• Sonuç bulunamadı

Lynch Meselesi ve Meclis-i Mebusan: Meselenin Mecliste Görüşülüp Görüşülmemesi Üzerine Çıkan Tartışmalar

BİRİNCİ BÖLÜM LYNCH MESELESİ

1.2. LYNCH MESELESİ’NE İLİŞKİN TARTIŞMALAR

1.2.1. Lynch Meselesi ve Meclis-i Mebusan: Meselenin Mecliste Görüşülüp Görüşülmemesi Üzerine Çıkan Tartışmalar

‘Lynch Meselesi’ olarak adlandırdığımız ve dönemin literatüründe de aynı tanımlama ile ele alınan konu, hükümet tarafından Meclis-i Mebusan’a gönderilip mebusların görüşü sorulan bir imtiyaz sözleşmesi değildi. Hükümet, Fırat ve Dicle nehirlerindeki taşımacılıkta İngiliz bir firmayla ortaklık kurma girişimini kendi başına, Meclis-i Mebusan’ın görüşüne başvurmadan tamamlamak niyetindeydi. Mebuslardan bazıları konunun neden meclise getirilmediği konusunda şüpheci davranınca konu meclise gelmiş oldu.

Lynch meselesinin Meclis-i Mebusan’da görüşülmesi gerektiği ve konunun neden hala meclise gelmediğine dair meclise iki gensoru önergesi verilmişti. Bu önergelerden biri Bağdat Mebusu İsmail Hakkı Bey123 ve arkadaşlarına diğeri ise Bağdat Mebusu Mehmet Şevket Paşa’ya124 aitti. İkinci önerge mecliste okunmamıştı. İsmail Hakkı Bey’in önergesi ile konu, meclise girmiş oluyordu. Gensoru önergesi sadece sadrazama değil tüm kabineye yönelikti. 29 Kasım’da meclise verilen önerge125 kabul edilerek, ‘Lynch Meselesi’ Meclis-i Mebusan’da görüşülmeye

123 İsmail Hakkı Bey (Babanzade) (1876-1973): 1. dönem Bağdat mebusluğu yapan Hakkı Bey, Kürt

ve İttihatçıdır. Mülkiyelidir (ama bitirememiştir, son sınıfta mülkiyeden çıkarılmıştır), avukatlık, gazetecilik ve öğretmenlik yapmıştır. Bkz., Fevzi Demir, Osmanlı Devleti’nde II. Meşrutiyet Dönemi Meclis-i Mebusan Seçimleri, İmge Kitabevi, İstanbul, 2007, s.383; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.282; Türk Parlamento Tarihi (I. ve II. Meşrutiyet), Cilt:2, (Yay. haz. Türk Parlamento Tarihi Araştırma Grubu-Prof. Dr. İhsan Güneş), TBMM Basımevi Müdürlüğü, Ankara, 1998, s.280. Rustow- Ahmad, İsmail Hakkı Bey’in 2. dönemde de mebusluk yaptığını yazmaktadırlar. Hüseyin Cahit,

İsmail Hakkı Bey hakkında şunları söylüyordu: “İsmail Hakkı, İttihat ve Terakki içinde münevver,

Avrupa’yı bilir, okumuş ve daima okuyan, çalışan bir unsur idi.” Hüseyin Cahit Yalçın,

Tanıdıklarım, YKY, 2. Baskı, İstanbul, 2002, s.119.

124 Mehmet Şevket Paşa (1857-1916): Arap ve İttihatçı olan Mehmet Şevket Paşa, 1. dönemde

Divaniye, 3. dönemde de Bağdat mebusluğu yapmıştır. Mektupçuluk, mutasarrıf vekilliği yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.383; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.283; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.283.

