• Sonuç bulunamadı

Lynch Meselesi’nde Yabancı Etkisi Olup Olmadığına İlişkin Tartışmalar

BİRİNCİ BÖLÜM LYNCH MESELESİ

1.2. LYNCH MESELESİ’NE İLİŞKİN TARTIŞMALAR

1.2.3. Lynch Meselesi’nde Yabancı Etkisi Olup Olmadığına İlişkin Tartışmalar

Lynch meselesi gündeme gelmeye başladığı günden itibaren, yabancı devletler nazarında da ele alınmıştı. İmtiyazın sahibi konumundaki İngiltere ile, meşrutiyet döneminden önce Osmanlı topraklarında gittikçe nüfuzunu arttıran ve kısa sayılabilecek bir zamanda bu topraklardaki diğer nüfuz sahibi devletlere rakip durumuna gelen Almanya arasındaki bir çıkar çatışması çerçevesinde meseleye yaklaşımlar oldu.229 Sonuçta mesele, Bağdat Demiryolu’nun son durağı olması planlanan ve İngiltere’nin dünya ticaretindeki önemli kalelerinden biri konumundaki bir bölgeyle alakalıydı. Bölgenin doğal zenginlikleri ise kuşkusuz buranın önemini bir kat daha artırıyordu.

Gazetelerde konuyla ilgili çıkan ilk haberlerde Lynch imtiyazı ile Bağdat Demiryolu imtiyazı birlikte ele alınmaya başlamıştı. Ancak bu hususun ortaya atılması hoş karşılanmıyordu. Cahit verilen haberlerle Fırat ve Dicle nehirlerinde seyri seferin yalnız bir iktisadi mesele olmasından çıkarılıp adeta beyneldüvel bir uyuşmazlık haline sokulmaya çalışıldığını söylemekteydi. Bu meselenin sanki İngiltere ve Almanya nüfuz çatışması olarak gösterilmesinden hayıflanan Hüseyin Cahit, ilerleyen günlerde kendisi de bu tür bir tutum ile konuya yaklaşacaktı.230 Aynı dönemde yazılan başka bir makalede, meselenin Alman ve İngiliz menfaatleri ile anlatılması meşrutiyet yönetiminde uygun bir davranış olmadığı ve meseleyi Bağdat

227 Hızır Lütfi Efendi (1862-1930): 1. dönem Zor mebusudur. Türk ve Müstakildir. Meclis-i

Mebusan’da Zabıt Katipliği, Evkaf-ı Hümayun Encümeni Reisliği yapmıştır. Bkz., Demir, a.g.e., s.378; Rustow-Ahmad, a.g.m., s.279; Türk Parlamento Tarihi, Cilt:2, s.679.

228 A.g.c., s.285. 229

Dönemin basınının yanı sıra konuyu araştıranlar arasında da bu tür yorumlar yapılıyordu. Ahmad “Aslında, sorun Bağdat Demiryolu ve bununla ilgili Alman çıkarlarına bağlıydı.” diyordu. Bkz.,

İttihat ve Terakki, s.80, dn.47.

Demiryolu’ndan açıp bu konu ile bağlantı kurmasının meşrutiyette yapılmaması gereken bir davranış biçimi olduğu söyleniyordu.231

Gazetelerde görülen bu ilk karşı çıkmalara rağmen mesele zamanla İngiliz ve Alman taraftarlığı boyutuna getiriliyordu. Fırat ve Dicle’de Lynch şirketinin ortak olacağı bir Osmanlı şirketi kurulmasından yana olanlar İngiliz, bu birleşime karşı olanlar ise Alman taraftarı olarak itham edilmeye başladı.

