındaki bir anlaşma halini alan durumlara karşı teşebbüsler arasındaki ilişki baştan sona incelenmelidir. Bilhassa hakim durumda olmayan sağlayıcı tarafından hazırlanan tip sözleşmede yer alan tek taraflı şartların satıcının da ekonomik çıkarlarına uygun düştüğü hallerde bu şartların tip sözleşme gereği zorla kabul edildiği düşünülmemeli;

cezaların tespitinde sağlayıcının ilgili şartı koyarken kimin menfaatini gözettiğine dikkat edilmelidir245.

243 Komisyonun 06.01.1982 tarihli AEG kararı için bkz. 82/267/EEC, OJ L. 117, 30.03.1982, s. 15; Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 49, dn. 148; Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 221; Küçükayhan Aşcıoğlu, s. 56; Sanlı, Geçersizlik, s. 163; TÜSİAD, Anlaşma, s. 26; ATAD tarafından verilen 25.11.1983 tarihli AEG kararı için ise bkz. Case 107/ 82, [1983] ECR 3151; Vogelaar, s. 274.

244 WEA -Filippachi Music SAKararı, 72/480/CEE, OJ, L. 303, 31.12.1972, s. 52; Ford and Ford EuropeOlayı, Case 25, 26/84, 1985 ECR 2725; VolkswagenKararı, 98/273/EC, OJ, L. 124, 25.04.1998, s. 60; Sandoz Prodotti Farmaceutici SpA v Commission Olayı, Case 277/87, 1990 ECR 45. Bkz. Arı, Zekeriyya, Danışıklılık, s. 50; Sanlı, Geçersizlik, s. 147, dn.35.

245 Aslan, sağlayıcının yeniden satış fiyatı dikte ettiği hallerde birçok rekabet otoritesince yalnız sağlayıcının cezalandırmasını eleştirerek yeniden satış fiyatı tespitinin bayiler arası rekabeti sınırladığına ve dolayısıyla bu durumun bayilerin lehine olduğuna dikkat çekmiştir. Aslan’a göre esasen bayiler ile sağlayıcı arasındaki anlaşmadan kaynaklanan ve bayilerin sağlayıcıdan bunu yapmasını talep ettikleri böylesi bir durumda her iki tarafın da cezalandırılması gerekmektedir. Bkz.

Aslan, İ. Yılmaz, Rekabet Hukuku, s. 222. Rekabet Kurulu’nun konuya ilişkin örnek yaklaşımını gösteren bilgisayar ve konsol oyunları pazarına ilişkin kararında sağlayıcı ve dağıtıcıların perakende satış fiyatının tespiti hususunda anlaşma içinde olduğu kabul edilerek hem sağlayıcı hem de dağıtıcılara para cezası uygulanmıştır. Bkz. 07.11.2016 tarih, 16-37/628-279 sayılı Kurul kararı.