125 “Memalik-i Osmaniye’nin en cesim iki nehrinde seyri sefainin tahtı inhisara, vazı ile bir şirkete

itası takarrür etmek üzere bulunduğu istihbar kılındığından ve keyfiyetin Meclisi Millice tasdiki iktiza ettiği halde, henüz ol baptaki mukavelename mürur etmemiş olduğundan, gerek inhisarın itası esbabının ve gerek mukavelenamenin Meclise ademi irsali keyfiyetinin Makamı Sadaretten istizahı zımnında işbu takrir tarafımızdan takdim olunmuştur.

16 Teşrinisani 1325 Bağdat Mebusu

başlanmıştı. Böylece Lynch meselesi meclise girdi ama görüşmenin temeli imtiyazın verilip verilmemesinin tartışılması değil imtiyazın kabulünde meclisin söz sahibi olup olmayacağının belirlenmesiydi. Bu eksende gelişen tartışmalar, işin gerçeği, mebusların Lynch meselesine de bakışını ortaya koyuyordu. Çünkü konu mecliste iki inikad (toplantı) ve beş celse (oturum) sürmüştü. Bu süre zarfında pek çok mebus söz almış ve konu etraflıca tartışılmıştı.

İsmail Hakkı Bey’in gensoru önergesinin kabulü ile Meclis-i Mebusan’da konu üzerine görüşmeler başlayacağı zaman, Meclis Başkanı Ahmet Rıza Bey konuşmak isteyenlerin isimlerini yazdırması çağrısında bulundu. Katılımın ne kadar çok olduğunu Manastır Mebusu Pançedoref Efendi’nin126 şu sözlerinden anlıyoruz: “Reis Bey! Söz söylemeyecek olanların isimlerini kaydediniz.”127 Konu üzerine tartışmalar devam ederken İsmail Hakkı Bey konunun önemini vurgulayarak katılımın çokluğundan memnun görülüyordu: “Fakat efendim bu mesele o kadar

mühimdir ki bu meseleyi yalnız bugün değil, üç gün, üç hafta müzakere etsek kimse bizi tayip etmez (ayıplamaz) ve Meclisimiz hakkında hakikaten ehemmiyetli bir mesele ile iştigal ediyor deniyor. Bununla herkes iftihar eder. Bundan dolayı telaş etmek, gürültü çıkarmak değil, bilakis memnun olmak lazım gelir.”128 Hüseyin Cahit ise konuyla ilgili ilk toplantıdan sonra meclisi ele alan yazısında, söz isteyenlerin arkasının kesilmediğini ama söz alanların değindikleri konuların çoğunun tekrardan ibaret olduğunu belirtiyordu.129

İsmail Hakkı Bey, gensoru önergesini Meclis-i Mebusan’a verdiği zaman önerge mebusların çoğu tarafından olumlu karşılandı. Daha önergenin kabulü aşamasında bile mebuslar, imtiyazlara karşı nasıl bir tutum takındıklarını gösteriyorlardı. Kırkkilise Mebusu Emrullah Efendi130, böyle bir mukavelenamenin

126

Pançedoref Efendi (1879-…): 1. ve 2. dönem Manastır mebusudur. Bulgar ve sosyalisttir. Savcılık ve Meclis-i Mebusan’da Hariciye ve Ticaret Encümenlerinde zabıt katipliği yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.356; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.267; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.494.

127 A.g.c., s.245. 128 A.g.c., s.258.

129 Hüseyin Cahit, “Bir Ders-i İbret”, Tanin, 13 Kanunuevvel 1909.

130 Emrullah Efendi (1858-1914): 1. ve 2. dönemde Kırkkilise mebusluğu yapan Emrullah Efendi,

Türk ve İttihatçıdır. İdareci, meslek sahibi ve eğitimci. Maarif Nazırlığı ve Meclis-i Mebusan’da Muvazene-i Maliye Encümeni Reisliği yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.358; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.268; Ali Çankaya, Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, Cilt:2, Örnek Matbaası, Ankara, 1954, s.52-53; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.347. Emrullah Efendi hakkında, Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı ansiklopedide şunlar yazılıdır: “Temiz ahlaklı, idealist, pek çalışkan, tam feylezof vari giyinen bu