Alman yanlısı basında meselenin İngiltere ile olan siyasi bir yakınlaşma neticesinde verildiği ve meselenin aceleye getirilmek istendiği vurgulanıyordu. Hüseyin Cahit, Almanların bu meseleyle ne kadar alakalı olduklarını göstermek için, yazmış olduğu bir yazıda Osmanischer Lloyd’da yayınlanan haberleri vermişti. Hüseyin Cahit’in aktardığına göre, gazetede çıkan bazı haberler şunlardı: “Hükümet,

Türkiye’nin menaf-i iktisadiyesini temin edecek şerait kabul ettirmek yolunda bir teşebbüste bulunmadan İngiliz teklifini red etmemelidir fikrindedir. ” (8 Kasım);

“…İngiltere nüfuzu Babıali’de gittikçe artmaktadır.” (25 Kasım); “Biz imtiyazın Linç şirketine değil İngiltere’ye verildiğine şüphe ederiz.” (26 Kasım).232 Ayrıca Hüseyin Cahit, Almanları sevdirme amaçlı gazetelerin çıktığını belirterek, Almanları bize sevdirmek için çıkarılan gazeteler bize daha çok ters etki yapmıştır diyordu.233

Aynı gün yayınlanan Tasvir-i Efkar’da Ebuzziya, “Bu mesele bu günkü

haliyle bir meseleyi ihtirasiye halini almıştır. Çünkü memlekette vatanperver gözüken pek çok düşman vardır. Onları asıl halleri ile görmek lazım.” diyerek

meselenin zararlı olması şöyle dursun hatta yararlı olduğunun altını çiziyordu.234 Aynı gazetede 4 gün sonra, Times gazetesinin İstanbul muhabirinden gönderilen bir mektup aktarılıyordu. Mektupta yazıldığına göre, hükümetin takip ettiği siyaseti eleştiren gazetelerin bazıları, Lynch şirketinin kendilerini kullanmaya taraf olmadığı için Lynch işini bozmak niyetindeydi. Müstakillerden diğer bir kısmı ise sadece bazı mebuslara husumet duydukları için bu işe karşıydı. Diğer bir kesim ise büyük sermaye sahiplerinin menfaatinden yana olarak davrandıklarını ve ihtiraslarının da bu hususta rolü olduğu belirtiliyordu.235

231 “Fırat ve Dicle Nehirlerinde Seyrü Sefain”, Tasvir-i Efkar, 9 Teşrinisani 1909. 232

Hüseyin Cahit, “Linç Meselesinde Müessirat”, Tanin, 11 Kanunuevvel 1909.

233 Hüseyin Cahit, “Almanlar ve Osmanlılar”, Tanin, 17 Kanunuevvel 1909.

234 Ebuzziya, “Linç Meselesi ve Hilmi Paşa Kabinesi”, Tasvir-i Efkar, 11 Kanunuevvel 1909. 235 “Linç Meselesi”, Tasvir-i Efkar, 15 Kanunuevvel 1909.

Konu Meclis-i Mebusan’da da açılmıştı. İsmail Hakkı Bey’in gensoru önergesinin kabulü sırasında söz alan mebuslar konuyu bir şekilde Bağdat Demiryolu imtiyazına getiriyorlardı.236 Ancak mebuslar açık hitamda bulunmadan konuya değiniyor ve meselenin yabancı bir devletle siyasi ilişkisi bulunup bulunmadığını öğrenmek istiyorlardı.237 Lütfi Fikri Bey, bu konuda siyasi düşüncelerin olduğu ihtimaline değinirken Talip Paşa’ya göre, İngilizlerin Irak bölgesindeki çıkarları ekonomik olmaktan çok siyasi idi.238 Tanin’deki makalesinde Paşazade Süleyman, İngilizlerin burada kuvvetlenmek istemelerinin nedeninin de Almanya olduğunu söylüyordu.239

Meseleye, Almanya ve İngiltere’nin Osmanlı yöneticileri arasında etki sahibi oldukları kesimler arasındaki bir çatışma olarak bakılması, zamanla gergin bir hava yarattı. Burada Hüseyin Cahit’in yazmış olduğu birkaç makalenin incelenmesi konuyu açıklayıcı olabilir. Hüseyin Cahit, Lynch meselesi ile ilgili ilk makalelerinde, konuya uluslararası bir rekabet olarak bakılmasının sakıncalı olacağını söylerken zamanla bu birleşim kararının karşısında olanları Alman taraftarlığıyla suçlamıştı. Böyle bir meselenin gündemi meşgul etmesindeki en önemli sebebi Almanya’nın çıkarlarında arıyordu. Hatta Hüseyin Cahit, yazdığı yazılarda o kadar ileri gitmişti ki gazetesi kapatma cezası almıştı.