mutlaka Meclis-i Mebusan’da tetkik edilmesi gerektiğini belirtirken, İstanbul Mebusu Kirkor Zöhrap Efendi131, hükümette bulunan kişileri dinlemeksizin, burada kendi kendimize karar veremeyiz diyordu. Emrullah Efendi’ye göre bu mesele, hükümetin iktisadi hayatıyla alakalı olduğu için Meclis-i Mebusan’a gelmeliydi.132 Bağdat Demiryolu imtiyazının indirdiği darbenin acısının unutulamayacağına değinen Emrullah Efendi’ye Halep Mebusu Nafi Paşa133 destek vererek “Alman

insan-ı kamildi. Kafasını yalnız ilmi meselelere hasrettiğinden dalgınlığı darb-ı mesel haline gelmişti.” Emrullah Efendi’nin meşhur dalgınlardan biri olduğunu söyleyen Hüseyin Cahit, onun

hakkında şunları söyler: “Yuvarlak ve kocaman renkli yüzü ve çehresini çerçeveleyen geniş, dağınık ve

mebzul sakalı ile tam gösterişli bir babayiğit tesiri yapardı. Fakat onun yiğitliği pazularında değil kafasında ve yorulmadan çalışmasında idi; kalbindeki emellerde, zihnindeki ideallerde idi. Sıcak, ateşli ve kolay bir söyleyişi vardı. O, yaradılışının bütün kabiliyetlerini, iradesini vatanının hayrına ve selametine hasretmişti. Abdülhamit devrinin hürriyet ve meşrutiyet hülya eden temiz adamlarından, idealistlerinden idi.” Hüseyin Cahit Yalçın, Tanıdıklarım, ss.159-163.

131Kirkor Zöhrap Efendi (1861-1916): 1., 2. ve 3. dönemde İstanbul mebusluğu yapmıştır. Ermeni ve

Taşnak’tır (Rustow-Ahmad, liberal diyor). Mühendis, avukat ve yazardır. Bkz., Demir, a.g.e., s.359; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.269; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.410. Toprak, Zöhrap Efendi’nin Cavit Bey’in tersine hiç olmazsa ılımlı himayeciliğin kabul edilmesini istediğini belirtiyor. Bkz., Zafer Toprak, Türkiye’de “Milli İktisat” (1908-1918), Yurt Yayınları, Ankara, 1982, s.112. Hüseyin Cahit Yalçın, Zöhrap Efendi hakkında şunları söyler: “Zöhrap Efendi çoğunlukla muhalifler arasında

bulundu. Ama İttihatçılarla bağımsızlığını koruyarak iyi konuşurdu. Siyasi ahlakı insana her zaman duraksama aşılamakla birlikte, kendisi çok zeki, sevimli, görüşmesi tatlı bir adamdı.” Bkz., Hüseyin

Cahit Yalçın, Siyasal Anılar, (Yay. haz. Rauf Mutluay), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,

İstanbul, 1976, s.234. İngiliz Büyükelçisi Sir Gerard Lowther, raporunda Zöhrap Efendi hakkında

şunları yazmıştı: “O bir Ermeni’dir ve geçmişte Ermeni devrimcilerle ilişkisi olduğundan şüphelenilen

ünlü bir avukattır. Çok akıcı konuşur ve hazır cevaptır.” Bkz., General Report on Turkey For The

Year 1908, British Documents on Foreign Affairs: Reports and Papers From The Foreign Office Confidential Print, (Ed.:BOURNE, K. ve D. C. WATT), Part I, Series B, Volume, 20, The Ottoman Empire Under The Young Turks, 1908-1914, University Publications Of America, 1985, İnclosure Doc:22, s.60-65’den aktaran Yaşar Özüçetin, Sıddık Yıldız, “14 Şubat 1909 Hükümet Krizi Öncesinde: ‘İngiliz Gözüyle Osmanlı Hükümeti ve Meclis-i Mebusan’”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, Volume:1, Issue:2, Winter 2008, s. 381, http://www.sosyalarastirmalar.com/cilt1/sayi2/sayi2pdf/ozucetin_yasar_ve_yildiz_sadik.pdf (Son erişim, 24.7.2008). Araştırmacı Arşag Alboyacıyan, Zöhrap Efendi’nin İttihatçılara yakın olduğunu belirtmesine karşın ona sürekli şüpheyle bakıldığını söyler. Zöhrap Efendi, 21 Şubat 1911 tarihinde meclisteki konumunu şöyle belirtir “ne sağ ne sol”. Bkz., Krikor Zohrab, Öyküler, (Yay. haz. Hermon Araks), Aras Yayıncılık, İstanbul, 2001, s.169-170. Rıza Nur, Zöhrap Efendi’nin İttihatçıların destekçisi olduğunu ve her vesilede onları müdafaa ettiğini söylüyor. Bkz., Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım, Cilt:1, (Yay. haz. Abdurrahman Dilipak), İşaret Yayınları, İstanbul, 1991, s.328. Arsen Avagyan, Zöhrap’ın aslında İttihatçılara değil Taşnaktsutyun’a yakın olduğunu söyler. Bkz., Arsen Avagyan, “İttihat ve Terakki Cemiyeti ile Ermeni Siyasi Partileri Arasındaki İlişkiler”, (çev. Ludmilla Denisenko), Ermenler ve İttihat ve Terakki: İşbirliğinden Çatışmaya, Aras Yayıncılık, 2. Baskı,

İstanbul, 2005, s.54. Kirkor Zöhrap, Meclis-i Mebusan tartışmalarında hemen her konuda görüş bildirmiştir. Bkz., Medyan Karaer, II. Meşrutiyet Döneminde Ermeni Milletvekilleri, Dokuz Eylül Üni. SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), İzmir, 2007, s.200. Ayrıca, Kirkor Zohrab Efendi’nin hayatı ve edebi kişiliği için bkz., Pars Tuğlacı, “Türkiye’nin Aydın Kesimi Tarihinde Yaşanan Sürgün Olayları ve Çizilen Kaderler”, Sürgün Edebiyatı, Edebiyat Sürgünleri, Bağlam Yayınları, İstanbul, 1996; Onur Hüdavendigar, Ermeni Portreleri, Burak Yayınları, İstanbul, 1999.

132 A.g.c., s.140-141.

133 Nafi (Caberizade Abdünnafi) Paşa (1854-…): 1. dönem Halep mebusudur. Arap ve liberaldir. İlk

şirketine verilen Bağdat Hattı Kebirinin mukavele ve şartnamesinde millete vurulan elim darbenin acısını ceyli atimiz (gelecek kuşak) bile unutamaz zannederim.”

diyordu ve bu gibi mühim meselelerin meclisten geçirilmesi gerektiğine değiniyordu.134 Dersim Mebusu Lütfi Fikri Bey135 de Emrullah Efendi gibi düşünüyordu ve hakimiyeti milliye varsa, küçük imtiyazların bile İngiltere’deki gibi meclise sunulmasından yana olduğunu söylüyordu. 136

Ankara Mebusu Mehmet Talat Bey137, Abdülhamit zamanında verilen imtiyazların acısını hala unutmamış görünerek şöyle diyordu: “Mukaddema

(eskiden), bu gibi imtiyazlar milletin aleyhine olarak veriliyordu. Fakat tesir-i

Mebusan’da Emval-i Gayrimenkule Encümeni Reisliği görevinde bulunmuştur. Bkz., Demir, a.g.e., s.378; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.279; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.379.