236

A.g.c., ss.140-143.

237 Lütfi Fikri Bey bu konuda şunları söylüyordu: “Memleketin menafii nokta-i nazarından zerre

kadar şüphe yoktur ki, bu Linç meselesini bu halde bırakmak elbette muzırdır ve yapılması mümkün olmayacak daha, daha mutedil surette yapılacak kontratlardan daha mühimdir. Öyle iken niçin bunu Hükümet yapıyor? ihtimal ki, bir mülahazai siyasiyeye mebnidir. O mülahazatı siyasiyenin, tabii, bir ehemmiyeti vardır. Bu işte muhtasaran bir kelime, söyleyeceğim, ihtimal ki, bazı mülahazatı siyasiye vardır. Hükümet o menafii siyasiyeyi temin etmiş ise biz onu bilmeliyiz. Yok, hiçbir menafii siyasiye temin olunmamış ise, vatanı bir tehlikeden kurtarmak gibi bir kayıt varsa, onu da bilmeliyiz ki icabeden fedakarlığı yapalım. Evet, o vakit Hükümete her türlü muaveneti yaparız. İcap ederse gözyaşımızla imzalarız. Fakat bunu da evvel emirde anlamalı. (Alkışlar)”, Bkz., a.g.c., s.272.

238 Basra Mebusu Talip Paşa: “Hasılı kelam, şu imtiyaz ve tevhid meselesi her ne tarz ve şekle

konulacak olsa İngiltere’nin nüfuzu ilelebet baki kalacak. İngiltere Hükümeti siyasette aldanmaz ve hakimiyeti bahriye yolunda her fedakarlığı ihtiyardan çekinmez, İngiltere’nin veya İngilizlerin o havalide takip ettikleri menfaat ise iktisadi olmaktan ziyade siyasi olduğuna kail olmalıyız.” Bkz.,

a.g.c., s.273.

239 “Devri sabıkda Anadolu şimendifer imtiyazının Bağdat’a isal (ulaştırma) edilemeyeceğini

mülahaza eden İngiltere, devri meşrutiyette bu hattın temdidine mübaşeret olunduğunu (başlandığını) görünce, belki de İngiliz nüfuz ve ticaretine yeni bir inbisat (yayılma, genişlik) vermek, Almanya’nın Mezopotamya civarında karşılarına dikilmek ve bahusus İngiliz efkarı umumiyesinde Almanlara karşı saha-i ticarette (ticaret alanında) mağlup görünmemek ve fakat hükümet-i Meşruta-i Osmaniye’den

İngiltere hükümeti namına Fırat ve Dicle nehirlerinde bir imtiyaz istihsali veya mösyö Linç namına mevcut olan vapur şirketinin tevsi maluması (genişlemesi) mümkün olamayacağını hissettiğinden bu emniyesine sureti hususiyede vasıl olmak için tevhid (birleştirme) suretiyle imtiyaz almaya teşvik etmiştir.” Bkz., Süleyman Paşazade, “Linç Meselesi”, Tanin, 11 Kanunuevvel 1909.

Yapılan araştırmalarda meselenin, Alman yanlısı ordu ve Mahmut Şevket Paşa ile bağlantısının kurulması nedeniyle büyük tepki aldığı ortaya çıkarılmıştı. Ahmad, bir İngiliz belgesinden konuyu aktarıyordu: “Mahmut Şevket Paşa’yla von

der Goltz, İttihat Terakki Cemiyeti’ni yıkıp, Alman çıkarlarına hizmet edecek bir askeri rejim kurmayı tasarlamakla suçlandılar.”240 Ahmad, 17 Aralık tarihli Tanin gazetesinin Almanya’ya saldırdığını ve bu saldırı üzerine: “Bu saldırılar ordunun