134 A.g.c., s.141.

135 Lütfi Fikri Bey (1872-1934): Kürt ve Liberal olan Lütfi fikri Bey, 1. dönemde Dersim mebusudur.

Avukatlık ve gazetecilik yapmıştır. Mülkiyeli ve Mutedil Hürriyetperver Partisi’nin kurucu üyeleri arasındadır. Bkz., Demir, a.g.e., s.374; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.277; Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, s.223-224; İttihat ve Terakki aleyhtarı Tanzimat’ın mesul müdürü ve sermuharriridir. Bkz., Birinci, a.g.e., s.72. Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.471. Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı ansiklopedide Lütfi Fikri Bey hakkında şunlar yazılı: “1910’da Mutedil Hürriyetperver adlı bir parti

kurup zahirde reisliğini İsmail Hakkı Paşa’ya vermiş ise de hakikatta kendisi yapmış; Tanzimat adlı bir de siyasi dergi çıkarmıştır.” “Dürüst ve çok tenkitçi bir zat idi… Çok çalışkan, okuyan bir zat imiş.” Hüseyin Cahit Yalçın, Lütfi Fikri Bey hakkında, “Muhalefetin en gösterişli, en şirin, en sempatik bir siması…” der ve sözlerine şunları da ekler: “Meclis-i Mebusan’da ilk hitabet cidaline Linç meselesi münasebetiyle atılmıştır. Bunun için onun bir hazırlık geçirdiği, provalar yaptığı söyleniyordu. Evde, ayna karşısına geçiyor, nutkunu söylüyor, jestlerini tetkik ediyor, nerede kollar havaya kalkacak, nerede kollar arkaya bağlanacak uzunca bir sükut içinde meclise göz dikilecek; nerede hafif tebessüm edilecek ve nerede birdenbire coşulacak... O, nutkunu işte bu kadar itina ile hazırlamıştı.” Bkz., Hüseyin Cahit Yalçın, Tanıdıklarım, s.101-102.

Rıza Nur, Lütfi Fikri hakkında şunları şöyler: “Lütfi Fikri çok ahbabımdır. Gayet teklifsiz dost

olmuşuzdur. Beraber çapkınlık dahi yaptık. Aynı zamanda latifeci adamdır da. Zekidir. Hukuki malumatı da epeycedir. Nükteden anlar. Hayatı nizamlı, çalışkan, namuskar bir insandır. Rakı, tütün kahve dahi içmez, kendine sahiptir. Nutuk söyleyeceği vakit iki-üç ay çalışır, hükümet dairelerinde de o iş için tetkikat yapar, vesikalar elde eder, sonra nutkunu yazar. Nihayet aynanın karşısına geçip söyler, hareketler yapar. Bunu bir çok defa tekrar eder, ezberler, hareketlere mümarese peyda eder. Sonra gelip Mecliste söyler. Bu usul çok iyidir.” Bkz., Rıza Nur, a.g.e, s.325. 1910-1911 yılları

arasından önce Tanin gazetesinde bölüm bölüm tefrika edilen ve sonra 1911 yılında kitap olarak basılan Karikatür adlı eserde II. Meşrutiyet döneminin pek çok ünlü simasının portresini mizahi bir

şekilde çizen Mehmed Asım da Lütfi Fikri’nin herhangi bir konuda kabineye hücum etmeden önce evde ayna karşısında prova yaptığına değiniyor. Bkz., Mehmed Asım (Us), Karikatür, II. Meşrutiyet Döneminin Ünlü Simaları, (Yay. haz. Seval Şahin), Kitap Yayınevi, İstanbul, 2008, s.80. Tunaya, Tazminat, Zühre, Tanzimat, Matbuat, Islahat, Tesisat, gibi fırka gazetelerinde yazarlık yapan Lütfi Fikri Bey için, “muhalefet tarihinin heyecanlı siması” der. Bkz., Tarık Zafer Tunaya, “Muhalefet Tarihinin Heyecanlı Siması”, Dersim mebusu Lütfi Fikri Bey’in Günlüğü, (Yay. haz. Yücel Demirel), Arma Yayınları, İstanbul, 1991 içinde ss.6-12.

136 Lütfi Fikri Bey, sözüne, “Bendeniz, Emrullah Efendi refikimizin fikrine tamamen iştirak ederim.”

diyerek başlamıştı. Bkz., a.g.c., s.142. Kastamonu Mebusu Ahmet Muhtar Efendi ve Ankara Mebusu Mehmet Talat Bey de aynı doğrultuda olan fikirlerini söylemişlerdi. Bkz., a.g.c., s.141-142.

137

Mehmet Talat (Sönmez) Bey (1875-1950): 1. ve 2. dönemde Ankara mebusu olan Mehmet Talat Bey, Türk ve İttihatçıdır. Mülkiyelidir ve kaymakamlık yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.368; Rustow- Ahmad, a.g.m., s.273; Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, s.390; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.247.

istibdatta kanımız içimize akardı, söyleyemezdik. Devr-i Meşrutiyette de vükela, öyle atide bir çok mehaziri edecek olan imtiyazatı hod-be-hod vermeye kalkacak olursa, Meclis-i Mebusan Kuvve-i İcraiyece Şura-yı Devlet derecesine indirilmiş olacaktır. Biz bu hakkımızı vakit zayi etmeksizin derhal istizah etmek tarikiyle, hükümetten istemek lazımdır. Bunu menafi-i Meşrutiyet namına, hakimiyet-i milliyeye esas olmak üzere teklif ederim.”138 Meşrutiyet devrinde ülke çıkarına ters düşecek olan imtiyazların verilmeyeceği basında da çıkan haberler arasındaydı. Abdülhamit devrinde olduğu gibi imtiyazların keyfi verilmesi asla söz konusu olmayacaktı.139 Kısaca söylenmek istenen şey, “…devri istibdattın ‘tavşana kaç, tazıya tut’, ‘sende şunu al, sesini kes’ politikasına Hükümeti Meşruta-i Osmaniye bigane (yabancı)”

olacağıydı.140

Mecliste yapılan açıklamaların konuyu dağıttığını belirten Kırkkilise Mebusu Mustafa Arif Bey141 konunun gensoru üzerine olduğunu hatırlatarak ayrıntılarla vakit kaybedilmemesini ve konunun özüne dönülmesini istiyordu.142 İstanbul Mebusu Hüseyin Cahit Bey143, konuya başka bir açıdan bakarak, gensoruyu, meselenin neden meclise gönderilmediği şeklinde sunmaktansa Lynch meselesi etrafında dönen ve

138 A.g.c., s.142.

139 “Fırat ve Dicle Nehirlerinde Seyrü Sefain”, Tasvir-i Efkar, 7 Teşrinisani 1909 ve 9 Teşrinisani

1909. Hükümetin bu gibi imtiyazları Osmanlı sermayedarlarına vermesi öneriliyordu. Böylece Osmanlı’da da teşebbüs fikri oluşturulabilirdi. Bkz., “Dicle ve Fırat Nehirlerinde Seyrü Sefain”, Sabah, 22 Teşrinievvel 1909.

140 “Fırat ve Dicle Nehirlerinde Seyrü Sefain”, Tasvir-i Efkar, 9 Teşrinisani 1909.

141 Mustafa Arif (Kocabaş) Bey (1872-1954): 1. dönemde Kırkkilise Mebusu olan Mustafa Arif Bey,

Türk ve İttihatçıdır. Hukuk mektebini bitiren Mustafa Arif Bey, Kırkkilise Bidayet Mahkemesi Başkanı iken mebus seçildi. Hizbi Terakki’nin kurucuları arasında yer aldı. Bkz., Demir, a.g.e., s.358; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.268; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.348.

142 Arif Bey, “Bizim vereceğimiz karar, bu istizahın kabul ve ademi kabulü hakkında olacaktı… Kabul

ve ademi kabul hakkında karar vereceğiz. Heyet-i Kiramın bu noktayı nazarı dikkatini celbederim.”

Menteşe Mebusu Halil Bey de Arif Bey’e katılarak şimdilik istizahın yapılmasının yeterli olduğunu söylüyor. Bkz., a.g.c., s.142.