öylesine aleyhineydi ki Cahit Bey’in Harp Divanı’na verilmesi bile bekleniyordu.”

demekteydi.241 17 Aralık 1909 tarihli Tanin’de Hüseyin Cahit’in “Almanlar ve

Osmanlılar” makalesini kaleme almıştı ve bu makale gazetenin kapatılmasına neden

olmuştu. Ancak Ahmad’ın vermiş olduğu belgedeki kanıya sebep olacak gelişme büyük ihtimalle Hüseyin Cahit’in 11 Aralık 1909 tarihli “Linç Meselesinde

Müessirat” başlıklı makalesinden kaynaklanıyordu ve anlaşılan bu makale

araştırmacıların dikkatinden kaçmıştı.

Bu iki makaleyi incelediğimiz zaman gerçekten de ilk yazıda daha açık bir eleştiri olduğu görülmekteydi. “Linç meselesi birinci derecede bir Alman

entrikasıdır. İkinci derecede bir menfaat-i hususiye meselesidir. Üçüncü derecede bir hırs-ı cah (mevki hırsı) meselesidir.”242 Alman etkisini ve Alman çıkarlarını savunanları bu kadar açık bir dille eleştiren Hüseyin Cahit, bu meselenin olumsuz sonuçlanması durumunda yani İngilizlerin imtiyazı alamamaları durumunda Almanların kazançlarını sıralıyordu: “Almanlar ise bundan iki türlü istifade

edecekler, bir kere işin bozulduğundan ve Irak’taki hakimiyet-i ticariyeleri rakipsiz kalacak… kabinenin bizzarure kendi ağuşlarına (kucaklarına) atılmasıyla ihraz-ı galebe edecekler (galip gelecekler)”243 11 Aralık tarihli bu makale, gazetenin kapanmasına neden olacak 17 Aralık tarihli makale kadar şimşekleri üzerine çekecek bir tarzdaydı. Gazetenin Divan-ı Harp’e gitmesinde etkisi olmalıydı. Hatta Hüseyin Cahit, başına gelecekleri tahmin etmiş olmalı ki makalesinin sonuna yazdıklarında

240 Marling’den Grey’e, İstanbul, 14 Aralık 1909 tarih ve ‘çok gizli’ 967 sayılı yazıya ilişkin olan 12

Aralık 1909 tarihli Le Jeune Turc (İngiliz Dışişleri Bak. kayıt no: 371/781/46061)’den aktaran, Ahmad, İttihat ve Terakki, s.79-80, dn.47.

241

Ahmad, a.g.e., s.80; Konuya değinen araştırmacılar, genelde bu yazıyı baz alarak konuyu anlatmışlardı. Bkz.., Akşin, a.g.e., s.258; Mehmetefendioğlu, a.g.m., .s.18.

242 Hüseyin Cahit, “Linç Meselesinde Müessirat”, Tanin, 11 Kanunuevvel 1909. 243 Hüseyin Cahit, “Linç Meselesinde Müessirat”, Tanin, 11 Kanunuevvel 1909.

sadece kendisi sorumlu olduğuna dair bir ihtar eklemişti. 244 Bu alışık olunmayan bir hareketti.

Tanin’in kapanmasına neden olarak gösterilen yazıda daha önce Alman etkisine değinilmesi sonucu resmi olmayan bir siyasi teşebbüsün olduğu belirtiliyordu ve Hüseyin Cahit kendini savunur tarzda konuyu ele alıyordu: “Linç

meselesi münasebetiyle yazdığımız bir iki makalede Alman tesiratından bahs edişimizin badi iğbirar olduğunu (darılma, gücenmeye neden olduğunu) hayret ve teessüfle haber aldık. Hatta bu yolda gayri resmi bir teşebbüsü siyasiyenin haber vuku teyid edince hayretimiz bütün bütün arttı. Çünkü asıl şikayet edecek mevkide biz bulunuyorduk. Müdafaa vaziyetinde bulunan tarafın harekatı tecavüzi bir şekilde gösterilmek pek doğru olmaz zannederiz.”245 Hüseyin Cahit, Lynch meselesinde Alman etkisine ve bu etkinin Osmanlı bağlantısına değinmeyi sürdürdü: “bize

anlattılar ki kendileri eski idarenin bazı adamlarına bir muhabbeti hususiye ile merbutdurlar (bağlıdırlar)”.246