143 Hüseyin Cahit Bey (1875-1957): 1., 2. ve 3. dönem İstanbul mebusudur. Türk ve İttihatçı olan

Hüseyin Cahit Bey, gazetecilik ve cumhuriyet döneminde de çeşitli illerden mebusluk yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.359; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.268; Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler, s.331-332. Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler adlı ansiklopedide Hüseyin Cahit Bey’e ilişkin şu bilgiler veriliyor: “Ateşli yazıları ile İttihat ve Terakki’yi müdafaa ve temsil eden başlıca gazeteci olarak tanındı.”

İngiliz Büyükelçisi Sir Gerard Lowther tarafından İngiltere’ye sunulan raporda Hüseyin Cahit Bey ile ilgili şunlar yazılıydı: “Labouchere (Henry Labouchere (1831-1912): ünlü İngiliz politikacı, yazar ve

editör. Bkz., www.wikipedia.org) tarzında yetenekli bir yazardır ve Parlamento açılır açılmaz Kamil Paşa Bakanlığı’na saldırmasıyla ün kazanmıştır.” Bkz., General Report on Turkey For The Year

1908, British Documents on Foreign Affairs: Reports and Papers From The Foreign Office Confidential Print, (Ed.:BOURNE, K. ve D. C. WATT), Part I, Series B, Volume, 20, The Ottoman Empire Under The Young Turks, 1908-1914, University Publications Of America, 1985, İnclosure Doc:22, s.60-65’den aktaran Özüçetin, Yıldız, a.g.m., s. 380-381.

milletin hukukunu zaptettiği konusunda çıkan söylentiler hakkında bizi müsterih edecek açıklamalar isteyelim diyordu.144

Meclis-i Mebusan’daki görüşmelerin ertesi günü Hüseyin Cahit, konuyu başmakale olarak ele almıştı. Pek çok mebusun, imtiyazların Meclis-i Mebusan’dan çıkmasına olumlu baktığını söylüyordu. Her işin meclise gönderilmesinin işleri yavaşlatacağına ve sonuçlarının geç alınmasına sebep olacağından Cahit’e göre küçük imtiyazlar değil ama vapur, telefon, demiryolu gibi imtiyazların meclise gelmesi gerekiyordu. Aksi halde, meclisin toplanmadığı sürece hiçbir imtiyazın verilmemesi gibi bir durum ortaya çıkardı.145 Daha da önemlisi imtiyazların meclise gelmesi, meclis hakkında pek çok söylentiye yol açabilir ve böylece düşmanlar meclise her türlü iftirayı atabilirdi.146 Gazetenin aynı tarihli başka bir haberinde, iş olmuş bitmiştir ne ile izahat istenecek deniliyordu.147

Tartışmalar sonunda, önerge kabul edilmişti. İsmail Hakkı Bey’in gensoru önergesinin kabulü üzerine 11 Aralık’ta Sadrazam ve Hükümet Başkanı Hüseyin