Bu makaleler sonucu gazetenin kapanması ve Hüseyin Cahit’in de tutuklanması düşünülmüştü. Mehmetefendioğlu, “Lynch sorunu nedeniyle Almanya’yı eleştirmek orduyu ve Mahmut Şevket Paşa’yı eleştirmekle eş tutuluyordu.”247 saptamasını yaparken, Akşin, bu birleşmeyi olumlu bulanlardan bazıları işi, “Mahmut Şevket Paşa’yı Goltz’u İttihat ve Terakki’yi devirip Almanlara

hizmet edecek askeri bir hükümet kurmaya çalışmakla suçlayacak dereceye kadar vardırdılar.” demekteydi.248 Tüm bunların sonucunda, Hüseyin Cahit’in tutuklanması gündeme geldi ama bu girişim Fırka ve Merkezi Umumi’nin devreye girmesi sonucu önlendi ama Harp Divanı 22 Aralık’ta Tanin’i kapattı. 249

244 “İhtar- Tanin’de yazılan makaleler yalnız muharririnin fikrinden ibaret olup mesuliyet-i maneviye

ve maddiyesi münhasıran muharririne aittir.”, Hüseyin Cahit, “Linç Meselesinde Müessirat”, Tanin,

11 Kanunuevvel 1909

245 Hüseyin Cahit, “Almanlar ve Osmanlılar”, Tanin, 17 Kanunuevvel 1909. 246 Hüseyin Cahit, “Almanlar ve Osmanlılar”, Tanin, 17 Kanunuevvel 1909. 247 Mehmetefendioğlu, a.g.m., s.18.

248 Akşin, a.g.e., s.258. Ahmad da “Hamidiye ile İngiliz Lynch şirketini birleştirme girişimi cemiyetle

Mahmut Şevket Paşa’nın arasındaki çatışmayı daha da alevlendirdi.” diyordu. Bkz., Ahmad, İttihat

ve Terakki, s.79.

249

Ahmad, a.g.e., s.80; Akşin, a.g.e., s.258; Mehmetefendioğlu, a.g.m., s.18. Lynch meselesi sebebiyle kapatılan tek gazete Tanin değildi. 1 Aralık 1909 tarihinde, önceden bildirildiği halde halkın heyecanını artıran yazılara devam eden ve Linç meselesi hakkında devlet aleyhine muhalif yazılar yazan ve çoğu yazarının Serbesti Gazetesi muharrirlerinden olan Sada-yı Millet Gazetesi’nin

Bu olaydan sonra (gördüğümüz kadarıyla) gazetelerde bu doğrultuda açıktan açığa çıkan bir habere rastlanmıyordu. Bununla birlikte Hüseyin Cahit’te bu konudaki tutumunu yumuşattığını görmekteyiz. 22 Ağustos 1911 tarihli Tanin’de Hüseyin Cahit’in “Alman ve İngiliz” isimli makalesinde Almanlara karşı daha ılımlı bir tavır takınmıştı. Meşrutiyetin ilanıyla İngiliz dostluğu ve Almanya’ya karşı görünüşün normal olduğunu vurgulayan Cahit, yazının devamında dış politikanın kah bu yana kah öteki yana dayanacağını söyleyerek Almanya’nın da Osmanlı dış politikasında önemli bir yere sahip olduğunu belirtmişti.250 Bu olay üzerinden küçük bir tespitte bulunursak, bazı İttihatçıların Alman aleyhtarlığı bu olayda kendisini göstermişti. Almanlara karşı takınılan bu tutumun zamanla değiştiği görülecekti.

Outline

Benzer Belgeler