144 A.g.c., s.143; Meclis tartışmalarında da görüleceği üzere Hüseyin Cahit, iyi bir hatip değildi.

Ancak kaleminin güçlü olduğu bize bıraktığı eserlerden anlaşılmaktaydı. Bu yüzden Hüseyin Cahit’in her hangi bir konu üzerindeki görüşlerini öğrenmek için başvurulacak yer Meclis-i Mebusan Zabıt Cerideleri değil Cahit’in yazdıklarıdır. Hüseyin Cahit hakkında daha ayrıntılı bilgi için bkz., Cevdet Kudret (Suat Hızarcı takma adıyla), Hüseyin Cahit Yalçın, Varlık Yayınları, İstanbul, 1957; Hilmi Bengi, Gazeteci, Siyasetçi ve Fikir Adamı Olarak Hüseyin Cahit Yalçın, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara, 2000; Hilmi Yücebaş, Büyük Mücahit Hüseyin Cahit, Kültür Kitabevi, İstanbul, 1960; Hüseyin Cahit Yalçın, Siyasal Anılar; Hüseyin Cahit Yalçın Yaşamı-Sanatı-Yapıtları, Kolektif, Engin Yayıncılık, İstanbul, 1997; Ö. Faruk Huyugüzel, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Hayatı ve Edebi Eserleri Üzerinde Bir Araştırma, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları, İzmir, 1984; Süleyman Bulut, Hüseyin Cahit Yalçın, Milliyet Yayınları, İstanbul,1984; Ahmet Ali Gazel, Hüseyin Cahit (Yalçın) Bey’in Siyasi Hayatı (1908-1913), Atatürk Üni. SBE, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Erzurum, 1998; Ayşe Azman, Türk Basınında Siyasi Bir Gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın, İstanbul Üni. SBE, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 1994; Fatih Mehmet Sancaktar, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türk Aydınında Milli Egemenlik Düşüncesinin Gelişimi (1908- 1924): Hüseyin Cahit (Yalçın) Örneği, İstanbul Üni. SBE, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), İstanbul, 2005; Nahit Yüksel, Fikir Hareketleri Dergisi, Ankara Üni. SBE, (Yayınlanmamış Doktora Tezi), Ankara, 2004; Erkan Aykaç, II. Meşrutiyetin İlk Ayında Hüseyin Cahit Yalçın’ın Tanin’deki Yazılarının Muhteva Analizi, Ondokuz Mayıs Üni. SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Samsun, 2000; Sabahattin Görgülü, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Sürgün Hayatı ve Sürgün Edebiyatına Olan Tesirleri, Dumlupınar Üni. SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kütahya, 2003; Zeynep Kiraz, Hüseyin Cahit Yalçın’ın Makaleleri, Dumlupınar Üni. SBE, (Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi), Kütahya, 2003.

145 Kanun-ı Esasi’ye göre, Meclis-i Umumi’yi oluşturan her iki meclis her yıl kasım ayı başında

toplanmakta ve mart ayı başında açılışta olduğu gibi padişahın irade-i seniyesi ile tatile girmektedir. Bkz., Cemil Koçak, “Meşrutiyet’te Heyet-i Ayan ve Heyet-i Mebusan”, Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi , Cilt:4, İletişim Yayınları, s. 963. Meclis-i Mebusan I. Devre’nin toplantı yıllarında yaklaşık 8 ay açık kalmıştır. Meclis toplantıları için bkz., Tunaya, a.g.e., s.216.

146 Hüseyin Cahit, “Meclis-i Mebusanda İmtiyazlar”, Tanin, 30 Teşrinisani 1909. 147 Tanin, 30 Teşrinisani 1909.

Hilmi Paşa, konu üzerine açıklama yapmak için Meclis-i Mebusana gelmişti. 11 Aralık 1909 tarihli toplantının ilk celsesinde Hüseyin Hilmi Paşa, Meclis-i Mebusan’da açıklama yapmıştı. Hüseyin Hilmi Paşa, “İmtiyazlar için Meclis-i

Umumiye148 müracaat olunmak lazım geleceğine dair Kanun-ı Esasimiz’de hiçbir madde mevcut değildir.” demiş hatta Kanun-ı Esasi’nin 118. maddesinin hükümete

bu tür imtiyazları verme ve tanıma hakkını tanıdığını belirtmişti.149 Zaten Hilmi Paşa’ya göre bu imtiyaz yeni verilecek bir imtiyaz değildi. Bu sadece eskiden verilmiş bir imtiyazın yenilenmesinden ibareti.150

Hilmi Paşa’nın açıklamaları üstüne söz alan mebuslardan sonra birinci celse bitmişti. Oturumun ikinci celsesi açıldığı zaman tartışmalara ilişkin Meclis-i Ayan’dan bir kanun tasarısı Meclis-i Mebusan’a gönderilmişti.

Gazi Ahmet Muhtar, hükümetçe verilen imtiyazların hangilerinin Kuvve-i

Outline

Benzer Belgeler